Dolar $
33.95
%-0.38 -0.13
Euro €
37.67
%0.07 0.02
Sterlin £
44.65
%-0.24 -0.1
Çeyrek Altın
4462.43
%-0.42 -18.61
SON DAKİKA
DÜNYA Pazartesi 07 Eylül 2020 15:25

FED'İN MERKEZ BANKALARINA OYUNU

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) enflasyondaki artışa göz yumacağı strateji değişikliği doların değerini uzun yıllar düşük tutacak bir etki yaratacağı gibi dünyanın dört bir yanından merkez bankalarını yanıtlaması zor sorularla başbaşa bıraktı.

FED'in merkez bankalarına oyunu

Fed para politikası duruşunda geçen ay değişikliğe giderek enflasyon hedefleme konusunda daha serbest bir tutum izleyeceğini, böylece istihdamı artıracağını açıklamıştı.

ABD'de enflasyonun alışılagelmiş %2 olan hedefi aşmasına Fed'in göz yumucağı anlamına gelen bu değişiklik büyük ihtimalle dolar üzerinde uzun yıllar değer düşüklüğü baskısı yaratacak.

Ancak Fed'in bu hamlesi Avrupa Merkez Bankası (ECB) veya Japonya Merkez Bankası (BOJ) için iki yeni sorun yarattı.

Birincisi, Fed'in sosyal politikalar alanına müdahil olması. Merkez bankalarının 2007-8 finansal krizinden itibaren aldığı emsali görülmemiş kararların servet ve gelir dağılımı üzerinde etkisi oldu. Fed'in ekonomide oynadığı rolü yeniden yorumlamış olması, gelir dağılımında oynadıkları rolü değerlendiren diğer merkez bankaları için emsal niteliğinde olacak.

İkinci ve daha acil bir sorun ise Asya'dan Avrupa'ya kadar tüm ihracatçıları yaralayan doların değer kaybı. Bu konu büyük ihtimalle ECB'nin Perşembe günkü para politikası toplantısında ele alınacak. Euronun dolar karşısında değer kazanması euro bölgesindeki ihracatçıların birliğin gördüğü en büyük resesyondan çıkmasını zorlaştıracak.

Ekonomik büyümesini büyük oranda ihracattan sağlayan Almanya, Fransa ve Japonya gibi ülkeler para birimleri satış yaptıkları ülkeler karşısında değer kazanınca zor durumda kalıyorlar. Para birimlerinin değer kazanmasına bir de ABD'nin kritik ticari partnerleriyle tutuştuğu ticaret savaşı eklenince ihracat görünümü bozuluyor.

Dolar başlıca para birimleri karşısında Mart ortasından bu yana %10'dan fazla değer kaybederek iki yıldan uzun sürenin en düşük seviyesine geriledi.

Doların değer kaybetmesi üzerine ECB Baş Ekonomisti Philip Lane, ECB'nin hedefleri arasında yer almasa da kur seviyelerinin para politikası açısından önemli olduğu uyarısında bulundu.

Lane, "Euro/dolar paritesinde hareket yaratan faktörler bizim küresel ve Avrupa ekonomisi hakkındaki beklentilerimizi ve para politikası çerçevemizi etkiliyor" dedi.

Bazı ekonomistler dolardaki değer kaybının euro bölgesi büyümesini şimdiden %0.2 ila %0.4 aşağı çektiğini söylüyorlar. Reuters anketine katılan ekonomistler ise dolardaki değer kaybının devam edeceğini tahmin ediyorlar.

Normalde bu durum çözülmesi çok zor bir sıkıntıyı yol açmazdı. Ancak hem ECB hem de Japonya Merkez Bankası (BOJ) yürüttükleri aşırı gevşek para politikasının sınırlarına dayanmış durumda.

İki bankanın da politika faizleri hali hazırda sıfırın altında bulunuyor. Bunun üzerine devlet tahvili getirileri de vade eğrisinin büyük bölümünde ekside. Ayrıca iki banka da para politikasını daha da gevşetmelerinin yaratacağı sorunlar nedeniyle siyasi direnç ile karşı karşıya kalıyorlar.

SOSYAL POLİTİKA?

Fed'in dar gelirli ailelere destek olmayı amaçladığını açıkça ifade etmesi merkez bankalarının sosyal politikalar konusundaki rolünün artacağına işaret ettiği gibi merkez bankasının ekonomide oynadığı rolü, yani kendisine verilen amaçları yeniden yorumlaması anlamına da geliyor.

BOJ Başkan Yardımcısı Masazumi Wakatabe, "Şahsen, bazı insanların dile getirdiği gibi para politikasının istihdam ve gelir koşulları gibi konulara daha fazla yer ayırması fikrini değerlendirmek gerektiğine inanıyorum" dedi.

ECB Başkanı Christine Lagarde de merkez bankasının yetkilerini baştan yorumlamasına açık kapı bırakıyor. Lagarde bir süredir iklim değişikliğinin yarattığı tehlikelere dikkat çekerek, bankanın bu konuyu görmezden gelemeyeceğini ifade ediyor.

Ancak merkez bankası başkanlarının atamayla göreve gelen bürokratlar olduğu ve iklim değişikliği ya da gelir dağılımı adaletsizliği gibi konuların siyasetin alanı olduğu göz önüne alındığında, merkez bankalarının bu konuda adım atmaları bağımsızlıklarını sarsacak siyasi saldırılara maruz kalmalarına neden olabilir.