İSTANBUL'UN SIFIR NOKTASINDA TARİHİ OTEL YATIRIMI
İstanbul'un sıfır noktası olarak tabir edilen Tarihi Yarımada'da iki otelle faaliyet gösteren Levni Grup, turizmde dünyanın en büyük gruplarından Accor ile işbirliği yaparak Levni Hotel Istanbul Handwritten Collection'ı da hayata geçirdi. Otelin, Accor Grubu'nun koleksiyon ve butik konseptte Türkiye, Orta Doğu ve Afrika'daki ilk oteli olduğunu belirten Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay, İstanbul'a böyle bir değer kazandırmaktan büyük gurur duyduklarını söyledi. Turizmde 2024 yılı çok iyi gitmemesine karşın iki aydır ciddi bir doluluğa ulaştıklarını kaydeden Karacabay, "Yıllardır yaşamadığımız bir Ekim yaşıyoruz. Doluluklar çok iyi durumda. Kasım ayı için de rezervasyonların iyi geldiğini görünce tekrar 2025 için içimize bir umut doğdu." dedi.
İstanbul’ın sıfır noktası olarak tabir edilen Tarihi Yarımada, özel konseptli yeni bir otele daha ev sahipliği yapmaya başladı. Otelciliğe 1986 yılında Tarihi Yarımada’da başladıklarını ve tüm yatırımlarını bu bölgeye yaptıklarını söyleyen Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay, Levni Otel olarak ise ilk otellerini 2010 yılında açtıklarını belirtti. 2019 yılında ikinci otelleri olan Levni Plus’u hayata geçirdiklerini ve şu anda 3 otelde 170 oda ve 400 yatak kapasitesi ile yola devam ettiklerini ifade eden Karacabay, şunları anlattı:
“Yeni otelimizi açmayı planlarken Accor grubuyla tanıştık. Kendilerine ait Handwritten Collection markasını Orta Doğu'da ve Türkiye'de ilk defa lanse etmek istediklerini ve otelin lokasyonunun ve konseptinin marka için çok uygun olduğunu belirttiler. Daha sonra grupla bir sözleşme imzaladık, yönetmelik ve projelere bazı eklemeler yaptık. Yaklaşık bir ay gibi bir test sürecinin ardından soft opening dediğimiz misafir kabulüne başladık. Otelimizin adını da Levni Hotel Istanbul Handwritten Collection olarak koyduk. Bu Accor Grubu'nun koleksiyon ve lüks konseptte Türkiye, Orta Doğu ve Afrika'daki açılan ilk oteli oldu.”
'AMACIMIZ BÖLGEYE DEĞER KATMAK’
Handwritten Collection konseptinin otelcilikte daha çok kişisel ve birebir hizmeti kapsadığını anlatan Karacabay “Dünyada da böyle bir trend başladı ve kişisel hizmet gerçekten ön plana çıktı. İnsanlar artık toplu yemek yenilen ve kalabalık yerlerden uzaklaşarak biraz daha özel hizmet alacağı, kafa dinleyeceği ve trafik derdinin olmadığı şehir merkezindeki yerleri tercih ediyor. Biz de tüm tarihi ve turistik yerlerin 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde olduğu bir lokasyonda, kişisel hizmeti de ön plana çıkararak, bölgeye yakışır bir yatırım yaptığımızı düşünüyoruz." dedi.
Otelde Türkiye'nin önde gelen sanatçılarının eserleriyle dekore edilen 72 tane art deco odanın olduğunu ve restoranlarından lobisine her alanın büyük bir emek ve titizlikle dekore edildiğini kaydeden Karacabay, “Tamamen amatör bir ruhla ve bölgeye değer katmak için uğraştık. Projenin sonuçlanması 4 yılı buldu. Yıllar içinde biriktirdiğimiz sanat eserlerini burada sergiliyor olmamızın parasal karşılığı gerçekten yok ve bunun bize geri dönüşünün çok uzun olacağının farkındayız. Ancak bölge o kadar değerli ki, buraya harcayacağımız kaynağı ne yaparsak yapalım hak ediyor.” ifadelerini kullandı.
Levni Istanbul Hotel Handwritten Collection’ın, tasarım ilhamını Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin mirasından, özellikle de Lale Devri’nin sanatsal parlaklığından aldığını dile getiren Aydın Karacabay, “Yerel sanatçılarla yakın iş birliği içinde çalışan otel, renkli ve sıradışı minyatürleriyle tanınan önde gelen Osmanlı ressamı Abdülcelil Levni'nin eserleriyle öne çıkıyor. Levni'nin Osmanlı yaşamına getirdiği renkli yorumlar, otelin iç mekanında yankılanarak geleneksel motifleri modern zerafetle harmanlıyor ve konuklar için sürükleyici bir kültürel deneyim yaratıyor. Levni Istanbul Hotel Handwritten Collection, Lale Devri’nin zenginliğini sadece tasarımla değil, aynı zamanda ortak alanlarımızın duyusal deneyimiyle de yansıtıyor. Koku, özenle seçilmiş müzik ve personel kıyafetleri Osmanlı İmparatorluğu'nun en sanatsal döneminin zerafetini çağrıştırıyor. Konuklar, geçmişe bir selam niteliğindeki geleneksel Osmanlı Şerbeti ve Reyhan Şerbeti ile karşılanıyor.” dedi.
‘EKİM VE KASIM ÇOK İYİ, 2025 UMUTLA BAKIYORUZ’
Turizm sektörü hakkında da değerlendirmelerde bulunan Aydın Karacabay, Türkiye'nin turizmde henüz hem gelir anlamında hem de sayı anlamında potansiyelinin çok uzağında olduğuna daikkat çekti. Karacabay, “Pandemiden sonra sektör bir anda çok hızlı gitti ama 2024’te İsrail’in Filistin’i işgali, Rusya-Ukrayna savaşı, jeopolitik gerginlikler, Avrupa Futbol Şampiyonası, yüksek enflasyon ve birikmiş talebin bitmesi ile 2024’te zorlanmaya başladık. Fakat eylül ve ekim ayları ile tekrardan bir trend yakaladığımızı görüyoruz. Yıllardır yaşamadığımız bir ekim yaşıyoruz. Doluluklar çok iyi durumda. Doluluk arttıkça fiyatlar da yükseliyor. Kasım ayı için de rezervasyonların iyi geldiğini görünce tekrar 2025 için içimize bir umut doğdu.” diye konuştu. Tarihi Yarımada’da konaklayan turistin ağırlıklı olarak Avrupalı olduğunu belirten Karacabay, Ortadoğulu turistlerin ise biraz daha AVM’lere yakın ve gösterişli yerleri tercih ettiğini kaydetti.
KÖRFEZ ÜLKELERİ TÜRK ÇALIŞANLARI ALIYOR
Turizm sektöründe şimdiye kadar pek dile getirilmeyen bir riske de dikkat çeken Karacabay, Körfez ülkelerinin yetişmiş personeli yüksek maaşlarla kendilerine çekmeye başladıklarını söyledi. Karacabay, “Turizm sektörü insan odaklı ve hizmetimizi devam ettirebilmemiz için çalışanlarımızı, personelimizi korumamız gerekiyor. Ancak son yıllarda yakın komşularımız, özellikle de Körfez ülkeleri turizmde o kadar büyük yatırımlar yapıyorlar ki personel kaybetmeye başladık. Yönetim kadrosu, ön büro çalışanları, satış temsilcileri... Daha çok yönetici seviyesindeki insanları 3 kat maaşa kendi ülkelerine çekiyorlar. Pandemide de kaybettiğimiz ve yeni yeni toparlamaya başladığımız insan kaynağımızı tekrar kaybetme riski ile karşı karşıyayız.” diye konuştu.