Advertisement
SON DAKİKA
GÜNDEM Salı 22 Ekim 2024 18:45

"KİŞİ BAŞINA GELİRİN 20 BİN DOLARA ÇIKMASI BEKLENMEKTE"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "2025 yılında 17 bin 28 dolar olmasını beklediğimiz kişi başına gelirin 2027 yılına gelindiğinde 20 bin dolar seviyesinin üzerine çıkması tahmin edilmektedir." dedi.

"Kişi başına gelirin 20 bin dolara çıkması beklenmekte"

Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sunuşunu gerçekleştirdi.

Bu yılki bütçenin, kazanımları sürdürülebilir hale getiren, ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı önceleyen bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Yılmaz, 2025 yılı bütçesinin yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen bir anlayışla hazırlandığını söyledi.

Yılmaz, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarını gözeten bu bütçenin, işçi, esnaf, emekli, genç ve yaşlı gibi grupların taleplerini dikkate alarak düzenlendiğini belirterek, 2025 yılı bütçesinin güçlenen beşeri sermaye ve daha etkin hale gelen iş gücü piyasasının bütçesi olduğunu anlattı.

Mali disiplinin korunması, ekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesinin bütçenin temel politikalarıyla uyumlu olduğunu dile getiren Yılmaz, "Maliye politikamızı, deprem hariç harcamaları kontrol altında tutacak, kamu açıklarını kademeli olarak düşürecek ve dezenflasyon sürecini destekleyen bir yaklaşımla hazırlayarak huzurunuza getirmiş bulunuyoruz." şeklinde konuştu.

- Dünya ekonomik görünümü

Dünyanın farklı bölgelerinde güven ve istikrarı tehdit eden olayların yaşandığını, bu dönemde insanlık, toplumlar ve ekonomilerin köklü bir dönüşüm sürecine girdiğine dikkati çeken Yılmaz, artan belirsizlik ve risklerin hakim olduğu mevcut konjonktürün geleceğe yönelik tahminleri zorlaştırdığını, bu zorlu süreçlerin 2025 yılı bütçe hazırlıklarında da dikkatle ele alındığını söyledi.

Yılmaz, bu yıl, dünya ekonomisinde istenilen seviyelere düşmeyen enflasyon oranları ve buna bağlı sıkı para politikalarının gevşeme eğilimiyle birlikte, Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki İsrail saldırılarıyla artan jeopolitik gerilimlerin belirsizlikleri artırdığını dile getirerek, küresel iktisadi faaliyetin salgın öncesi ortalamalarının altında seyrettiğini ancak belirli bir istikrar kazandığını ifade etti.

Küresel ekonomiye yönelik riskler ve belirsizliklerin sürdüğünü ancak ekonomik büyümenin istikrarlı görünüm sergilediğini anlatan Yılmaz, Uluslararası Para Fonunun (IMF) 2024 Temmuz Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, dünya ekonomisinin 2023 yılında yüzde 3,3 büyüdüğünü, bu yıl yüzde 3,2 ve 2025 yılında yüzde 3,3 ile ılımlı büyümeye devam etmesinin beklendiğini kaydetti.

Yılmaz, rapora göre, gelişmiş ülkeler grubunun 2023 yılında yüzde 1,7 oranında büyüdüğünü, bu yıl büyümenin yüzde 1,7 oranında devam etmesinin, 2025 yılında ise yüzde 1,8'e çıkmasının beklendiğini aktararak, ABD’nin bu yıl büyüme tahmininin yüzde 2,6, Avro Bölgesi’nin ise yüzde 0,9 olarak öngörüldüğünü, 2025 yılında bu oranların sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,5 olmasının tahmin edildiğini bildirdi.

Almanya’nın bu yıl büyüme tahmininin yüzde 0,2, 2025 yılında ise yüzde 1,3 olarak belirlendiğini dile getiren Yılmaz, 2023 yılında yüzde 4,4 oranında büyüyen yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerin 2024 ve 2025 yıllarında yüzde 4,3 oranında büyümesinin beklendiğini ve Çin’in büyüme tahminlerinin ise bu yıl yüzde 5, 2025 yılında ise yüzde 4,5 olduğunu ifade etti.

