Markanın tenisle olan köklü bağını öne çıkaran bu defile, aynı zamanda Lacoste'un kurucusu René Lacoste’un sadece kortlardaki değil, şehir hayatındaki vizyoner yaklaşımını da modern bir yorumla gözler önüne seriyor.

Roland-Garros’un tarihi toprak kortu, bu defilede sofistike bir buluşma noktasına dönüşerek, Lacoste’un çağdaş Fransız zarafetini sergiliyor. Koleksiyon, 1930'lu yıllarda René Lacoste’un dönemin önde gelen atletleri, sanatçıları ve iş dünyası figürleriyle bir araya geldiği atmosferi, modern bir bakış açısıyla tekrar canlandırıyor. Bugünün kültürüne yön veren isimlerle hayat bulan koleksiyon, geçmişin izlerini taşıyan bir şıklık anlayışını yansıtıyor.

Koleksiyonda zamansız siluetler, özgün detaylarla birleşerek çağdaş şıklığı işlevsellikle buluşturuyor. 90’lar modasına göndermelerde bulunan kesimler, zarif tasarımlarla mükemmel bir uyum sağlıyor. Eğik kesim üstler, pileli etekler, çift sıra düğmeli blazer ceketler, şal elbiseler, salaş pantolonlar ve hacimli puffer montlar, hem şık hem rahat bir stil sunuyor. Koleksiyonun öne çıkan parçaları arasında, kadınlar için duyusal siluetler ve pileli elbiseler yer alırken; erkekler için dökümlü pantolonlar ve kontrast renk detayları dikkat çekiyor.

Akşam saatlerine özel olarak tasarlanan bouclé tüvitler, parlak trikolar ve zarif işlemeler koleksiyonun şıklığını daha da vurguluyor. Performans kumaşları, değerli materyallerle birleştirilerek, modern formlar ve sofistike dokular yaratılıyor. Lacoste'un ikonik polo yaka tasarımı, uzun elbiseler ve yapılandırılmış trikolarla yeniden hayat buluyor. Zengin yünler ve kaşmirler, yenilikçi teknik dokularla birleşerek hem sportif şıklığı hem de konforu ön plana çıkarıyor.

Geçmişin mirasını yansıtan koleksiyon, René Lacoste’un ismini taşıyan logo detaylarıyla da dikkat çekiyor. Mücevherli yamalar, tenis raketleri ve Davis Cup figürleriyle Lacoste'un mirasına saygı duruşunda bulunuluyor. Ayrıca, feminen çizgilerden esinlenen Lenglen çantası, koleksiyona yeni boyutlar ve tasarımlar kazandırıyor.

Nötr tonların zarafeti, beyaz, krem, siyah-yeşil ve sıcak camel paletiyle öne çıkarken, canlı pembe dokunuşlar koleksiyona dinamik bir hava katıyor. Lacoste’un bu koleksiyonu, sporun kültürle, mirasın ise gelecekle nasıl buluştuğunu gösteriyor ve René Lacoste’un vizyonunu bugünün dünyasında yeniden şekillendiriyor.