SON DAKİKA
Kızılay masthead
Turizm Pazar 23 Nisan 2023 02:53

GÖĞE UZANAN BASAMAKLAR – SAKKARA PİRAMİDİ

Kuzey Afrika' da Nil Deltası'nda beş bin yaşındaki, belki de adını hiç duymadığınız, antik Sakkara kenti ve Mısır tarihinin ilk piramidinin yapıldığı şehirdir. Sakkara Nil Nehri kıyılarına gizlenmiş müthiş tarihi ve muhteşem mimari yapılarıyla gizemini koruyor

Göğe uzanan basamaklar – Sakkara Piramidi

Deniz DİKMEN

Bu hafta sizi binlerce yıl geriye, bir dünya tarihinin yaşandığı, gizemli, bembeyaz kum çöllerine götürmek istiyorum. Gelin Kuzey Afrika’ da Nil Deltası’nda beş bin yaşındaki, belki de adını hiç duymadığınız, antik Sakkara kentine gidelim ve ben de size, Mısır tarihinin ilk piramidinin yapıldığı şehri ve tarihini anlatayım.

Aylardan Ocak ve Kahire’deyiz. Buraya yirmi sene sonra tekrar gelmiş olmanın büyük mutluluğunu yaşıyorum. Çünkü olağanüstü Nil Nehir’in kıyılarına gizlenmiş müthiş tarihi ve muhteşem mimari yapılarıyla antik Mısır’a hiç doyamamışımdır.

Eski Mısır medeniyeti ve mitolojisi zenginlikleri ile her zaman beni çok büyülemiştir. Bu nedenle Mısır’daki kazı çalışmalarını ve yeni buluşları belgesellerden hep takip ederim. Nil kıyısı boyunca her yer tarihi kalıntıları ile dopdolu olduğu için sürekli yeni buluşlar gün yüzüne çıkıyor ve tarihe zaman zaman yeni bir format atıyor.

Sabah otelimizden aracımızla yola çıkıyoruz. Önce Kahire’nin 20 kilometre güneyinde, tam Nil Deltası’nda bulunan antik Memphis kentine gidiyoruz. Burası milattan önce 3000’li yıllarda Akdeniz havzasının önemli kentlerinden biriydi ve Aşağı Mısır Krallığı’na başkentlik yapıyordu. Günümüzde Memphis’te Mısır’ın en büyük Ramses heykelini görebiliyorsunuz ve heykel çok ağır ve büyük olduğundan yerinden kımıldatmamak için müze binasını bu heykelin etrafına yapmışlar.

Memphis’te çok oyalanmadan hareket ederek buradan sadece 4 kilometre uzaklıktaki ve antik Memphis’in nekropolü olan asıl gezeceğimiz destinasyon Sakkara kentine yol alıyoruz.

ehram-1

Güneş çölde gözümüzü alıyor.  Ocak ayı olmasına rağmen hava sıcak.

Çevrede hiç yerleşim yok. Uzun hurma ağaçlı bahçelerin yanından geçiyoruz ve uçsuz bucaksız bembeyaz çöl kumların arasından Sakkara’ya varıyoruz.

Uzakta Sakkara’nın meşhur basamaklı piramidi görünüyor. Görüntü öylesine nefis ki. Açık mavi, hafif beyaz bulutlar ile süslü bir gökyüzü arka fonu oluşturuyor ve piramit açık kum renginde tüm ihtişamı ile karşımızda duruyor. Sakkara Açık Hava Müzesi’ne giriş yapıp aracımızdan iniyoruz. Çok heyecanlıyız çünkü, yepyeni bir keşif bizi bekliyor. Müzenin kapısında sokak köpekleri sanki buranın bekçileriymiş gibi bizi karşılıyorlar ve bize yürüyüşümüzde eşlik ediyorlar.

Harika hafif bir esinti var. Çok mutluyum çünkü sanki binlerce yıl geriye gidip tarihe tanıklık ediyor gibi hissediyorum. Yanımızdaki Mısırlı hanım rehber büyük bir gururla buradaki tarihi mekanları bize tek tek anlatıyor.