Yılmaz, 2023 yılında sıkılaşan finansal koşullar ve jeopolitik gerilimlerin küresel mal ve hizmet ticareti hacmini yüzde 0,8 oranında düşük bir büyüme ile sınırladığını, 2024 ve 2025 yıllarında ise tüketici güveninin iyileşmesi ve canlanan taleple bu hacmin sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,4 oranlarında artmasının beklendiğini kaydetti.

Salgın sonrasında küresel enflasyonun hızlandığını, bu dönemde enflasyon oranlarının 2000’li yılların ortalamasının yaklaşık iki katına çıktığını bildiren Yılmaz, enflasyonla mücadele politikalarının 2023 yılından itibaren bazı düşüşlere yol açtığını ancak hizmet fiyatlarındaki katılığın 2024 ve 2025 yıllarında enflasyonun beklenen seviyelerin üzerinde kalmasının tahmin edildiğini söyledi.

Yılmaz, enflasyondaki bu katılığın faiz indirim döngüsünü geciktirdiğini ve ekonomik faaliyetin beklenenden daha uzun süre baskı altında kalmasına yol açtığını, emtia fiyatlarının ise jeopolitik gerilimler ve iklim koşullarının etkisiyle daha oynak hale geldiğini ve küresel enflasyondaki yukarı yönlü risklerin canlı tutulduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, dünya ekonomisinin gelecek dönemde yüzde 3’ün üzerinde büyüme oranlarıyla istikrarlı seyrini koruyacağının beklendiğini ancak salgın sonrasında istenilen düzeyde toparlanmanın henüz gerçekleşmediğini kaydetti.

- "Türkiye'nin ekonomik gücünü ve dirençli yapısını açıkça ortaya koymaktadır"

Hem küresel hem de iç koşullara rağmen Türkiye'nin büyümeyi destekleyici politika ve tedbirler sayesinde iktisadi faaliyetlerin canlılığı koruduğunu vurgulayan Yılmaz, 2023 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 5,1 oranında büyüdüğünü ve 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme kaydettiğini dile getirdi.

Yılmaz, dünya ekonomisinin 2020-2023 döneminde zorlu koşullara rağmen kümülatif olarak yüzde 10,7 oranında büyüme gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Dünya ile kıyaslandığında, Türkiye ekonomisi bu zorlu koşulların üstesinden gelerek çok daha etkileyici bir büyüme performansı sergileyerek kümülatif olarak yüzde 25,9 oranında büyüme kaydetmiştir. Ortalama yıllık büyüme açısından değerlendirildiğinde, dünya ekonomisi bu süreçte yüzde 2,6 oranında büyürken, Türkiye ekonomisi yüzde 5,9 oranında büyüme ile dünya ortalamasının iki katından daha fazla büyümeyi başarmıştır. Bu sonuçlar, Türkiye'nin ekonomik gücünü ve dirençli yapısını açıkça ortaya koymaktadır.

Güçlü yapısı ve yüksek büyüme oranlarıyla milli gelir büyüklüğümüz Cumhuriyet'in 100’üncü yılı itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşarak, 1,1 trilyon dolara ulaşmıştır. Böylece, 2022 yılında dünya ekonomileri arasında 19’uncu sırada yer alan Türkiye ekonomisi, 2023 yılı itibarıyla iki sıra birden atlayarak 17’nci sıraya yükselmiştir. Satın alma gücü paritesi cinsinden GSYH büyüklüğüne göre ise ülkemiz dünyanın en büyük 11’inci, Avrupa’nın en büyük 4’üncü ekonomisi konumundadır. 2024 yılında öngörülen tahminler ışığında, ülke sıralamamızın yine bu seviyelerde kalması beklenmektedir."

Yılmaz, 2023 yılının ikinci yarısından itibaren enflasyonu kontrol altına almak amacıyla uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının iktisadi faaliyet üzerinde etkilerini göstermeye başladığını belirterek, bu yılın ilk yarısında dezenflasyon süreciyle uyumlu olarak büyümenin dengelenmeye başladığını ve yüzde 3,8 oranında gerçekleştiğini kaydetti.

