"FİNANS MALİYETİ DÜŞMELİ"
Ekonominin sermayeye ulaşabilme ile ilgili sorunları olduğunu belirten BTSO Başkanı İbrahim Burkay, "Paranın maliyetini düşürürsek iş dünyası gerekli kaynağa ulaşır ve böylece yatırım ortamı da iyileşir. Üretim, ihracat ve istihdam artar. Çünkü mal ve hizmette dünyaya yetecek potansiyelimiz var" dedi.
Sedat YILMAZ
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay, Türkiye’deki ekonomik durgunluğun ve yatırım için yaşanan sıkıntılı sürecin küresel konjonktüre bağlı olduğunu söyledi. Burkay, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine rağmen Türkiye’de yatırım yapmış özel bankaların faizleri düşürmede ve reel sektöre kredi kullandırmada çekimser ve ağır kalmalarının ardında ekonominin dışında farklı çıpaların olduğunu tahmin ettiklerini bildirdi.
BTSO’da sorularımızı cevaplayan Başkan İbrahim Burkay, 2018 Ağustos’unda yaşanan döviz krizinden bu yana ekonomide müspet gelişmelerin artarak devam ettiğini ve kötüyü geride bıraktıklarını anlattı. Ekonomik göstergelerin pozitif yönde sürekli revize edildiğini hatırlatan Burkay, daralan Avrupa bölgesine karşılık kuzey Amerika ve Asya Pasifik pazarının Türkiye için önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti.
Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın üretimi destekleyen politikalarının Türkiye için de bir avantaj olarak görülmesini gerektiğini belirten Burkay, 100 milyar dolarlık ticaret hacminin artırılmasıyla ilgili New York’ta yaptıkları görüşmelerde söz konusu fırsatları apaçık gördüklerini dile getirdi. ABD’nin 100 milyar dolarlık ticaret hacmi paketinin Türk iş dünyası açısından önemsendiğini ve bu konuda hazırlıkların son hızla devam ettiğini belirten Burkay, ABD/Çin ticaret görüşmeleriyle sonuçlanacak her türlü neticenin ve iki ülke arasındaki rekabetin Türkiye’ye yarayacağını kaydetti.
Acilen ticaret yapmak istiyorlar
ABD açısından Çin’in yerine gelecek 8-10 ülke arasında mutlaka Türkiye’nin de olacağını vurgulayan Burkay, “Trump içeride üretimi desteklese de ABD’nin ithalat yapmak zorunda olduğu ortada. Bu ithalatı potansiyel olarak karşılama gücü olan ülkeler arasında başta Türkiye geliyor. New York’taki görüşmelerde de öne çıkan tekstil ve mobilya oldu. Ölçek ekonomisi uygulayan ABD’nin bu konuda ithalatı oldukça fazla. Hem de acil ticaret istiyorlar. Departman storları ve yeni internet mağazacılığı sunan şirketlerin bu sektörlerde ciddi talepleri var” dedi.
ABD’deki kaygının Türkiye’nin bu talepleri karşılayıp karşılayamayacağı yönünde olduğunu belirten İbrahim Burkay, “ABD’deki görüşmelerimizde Türkiye’nin söz konusu talepleri karşılayacak potansiyeli olup olmadığını öğrenmek istediler. Biz her sektöre ait raporlarımızı verdik. Başta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) olmak üzere her kurum ve kuruluşumuzla bir çalışma planı içine girdik. Burada sektörlerdeki atıl kapasitelerin bir an önce devreye alınması birinci öncelik. İkincisi ise ilave yeni yatırımların programlanması” diye konuştu.
Küresel talebi rahat karşılarız
Atıl kapasitelerin devreye alınması ve ilave yeni yatırımlar için bazı şartların gerektiğini belirten İbrahim Burkay, burada en büyük engelin finansman noktasında paranın maliyeti olduğunu söyledi. Sadece tekstil sektörüne yönelik 40 milyar dolarlık ihracat için 10-15 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğini belirten Burkay, “Sadece tekstilde değil ABD’deki görüşmelerimizde 20-30 milyar dolarlık da mobilya ihracatı gündeme geldi. Bunlar büyük rakamlar. Tabii ki zamana ihtiyaç var ama bugünden programlanması gereken büyük montanlı ticaretler. Sürecin iyi yönetilip iyi planlamalar yapmak gerekiyor” dedi.
