SON DAKİKA
Tarım ve hayvancılık Salı 09 Kasım 2021 02:57

KÖYDE YAŞAMAK TEŞVİK EDİLMELİ

Antalya Tarım Konseyi (ATAK) ve Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, sadece çiftçiyi desteklemenin yeterli olmadığını söyledi. Kırsaldaki refahı artırarak, köylerde yaşamanın teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Çandır, "Anadolu'da yaşayan insanların köylerinde kalmalarını sağlayacak politikaları geliştirilmeli" dedi. Çandır, "Kırsalda yaşayan insanlara destek vermek için kendi payımızdan ödün vermeliyiz" ifadelerini kullandı.

Köyde yaşamak teşvik edilmeli

Neşe BERBER

Tarımda yaşanan değişimler nelerdir?

Aslında uzun yıllardır biz gelişmeyi, şehirleşmeyi sanayii ile gelişmeyi hedeflemeyi, bunun karşılığında da kentlere göçü teşvik ettik.  Bir yandan da kırsalı boşalttık, bu politikalar karşılığında ama kırsaldan kente göç eden insanları sanayii kendisini geliştirerek onlara istihdam yaratamadı, kırsallar boş kaldı, bizim de biraz üretim gücümüz düştü, birazcık daha günlük işlerle ticaretle falan haşır neşir olmaya başladık. 

Hizmet sektörüyle gelişmeyi sağlamaya başladık.  Anadolu'nun DNA sında olan o üretimi üretmeyi bu toprakların bereketini unuttuk yıllardır biz bunu söylüyoruz. Pandemi bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımızı çok kısa sürede sadece bizim ülkemizde değil, dünyanın her yerinde anlatıyor. Tabii pandeminin getirdiği olumsuzlukların yanında gıdanın ne kadar önemli olduğunu tarımın ne kadar önemli olduğunu, kırsalda yaşamı sürdürmenin ne kadar önemli olduğunu ciddi bir şekilde anladık.

Pandemi öğretti 

Şu anda eskiden enerji ve su diye belirlenen stratejik sektörün tarım olduğunu, gıda olduğunu altını kalın kalın çize çize bize pandemi öğretti. Biz yıllardır tarım stratejik bir sektördür dedik. Önümüzdeki dönemde ülkelerin arasındaki sorunların tarım ve gıda ürünlerinden çıkacağını şimdiden görebiliyoruz, bunların ülkeler arasındaki işbirliklerin tarımsal kümelenme anlamında olacağını birbirine yakın ülkelerin birbirlerini destekleyen ürünlerin planlamasının olacağını tahmin ediyoruz.

Değişik bir dünyaya doğru gidiyoruz. Kırsaldaki sadece çiftçiyi desteklemek yeterli değil aynı zamanda kırsaldaki hayatı destekleyerek kırsaldaki refahı arttırarak kırsaldaki sosyal hayatı geliştirerek bu üretime katkı koyarız diye düşünüyorum.

Şimdi biraz romantik yaklaşımlar oluyor, hadi gel köyümüze gidelim diyorlar evet ama asıl yapmamız gerekenleri hatırlayalım. İlk yapmamız gereken öncelikle Anadolu’da yaşayan insanların köylerinde kalmalarını sağlayacak politikaları geliştirmek.  Kırsalda yaşamayı teşvik edecek destekleri yapmamız gerekiyor. Ürün desteği, plan desteği tamam eyvallah ama kırsalda yaşamayı teşvik edersek biz ki şehirde bu lüksü yaşıyorsak bizim şehir insanları kırsalda bu üretimi yapan insanlara kırsalda yaşayan insanlara destek vermek için kendi payımızdan ödün vermeliyiz.

Ne yapmalıyız? Sizce yani insanları özellikle köylerde yaşamaya ikna etmek, üretim yapmaya ikna etmek için ne yapmalıyız?

