HOLLYWOOD'UN HİKAYESİ
Rotamız bu kez Los Angeles, Melekler ve Oscar Tören şehri. Los Angeles 1200 kilometrekare şehir yüzölçümü ile inanılmaz büyük ve kalabalık bir şehir ve yapılacak o kadar çok şey var ki. Biz ise bu büyük şehrin özellikle Hollywood bölgesine odaklanacağız

Deniz DİKMEN
Yaz aylarında insanın içi kıpır kıpır olur ve gezme duygusu daha da güçlenir. Okullar da kapanınca ailece çocuklarla bir yerlere gidip, yorgunluğunuzu birlikte atmak ve hiç bir şey düşünmeden birlikte keyif yapmak ve güzel vakit geçirmek harika.
Bu nedenle bu kez sizi çocuklarla dolu dolu zaman geçirebileceğiniz bir yere götürmek istiyorum.
Rotamız bu kez Los Angeles, Melekler ve Oscar Tören şehri.
Los Angeles 1200 kilometrekare şehir yüzölçümü ile inanılmaz büyük ve kalabalık bir şehir ve yapılacak o kadar çok şey var ki. Biz ise bu büyük şehrin özellikle Hollywood bölgesine odaklanacağız.
Hollywood barakadan ibaretti
Bugün Hollywood olarak tabir ettiğimiz Los Angeles’e bağlı olan bölgenin 1853 senesinde sadece bir adet mütevazı bir barakadan ibaret olduğunu biliyor muydunuz?
1883 senesinde o dönemin siyaset adamı ve emlakçısı olan Harvey Henry Wilcox eşi ile birlikte bu bölgeye gelip yüz elli dönüm arazi satın alır ve buraya bir çiftlik kurar. Kendisi istediği başarıyı yakalayamayınca 1887 senesinde buradaki araziyi bölerek emlak olarak satmaya başlar ve kısa süre sonra yirminci yüzyılın ilk yıllarında burası yavaş yavaş bir postaneye ve bakkala kavuşmaya başlar. 1902 senesinde ‘Hollywood’un babası olarak bilinen’ H.J. Whitley bu bölgeye gelir ve bir bankacı ve emlakçı olarak buralara el atar. Kendisi günümüzün Oscar törenlerinin yapıldığı Dolby Tiyatrosu’na (eski Kodak Tiyatrosu) dönüşen Hollywood Oteli’ni yaptırır. Eski ismi Prospect Avenue (1887-1910) bugünün ismiyle Hollywood Bulvarı olarak bildiğimiz bulvar şekillenir ve bölgede ilk Hollywood film çekimleri başlar.
Eski ismi Tinseltown
Eski ismi Tinseltown olan bu lokasyon Hollywoodland adı altında emlak piyasasına açılır ve 1923 senesinde günümüzde Hollywood’un ikonik yazısı “Hollywoodland” olarak buradaki Los Angeles yamaçlarında yerini alır.
İlerleyen yıllarda bu yazının son dört harfi düşünce tekrar onarılmaz ve yazı ve bölgenin adı ‘Hollywood ‘olarak kalır.
20inci yüzyılın başlarından itibaren Hollywood gitgide yükselen bir yıldız olmaya başlar ve 1920 ile 1960 lı yılları arasında Judy Garland, Marilyn Monroe, Charlie Chaplin, Humphrey Bogart, Lauvrence Olivier, Audrey Hepburn, Kirk Douglas, Fred Astaire, Bing Crosby, Jerry Lewis, Dean Martin, Cary Grant, James Steward, John Wayne gibi yüzlerce artist ile birlikte dünyaca üne kavuşur ve altın çağını yaşamaya başlar.
Bütün bu meşhur sanatçılar ve filmleri aklımızda bizde büyük bir heyecan içinde Kaliforniya Eyaleti’ne gelip Hollywood’u keşfetmeye çıkmıştık. İlk günümüzde Hollywood’un bahsetmiş olduğum meşhur bulvarına gelmiştik ve baştan aşağıya gezmeye başlamıştık. Günümüzde bu bulvarın bir ucundan diğerine yaklaşık 2700 artistin ismi yazılı ve burası ‘Walk of Fame’ diye geçiyor. Cadde oldukça hareketli çünkü burası elbette çok turistik bir yer. Sağlı sollu bir sürü müze, turistik eşya satan dükkanlar, restoranlar, burgerciler, film endüstrisine has ürünler satan dükkanlar, plakçılar, aksesuarcılar ve kostümcüler var. Eksantrik olabilecek her şeyi burada bulabilirsiniz.
Elvis ve Charlie yanımıza geldi
Yolda yürürken Amerikan tipi taksiler, turistleri Beverly Hills’de gezdirip ünlülerin evlerini göstermeye giden limuzinler, yolda Hollywood film figürlerin kostümlerini giymiş gençler yanımızdan geçiyor. Bir yandan Elvis Presley, Charlie Chaplin, Batman, Süpermen veya Star Wars kostümleriyle yanımıza gelen ve laf atan yerliler hem turistleri ve çocukları eğlendirip buradaki caddeyi şenlendirmeye hem de bir fotoğraf karşılığında 10 dolarlık bir harçlık kazanmaya çalışıyorlar. En çok sevdiğim Elvis ve Charlie koluma girip bana şakalar yapıyorlar, pozlar veriyorlar.
