Dolar $
32.51
%-0.09 -0.03
Euro €
34.85
%0.12 0.04
Sterlin £
40.68
%0.09 0.03
Çeyrek Altın
3986.08
%0.71 27.86
SON DAKİKA
EKONOMİ Pazar 04 Temmuz 2021 02:53

İTHALAT AZALMADAN ENFLASYON DÜŞMEZ

Girdi maliyetlerini artıran döviz kurundaki dalgalanmanın önemli sebeplerinden ithalat ve borç stoku, enflasyonun yükselmesinde iki büyük etken. İçinde otomobil, gıda, hammadde, elektronik, giyim eşyası ve kozmetiğin baskın olduğu tüketime dayalı ithalatın, artması enflasyonda düşüşü engelliyor.

İthalat azalmadan  enflasyon düşmez

Sedat YILMAZ

Pandeminin devam ettiği dünyada ekonomilerin en büyük sıkıntısı artan enflasyon. ABD’de yüzde 5 ve euro bölgesinde yüzde 2’ye yükselen enflasyon Türkiye’de ise aylardır yüzde çift haneli bandı koruyor. Enflasyonun Haziran’da da yüzde 17 şeklinde gerçekleşmesi bekleniyor. Enflasyonun yükselmesinde arzın düşmesi ve talebin artması en önemli etkenler arasında. Ülkelerdeki talepler o kadar arttı ki ülkeler borç stoklarındaki yükselişlere aldırmayarak çözümü ithalatta aramaya çalışıyor.

Türkiye algının da etkisiyle enflasyonu yükselişte olan ülkeler arasında. Son dönemde tüketime dayalı yüksek büyümelerin gözlendiği ülkede dolarizasyon ve döviz fiyatlarındaki yükselişin yanında tüketim hedefli ithalat ve borçlanma kısır döngü şeklinde kur fiyatlarını yukarı yönlü tetikliyor ve önce girdi maliyetlerini ve ardından tüketici fiyatlarını yükseltiyor. Ülkedeki talebi karşılamada üretimin yetersiz kalması da dikkatlerden kaçmıyor.

Uluslararası raporlarda Türkiye’nin küresel salgına rağmen önemli bir büyüme patikasına girdiği, bu yıl ilk çeyrekteki yüzde 7’lik büyümeden sonra ikinci çeyrekte yüzde 20’ler civarında bir büyümenin gerçekleşeceğine vurgu yapılırken ithalat ağırlıklı tüketimin devam etmesi durumunda cari dengenin tehlikeye girebileceği, bunun da Türk Lirası’nın değerini düşürebileceği ve kurdaki ateşin daha da kuvvetleneceği belirtiliyor.

Cari açığı ihracat frenliyor

Raporlarda dünyada merkez bankalarının parasal genişleme politikalarının tüketici fiyatlarında önemli artışlara sebep olduğu, aynı patikada politika üreten Türkiye’nin para politikasında gözlenen sıkılaştırmalara ve faizlerin yüksekliğine rağmen enflasyonun kur geçişgenliği sebebiyle arttığı, fiyat artışlarının önlenmesinde ithalat ve dış borçlanma rejiminin yeniden ele alınması gerektiği kaydediliyor. Aynı raporlarda tüketim hedefli ithalatın sınırlandırılmasıyla para politikasının nefes alabileceğine değinilen raporlarda, iç talebin yurtiçi üretim ve ithal ikame ile karşılanmasının önemine vurgu yapılıyor.

Türkiye’de öne alınamayan tüketimin ithalat riskini yükselttiği, dış ticaret rakamlarına da yansıyan verilerin cari denge pozisyonunda dikkatli olmayı gerektiği dile getirilen raporlarda cari açıkla birlikte oluşacak makro ekonomideki dengesizliğin döviz kurlarını yüksekte tutabileceği, bu durumun da kura karşı oldukça hassas olan enflasyonu aşağı çekmede zorluklar oluşturacağı belirtiliyor.

Pandemi sebebiyle parasal genişlemenin bütçe açığını gündeme getirdiği, bütçe açığının kapatılması adına vergi gelirlerinin artırılması için uygulanabilecek politikaların yükselen enflasyonu daha da hareketlendirebileceğine işaret edilen raporlarda, Türkiye’nin büyüme modelini tüketimden ziyade üretime, verimliliğe, katma değere ve rekabet gücünün yükseltilmesine dayandırması ve rekor ihracat artışlarının ithal ikameye yöneltilmesinin gerektiğine dikkat çekiliyor.