Şimdi öncelikle yeni neslin bu işe adapte olması için köydeki sosyal hayatı geliştirmemiz gerekir. Biz Antalya Ticaret Borsası'nın iş geliştirme ve çalışma gruplarında yaptığımız çalışmalarda bazı araştırmalar, anketler yapıyoruz, biz oradan niye köyden göç edip geldiniz dediğimizde ya akşam gidecek bir yer yok biz burada en azından haftada ayda bir kez sinemaya gidebiliyoruz, konsere gidebiliyoruz, erkeklere sorduğumuzda köyde akşam gidiyorum kahvenin bir tarafında babam sırtını dönmüş oturuyor, arkadaşlarıyla sohbet ediyor, kağıt oynuyor, ondan sonra yapacak hiçbir şey yok dolayısıyla bizim oradaki yaşam kalitesini artırmamız lazım, onların hayatına dokunmamız lazım onu geliştirebilirsek köyde yaşamak, kırsalda yaşamak bir kalite bulursa ondan sonra doğal olarak, zaten oradaki insanlar bu toprakların DNA sında olan üretimi harekete geçirecektir.

Şöyle bir şey duymuştum köylerde ısınma sorunu olmasa mesela doğalgaz olsa insanlar köylerde yaşamaya devam eder öyle mi?

Şöyle bunu tek bir maddeden çözmemiz gerekir. Toplam kalitesini artırmamız gerekiyor yani ulaşımda bugün en büyük sorun köylerdeki eğitimin taşımalı sisteme geçmesi gerekir. İnsanlar çocuklarının eğitimi için de göç eden çok sayıda insan var dolayısıyla bizim az önce de ifade ettiğim gibi kentte rahat yaşayan insanların orada birazcık masraflı olsa da eğitimlerini, sağlıklarını alt yapılarını güçlendirmemiz gerekir yani hala Türkiye'de bugün suyu, yolu, doğalgazı olmayan köyler var.

candir-i

Akdeniz Bölgesi tarımda önemli bir bölge Türkiye için nasıl bir ekonomik açıdan değer sunuyor Akdeniz Bölgesi?

Özellikle Antalya'dan bahsetmem gerekirse biz örtü altı tarımından yanayız özellikle 90 lı yıllardan sonra örtü altı tarımda müthiş bir başarı elde ettik başladığımızda örtü altı tarımı yüzde 80 civarı Antalya bölgesindeydi bizim tabirimizle erkenci turfanda çıkarmakla mevsimi şaşırtarak, bitkiyi kandırarak mevsimin dışına çıkardığımız turfanda üretimde ön plana çıktık. Tabii yıllar geçtikçe teşviklerin bütün her yere aynı şekilde verilmesinden kaynaklı bizim Antalya'da oranımız yüzde 35 lere düştü Türkiye ortalamasında üretimde de yüzde 45 civarında Türkiye'nin örtü altı üretimini gerçekleştiriyoruz. Onun dışında meyvecilikle ilgili gelişmelerimiz var, çok sayıda meyve ağacı özellikle itirazlarımıza rağmen yaygınlaşan muz üretimi

Neden itiraz ediyorsunuz?

Muz üretiminde yeterli kadar muz üretilmeli yurtdışında bizim muzla rekabet etme şansımız yok çünkü bugün bizim üreticimizde 5 TL olan ürün Rusya'da bir markette Afrika'dan gelerek, Kenya'dan gelerek aynı fiyata satılabiliyor. Biz yüzde 71 gümrükle bunu koruduğumuz için bu ekonomik bir değer ifade etti ama daha fazla geliştirmek mevcut yatırımcıları da riske atacağından biz hep uyarımızı yapıyoruz. Üretim şu anda yeterli ama bunun serasının yapılamaması gerektiğini düşünüyorum. Bunları biz bakanlığımıza da ifade ediyoruz ki, kaldı ki son dönemlerde de fiyatlarda gerileme, üretici maliyetlerinin artmasını da göz önünde bulundurursak ekonomik olmaktan çıkmaya doğru gidiyor, gerekli tedbirleri almazsak.

Peki muz üretimini önermiyorsunuz ama ne öneriyorsunuz?

