Şirketten yapılan açıklamaya göre, Alkaş tarafından organize edilen buluşma İstanbul'da gerçekleştirildi.

RE360 Gayrimenkul Büyük Buluşması'nda, Fuzul Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Akbal, Alkaş Genel Müdürü Yonca Aközer, Alkaş & HAN Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş, Yönetim Danışmanı Mehmet Göçmen, Sabancı Üniversitesi Arama Kürsüsü Başkanı & Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı Kurucu Direktörü Prof. Dr. Oğuz Babüroğlu, Boğaziçi Üniversitesinden Akademisyen Prof. Dr. Levent Kurnaz, Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, Polat Gayrimenkul, İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Yücel, Extensa İstanbul Genel Müdürü Özlem Gökçe, Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş konuşma yaptı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Fuzul Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Akbal, kaynakların sınırlı, barınma ihtiyacının ise giderek arttığı bir dünyada yaşandığını belirtti.

Akbal, dünyada nüfus sayısının 8 milyarı aştığını kaydederek, konut sayısının 2,3 milyar ile 3,5 milyar arasında değişkenlik gösterdiğini aktardı.

Dünyada yıllık konut ihtiyacının 40 milyon olduğunu ifade eden Akbal, "Türkiye nüfusu yaklaşık 86 milyon, Türkiye'deki konut sayısı ise 25 milyon. Yine Türkiye'de yılda ortalama 600 - 800 bin konuta ihtiyaç olduğu görülmekte. Bunun yanı sıra Türkiye geneline baktığımızda, ev sahiplik oranının düştüğü, kiracı oranının ise yıllar içinde arttığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz." açıklamasında bulundu.

Akbal, ev sahipliği ve kiracı oranlarında ise yüksek gelir gruplarının ev sahipliği oranında ciddi bir düşüş olmadığını belirterek, "Asıl kırılımın ne yazık ki dar gelirli grupta yaşandığı görülüyor. O zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Türkiye'de barınmayla ilgili yaşanan problemin temelinde gelir düşüklüğü önemli rol oynuyor." ifadelerini kullandı.

Fuzul olarak gayrimenkul sektöründe yaklaşık 33 yıldır faaliyet gösterdiklerini aktaran Akbal, bu yıllar içinde üst, orta ve dar gruplara yönelik binlerce ailenin gayrimenkul ihtiyaçlarına karşılık vermeye çalıştıklarını vurguladı.

Farklı segmentteki tüketici alışkanlıklarını deneyimleme fırsatı bulduklarını anımsatan Akbal, Türkiye'de bireysel emeklilik fonlarının 1,2 trilyon lira, sermaye piyasası yatırım fonlarının 4,4 trilyon lira, vadesiz mevduatın 6 trilyon lira, vadeli mevduatın 17 trilyon olmak üzere toplamda 29 trilyonluk bir yatırım kaynağının mevcut olduğu bilgisini paylaştı.

Akbal, "Bizler bu kaynağın yüzde 1'ini, yani 290 milyar liralık kısmını konut üretimine sevk edebilseydik, ki bu da yaklaşık 100 bin konut üretilecek bir kapasite ortaya koymak anlamına gelir, çok büyük değişimin kapısı aralanırdı. Peki bu fonlar neden erişilebilir konut üretimine sevk edilemiyor? Bu noktada iki temel sorun göze çarpıyor, bunlardan ilki yatırım süresinin uzun olması (4-7 yıl), ikincisi ise yatırımın riskli olmasıdır. O zaman şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor, riski minimize edip yatırımın süresini ise 12 ya da 24 aya düşürsek sektör olarak belli bir miktarda kaynak artırımını sağlayabileceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye olarak erişilebilir konut sitemine dair güçlü bir ekosistemin olduğuna değinen Akbal, şöyle devam etti:

"Arsa tedarikçilerimiz, GYO'larımız, özel şirket ve şahıslara ait arsalarımız var. Türkiye'de markalı konut ve toplu konutlarda önemli proje geliştiricilerimiz mevcut. Finansal kurumlarımız var. Ama bir şeyimiz eksik bunların tamamını beraber çalıştırabilecek bir fon kaynağı. Erişilebilir konut yatırım fonları adı altında kaynak ihtisas edip bu kaynağı, arsa tedarikçilerinden arsayı alabilecek, proje geliştiricilerle geliştirebilecek ve finans kuruluşlarıyla da tüketicinin finansmanını sağlayabilecek bir model oluşturduğumuzda bu sistemin gelişmesinin önünde bir engel olmayacaktır."

Akbal, dünyada erişilebilir konut fonları büyüklüğünün 57 milyar dolara ulaştığını kaydederek, bugün TOKİ çekilişlerine 10 binlerce kişinin başvurduğunu ve dolayısıyla Türkiye'nin bu alanda çok büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizdi.

Konutla ilgili var olan tüm konuların temelinde var olan değerin ise "aile" kavramı olduğuna işaret eden Akbal, "6 Şubat depreminde, ailesiz ve evsiz kalmanın hüznünü hepimiz iliklerimize kadar hissettik. Dolayısıyla, konut meselesine önümüzdeki yıllarda ekonomik açıdan bakmaktan çok toplumsal bir değer olarak bakmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum." şeklinde görüş belirtti.