Net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısının 1,4 puan olduğunu, hizmetler sektörünün yüzde 3,9 oranında büyüyerek büyümenin ana sürükleyicisi olmaya devam ettiğini dile getiren Yılmaz, inşaat yatırım harcamalarının öncülüğünde toplam sabit sermaye yatırımlarının ise aynı dönemde yüzde 4,7 oranında arttığı bilgisini verdi.

- "Kişi başına düşen milli gelirin 15 bin doları aşmasını bekliyoruz"

Yılmaz, yılın ikinci yarısında deprem bölgesinde yürütülen yeniden yapılanma çalışmalarının ve küresel düzeyde para politikalarının gevşemesiyle birlikte ılımlı bir toparlanma öngörüldüğünü, dış talep koşullarının büyümeyi destekleyeceğinin tahmin edildiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Uygulanan dezenflasyonist politikaların etkisiyle büyüme kompozisyonunun Orta Vadeli Program'da (OVP) öngördüğümüz şekilde daha dengeli bir görünüm arz etmesi beklenmekte olup, 2024 yılı genelinde Türkiye ekonomisinin yüzde 3,5 oranında büyümesi beklenmektedir.

Küresel ekonomide Kovid-19 salgınıyla başlayan ve jeopolitik gerginliklerle art arda gelen zorlu ve çoklu sınamalara rağmen Türkiye’nin büyüme performansında gösterdiği güçlü görünümle kişi başına düşen milli gelir artışı devam etmiştir. 2023 yılı itibarıyla kişi başına düşen milli gelir 13 bin 243 dolar olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılında kişi başına düşen milli gelirin 15 bin doları aşmasını bekliyoruz. OVP'deki tam rakamımız 15 bin 551 dolardır. 2025 yılında 17 bin 28 dolar olmasını beklediğimiz kişi başına gelirin ve 2027 yılına gelindiğinde 20 bin dolar seviyesinin üzerine çıkması tahmin edilmektedir. Türkiye ekonomisi güçlü büyüme performansıyla diğer ülke ekonomilerinden olumlu ayrışırken gelişmiş ülkelere yakınsama sürecini hızla sürdürmektedir. Ülkemizin kişi başına milli gelirinin AB ülkeleri ortalamasına yakınsama oranı 2002 yılında yüzde 38,3 iken 2023 yılında bu oran yüzde 73,9 olarak gerçekleşmiş, 2024 ve 2025 yıllarında sırasıyla yüzde 75,5 ve 77’ye ulaşması beklenmektedir."

Yılmaz, uzun dönemde toplam faktör verimliliğini artıracak tedbirlerin etkisiyle sürdürülebilir ekonomik büyüme ortamına ulaşılmasının hedeflendiğini bildirerek, "2025 yılında ekonomimizin üretim ve talep yönüyle dengeli görünümünü koruyarak, net ihracat ve sabit sermaye yatırımlarının ağırlığının arttığı, sürdürülebilir bir yapıyla yüzde 4 oranında büyüme kaydedilmesi beklenmektedir." diye konuştu.

Güçlü ekonomik faaliyetin istihdam üzerinde olumlu etkiler yarattığını, 2024 yılının Ağustos ayında istihdamın tarihi yüksek seviyelere ulaştığını aktaran Yılmaz, işsizlik oranının yüzde 8,5’e gerilediğini ve istihdam edilen kişi sayısının 78 bin artarak 32 milyon 776 bin kişiye ulaştığını kaydetti.

OVP tahminlerine göre, 2024 yılı genelinde istihdamdaki artışın 1 milyonu aşmasının beklendiğini, işsizlik oranının yüzde 9,3 olarak gerçekleşmesinin öngörüldüğünü, 2025 yılında dezenflasyon sürecinin etkisiyle işsizlik oranının yüzde 9,6 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Yılmaz, gelecek üç yıllık süreçte istihdamın yıllık ortalama 758 bin kişi artacağını ve iş gücüne katılım artışına rağmen işsizlik oranının 2027 yılında yüzde 8,8 seviyesine gerileyeceğini öngördüklerini söyledi.