Şimdi artık eskisinden çok daha dikkatli seçim yapmamız gereken bir dönemdeyiz. Dünya eski dünya değil.  İklim eski iklim değil dolayısıyla biz iklim koşullarına uygun aklın bilimin öngördüğü, dünya piyasasının istediği ürünlere doğru yönelmeliyiz. Bir şekilde de merkez olmayı hedeflemeliyiz yani biz ürünlerde de biraz tropikal bitki biraz şu biraz bu üretim gücümüzü parçalara bölersek dünyada herhangi bir yerde o ürünle dominatlarımız oluşmaz. Sadece eksik tamamlayan bir ülke olarak kalırız yani iklimsel bir sorunu varsa oraya takviye ederiz adam başka bir yerden alternatifini bulursa oradan alır. Bizim şu anda tarımla ilgili aslında ne yapılacak dediğimizde ölçemediğimiz, biçemediğimiz bir tarımımız var, her şeyden önce bizim tarımımıza bir envanter lazım yani biz neyi konuştuğumuzu bilmiyoruz, bizim kaç dönüm neyimiz var, ne kadar tarımsal altyapımız var, ne kadar tarımsal araç gereç var Türkiye'de en bozuk veri sesi tarım sektörüne ait. 

Geniş çaplı planlama gerekiyor

Öncelikle veri sesini düzelteceğiz ondan sonra akılla, bilimle sadece bir merkezin ya da bir grubun tavsiyesiyle değil, daha geniş çaplı planlamamız gerekiyor. Dünyada da böyle küçük çiftçiyi daha doğrusu aile çiftçiliğini koruyamadığımız sürece tarımı sürdürülebilir hale getiremeyiz. Biz de hep vardır çiftçinin karnını yarmışlar on tane gelecek yıl çıkmış ama ticari işletmeler ben de ben bir ticari işletme sahibiyim kar ettiğimiz sürece bu işi sürdürebiliriz çünkü biz yere, emeğe para veriyoruz ama çiftçi ailesi bunu yaşam biçimi bildiği için ilelebet sürdürecek. Bir iki yıl zarar ederiz üçüncü yıl kar edemiyorsak işletmeyi kapatırız ondan sonra gıda açığı çıkar, küçük aile işletmelerin, çiftçilerin bir şekilde koordinasyonunu sağlayacak yapılanmaya götürmemiz lazım. Bunun adına genel anlamda kooperatifçilik diyoruz ama ben bunun adına tarımsal örgütlenme tarımsal yapılanma diyorum bunun içinde üreticinin teknik destek alabileceği gene olarak bir, iki, üç yıllık datalarla neyi ne zaman ekeceğini, hangi fiyata ulaşacağını, ve bunların birlikte paketleneceğini ne satndartını getireceğini organizasyonunu yapması lazım. 

Bugün tarımsal ürünlerde çiftçinin en büyük kaybı ürünün KDV'si çiftçide kalmıyor neden kalmıyor? Çünkü küçük üretiyor, onu bir merkeze götürüyor başka küçüklerle birleştirdikten sonra birileri onları standart hale getiriyor hayalim benim devletin kuracağı organizasyonlarla üretici satışa hazır halde paketlenmiş ürünü yaparsa katma değeri kendisinde kalır.

Çiftçinin en büyük sorunu ne şu anda?

Bir defa aslında çiftçiyi kırsalda tutmak için insanların sosyal güvenceye ihtiyacı var yani göçün bir bölümü de tarlası varken adamın git şehirde ssk lı bir işe gir diyen annelerinin motivasyonuyla gelen çocuklar var.

Bizim devlet olarak yeşil kart, sosyal yardımlar gibi yardımlarımız var bunları güncellememiz gerekir. Belki kırsal kesimde yaşayanların primini devlet ödemeli ki tarımda çalışan insanlar da ucuz işçi gücü ile çalıştıranlar parasını ödemeli böylelikle devletin verdiği de üretmeden ödediği parayı da üretime çevirmeli, devletimiz sosyal yardımı da elden ayaktan düşmüş yaşlı insanlara vermeli. Üretim kapasitesi olan insanların psikoloji açısından sosyal açıdan SGK larını yeniden yapılandırmamız gerekiyorsa primlerinin devlet tarafından ödenmesini sağlamamız lazım.


ABONE OL