Çok tatlılar. Az ilerde Hollywood Bulvarın en önemli binalarından olan Chinese Theatre ‘a varıyoruz. Burası Çin mimarisi ile çok farklı bir yapı ve 1927 senesinden bu yana kapısının önündeki yaklaşık 200 dünyaca meşhur artistin betona bıraktığı el ve ayak izleri ve imzaları ile çok etkileyici bir mekan. Yerde milyonlarca izleyiciyi dünyanın her bir yanında etkilemeyi başarmış ve bizimde onlarca filmlerini izlediğimiz ve hayran olduğumuz fakat bir çoğu çoktan bu dünyadan göç etmiş ünlülerin bu izlerini görmek çok tuhaf bir duygu. İnsanın içi ürperiyor. Eski Hollywood filmleri gerçekten kastları, kostümleri, hikayeleri, sahneleri ve müzikleri ile mükemmel birer yapıttı ve hafızalarımızda unutulmaz anılar bıraktılar.
İmkanınız olursa mutlaka Chinese Theatre binasını da gezmenizi öneririm çünkü artık ikonikleşmiş olan bu filmlerde kullanılan aksesuarları, kıyafetleri burada görmeniz ve bilgi edinmeniz mümkün. Chinese Theatre aynı zamanda bildiğimiz bu Hollywood filmlerin her birinin ilk gösterimlerinin yapıldığı yer ve binanın ,gösteri salonların genel mimarisi ve de iç dizaynı ile çok özel bir mekan.
Oscar ödül törenlerinin yapıldığı salon
Az ileriye yürüdüğümüzde ise Dolby Tiyatrosu’na varıyoruz. Burada da tiyatro turları düzenleniyor ve arzu ediyorsanız her sene Oscar ödül törenlerinin yapıldığı bu devasa meşhur salonu görebilirsiniz.
Hollywood Bulvarı’nda uzunca vakit geçirebilirsiniz çünkü ilginizi çekebilecek çok şey var. Los Angeles bölgesi yaklaşık 800 kadar müzesi ve sanat galerisi ile kuşkusuz dünyada en çok müzelerin olduğu bölgelerden bir tanesi ve Hollywood Bulvarı’nda da birçok müze ve sanat galerisi karşınıza çıkacaktır örneğin Hollywood Wax Museum, Madame Tussauds Wax Museum, Guiness Record Museum, World of Illusions, Museum of Selfies ve saire gibi.
Ayrıca Hollywood’un tarihi mekanları arasında burada görebileceğiniz yerler örneğin Egypt Tiyatrosu, 1926 yılında yapılmış ve bir çok Hollywood yıldızının uğrak yeri olmuş Roosevelt Oteli, 1930 yapımı Pantages Tiyatrosu, Hollywood’un 1919 yapımı en eski restoranlarından biri olan ve bir çok artiste de servis yapmış olan Mussor & Frank Grill’i görebilirsiniz.
Pantages’de Broadway’de olduğu gibi müzikallere bilet alabilirsiniz. Buradaki sokaklarda, dükkanlarda, tiyatrolarda retro bir dünyanın içinde kaybolabilirsiniz.
Universal Studios’u ziyaret
Bir diğer gün ise, buralara gelmişken Universal Studios’u ziyarete gidiyoruz. Burası Amerikan film endüstrisinin kalbi ve film yapımları için kullandığı dev bir alan ve ziyaretçiler buradaki stüdyoları ziyaret edip film yapımı, efektleri ve hileleri konusunda bilgi edinebiliyorlar. Yaklaşık bir günü burada gezip tüm mekanları dolaşabilirsiniz. Sizler ve özellikle de çocuklar çok büyük keyif alacaktır. Sony ve Paramount şirketleri de benzer turlar yapıyor.
Hollywood’a gittiğinizde mutlaka tavsiye edebileceğimiz mekanlardan birisi de “Griffith Gözlem Merkezi.” Burası dünyanın en büyük yıldız gözlem merkezlerinden biri ve aynı zamanda bir müze. Akşamüstü buraya gittiğinizde ziyaretiniz sonrasında burada muazzam bir gün batımı izleyebilirsiniz ve güneş battıktan sonrada tüm Los Angeles bölgesindeki yamaçları, vadileri, LA Downtown’u herseyi pırıl pırıl parlayan şehir ışıklarıyla bu güzel tepeden seyrebilirsiniz. Bir çok film de bu merkezde çekildi.
Akşamları ise, tarihi bir müzik mekanı olan Hollywood Bowl’da genelde performanslar yapılıyor. Buraya da gidip bir yaz akşamı konserlere veya etkinliklere katılıp Bowl’un ambiyansını yaşayabilirsiniz.
Şehirden sıkılırsanız…
Şehirden sıkıldığınız vakit ise kolaylıkla ya Santa Monica veya Venice Beach’e inip oradaki kumsallarda eğlenip denizin dalgalarını seyredebilirsiniz veya hiking yapmayı seviyorsanız LA dağlarında birçok dağ yolu var. Buralarda yürüyüşler yapabilirsiniz veya Sunset Ranch Hollywood gibi organizasyonlarla atların sırtında da çevredeki dağları keşfe çıkabilirsiniz.
Çocuklarınızla birlikte burada çok eğleneceğinizi düşündüğüm bu mekanları sizinle paylaşmak istedim. Umarım gün gelir bu keyifli mekanları siz de benim gibi deneyimleyebilir ve hoşça vakit geçirebilirsiniz.
Dünyaca meşhur filmlerin yapıldığı Hollywood aslında artık mazide kalmış ve günümüzde turistlere mekan olmuş tabii. Film stüdyoları çoktan buralardan Kaliforniya’nın Burbank gibi uzak başka bölgelerine taşınmış.
Bizler ise 20inci yüzyılın özellikle ilk yarısında buradaki dünyanın en büyük eğlence ve film endüstrisinin olağanüstü filmlerini, aktörlerini ve bize bıraktıkları mirası ve izlerini severek belki bir Roosevelt Otelin veya efsanevi Beverly Hills Otelin lobisinde buz gibi içeceklerle anımsıyoruz.