IŞIL IŞIL ŞANGHAY
Şanghay kenti, Doğu Çin Deniz'ine bakan ve Yangtze Nehir Deltası'nın en doğu kısmında bulunan 19'uncu yüzyıla kadar küçük bir balıkçı kasabasıydı. Ancak 20'inci yüzyılda çok elverişli doğal liman lokasyonundan dolayı yurtiçine ve yurtdışına yaptığı ticaret ile büyümeye başlamıştı

Deniz DİKMEN
Şanghay deyince burnumun direği sızlar. Çünkü kariyerimin uluslararası basamaklarını tırmanırken yolum Çin Halk Cumhuriyeti’ne de düşmüştü. 2000’li yılların başında ilk kez Şanghay’a gittim. Çin’in bu çok hareketli, enerji yüklü kentinde olmaktan çok büyük keyif almıştım ve şehri keşfetmek için sabırsızlanıyordum.
Şubat ayında tam da bir Çin Yeni Yıl tatilinin son gününde çok yoğun bir yağmurun altında, gece yarısı Şanghay Uluslararası Havalimanı’na inmiştim. Bu ülkedeki ilk keşfim taksi şoförünün hiç bir şekilde benimle iletişim kuramamasıydı. Genel olarak İngilizce veya başka bir yabancı dil bilen pek yoktu Çin’de o dönemde. Havalimanında zar zor birisini bulup gecenin bu vaktinde Pudong’a gitmek istediğimi şoföre anlattırabilmiştim.
Gecenin karanlığında bir saatlik heyecan dolu yolculuktan sonra ışıl ışıl Şanghay şehrine varmıştık. Çince tabelalar görünmüştü ve sonunda Pudong’taki otelime ulaşabilmiş olmanın büyük mutluluğunu yaşayabilmiştim.

Şanghay kenti 19’uncu yüzyıla kadar balıkçı kasabasıydı
Ertesi sabah, yani Pazar günü sabahı, yola dökülüp kenti gezmeye başlamıştım. Çevredeki tüm tabelalar Çince olduğu için doğru yönümü bulmak pek kolay olmuyordu. Yolumu şaşırmamam lazımdı. Şehirde de kiminle konuşsam İngilizce ya da başka bir dil anlamıyordu.
Şanghay kenti, Doğu Çin Deniz’ine bakan ve Yangtze Nehir Deltası’nın en doğu kısmında bulunan 19’uncu yüzyıla kadar küçük bir balıkçı kasabasıydı. Ancak, 20’inci yüzyılda çok elverişli doğal liman lokasyonundan dolayı yurtiçine ve yurtdışına yaptığı ticaret ile büyümeye başlamıştı. Kent özellikle 1’nci Afyon Savaşı’ndan sonra Avrupa’ya açılmaya başlamış ve 1930'lu yıllarda Asya’nın en önemli finans ve ticaret merkezlerinden biri olmuştu.
Ardından Şanghay Uluslararası Yerleşimi ve Fransız İmtiyaz Bölgesi kurulmuştu. İlerleyen yıllarda kent bir duraklama dönemi yaşasa da 90’lı yıllarda Çin’in dünyaya açılması ile birlikte o dönem izlenen reform politikalarıyla Şanghay tekrar eski önemine kavuşmuş ve özellikle Pudong bölgesi büyümeye başlamıştı.
Waitan adındaki ünlü rıhtım bölgesi koruma altında
Sabah şık otelimde kahvaltı ettikten sonra Pudong’tan yola çıkarak yakında bulunan ‘The Bund’ veya yerel dilde ‘Waitan’ adındaki ünlü rıhtım bölgesine gidiyorum. Burası eski Şanghay Uluslararası Yerleşimi içinde Zhongshan Caddesi’nde bulunuyor ve kentin koruma altında olan tarihi bir bölgesi.
The Bund bölgesi mimari olarak çok fazla Avrupa’nın etkisi kalmış ve Gotik, Barok, Neoklasik, Romanesk, Art Deco ve Rönesans mimarisine sahip muhteşem binalarla donatılmış.
Konsolosluklara, Bankalara ve Şigorta Şirketlerine ait binalar ve meşhur Şanghay Gümrük binası da burada bulunuyor.
Hava oldukça soğuk fakat güneşli. Sabahın erken saatlerinde yaşlılardan oluşan kalabalık bir grup rıhtımda sabah sporu olarak Tai Chi yapıyor.
Bir yandan geleneksel müziklerini çalıyorlar, diğer yandan yumuşak hareketleriyle nehre karşı inanılmaz estetik bir görüntü veriyorlar. Bu devasa şehrin içinde insanların günlerini bu şekilde sakin ve huzurlu, spor ve meditasyonla başlamaları çok etkileyici geliyor bana. Pekin’deki halk parklarında da benzer görüntülere denk gelmiştim ve çok hoşuma gitmişti.

Kent tekne turlarıyla keşfedilebiliyor
Bund bölgesinde dileyen ziyaretçiler 2 saate varan tekne turları yapıp kenti nehir yoluyla da keşfedebilirler.
Özellikle gece yapılan nehir tekne turları da Şanghay’da çok güzel oluyor.
Bund’un kenarında yürüyüşüme devam ediyorum. Bir tarafta yaklaşık iki kilometre boyunca koloni zamanından ve eklektik binalar, diğer tarafta Pudong bölgesinin modern şehir silüeti bana eşlik ediyor. Karşı yakada Şanghay kentinin sembolik yapısı Oriental Pearl TV Kulesi pırıl pırıl parlıyor.
Pudong bölgesi 1993 senesine kadar tarım bölgesiyken 90’lı yıllardan sonra parlayan Çin ekonomisinin finans kuleleri bu bölgede yükselmeye başlamıştı. Benim ilk Şanghay seyahatimde Pudong’ta son küçücük tek ve iki katlı gri renkteki evlerden oluşan eski Çin mahallelerinin yıkıldığına şahit olmuştum ve yerine devasa kuleleri dikmek için inşaat makinaların hazır beklediğini gördüm. Eski kültürlere düşkün biri olarak bu eski Çin evlerinin yıkılmasını içim yanarak izlemiştim. Biliyordum ki, kent tamamen modern mimariye ve teknolojiye teslim olacak ve bölgenin eski yaşantısından, kültüründen bu şehirde pek bir şey kalmayacak. Dünya değişmeden bazı hazine değerindeki görüntüleri hafızama attığım için çok sevindim.
The Bund’da uzun bir sabah yürüyüşü yaptıktan sonra çok merak ettiğim ve eski Şanghay bölgesinde bulunan Yuyuan Garden’a geçiyorum.
Çin mitolojik süslemeleri görülüyor
Yuyuan Garden aslında ‘Mutluluk Bahçesi’ anlamına geliyor ve 1559 yılında Ming Hanedanı döneminde inşa edilen tarihi bir yapı. Burası hem bir çarşı, hem bir çayevi hem de suni göleti olan bir bahçeden oluşuyor ve yaklaşık 5 dönümlük bir alanı kaplıyor. Göletin üstünden geçen dokuz dönüşlü köprü Feng Shui inancına göre kötü enerjilerin kırılmasına sebep oluyor ve parka mutluluk ve güzel enerjiler getiriyor. Bahçe minik pavyonları, dekoratif soundları, süslü göleti, kemerleri, taş döşemeleri ve ejderha gibi Çin mitolojik süslemeleriyle çok etkileyici ve hoş bir mekan.
Bahçenin tam ortasındaki büyük yeşim kaya parçası ise bahçenin çok özel bir değeri zira rivayete göre aslında zamanında bu kaya imparatorun kullanımı için buraya getirilmiş fakat sonra Yuyuan Garden’da kalmış.
Bahçe gerçekten çok güzel ve huzur verici ve mimari detayları incelemek benim için çok eğitici ve keyifli.
Çarşı kısmını da gezmek harika. Bu otantik pazarda muhteşem çeşitlilikte yerel ürünler var ve çok ucuz. İpek şallar, el işi tekstil ürünleri, tablolar, ahşap el oyması işler, geleneksel kâğıt şemsiyeler, yerel renkli maskeler ve daha neler neler bu minik dükkanlarda satılıyor. Yuyuan Garden’in iç kısmında yerel sokak lezzetleri de tatmak mümkün. Sokak satıcıları da mekana güzel bir ambiyans katıyor.
Her yerde kırmızı mutluluk balonları asılı ve yeni yıl nedeniyle herkes çok keyifli.
Her yer ışıl ışıl ve rengarenk. Bizim Kapalı Çarşı’da olduğu gibi burada da sayısız hanlar var.
Ana caddeleri gezdikten sonra bu hanlardan birine giriyorum ve uçsuz bucaksız koridorlarla karşılaşıyorum ve sonsuz hazine değerinde ürünler burada da satılıyor.
Sanırım iç dekoratörler için burası bir cennet olsa gerek.
Çok kıymetli fakat nispeten uygun fiyatlı çok özel parçaları bu hanlarda bulmak mümkün. Bende bu sanat eserlerine ve ürün çeşitliliğine bayılıp harika alış verişler yapıyorum. Yuyuan Garden’a çok yakın Jingan Tapınağı bulunuyor. Burası çok eski bir tapınağın 1983 senesinde yapılmış bir rekonstrüksiyonu çünkü ne yazık ki dönem dönem bölgede yaşanan savaşlar nedeniyle kentin bir bölümü zarar görmüş.

Şanghay’da 300’e yakın tapınak bulunuyor
İnsanlar Budist inancına göre tapınağı ziyaret edip geleneklerini yerine getiriyorlar. Turuncu renkli tunikleri ile rahipler tapınağın çevresinde kendi günlük yaşantılarına devam ediyorlar.
Her ne kadar yüksek modern binaların arasında pek görünmeseler de Şanghay’da 300’e yakın tapınak bulunuyor.
Bu bölgeden ayrılıp bu sefer de çok merak ettiğim Şanghay kentinin en ünlü alış veriş caddesi olan Nanjing Road’e yöneliyorum.
Bir çok ünlü yabancı ve yerel markanın dükkanlarının bulunduğu ve alış veriş yapmayı sevenler için harika bir cadde. Geleneksel ürünlerden, özellikle ipek ve yeşimden lüks ürünlere kadar her şey burada satılıyor ve göz kamaştırıyor. Her yer rengarenk ve keşfedilmesi çok keyifli.
Eğer tarihe meraklıysanız kentte Şanghay Müzesi’ni gezebilirsiniz. Çin’in 5000 yıllık tarihi ve kültürü ile tanışabilirsiniz.
Eğer biraz daha yerel kültüre ve mimariye meraklıysanız Şanghay ’dan 30 mil uzaklıkta ki Zhujiajiao kentine gidebilirsiniz. Burası geleneksel bir Çin su kenti ve buradaki eski tip evlere, kanallara, tarihi köprülere, daracık sokaklara, bahçelere ve rüya gibi manzaralara bayılacaksınız.
Akşamüstü ise Pudong’taki otelime geri dönüyorum.
Akşam yemeği için Şanghay yerel mutfağını tatmak üzere arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Şanghay’da gece hayatı efsane ve inanılmaz hareketli ve bize göre çok farklı.
Kentin enerjisi gerçekten çok yüksek. Şanghay elbette küresel bir güç merkezi ve dünya ekonomisinin önemli bir kalbi burada atıyor.
O günden bu yana elbette defalarca Şanghay kentine de Çin’de başka kentlere de gittim ve çok güzel dostluklarım da oldu bu güzel şirin ülkede.

Kent yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip
Şanghay bu zaman zarfında her gün büyük bir hız ile büyümeye devam etti.
Günümüzde kent yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip. Banliyöleri ile birlikte ise burada yaklaşık 40 milyon insan yaşıyor.
Artık havalimanından hızlı trene binerek saatte 300 km hız yaparak kent merkezine çok kısa bir sürede gelebiliyorsunuz.
Şanghay dünyanın en işlek konteyner limanı ve dolayısı ile en büyük lojistik, finans, ekonomi, borsa ve ticaret merkezlerinden biri olmaya devam ediyor.
Bölgenin yaklaşık 1,3 trilyon dolar hasıla yaptığı tahmin ediliyor.
Restoranımızda bu ışıl ışıl gecede karşıda Oriental Pearl TV’nin rengarenk ışıklarını görebiliyorum ve gün boyunca yaşadığım izlenimleri hafızamda süzmeye çalışıyorum.
Sizin de fırsatınız olduğunda Asya’nın bu dev ülkesini ziyaret etmenizi ve keşfetmenizi önemle tavsiye ederim.