Türk iş dünyasının ticaret hacminin büyümesinden korkmadığını ve çekinmediğini belirten İbrahim Burkay, “Bizleri endişelendiren ABD ile Türkiye arasında kısa aralıklarla sürekli değişen politikalar, S-400 gibi değişkenler” diye konuştu.
Burkay, sadece ABD ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmi değil, Rusya ile de daha önce 100 milyar dolarlık bir ticaret hacminin teyit edildiğini hatırlatan BTSO Başkanı Burkay, “Türkiye’nin böyle bir ticaret hacmine ulaşabilecek potansiyeli var mı, elbette var. Bunların ayakları yere basmayan afaki konular değil. Türkiye’nin coğrafi konuda çok önemli stratejik bir pozisyonu var. Cumhurbaşkanımız bunları da iyi kullanıyor. Basiretli iş adamı gibi… Kendi çıkarlarını iyi düşünen, karşı tarafı yaşatacak tarzda ortalamayı bulan bir yaklaşım bu. Siz doğru yerde durduğunuzda eninde sonunda herkes sizin durduğunuz yere geliyor. Bugünkü gelinen nokta da bu” dedi.
Türk milleti büyük bir imtihan verdi
2018 Ağustos’undaki döviz krizinden bu yana yaşanan olayları değerlendiren Burkay, her şeye rağmen Türk milletinin büyük bir imtihan verdiğini ve süreci sahiplenen hükümetinin arkasında durduğunu söyledi. Özellikle son Barış Pınarı Harekâtı ile söz konusu desteğin daha da belirginleştiğini dile getiren İbrahim Burkay, tüm sivil toplum kuruluşları, odalar, borsalar, iktidarı ve muhalefetiyle siyaset cephesi her alanda ülkesini merkeze koydu, ülkenin menfaatlerini, birlik ve beraberliğini destekledi” ifadesini kullandı.
Söz konusu kazanımın bundan sonra iyi değerlendirilmesi gerektiğini anlatan İbrahim Burkay, “Bu zamana kadar ülkemizin aleyhine olan birçok gelişme olumluya döndü. ABD ile aramız umulandan daha fazla iyileşti. Rusya ile ilişkiler giderek daha da kuvvetleniyor. Bölge ülkeleri ise Türkiye’ye daha gıpta ile bakıyor. ABD, Rusya ve coğrafya ülkeleri nezdinde Türkiye sürdürülebilir bir süreç yakalarsa kazancımız büyük olacak” dedi.
Dış ticarette farklı bir uygulama
Ekonomideki iyileşme ile birlikte daralan iç piyasanın bir fırsat sunduğunu anlatan BTSO Başkanı Burkay, “Şirketlerimizin üretim ve kalite bilinci özellikle tekstil ve mobilyada ABD ve Rusya pazarı taleplerini karşılayabilecek güçte. Önemli olan söz konusu ticari görüşmelerin realize edilmesi. Ancak bu anlaşmaların da kısa zaman içinde gerçekleşeceğine inanıyorum” dedi.
Türk iş dünyasının dış ticarette alternatif pazarlar kullanarak farklı bir model uyguladığını hatırlatan Burkay, “Mesela Almanya ile ticaretiniz geriliyorsa, bunu İspanya ile karşılıyorsunuz. Brexit sonucu İngiltere’deki kayıplar kuzey Avrupa ülkeleriyle aşılmaya çalışılıyor. Dış ticarette dengeli bir uygulama içindeyiz. Ancak asıl hedefimiz ihracatta performansımızı daha da artırmak. Dolayısıyla yeni alanlara, yeni oyunculara elbette ihtiyacımız var fakat ABD ve Rusya ile gerçekleştirilecek ticaret daha önemli. Bu realize edilirse ülkemize farklı yatırımlar gelecek ve ihracatımız artacak” diye konuştu.
İş dünyasını bunaltan paranın maliyeti
Türkiye’nin öncelikle hızlı bir şekilde enflasyon ve faizde ciddi anlamda iyileştirmeye gitmesi gerektiğini belirten BTSO Başkanı Burkay, dünya ölçeğinde Türkiye’de halen enflasyon ve faizlerin yüksek olduğuna değindi. Bu konuda Hükümetin ve Merkez Bankası politikalarının önemli bir gayret içinde olduğunu dile getiren Burkay, Türk iş dünyası için yatırımın ve alternatif pazarlara ulaşmada zorluk çekmediğini, asıl zorluğun sermayeye ulaşma ve paranın maliyeti olduğunu söyledi.
