KAMIŞLI'YI NASIL KAYBETTİK?..
2029'da Soçi'de Ruslarla yapılan görüşmede Kamışlı mutabakat kışında tutuldu. Ruslar bu konu üzerinde bastırdı, Türkiye kamışlı'dan çıktı. Bu durum Kamışlı'nın PKK/YPG idaresine bırakılması anlamına geldi. Kamışlı, günlük 350 bin varil petrolün çıkarıldığı yer. Bir başka ifadeyle Türkiye'nin yıllık petrol ihtiyacının yarısı. Peki, Türkiye neden Kamışlı'dan vazgeçti?
Suriye'de 61 yıl sonra yeni bir dönem başlıyor. Esed rejiminin yıkılmasıyla Suriye yeniden şekillenirken, gözler kritik bölgelere çevrildi. O bölgelerden biri de Mardin'in Nusaybin ilçesi sınırında bulunan Suriye'nin petrol kenti Kamışlı... Esed yönetiminin devrilmesiyle Kamışlı’nın kontrolü, terör örgütü PKK/YPG’ye kaldı. Hemen hemen Türkiye'nin yıllık petrol ihtiyacının yarısını üretebilme kapasitesine sahip olan Kamışlı'nın binden fazla petrol kuyusu olduğu ve günde 350 bin varil petrol üretebildiği tahmin ediliyor. Hatırlanacağı üzere, Türkiye'nin 2019 yılında terör örgütü YPG'ye karşı başlattığı Barış Pınarı Harekatı'nın ardından Rusya ile Soçi'de masaya oturulmuştu. Suriye'nin geleceğine ilişkin 10 maddelik mutabakata varılan görüşmede YPG, Türkiye sınırından çekilecek ve bölgede Türk ve Rus askerleri ortak devriye atacaktı. Ancak Kamışlı kenti bu mutabakatın dışında bırakılmıştı. Kamışlı'nın önemini artıran bir diğer nokta da petrol sahalarının Türkiye'den görülebiliyor olması. Günlük 350 bin varil petrolün üretildiği Kamışlı’da binlerle ifade edilen petrol kuyuları yer alıyor. Bu, Türkiye’nin ihtiyacı olan petrolün yarısı. Mardin Nusaybin'de çekilen fotoğraflarda, sınır duvarının hemen arkasında yüzlerce petrol kuyusunun olduğu, Türkiye tarafında ise üretim olmaması da o dönem tartışma konusu olmuştu
Rusya ve Türkiye anlaştı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Soçi'deki Devlet Başkanlığı Rezidansı'nda saatler süren görüşmesi sonucunda Suriye'nin kuzeyiyle ilgili anlaşmaya varılmıştı. Bu anlaşmada 10 maddelik bir mutabakat metni çıktı, ancak birçok soruya henüz cevap verilmedi.
İki ülke arasında imzalanan mutabakatın 5. maddesinde, "23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00’den itibaren, Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekat alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır" ifadesi yer alıyordu.
Söz konusu anlaşmada, 150 saat içinde YPG güvenli bölgeden çıkarılacak ve 150 saatin sonunda 10 kilometre derinliğinde Türk-Rus devriyeleri başlayacaktı. YPG'nin, Tel Rıfat ve Münbiç'ten de çekilmesi hedeflenmişti.
Türkiye askeri harekatına son veriyor mu?
Milli Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, imzalanan mutabakat çerçevesinde Barış Pınarı Harekat alanı dışında yeni bir harekat icra edilmesine gerek kalmadığı duyurmuştu.
Açıklamada, 17 Ekim'de Fırat'ın doğusuna ilişkin Türkiye ile ABD arasında mutabakata varıldığı ve bu kapsamda Barış Pınarı Harekatı'na 120 saat ara verildiği hatırlatılarak, "Bugüne kadar tarafımızdan mutabakata varılan hususların yerine getirilmesinde gerekli hassasiyet gösterilmiştir. Barış Pınarı Harekat alanı dışındaki hudutlarımızın güvenliği ve YPG terör örgütü unsurlarının 30 kilometre dışına çıkarılmasına yönelik esasları da içeren anılan mutabakat çerçevesinde mevcut harekat alanımız dışında bu aşamada yeni bir harekat icra edilmesine gerek kalmamıştır" ifadesi kullanılmıştı.
Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyinde 444 kilometrelik uzunluk ve 30 kilometrelik derinlikte güvenli bölge oluşturma hedefini Rusya tarafından kabul edilmemişti.
Ayrıca imzalanan mutabakat metninde "güvenli bölge" ifadesi yer almıyordu. Fakat, 3. maddede, Tel Abyad ve Rasulayn’ı içine alan 32 km derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edileceği ifade ediliyordu. Yani Türkiye, Barış Pınarı Harekatı ile ele geçirdiği 120 kilometrelik alanın kontrolüne devam edecekti.
Türkiye bu harekat ile oluşturmayı planladığı güvenli bölgede, hem sınırlarını koruma hem de yaklaşık 2 milyon Suriyeli mültecinin tekrar ülkesine dönmesini sağlamayı hedefliyordu.
Mutabakatın 8. maddesinde "Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır" cümlesi yer alıyor.
Kamışlı neden Soçi mutabakatının dışında tutuldu?