Genelde piramit deyince insanların aklına Kahire’deki üç büyük piramit gelir oysa burası antik Mısır’ın mimarisi açısından çok önemli ama pek bilinmeyen bir lokasyonu.

Basamaklı Piramit namı diğer Zoser Piramidi çok önemli çünkü Mısır’da bu anıt Mısır tarihinde çığır açmış bir yapı. Mısır’da milattan önce 3000 li yıllarda piramit diye bir yapı henüz yokken firavunlar en fazla 10-15 metre yüksekliği olan yığma anıtlara defnedilirmiş. Bu yapılar zaman içinde aşınır ve çok zarar görür, hatta yok olurmuş. Sakkara kentinde bunlardan bazı örnekler görebilirsiniz fakat Mısır’ın 3.Hanedanlığı’nın ikinci kralı Firavun Zoser’in ( MÖ 2650 – 2575 ) altında çalışan Baş mimar Imhotep bambaşka bir mimari eser tasarlayıp, mimari ve tarihi anlamda eski Mısır’da bir devrim yaratmıştır.

Imhotep ilk defa Kral Zoser için altı basamaklı bir piramit inşa ederek Firavun'a yeni bir mezar yapısı kazandırır. Yapılan bu piramit 121 x 109 metrelik bir dikdörtgen yüzeyde yer alıp, 60 metre yüksekliktedir. O çağda ilk defa bu kadar yüksek bir yapı inşa edilir ve ortası önce kule gibi hazırlanan yapıya, kenarlardan eğimli taş yapılar ile destek sağlanır ve mimaride ilk defa piramit şekli ortaya çıkar. Piramidin dört tarafındaki basamakları ise gökyüzüne, yani tanrılara, çıkan birer merdiveni sembolize eder.

Rivayete göre firavun bu yapıyı halka gücünü göstermek ve etkilemek için hazırlatıyor zira mezarlığının ihtişamı krala büyük bir ün kazandırıyor. O dönemde firavunlar kendilerini yeryüzünde yaşayan tanrılar olarak kabul ediyorlar ve bu şekilde halkı etkilemeyi ve yönetmeyi başarıyorlardı.

Sakkara’da o dönemde yaklaşık üç milyon insanın yaşadığı tahmin ediliyor. İnsanların her birinin bu yapının inşasında emeğinin geçtiğini düşünebiliriz. İnşaata katkıda bulunan kişilerin birer köle gibi değil de, güneş tanrısına tapan ve kralına büyük bir sadakat ile bağlı olan kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Mısır inancına göre, dünyadaki yaşamdan sonraki hayat çok önemli olduğu için halk firavunun muazzam mezar yapısına katkı vererek var güçleriyle çalışırlardı. Bu eylemin kendilerine öbür dünyada yine kralın yanında bir yer kazandıracağına inanılırdı.

Kalıcı bir yapıt olması açısından Mimar Imhotep Sakkara Piramidin inşaatında ilk defa taş kullanır çünkü eski dönemde kullanılan toprak tuğlalar zamanla yıpranırdı ve yok olurdu. Ancak taş ebediyen kalıcı bir malzemeydi ve keserek, yontarak şekil verilebiliyordu. Tek dezavantajı taşın çok ağır bir malzeme olmasıydı ve taşınması gerekiyordu.

Mısır’ın ilk piramidini inşa edildi

Bu şekilde çok uzun seneler binlerce insan bu anıta emek vererek Mısır’ın ilk piramidini inşa etti. Anıtın kendi ağırlığı nedeniyle Sakkara Piramidinin içine mezar odası yerleştirilemedi fakat mezar odası piramidin merkezinin tam 22 metre yerin altına konumlandırıldı.

İlk defa Mısır tarihinde bir firavunun ölü bedeni bir granit lahit'e yerleştirildi.

Lahit 4x3x2 metre büyüklükteydi ve karmaşık bir yeraltı koridorlar labirentin sonucunda ulaşılabilen bir konumdaydı.

İlerleyen dönemlerde örneğin Gize’deki piramitler daha da yüksek inşa edilebildi ve mezar odaları piramidin tam ortasına yerleştirildi yani aslında yerüstünde yerini aldı.

Sakkara bu ara sadece Zoser Piramit'inden ibaret değil, tam tersine burası devasa bir yapı kompleksi.