Türk iş dünyasının bütün oda ve borsalarıyla birlikte hep beraber katma değer, kaliteli üretim ve yüksek teknolojiye odaklandıklarını dile getiren İbrahim Burkay, “Bizler ihracatı merkeze almış durumdayız. Dolayısıyla üretimi, istihdamı artırmak zorundayız. Ancak bizi engelleyen paranın maliyeti. Yatırım için yüksek maliyetlere katlanmak zorundasınız. Sermaye ve para üzerindeki maliyetler düşürüldüğünde ciddi anlamda yatırımlarda iyileşme olacak. Bu da hem ihracattaki artışı hem de istihdamdaki pozitif seyri ortaya çıkaracak” diye konuştu.
Dünyadaki konjonktür sebebiyle birçok şirkete “elensinler, gitsinler” demenin haksızlık olduğunu dile getiren İbrahim Burkay, “Batması gereken şirketler olabilir ama bu konjonktürde çok iyi firmalarımız devalüasyon kaynakları borç yükleri, teminatlardaki eksiklikler ve şirket yönetimlerinin elinde olmayan dış etkenler işletmeleri çalışamaz hale getirdi. Olağanüstü bir durumdan geçtiğimiz ortada. Spekülatif ve hatta manipülatif ortamlar firmaları adeta boğuyor. Böyle bir pazarda yürümek elbette zor. Gerçekçi firmaların ellerinden tutmak gerekiyor” dedi.
Türkiye’ye yatırım iklimine girdi
Gerek Merkez Bankası ve gerekse Hükümetin paranın maliyetini düşürmek ve ucuzlatmakla ilgili çalışmaların olduğunu ve konjonktürün bu yönde geliştiğini gördüklerini belirten BTSO Başkanı İbrahim Burkay, bunu dış yatırımların Türkiye’ye yönelmesiyle gözlemlediklerini söyledi.
Özellikle Volkswagen’ın yatırım kararının fevkalade önemli olduğuna değinen Burkay, “Alman firması buradan başka yere gideceğini tahmin etmiyor. Ayrıca Volkswagen’ın Türkiye’ye gelmesi dünyaya da mesaj olur. Türkiye’ye doğrudan yatırımı hızlandıracak bir enstrüman. Ayrıca yan sanayide de 40-50 firmanın yatırım yapması anlamına da gelir. Bu süreçte diğer yatırımlar da Türkiye’ye aktığında sürdürülebilir iyileşen bir yatırım ortamıyla karşılaşırız. Türkiye yatırım iklimine girdi” dedi.
Türkiye’ye büyük montanlı yatırımların gelmesiyle yerli otomobil konusunun da gündeme daha hızlı girebileceğine işaret eden Burkay yerli otomobil için birçok şeyin hazır halde olduğunu söyledi. Burkay, “Yerli otomobil konusunda bir konsorsiyum yürütüyor. İçinde TOBB da var. Bunların Gebze’de bir tasarım merkezi açılışı oldu. Prototipin önümüzdeki dönemde sunumu yapılacak. Türkiye’nin yerli otomobili ve buna bağlı bir ana sanayisi olması lazım. Bu Bursa mı olur, başka vilayet mi olur bilemem” diye konuştu.
Finans sektörüne büyük iş düşüyor
Küresel konjonktür sebebiyle Türkiye’de yatırımların da sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren BTSO Başkanı Burkay, söz konusu dönemin atlatılması için finans sektörüne büyük iş düştüğünü söyledi.
Merkez Bankası’nın büyük oranlarda faiz indirdiğini ancak kamu bankaları hariç diğer bankaların bu konuda ayaklarını sürüdüğünü hatırlatan Burkay, özel bankaların çoğunun yurt dışı sermayeli olduğunu dile getirdi. Burkay, “Türkiye’de yerleşik özel bankaların bir ikisi hariç yurt dışı bağlantıları ve Türkiye’nin yurt dışı ülke riski sebebiyle faizleri yeterince düşürmemesi ve kredi vermede ketüm olması bu bankaları oyunun bir parçası olmaktan alıkoyuyor” şeklinde konuştu.
Özel banka yöneticileriyle karşılıklı görüştüklerinde bu konuları direkt kendilerine ilettiklerini anlatan Burkay, “Türkiye’nin kaynak ihtiyacı olduğu ortada. Peki bu özel bankalarda kaynak var mı, var. Küresel düşündüğümüzde bugün 17 trilyon doların negatif nemalarda yattığını gözlemliyoruz. Türkiye’de pozitif kârlar varken bu özel bankalar niçin kaynaklarını Türkiye’ye kullandırmaktan çekinirler işte bunu anlamak oldukça zor. ‘Herhalde ekonominin dışında farklı çıpalarınızla bizleri değerlendiriyorsunuz. Bu çıpalarınızı bir an önce terk edin ve Türkiye’deki ekonomik iyileşme hareketine dahil olun’ diye kendilerini ikaz ediyoruz” dedi.
Türkiye’ye niçin geldiniz?
Söz konusu bankaların Türkiye’nin yüksek kârlılık potansiyeline rağmen ekonomik iyileşmeye katılmamalarını eleştiren İbrahim Burkay, “Türkiye’nin 3 kamu bankasıyla bu sürdürülebilir olmaz. Türkiye’nin bahsettiğimiz hedefleri yakalaması için bu oyunda özel bankaların mutlaka yer alması lazım. Elini değil, taşın altına gövdelerini kullanması gerekiyor. Kâr potansiyeli gördükleri için Türkiye’ye geldiler, buraya yatırım yaptılar. Böyle bir ortamda kendilerini geri çekemezler” diye konuştu.
Türk hükümetinin finans alanında da oldukça yüksek kârlar sağlayan inovatif enstrümanlar geliştirdiğini, Merkez Bankası, Kredi Garanti Fonu (KGF) ve KOSGEB’in söz konusu süreci bütün gücüyle desteklediğini belirten İbrahim Burkay, özel bankaları birlikte kazanmaya davet etti.
Burkay kamu bankalarının İVME kredisi üzerinden şirketlere yeterince beslediğini, ancak bankalardaki endişenin de şirketlerin bu maliyetleri karşılayıp karşılamayacağı noktasında yoğunlaştığını söyledi. Burkay, “İşte bu maliyetler, faiz yükleri biraz daha aşağı inerse şirketler bunu kullanmada daha istekli olacaktır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Dövizdeki artış enflasyon kadar olmalı
Türkiye’nin dış ticaret açığı verdiği sürece dövizdeki dalgalanmanın önünü alamayacağını, bunun için yapısal olarak sürdürülebilir bir patikanın izlenmesi gerektiğini belirten İbrahim Burkay, “Sanayi ve Teknoloji Bakanımız da buradaydı, şirketlerimizi tesislerimizi gezdi. “Özellikle ithal ikamesine dayalı yatırımları yapmak ve milli teknoloji, ara malında yerli mala dönmemiz çok önemli’ dedi. Tabii bu bir yapısal sorun. Hammadde, ara malında yerliye döndüğümüzde, ithal ikameyi önceliklediğimizde elbette işler düzelecek” dedi.
İhracatçının da ayakta kalabilmesi için operasyonel kârlılığın önemli olduğunu dile getiren İbrahim Burkay, “Enflasyon oranında dövizdeki artış ihracatçıyı güvenli kılar. İhracatçının beklediği bu. İhracatçı operasyonel kârlılığa bakar. Ürettiği ürün kalite teknoloji neyse onun dünya standartlarındaki kârını almak ister. İhracatçının fiktif kâr hedefi yoktur. Biz kendi operasyonumuzdan yüzde 10 kazandık, bir de dövizden yüzde 10 kazanalım, demezler. Dolayısıyla ihracatçılar enflasyon maliyetinin dışarıdaki gelire yansımasını ister” şeklinde konuştu.
Burkay, 2018 Ağustos’undan bu yana ciddi sıkıntılar yaşayan şirketlerin faaliyetlerine çeki düzen verdiklerini hatırlattı. Burkay, “ Şirketlerde verimsiz alanlar üretimdeki makinelerin kapasitelere yönelik derinlik değil, aynı zamanda işletmedeki cari alacaklardan tutun stokların yönetimine kadar şirketler birçok alanda öze dönük birçok iyileştirmeler yaptılar. Krizi atlatmak sadece borç ödemesiyle mümkün değil. Siz 100 birim ödüyorsunuz, geriye 80 birim alıyorsunuz. Bu 20 birimi farklı bir yerden işletmenin içinden, stoklardan ya da cari alacaklardan ya da farklı bir yerden karşılamanız gerekiyor” ifadelerini kullandı.