Dolar $
34.08
%0.02 0
Euro €
37.74
%-0.25 -0.09
Sterlin £
44.8
%-0.27 -0.12
Çeyrek Altın
4481.27
%-0.71 -31.78
SON DAKİKA
Savunma Perşembe 20 Mayıs 2021 02:17

KİMYAYA YATIRIM BAĞIMLILIĞI AZALTIR

Türkiye'nin savunma sanayi teknolojilerini tüm dünyaya ihraç edebilen güçlü bir oyuncu durumuna geleceğini söyleyen ADER Savunma Genel Müdürü Sarp Keskin, "Bu noktada dışa bağımlılığımızı azaltabilmek adına özellikle metalurji ve kimya sanayinde stratejik yatırımlar önemli" dedi.

Kimyaya yatırım bağımlılığı azaltır

Röportaj: Gökhan ÖZ 

Aselsan, FNSS, Roketsan, Nurol gibi savunma sanayinin ana yüklenici firmalarına kaplama ve boyama faaliyetlerinde hizmet veren ADER Savunma Genel Müdürü Sarp Keskin, “Ana yüklenici firmalarımız yalnızca birer müşteri değil, bizim gibi yan sanayi firmaları için okul niteliğinde. Türk savunma sanayinin gündeminde olan neredeyse her projede payımız bulunmakta” dedi. Keskin ile AR-GE yatırımlarını, 2021 hedeflerini ve Türk Savunma sanayinin dünyadaki konumunu konuştuk.

ADER Savunma’yı kısaca anlatır mısınız. Ağırlıklı faaliyet alanlarınız nedir? 

ADER Savunma, 2015 yılında savunma sanayi firmalarımıza nitelikli yüzey işlem hizmeti vermek için kurulmuştur. Kaplama ve boya alanında faaliyet göstermekteyiz. 7000 metrekare kapalı alana sahip bir tesiste, 12 kişi ile çıktığımız yolda şu anda 120 kişilik bir kadro ile tüm ana yüklenici firmalara projelerinde destek veriyoruz. ADER Savunma olarak savunma sanayimizin ürettiği bir civatanın kaplanmasından, komple sistemlerin boyanmasına, askeri araç boyama ve kamuflaj uygulamalarından özel silah kaplamalarına kadar birçok farklı projede yer almaktayız. 

2020’den yoğun bir yıl bekliyoruz

2021 hedefiniz nedir. Yılın ilk çeyreğinde hedeflediğiniz noktada mısınız?

Üzerinde çalıştığımız birçok Ar-Ge projesinin 2021 yılı içerisinde seri imalata dönmesi bekleniyor. Bir bölümü sonuçlar vermeye başladı bile. O nedenle 2020’den daha yoğun bir yıl bekliyoruz. Yeni projeler, yeni teknolojiler ve yatırımlar ile bu zor süreçte istihdam yaratmak bizim için önemli. 2021’in ilk çeyreği itibariyle hedeflerimiz doğrultusunda ilerliyoruz. Pandeminin bitişi henüz öngörülebilir durumda değil. Umuyoruz ki yılın 3. çeyreği ile birlikte bu sorun tamamen ortadan kalkar ve edindiğimiz tecrübelerle daha planlı ve büyüme odaklı hareket edebiliriz.

Ana yükleyici firmalar birer okul 

Aselsan, FNSS, Roketsan, Nurol gibi savunma sanayinin ana yüklenici firmalarının tedarikçi konumundasınız. Ağırlıklı olarak bu firmaların hangi kritik ürünlerini tedarik ediyorsunuz?