Mutabakatın 5. maddesinde, "Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır" ifadesi dikkat çekiyor.
Suriye’de 2011 yılında başlayan savaştan bir sene sonra 2012’nin yaz aylarında Suriye ordusu Kamışlı’dan büyük ölçüde çekilirken bölge YPG kontrolüne geçti.
Ancak Esed bağlı güçler, Kamışlı şehir merkezindeki bazı bölgelerden ve havalimanından çekilmedi. Şam’dan Kamışlı’ya uçak seferleri düzenleniyor.
Burada Şam tarafından görevlendirilen memurlar görev yapmaya ve maaşları da Şam tarafından ödenmeye devam etti.
Böylelikle Kamışlı Soçi mutabakatının dışında bırakıldı. Kamışlı’da demografik yapı mücadelesi söz konusu. Araplar şehirde kendilerinin çoğunlukta olduğunu savunurken Suriyeli Kürtler bunun tam tersini söylüyor. Şehrin nüfusu yaklaşık 200 bin. Araplara göre şehrin nüfusunun yüzde 60’ından fazlası Arap, Kürtlerin oranı ise yüzde 32. Kürt kaynaklara göre ise şehir merkezindeki Kürt oranı yüzde 60’dan fazla.
Bu anlaşma YPG'yi nasıl etkiledi?
Varılan uzlaşmaya göre YPG'liler, silahlarıyla birlikte sınırın 30 kilometre güneyine çekilecek. Ancak diğer yanda da Putin dün yaptığı basın açıklamasında bundan sonraki müzakerelerde YPG temsilcilerinin de söz hakkı olacağının sinyalini verdi.
Suriye hükümeti ile Kürtler arasında geniş bir diyalog başlatılması gerekiyor diyen Putin, "Çok uluslu Suriye halkının vazgeçilmez bir parçası olan Kürt halkının hakları ancak bu şekilde korunabilir. Türkiye Cumhurbaşkanı ile Suriye’de siyasi sürecin ilerletilmesi çerçevesinde atılacak adımları da görüştük. Birleşmiş Milletler Anayasa Komitesi çerçevesinde bu adımları atacaktır" dedi.
29 Ekim günü Cenevre'de gerçekleşecek olan Suriye'nin ilk anayasa kurucu komitesi YPG yer almıyor. Ancak Putin son açıklamaları dikkate alındığında, YPG'nin de bu komiteye katılma ihtimali güçlendi. Fakat, Türkiye resmi olarak, "YPG'yi terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olarak tanımlıyor".
150 saatin sonunda Suriye ordusu sınırda kalacak mı?
Soçi anlaşması öncesinde Esed'e bağlı askeri güçler, Fırat'ın doğusunda, Barış Pınarı Harekâtı'nın dışında kalan bölgelerin önemli bir kısmında Suriye ordusu zaten aktif idi.
ABD askerlerinin çekilmesiyle birlikte SDG ile Esad anlaşmış, Suriye ordusu da Münbiç ve Kobani'ye girmişti.
Suriye ordusunun Rus askerleriyle birlikte Çarşamba günü 12:00 itibariyle gireceği sınır bölgelerinden YPG'nin çekilmesinin ardından buralarda kalıp kalmayacağına dair bir bilgi de mutabakat metninde yer almıyor.
Uzmanlara göre, Suriye ordusu hem bulunduğu bölgelerde, hem de mutabakat uyarınca 23 Ekim ve sonrasında gireceği bölgelerden de, 150 saatlik sürenin dolması sonrasında çekilmeyecek.
Esed Putin'e teşekkür etmişti
Putin, Soçi görüşmelerinden hemen sonra anlaşmanın detaylarını anlatmak için Esad ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Suriye lideri Beşar Esad da Putin'e teşekkür etti. "Suriye topraklarının herhangi bir bahaneyle işgal edilmesini tamamen reddediyoruz" diyen Esad, sınırda Rus askeri polisiyle birlikte görev alacak devriyelerin gönderilmeye hazır olduğunu söyledi.
Güvenli bölge kuruldu, Kürtler güvende
Dönemin ABD Başkanı Donald Trump ise Soçi anlaşmasının ardından yaptığı değerlendirmede "güvenli bölge kuruldu" demişti.
Trump Twitter hesabından yaptığı açıklamada Türkiye - Suriye sınırında yaşanan gelişmelerle ilgili 'büyük başarı' elde edildiğini belirterek, "Güvenli Bölge kuruldu. Ateşkes devam etti ve çatışmalar sona erdi. Kürtler güvende ve bizimle birlikte çok iyi çalıştılar. Tutuklu IŞİD militanları kontrol altında." ifadelerini kullanmıştı.
İran memnuniyetle karşıladı
İran, Suriye'nin kuzeyi ile ilgili Türkiye ile Rusya arasında varılan mutabakatın memnuniyetle karşılandığını duyurdu. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Mousavi, iki ülkenin anlaşmasını Suriye'nin istikrarına yönelik atılan olumlu bir adım olduğunu belirtmişti.
Sözcü, "İran Suriye'ye güvenlik ve huzur getirecek tüm adımları memnuniyetle karşılar. Söz konusu anlaşmanın Türkiye'nin endişelerini giderip Suriye'ye barış ve güvenlik getirmesini temenni ediyoruz" ifadelerini kullanmıştı.