GELECEK ÇİN VE ORTADOĞU'NUN
Merkezi Londra'da bulunan araştırma kuruluşu Oxford Economics'in raporuna göre, 2050'de Çin'in küresel kimya sektörüne hakim olması bekleniyor. Dünya kimya sektöründe 2050 itibarıyla dengeleri değiştirebilecek bölgenin Orta Doğu olacağı tahmin edilirken, özellikle Suudi Arabistan'ın emtia ağırlıklı sanayiden katma değerli özel kimyasalların üretildiği sanayiye geçmeyi hedeflediği belirtiliyor.
Çin'in 2050'de küresel kimya sektörünü domine edeceği, Orta Doğu'nun da bu sektörde dengeleri değiştirecek adımlar atacağı öngörülüyor.
Avrupa Kimya Sanayi Konseyince Oxford Economics'e hazırlatılan "Küresel Kimya Endüstrisi" başlıklı rapor, sektörün dünya ölçeğindeki geleceği konusunda önemli tespitler ortaya koydu.
AA muhabirinin rapordan derlediği bilgilere göre, Orta Doğu'da kimya sanayisi son 20 yılda hızla büyürken, bölgenin küresel kimyasal üretimine katkısı 2000-2014 döneminde 2'ye katlandı.
Kimya endüstrisinin Afrika ve Orta Doğu ekonomisine katkısı 2017'de 550 milyar dolara ulaştı. Bu rakam Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin toplam yıllık milli gelirine eşit.
Orta Doğu'da kimya sanayisi büyük ölçüde rafine edilmiş petrol ve temel kimyasallar üretimine odaklanıyor. Buna karşın petrol fiyatlarında küresel düzeydeki düşüş nedeniyle özellikle Suudi Arabistan, sadece ham petrol üreten ülke konumundan uzaklaşarak, katma değerli özel kimyasalların üretildiği sanayiye geçmeyi amaçlıyor.
Kimyasalların geri dönüşümünde AB fark yaratabilir
Avrupa'nın kimya sanayisi açısından en güçlü yönlerinin döngüsellik, teknolojik üstünlük ve sıfır emisyon hedefine yakınlık olarak sıralandığı rapora göre, gelecek yıllarda kimyasalların geri dönüşümü alanında kıta lider olabilir.
Gelecek 30 yıllık dönemde Avrupa kimya sanayisini etkileyecek iki faktör göç ve küresel ısınma olacak. Bu durumun kıta için hem fırsat hem de tehdit olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
Kimya sektörünün gerek ülke gerek bölgesel düzeydeki ekonomilere katkısına da yer verilen rapora göre, bu katkılar, küresel kimya endüstrisinin doğrudan faaliyetleri, sektörün mal ve hizmet alımları sonucu dünya genelinde gerçekleşen dolaylı faaliyetler ve kimya endüstrisinde istihdam edilen çalışanlarla sektörün tedarik zincirindeki işçilerin yaptığı harcamalar (çarpan etkisi) olarak sıralanıyor.
Bu açıdan bakıldığında, sektörün 2017'de küresel ekonomiye katkısının 5,7 trilyon dolar, global istihdama katkısının da 120 milyon kişi olduğu tahmin ediliyor.
Sektörün bölgesel düzeyde ise Asya-Pasifik bölgesine ekonomik katkısı 2,6 trilyon doları buldu. Avrupa'ya katkısı 1,3 trilyon dolar, Latin Amerika ve Karayipler ekonomisine katkısı da 374 milyar dolar oldu. Sektörün Kuzey Amerika bölgesine ekonomik katkısı ise 866 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Küresel sektör liderliği için Hindistan ve Çin yarışacak
Sektörün 2017 itibarıyla gelişmekte olan ülke ekonomilerine toplam katkısı ve buna dair sıralamanın da yer aldığı rapora göre, sektörün yarattığı toplam ekonomik etki dikkate alındığında ilk sırayı 2,5 trilyon dolarla Hindistan aldı.
Bu ülkeyi, 2,1 trilyon dolarla Brezilya, 1,5 trilyon dolarla Güney Kore, 1,1 trilyon dolarla Meksika izledi.
Türkiye 800 milyar dolarla, 1 trilyon dolarlık Endonezya'nın ardından 6'ncı sırada yer aldı.
Kimya sektörünün Çin'deki gelişimine özel önem atfedilen rapora göre, sektörde hızla büyüyen Çin, kimya parkı sayısını son 20 yılda 66'ya çıkardı. Bu sayı tüm Avrupa kıtasında sadece 6.
Küresel kimya sektörü 2017'de Ar-Ge yatırımlarına toplam 51 milyar dolar harcarken, Çin, 15 milyar dolarlık Ar-Ge yatırımıyla ABD'yi geride bıraktı.
Rapora göre, yatırımlara devam ettiği takdirde Çin'in 2050'de global kimya sektörünün hakimi olması bekleniyor.