Bu kadar değerli firmalara çözüm ortaklığı yapabilmek firma olarak gelişimimize büyük katkı sağladı. Ana yüklenici firmalarımız yalnızca birer müşteri değil, bizim gibi yan sanayi firmaları için birer okul niteliğinde. Şirketimizi uzmanlaştırdığımız yapı itibariyle, özellikle çok parçalı, kompleks sistemlerin yüzey işlemleri ve özel fonksiyonel işlemlerde yoğun olarak çalışmaktayız. Türk savunma sanayinin gündeminde olan neredeyse her projede payımız bulunmakta. ASELSAN’da Sarp UKSS, Korkut, ADOP; Roketsan’da Atmaca, Teber, OMTAS; FNSS’de ZAHA ve STA başta olmak üzere birçok projeye hizmet vermekteyiz. Seri projelerin yanı sıra, birçok yan sanayi firmamızın da iş birliği ile farklı millileştirme projelerinde yer almaktayız. Gerek dışa bağımlılığın azaltılması, gerekse ilgili teknolojileri millileştirerek farklı sektörlere de sunabilmek öncelikli hedeflerimiz arasında.

Türkiye savunmada güçlü oyuncu olacak  

Türk Savunma Sanayii Nisan ayında 112 ülkeye 302 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, “Savunma sanayisinde teknoloji ithal eden değil, teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna” geldiğimizi söyledi. ADER Savunma olarak Türk savunma sanayinin dünyadaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Türkiye’nin bağımsız savunma hedefini gerçekleştirmesi adına hangi stratejik yatırımları yapması gerekli?

Türk savunma sanayi, kısa süre içerisinde dünyada ön sıralarda rekabet edebilecek şekilde ivmelendi. Temel birçok teknolojinin artık rahatlıkla üretilebilir seviyeye gelmiş olması, bizleri daha ileri teknolojilere, yeni çözümlere daha kolay ulaşır hale getirecektir. Burada insan kaynakları konusunda çok şanslı olduğumuzu görmemiz gerek. İyi eğitilmiş, çok iyi yetişmiş ekipler projelerde çok iyi işler çıkartıyor. 

Türkiye yakın zamanda savunma sanayi teknolojilerini yalnızca belirli bölgelere değil, tüm dünyaya ihraç edebilen güçlü bir oyuncu durumuna gelecektir. Bu noktada dışa bağımlılığımızı azaltabilmek adına özellikle metalurji ve kimya sanayinde stratejik yatırımlara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyim. Teknoloji geliştirmenin yanında, bu teknolojiyi hayata geçirecek hammaddeyi, alüminyumu, çeliği, kimyasalı ve boyayı da uluslararası standartlarda üretebilmeliyiz.

Tedarik zincirindeki boşluğu doldurabiliriz 

Dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketi arasında yedi Türk firması var. Pandemiyle beraber yerli ve milli kaynaklar daha da önem kazandı. Son dönemde yerli otomobilden, yerli aşıya kadar firmalarınız dev yatırımlar gerçekleştiriyor. Sizce bu yatırımlar pandemi sonrası Türkiye’yi nasıl bir konuma getirir? 

Böyle bir listede 7 Türk firmasıyla temsil edilmek hepimiz için gurur kaynağı. Umut ediyoruz ki bu sayı daha da artar. Firmalarımızın birçok projesine destek veriyor olmak bizim için de ayrı bir mutluluk. Türkiye çok yüksek potansiyele sahip bir ülke. Pandemi süreci hepimiz için oldukça yorucu oldu. Ama görüyoruz ki birçok firmamız yatırımlarına hız kesmeden devam etti. 

Bizim çalışma anlayışımız bu noktada dünyadan biraz ayrışıyor. Zor koşullara kolay adapte olabilen bir toplumuz ve sanayimiz de aynı şekilde esneklik gösterebiliyor. İmalatçı firmalarımızın birçok yurtdışı rakibinin üretimi durdurduğu günlerde bile bizler tedarik zincirlerini beslemeye devam edebildik. Bu da pandemi öncesinde iş birliği yapılması oldukça zor olan birçok büyük ölçekli müşterinin Türk firmalarıyla hızlı bir iş birliğine başlamasına vesile oldu. Eğer burada yakalanan kazanımları iyi değerlendirirsek, pandemi sonrası çok daha güçlü bir ihracat yapısına ulaşacağımızı düşünüyorum. Lojistik maliyetler giderek artıyor ve Uzakdoğu tedarik yapısına olan güven pandemi ile biraz sarsıldı. Özellikle Avrupa tedarik zincirlerinde oluşan bu boşluğu rahatlıkla doldurabileceğimizi düşünüyorum.