İthalat ve dış borca dikkat

Girdi maliyetlerini artıran kurdaki dalgalanmanın önemli sebeplerinden ithalat ve borç stokunun, enflasyonun yükselmesinde iki büyük etken olduğu gözleniyor. Enflasyonun düşüşüne mani olan içinde otomobil, gıda, hammadde, elektronik, giyim eşyası, kozmetik ve diğer ürünlerin baskın olduğu tüketime dayalı ithalata karşı yerli üretimin artmasına değinilen raporlarda Türkiye’nin son dönemdeki ithalat verilerine vurgu yapılıyor.

Haziran 2021’de aylık bazda ithalatın yüzde 38,9 artışla 22,6 milyar dolar olarak gerçekleştiği, Ocak – Haziran döneminde 104,9 milyar dolarlık ihracat ve yüzde 32,8 artarak 231,1 milyar dolara oluşan ihracat hacmine karşılık ithalatın 126 milyar dolar olarak gerçekleştiği hatırlatılan raporlarda, ihracatın ithalatı karşılama oranının aylık bazda yüzde 87’lere, 6 aylık bazda yüzde 83,2’lere ulaşmasının  önemli bir data olduğu, ancak ihracatın üretimi içindeki ithalat payı düşünüldüğünde dış ticarette henüz pozitif seviyelere gelinemediği, dolayısıyla bu durumun enflasyona önemli katkı verdiği kaydediliyor.

Merkez Bankası (TCMB) konuyla ilgili açıklamasında reel sektörün net döviz açığının Nisan ayında bir önceki aya göre 1 milyar dolara yakın artarak 7 ayın zirvesine çıktığını haber veriyor. Banka “Nisan 2021 döneminde kısa vadeli varlıklar 123,5 milyar dolarken, kısa vadeli yükümlülükler 101,4 milyar dolar olarak gerçekleşti” diyor. Banka, finans dışı kesimin döviz varlıklarının 146 milyar dolara yükselmesine karşılık döviz yükümlülüklerinin 304,8 milyar dolara ulaştığı konusunda uyarılarda bulunuyor.

Dış borç stoku ve dolarizasyon

Diğer taraftan dış borç stokundaki seyrin kur geçişgenli etkisiyle enflasyonu diri tuttuğu ifade edilen söz konusu raporlarda,  Mart 2021 itibariyle Türkiye’nin brüt dış borcunun 448,4 milyar dolar, net dış borç stokunun 262,1 milyar dolar, özel sektörün dış borcunun 256 milyar dolar olarak gerçekleştiğine işaret ediliyor.

Enflasyonu yukarı yönlü yükselişinde etkin olan dış borç stokunun yanında iç borç stokunun da etkili olduğu dile getirilen raporlarda, “TL bazında iç ve dış borç toplamı 8,2 trilyon lira. Borcun GSYH’e oranı yüzde 63. Borçları yükselten kurdaki yükseliş, borçlanmadaki artış ve yurtiçi kredi büyümesi. Borç ödemeleri ve bu ay itibariyle 255,2 milyar dolara ulaşan dolarizasyon  nedeniyle döviz ihtiyacı, kuru yukarıda tutarken döviz enflasyonda lokomotif olmayı sürdürüyor. AB tanımlı genel yönetim borç stoku, 2 trilyon 166,1 milyar lira, bu rakamın milli gelire oranı da yüzde 40,4 olarak hesaplandı. Kısa vadeli dış borç stoku da yılbaşından bu yana 190,4 milyar dolara yükseldi. Kısa vadeli borç stokunda yüzde 67’lik pay özel sektöre ait. Kamunun payı yüzde 20,5. Merkez Bankası borcunun payı ise yüzde 12,5” ifadeleri kullanılıyor.

Raporlarda Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT) borcunun da 132,5 milyar liraya yükseldiği, iç borçlar içinde 39 milyar lira ile ticari banka borçlarının ilk sırada yer aldığı belirtilen raporlarda KİT ve iç borçlanmaların da enflasyonu olumsuz etkilediği belirtiliyor.

Kurun enflasyona etkisi arttı

Raporlarda geçen ifadeleri Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, inkâr etmiyor. Bakan Lütfi Elvan, enflasyonla mücadelenin tüm politikalarının merkezinde olduğunu ve kur geçişgenliğinin enflasyon üzerindeki etkisinin arttığını söylüyor.

“Kur istikrarının sağlanması ve enflasyonun düşmeye başlamasıyla birlikte ülkemizin risk primi de düşecek, sermaye girişi hızlanacak, Türk Lirası varlıklara talep artacak ve oluşan güven ortamı istikrarlı büyümeyi de beraberinde getirecek” diyen Bakan Elvan TL’nin değerini koruyacak, enflasyonu düşürecek makro ekonomik tedbirlere yönelik çalıştıklarını belirtiyor.

Bakanın üç maddelik programında ilk olarak ekonomide dengesizlik ve kırılganlık oluşturmayacak kaliteli ve istikrarlı bir büyüme patikasına girilme hedefi bulunuyor. İkinci adım ise cari açık üzerine. Cari açığın kontrol altına alınması, hatta orta vadede cari fazla veren bir ekonomik yapının hâkim kılınması maliye politikalarında olmazsa olmazlardan.

Bakan Elvan’nın üçüncü olarak üzerinde durduğu başta altın olmak üzere ithalatı azaltıcı önlemleri hızlandırmak. Bakan bunun için üretimde yapısal tarafta özel programların uygulanacağı, ihracat güdümlü yatırımlara ağırlık verileceği ve dış pazarlama ayağında da yurtdışı lojistik merkezlerinin hızla açılacağını bildiriyor. Bakan Elvan ayrıca şirketlere önemli çağrılarda bulunuyor ve “Ödeyebileceğiniz kadar borç alın, büyük yüklerin altına girmeyin. Sermaye edinimi konusunda halka arzları değerlendirin” uyarılarını yapıyor.

Yurt dışı finans kuruluşları Türkiye’nin enflasyonda yapması gereken öncelikli yapısal tedbirlerin olduğunu diğer taraftan son olarak gündeme gelen doğalgaz ve elektrik zamlarıyla birlikte üretimin daha pahalı haline geleceğini, dolayısıyla yılsonu enflasyon beklentilerini yukarı yönlü artırdıklarını bildiriyor. Başta Deutsche Bank olmak üzere birçok kuruluş yılsonu enflasyonda öngörülerinin üzerinde artışlar tahmin ediyor.

Hükümet enflasyon, fiyat istikrarı ve ekonomik dengenin sağlamlaştırılması adına Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nu, Fiyat İstikrar Komitesi’ni kurarak yeniden yapılandırdı. Merkez Bankası da yatırımcılara Türkiye ile ilgili sıkı duruş mesajını tekrarladı.

Enflasyon ve cari denge  piyasaya yön verecek

Aşılama çalışmalarının hızlanmasına karşılık dünya genelinde 100 ülkeye aşkın yayılan delta varyantı endişeleriyle geçen hafta içerisinde piyasalar ABD’nin güçlenen istihdamını, petrol arzında OPEC’in tutumunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümette Ekonomi Koordinasyon Kurulu ve Fiyat İstikrarı Komitesi’nin kuruluşu, bankaların yabancı para zorunlu karşılıklarının artırılması ve TCMB’nin yatırımcılara sıkı duruşu koruduklarına dair mesajları haftaya damgasını vuran gelişmeler olarak öne çıktı.

Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyondan sonraki açıklamaları, 14 Temmuz’da gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına ve halen yüzde 19 seviyesinde olan politika faizine yönelik mesajları içerecek.

Gelecek hafta da yurtiçi ve yurt dışında ekonomide önemli gündem başlıkları yer alıyor. 5 – 9 Temmuz haftasında Türkiye’de enflasyon, cari denge, Hazine nakit dengesi ve TCMB tüketici fiyatları beklenti anketini açıklanacak. Aynı hafta ABD’de imalat dışı PMI, FOMC toplantı tutanakları, toptan stoklar, Euro Bölgesi’nde imalat dışı PMI, perakende satışlar, Almanya’da imalat dışı PMI, sanayi üretimi, fabrika siparişleri, dış ticaret dengesi, Çin’de de enflasyon, imalat dışı PMI verileri takip edilecek.

Bu hafta borsa, altın ve döviz, yatırımcısına haftalık bazda kaybettirdi. Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1,09, altının gram satış fiyatı yüzde 0,66, euro/TL yüzde 1,51, dolar/TL yüzde 0,38 değer kaybetti.

Bu haftada 1000 TL’lik yatırım borsada 989,1 lira, dolarda 996,2 lira, euroda 984,9 lira ve altında 993,4 lira oldu.

Söz konusu gelişmeler ışığında bu hafta ve gelecek hafta piyasalarla ilgili gerçekleşmeler ve tahminler şöyle oluştu:

BIST 100… Borsa İstanbul 100 endeksi (BIST), en düşük 1.351,64, en yüksek 1.397,55 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,09 azalarak 1.376,67 puandan tamamladı. ABD endekslerindeki olumlu havayı takip eden Borsa İstanbul haftanın son günü pozitif yöne geçmesine karşılık hafta bazındaki düşük performansı sebebiyle kayıp verdi. Borsayı frenleyen yeni delta varyantıyla ilgili gelişmeler. BIST 100 endeksinde 200 günlük ortalama 1390 bölgesi direnç olmuş durumda. Destek ise 1350 seviyelerinde bulunuyor.

DOLAR/TL… Kur haftalık bazda yüzde 0,38 oranında değer kaybederek 8,6980 lirada sabit kaldı. ABD istihdam verilerinin iyi gelmesiyle değer kaybeden doların etkisiyle kur 8,70 bölgesine kadar çıkmasına karşılık baskıya uğradı. 8,65’i kuvvetli destek yapan kurun 8,70 seviyesinde direnç oluşturması 8,60 seviyelere dönüşün habercisi olabilir.

EURO/TL… ABD’de tarım dışı ve genel istihdam verilerinin iyileşmesi euroya yaradı. Euro/dolar paritesinin 1,18’den toparlanarak yukarıları deneme yolu açıldı. Söz konusu gelişme euro/TL’ye de yansıdı ve euro TL karşısında yüzde 1,51 oranında değer kaybetti ve haftayı 10,29’dan kapattı. Parite ile atağa geçen euro halen 10,3 seviyelerinde hareket ediyor. Kurun 10,27’yi destek, 10,35’i de kuvvetli direnç yaptığı gözleniyor.

ALTIN… ABD istihdam verileri desteği ve doların zayıflamasıyla haftanın en yükseği olan 1795 doları gören ons altın yeniden 1790’ın altına çekildi. Delta varyantının pek etkili olmadığı altın piyasasında ABD 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 1,58’den 1,42’lere düşmesi sarı madenin hareketinde etkili oldu. Ons altın halen 1787 dolardan işlem görüyor. Ons altının 1814 bölgesine veya olumsuzluk durumunda 1773 dolar bölgesine sarkma ihtimali var. Yurt içinde altının seyrini ons’tan çok dolar/TL kuru belirliyor. Hafta başı 490 liraya kadar inen gram altın, hafta sonu doların 8,70 liraya hareketlenmesiyle yeniden 500 lira bölgesine yerleşti. Kapalıçarşı’da ise işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 0,66 kayıpla 498,20 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 0,66 azalışla 3.303,00 liraya geriledi. Geçen hafta 812,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı ise 807,00 liraya düştü. Altının gramı 501 direncini yukarı kırabilirse 514’lü bölgeler yeniden gündeme gelebilir. Doların değer kaybı ise gram altını 490 liranın altına itebilir.

PETROL… Hafta sonu gerçekleşmesi beklenen OPEC toplantısının üyelerin üretim seviyesinde anlaşamayarak dağılması petrol fiyatlarını dalgalandırdı. Brent petrolde fiyatlar 77 dolara kadar çıkarken 75 dolar sınırını aşan Batı Teksas (WTI) petrolüyle brentin arasındaki fiyat farkının daralması krizi daha fazla artırdı. OPEC’in gelecek hafta sonu yeniden biraraya gelmeleri bekleniyor. Petrolde delta varyantı, küresel stoklar ve OPEC toplantısından çıkacak kararlar petroldeki fiyatın belirleyicisi olacak.

KRİPTO PARA… Pazar Bitcoin’in 30 bin doların üzerinde yeniden toparlanmasıyla kendine geldi. Pazarın toparlanmasında Ethereum’un önemli desteği oldu. Pazarın lider parası Bitcoin 34 bin 600’lü rakamları aşarak haftalık bazda yüzde 10,84 oranında yatırımcısına kazandırdı. Pazarın ikinci parası Ethereum da 2 bin 233 dolarlık seviyesiyle haftalık bazda en yüksek getiri sağlayan paralar arasında yer aldı. Ethereum’un haftalık kazancı yüzde 24,9 oldu. Pazarın üçüncü parası Ripple de yükselişten payını aldı ve haftalık yüzde 11,83 kazanç sağladı. Ripple 0,672 dolarda seyrediyor. Dogecoin ise daha temkinli hareket ediyor. Dün yüzde 3,7 değer kazanan 0,247 dolardaki para, haftalık bazda da yüzde 11,8 getiri sağladı.

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR