İRAN PETROL SEVKİYATINI DURDURDU, SURİYE ENERJİ KRİZİNE GİRDİ
Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin sona ermesinin ardından, İran'ın Şam'a yönelik ham petrol sevkiyatını durdurma kararı, ülkedeki enerji krizini daha da derinleştirirken, Suriye'yi enerjide alternatif kaynak ve tedarikçi arayışına yönlendirdi.
Suriye'de 15 yılı aşkın süredir devam eden iç savaş, bilgi şeffaflığını büyük ölçüde ortadan kaldırmış olsa da uluslararası kaynaklar, devrik lider Beşşar Esed döneminde ülkenin petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 90'ının İran'dan sağlandığını belirtiyor. Kaynaklar, geri kalan yüzde 10'luk kısmın ise Suriye'nin kendi petrol sahalarından elde edildiğini ifade ediyor. İran'ın o dönemde Suriye'ye günlük 60 ila 70 bin varil ham petrol tedarik ettiği değerlendiriliyor.
İç savaşın başladığı 2011'den itibaren Batılı ülkelerin, Şam ile diplomatik ilişkilerini kesmesi ve enerji sektörüne yönelik kısıtlayıcı politikalar uygulaması, Suriye'yi yakıt tedarikinde tamamen İran'a bağımlı hale getirdi. Ancak İran'ın geçtiğimiz günlerde petrol sevkiyatını durdurması, Suriye'nin en büyük petrol işleme tesisi olan Baniyas'da üretimi durma noktasına getirdi.
İran'ın petrol kesintisi sonrası Suudi Arabistan ve Katar'ın Suriye'ye yönelik enerji desteği sağlayabileceği ihtimali gündeme geldi. Suudi Arabistan'ın Suriye'ye petrol tedarik etme olasılığı, bölgesel enerji dengelerini yeniden şekillendirebilecek stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Öte yandan, Katar Devlet Bakanı Muhammed bin Abdülaziz Al-Khulaifi'nin beraberindeki heyetle Şam'ı ziyaret etmesi ve Suriye yönetiminin başındaki Ahmed Şara ile görüşmesi dikkati çekti. Bu görüşmenin ardından Katar'ın, enerji sektörüne yönelik yatırımlar gerçekleştirme ihtimali konuşulmaya başlandı.
Özellikle, Katar'ın elektrik santralleri ve enerji altyapısına yönelik destek planları, bölgedeki enerji iş birliği politikalarıyla uyumlu bir adım olarak görülüyor.
Suudi Arabistan ve Katar'ın enerji sektörüne yönelik olası hamleleri, yalnızca Suriye'nin enerji krizine çözüm sunmakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki enerji dengelerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. İran'ın azalan etkisi sonrası Körfez ülkelerinin artan nüfuzu, Suriye'nin enerji tedarikinde daha geniş işbirliğine olanak sağlayabilir.
Henüz resmi bir açıklama olmasa da bu gelişmeler uzmanlar tarafından Suriye'nin bölgesel enerji ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatabilecek stratejik adımlar olarak değerlendiriliyor.
- "Suudi Arabistan ve Katar'ın hamleleri bölgesel dinamikleri değiştirebilir"
ORSAM Körfez Çalışmaları Koordinatörü Gökhan Ereli AA muhabirine, Suudi Arabistan'ın Suriye'ye petrol desteği sağlayacağına ilişkin iddiaları değerlendirerek, bu durumun bölgedeki enerji dengeleri açısından stratejik bir hamle olabileceğini söyledi.
Ereli, İran'ın Suriye'ye yönelik uzun yıllardır sağladığı ücretsiz petrol sevkiyatını durdurmasının ardından, Suudi Arabistan'ın bu boşluğu doldurabileceğinin altını çizerek, "İran'ın Suriye'nin yeni yönetiminden 30-50 milyar dolar arasında bir ödeme talep ettiği bir dönemde, Suudi Arabistan'ın Suriye'nin enerji krizine müdahil olması, bölgesel güç dengesinin yeniden şekillenmesinde önemli bir adım olabilir. Bu hamle, Suriye'nin İran'a olan enerji bağımlılığını azaltma çabalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir." dedi.
Suudi Arabistan'ın Suriye'nin petrol ihtiyacını karşılamaya başlayacağına dair çeşitli mecralarda dile getirilen iddialar olduğunu aktaran Ereli, "20 Aralık itibarıyla Suudi Arabistan medyasına yakın kaynaklar, Suudi Arabistan'ın Suriye'nin petrole erişimi sıkıntısında sorumluluk alacağını ve bunun İran'ın Suriye'ye gönderdiği petrolü kesmesi sebebiyle olacağını ifade ediyor. Suudi Arabistan'ın bu adımı sadece enerji arzı sağlamakla sınırlı kalmayıp, Suriye'nin yeni yönetimiyle Körfez ülkeleri arasındaki diplomatik ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayabilecek." değerlendirmesinde bulundu.
Ereli, Suudi Arabistan ve Katar'ın Suriye'ye petrol tedarikine yönelik olası hamlelerinin, bölgesel dinamikleri değiştirebileceğini belirtti.
Bu hamlelerin, Esad sonrası Suriye'de İran'ın etkisini dengelemeyi ve siyasi-ekonomik düzende nüfuz sağlamayı amaçladığını ifade eden Ereli, "Suudi Arabistan'ın Suriye'ye olası petrol sevkiyatı, Suriye'nin istikrarını desteklemek ve ekonomik kalkınmasına yardımcı olmak amacıyla gerçekleştirilse de İran'ın buradaki rolünün azaltılması da önemli bir jeopolitik hamledir." diye konuştu.
Katar'ın enerji sektöründe gerçekleştirmeyi planladığı desteklerin de önemli olduğunu anlatan Ereli, "Katar'ın elektrik santralleri ve enerji altyapısına yönelik yatırımları, Körfez ülkelerinin bölge ülkeleriyle enerji entegrasyonunu artırmayı amaçlayan politikalarına uygun bir adımdır. Suriye'de Katar'ın enerji sektörüne dahil olması, bölgedeki nüfuzunu güçlendirme stratejisine katkı sağlayacaktır."şeklinde konuştu.
- "Enerji alanında sağlanacak destekler kritik öneme sahip"
Gulf State Analytics Üst Yöneticisi Giorgio Cafiero da Körfez ülkelerinin büyük ölçüde Suriye'nin istikrar kazanması, toprak bütünlüğünün korunması ve küresel terör örgütlerinin yerleşik bir varlık gösteremediği bir ülke haline gelmesi konularında ortak çıkarları paylaştığını dile getirdi.
Cafiero, enerji alanında sağlanacak desteklerin, Suriye'nin Esad sonrası dönemde istikrarını sağlaması sürecinde kritik bir rol oynayabileceğinin altını çizerek, "Türkiye'nin de bu bakışı paylaşması, Ankara ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin 'Yeni Suriye' konusunda iş birliği ve koordinasyon için geniş bir fırsat alanı sunduğunu göstermektedir." ifadelerini kullandı.
Körfez ülkelerinin Suriye'nin geleceğiyle ilgili meşru endişeler taşıdığını vurgulayan Cafiero, özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE), Beşar Esad rejiminin devrilmesini İran'ın Levant'taki etkisinin azalması için önemli bir jeopolitik fırsat olarak gördüğünü aktardı.
Cafiero, "Bu hassas ve deneysel geçiş sürecinde Körfez'den Suriye'ye sağlanan destek, KİK ülkelerinin 'Yeni Suriye' üzerinde nüfuz kazanma ve Şam'ı diğer Sünni Arap devletlerinin etkisi altına geri döndürme kararlılığını açıkça ortaya koyuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Katar-Türkiye arasında 2000'li yıllarda önerilen doğal gaz boru hattı projesinin, Suriye'nin istikrarı sağlaması durumunda yeniden gündeme gelebileceğine vurgu yapan Cafiero, "Suriye üzerinden geçmesi planlanan bu boru hattı, gerçekleşmesi durumunda yalnızca bölgesel enerji işbirliğini güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda Suriye'nin savaşla harap olmuş ekonomisinin yeniden inşasına da önemli katkılar sağlar. Suriye'nin gelecekteki enerji entegrasyonunda ve yeniden yapılanma sürecinde kilit bir rol oynayabilir." ifadelerine yer verdi.