Kompleks yaklaşık 20 futbol sahası büyüklüğünde ve içinde saraylar, mezar tapınakları, 40 metre yeraltına inen ve kilometrelerce uzunlukta tünelleri, Mastabaları, 1640 metre uzunluğunda koruyucu duvarı, sütunlu avluları ve salonları olan küçük bir yerleşim alanı gibi yapılmış. (Mastaba: Antik Mısır uygarlığında, toprak altına gömülen ölülerin anısına, mezarın hemen üstüne kurulan tepesi düz odacık.) 

Sakkara kompleksinde, ne ilginçtir ki, hiç bir zaman yaşam olmadı fakat öbür dünyadaki yaşamı için bir firavunun ihtiyacı olan her şey burada yapı olarak hazırlandı.

Bildiğiniz üzere firavunlar mezar odalarında diğer dünyada ihtiyaç duydukları tüm servetlerini yanında götürürlerdi. Sakkara’da ise Firavun Zoser kendisine mezar anıtının çok ötesinde öbür dünyaya götürebileceği komple bir şehir kompleksi yaratmıştı.

ehram-2

Mezar odaları ve mezar odalarına giden tünellerde duvar resimleri var

Gün boyu bütün bu kompleksi güneşin altında geziyoruz. Zaman zaman yer altı mezar alanlarına giriyoruz. Tünellerin inişi çok dik ve çok dar. Ayakta durmanıza imkan yok . Iki büklüm yürümek durumundasınız fakat tabii ki mezar odaları ve mezar odalarına giden tünellerin duvar resimleri bir harika.

Nil boyunca insanların yaşadığı günlük hayat, Nil‘de bulunan timsah ve hipopotam gibi hayvanlar ve burada yetişen tarım ürünleri binlerce yıl evvel burada rengarenk resmedilmiş.

Sakkara’da bu büyük çölün tam ortasında bu ören yerlerini geziyoruz.

Ara ara yerel satıcılar rengarenk örtülerle süsledikleri develeri ile bizi taciz edip bir kaç dolar para kazanmaya çalışıyorlar. Bir yandan huysuz develerin anırması, diğer yandan rüzgarın fısıltısı ve karşımızda duran basamaklı devasa piramit buraya harika bir ambiyans katıyor.

İnsanın daima yeryüzü ve gökyüzü arasında bir bağlantı kurma eğilimi ilginç. Bu olguyu birçok kültürde ve dönemde gözlemleyebiliyoruz, sadece piramitlerin yapıldığı dönemde değil.

Sakkara Piramit'inden sonra inşa edilen Kahire‘deki Keops, Kefren ve Mikerinos adındaki üç büyük piramidin dizilişi de Orion takımyıldızının gökteki konumuna uygun olarak yapılmıştır.  Gökyüzü, güneş, yıldızlar ve gezegenler insanoğlu için her daim önemli bir rol oynamış ve hatta insana rehber olmuştur.

Dünyanın Yedi Harikasından ayakta kalan tek antik eser

Ben de bugün burada bembeyaz çöl kumların arasında beş bin yıldır güneşe ve rüzgara karşı direnen ve basamaklarıyla gökyüzüne uzanan Sakkara Piramidi’ne ve içinde bulunduğu komplekse hayranlıkla bakıyorum.

Bu dünya tarihini ve mimarlık tarihini derinden etkileyen, hatta devrim yaratan ve bu inanılmaz eseri tasarlayan ve inşa eden Mimar Imhotep’i de anmamak mümkün değil.

Sakkara Piramidi ve Gize Piramitleri günümüzde Dünyanın Yedi Harikasından ayakta kalan tek antik eseri. Aynı zamanda bu tarihi bölge bir bütün olarak 1979 senesinde UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edildi.

Bu tarihi, çok özel antik yapılar doğal güzel çevreleriyle birlikte bana inanılmaz güzel bir enerji veriyor. 

Umarım sizde benim gibi bir gün Mısır’ın dipsiz bir kuyu gibi olan bu müthiş tarihine dalıp dalıp böylesine muhteşem keşifler yapar ve benim gibi mutlu olursunuz.


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR