SON DAKİKA
ÖZEL RÖPORTAJ Pazartesi 08 Şubat 2021 19:06

KONTEYNER KRİZİNDE FIRSATÇILAR HORTLADI

Türkiye'nin konumu bakımından lojistik merkezden daha öte 'üretim üssü' olduğunu söyleyen TÜRKLİM Genel Sekreteri İrfan Bilgin artan navlun fiyatları ve konteyner kriziyle ilgili, "Tedarikçiler Çin'deki ekipman ihtiyacından dolayı artan ikinci el konteyner fiyatını fırsat bilerek ellerindeki konteynerleri Çin'de konuşlandırdı ve ekipman sorunu ortaya çıktı" diye konuştu.

Konteyner krizinde fırsatçılar hortladı

Röportaj: Gökhan ÖZ

Türkiye Liman işletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Genel Sekreteri İrfan Bilgin, Türk Limancılığının en büyük sorununun yatırım ve işletme aşamasında izin ve onay almak amacı ile muhatap olduğu yetkili kurum sayısının fazlalığı diyerek, “Kamu kurumlarında yetki karmaşasının bulunması, sektörün çok başlı durumunun liman gelişimine engel olduğu gözlemlenmekte. Sektörde kalifiye ve eğitimli eleman açığının kapatılması için uluslararası düzeyde geçerli bir sistem içinde ölçülüp çalışanlarının belgelendirilmesi gerekli” diye konuştu.

Limanlarımızın jeostratejik, İktisadi, sosyal ve kültürel önemi nedir?

Limanlar ticari bir varlık olmalarına rağmen bulundukları coğrafyada jeostratejik bir unsur olarak kabul edilmektedirler. Ülkelerin dış ticaretine konu olan ürünler için bir kapı görevi üstlenmektedir. Dünyada ve ülkemizde lojistiğe konu olan ürünlerin taşınmasında %85 oranında deniz yolu kullanılmakta. Bu noktada denizyollarının alt yapısı olarak limanlar en kritik ulaştırma alt yapısıdır. Pandemi döneminde güç kazanan denizcilik sektörünün hayatımızdaki yeri daha da pekişti. Bu döneminde denizyolu ile gerçekleştirilen dış ticaretimiz hiçbir zaman durma noktasına gelmemiş, ihracat ve ithalatımız sürmüş, bu sayede ülkemizin ihtiyaç duyduğu hayati ürünlerin sürekliliği sağlanabilmiştir. Ülkemize ithal edilen ve ülkemizden ihraç edilen hammadde ve malların toplam tonajının %85’i limanlarımızdaki rıhtım, iskele, dolfen, tank, silo, ambar, ardiye, ekipman ve diğer alt ve üst yapı kapasiteleri kullanılarak elleçlenmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in 2020 yılı verilerine göre 389 milyar dolarlık Türkiye dış ticaretinin 216 milyar dolarlık kısmı deniz yoluyla gerçekleşmiştir. Konuya ihracat açısından baktığımızda 169.4 milyar dolarlık ihracatımızın %60’ı, 101 milyar dolarlık kısmı limanlarımızda elleçlenerek dış pazarlara ulaştırılmıştır.

Limancılığın sorunu: Prosedür karmaşası 

Limanlarımızı global rekabette öne çıkaracak stratejiler neler olmalıdır?

Türkiye konum olarak Uzak Doğu-Avrupa ana deniz ticaret rotasının Akdeniz ayağında, ana rotadan düşük bir denizyolu sapma mesafesinde, Karadeniz-Akdeniz kuzey güney deniz ticaret rotasının da (Türk Boğazları nedeni ile) tam olarak üzerinde yer almaktadır. Bu yönüyle küresel denizcilik sektörü içinde önemli bir yere sahiptir. Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu transit yükleri çekebildiğimiz ölçüde toplam yük hacminde önemli artışlar sağlanabilir. Diğer bir önemli avantajımız ise limanlarımızda teknolojik yatırımlar artmış, gerek ekipman gerekse işletmecilik açısından modern liman işletmeciliğine geçilmiştir. 

Gemilere verilen hizmet açısından Türk Limanları ile Dünya Limanları arasında fark bulunmamaktadır. Gelişmiş ülke limanları ile Türk Limanları arasındaki en önemli fark, limanların yatırım ve işletme aşamasında izin ve onay almak amacı ile muhatap olduğu yetkili kurum sayısının fazlalığı. Kamu kurumlarında yetki karmaşasının bulunması, yasal mevzuatlarının bütünlük gösterememesi, limancılıkla ilgili tek bir mercinin bulunmaması nedeniyle sektörün çok başlı durumunun liman gelişimine engel olduğu gözlemlenmekte. Liman inşası veya kapasite artışlarına ilişkin çok uzun süren prosedür ve bürokratik sürecin son derece karışık ve zaman alıcı olmasıdır. Liman tesisinin en ufak bir kapasite arttırma, rıhtım inşaat vb projesinin onayı ortalama 3 senede sonuçlanmaktadır. Bu nedenle bürokratik engellerin mümkün olduğunca azaltılması ve iç ve dış ticaret ağımızın genişlemesi gerekmektedir.

rop-1

Türkiye, Avrupa’nın ‘üretim üssü’ 

Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nde Türkiye nasıl bir rol üstleniyor? Bu pastadan daha fazla pay alınması için yapılması gerekenler neler? 

Türkiye, konumu bakımından; Afrika, Avrupa ve Asya kıtalarının ağırlık merkezinde yer aldığı gibi, “Orta Koridorun” batı ucunda, Yeni İpek Yolu’nun adeta batıdaki kapısı olma konumunda bulunmaktadır. Batı ile Doğu arasında bir köprü oluşturmanın yanı sıra Akdeniz ve Karadeniz havzalarını da birbirine bağlayan bir kavşak, bir geçiş koridoru oluşturmaktadır. Uzak Doğu kökenli malların elleçlendikten sonra, Avrupa, Karadeniz Havzası, Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’ya sevk edildiği bir lojistik merkez olma rolünden çok öte, bir “üretim üssü” olma işlevine de sahiptir. Lojistik sürecin etkin ve verimli kullanılmasına olanak sağlayacak, limanların önünü açacak yasal ve idari düzenlemeleri yapmalıdır.

2021’de de ekipman sıkıntısı sürer  

Dünyada geçen yıl artan Navlun bedellerinin yanı sıra boş konteyner tedarikinde yaşanan sıkıntının sebebi nedir? 

Medikal ürünlere olan talep artışından dolayı Çin-ABD arasındaki taşımalar 2020’nin üçüncü çeyreğinde ani bir şekilde artmış, aynı dönemde ABD’de lojistik sektörü pandemiden derinden etkilemiştir. Bu süreçte armatörler neredeyse iki katı artan navlunlardan dolayı Trans-Pasifik hattına yönelmiş. Ancak fabrikaların limanlardaki konteyneri çekememesinden dolayı konteynerler dolu olarak limanlarda kalmış, armatörler seferleri ya iptal etmiş ya da azaltmış, ABD içlerine giden konteynerin boş dönüşlerinde aksamalar olmuştur. Konteyner tedarikçileri Çin’deki ekipman ihtiyacından dolayı artan ikinci el konteyner fiyatını fırsat bilerek ellerindeki konteynerleri Çin’de konuşlandırdı ve ekipman (konteyner) sorunu ortaya çıkmıştır. Ekipman sıkıntısının 2021 yılı ikinci çeyreğine kadar sürmesi beklenmektedir. 

Kruvaziyerdeki düşüş terör olaylarıyla başladı 

Koronavirüsle beraber dünyada ve Türkiye’de durma noktasına gelen kruvaziyer turizm 2021 yazında nasıl olacak. Kruvaziyer turizmin daha sağlıklı ve güvenli ilerlemesi için alınması gereken önlemler?

Pandemi sürecinde kruvaziyer limanlarında yolcu hareketi neredeyse sıfırlandı. Bu küresel bazda böyle olmuş, Türkiye’deki kruvaziyer limanları da kruvaziyer gemilerinin sefer iptallerinden doğrudan etkilendi. Ancak Türkiye’de kruvaziyer sektöründeki düşüş aslında 2010’lı yılların ilk yarısında, ülkemizde yaşanan terör olayları sonrasında başlamıştır. Ülkemizde 2 milyon yolcu üzerindeki kruvaziyer hareketi 2019 yılında 300 bin yolcuya kadar gerilemiş ve sonrasında pandemi süreci sektörün durma noktasına getirmiştir. Oysa 2000 yılı kruvaziyer turizmi için bir atılım yılı olarak görülmekteydi. Beklentilerin aksine gerçekleşen 2020 yılındaki düşüşün nedeni oldukça açıktır. Hastalıktan etkilenmek istemeyen insanlar en başta turizm aktivitelerini durdurmuş, sonrasında tecrit önlemleri ile bu bir zorunluluk haline gelmiştir. Aşı gibi kalıcı bir çözüm ile hastalığın makul seviyelere inmesi dışında başka bir çözüm yolu yoktur.

rop-2

Liman tarifelerine müdahale  serbest rekabete zarar verir

Limancılık sektöründe kısa, orta ve uzun vadede ele alınması gereken konular neler? 

Akdeniz Çanağı, Kuzey Avrupa, Kuzey Amerika ve Çin Limanları’ndaki ücretler ülkemiz limanlarındaki ücretlerle karşılaştırıldığında, Çin dışındaki (Çin limanların devlet desteğine sahip oldukları göz önüne alınmalıdır) liman ücretlerinin ülkemiz limanlarından çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Buna rağmen ihracat açısından hedef ülke pazarlarında etkin olunamamasının gerekçesi olarak ardiye ücretlerinin yüksekliği gösterilmeye başlandı. Günümüzde gemiler tarifeli seferler yapmakta oldukları için iyi bir planlama ile malı zamanında teslim almak ve ardiye ücreti ödememek her zaman mümkündür. Malın en kısa sürede yük sahibine teslim edilmesi, malın ardiyede fazla kalmaması limanların arzu ettiği bir şeydir. Aksi taktirde şehirlerin genişleme baskısı altında geniş depolama alanlarına sahip olmayan limanlarda, zamanında çekilmeyen yükler yığılmalara sebep olmaktadır. Liman tarifelerine müdahale hem serbest rekabete zarar verecek bir sürecin önünü açarken, hem de başta Çandarlı, Filyos, Doğu Akdeniz gibi mega ölçekte inşası planlanan yeni liman yatırımlarının özelleştirilmesi sürecini sıkıntıya sokabilecek, Türk limancılığını olumsuz etkileyecektir.

Uluslararası standartlarda eğitim verilmeli    

Sektörde kalifiye ve eğitimli eleman açığının kapatılması için yapılması gerekenler?

Limancılık sektöründe kalifiye ve eğitimli eleman açığını kapatmanın iki yolu vardır. Bunlardan birisi eğitimlerin belirli bir çerçevede yürütülmesi ve uluslararası düzeyde geçerli bir sistem içinde ölçülüp çalışanlarının belgelendirilmesidir. TÜRKLİM bu alanda eğitim kurumlarıyla yakın işbirliği içinde mevcut eğitimin kalitesini yükseltme çalışmalarına destek verirken diğer bir yandan, Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından kurulan ‘Ulusal Yeterlilik Çerçevesi’ne limancılık sektörünün dahil olmasını sağlamıştır.