Advertisement
SON DAKİKA
FİNANS Salı 23 Temmuz 2019 14:18

"FAİZDE GERİLEME BEKLİYORUZ"

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş: "Enflasyondaki gerileme eğilimine paralel 2019 yılının ikinci yarısında TL faizlerde gerileme olacağını tahmin ediyoruz. Bu da kredi genişlemesine imkan sağlarken, aynı zamanda takibe dönüşüm hızında bir yavaşlama ve takipteki kredilerden tahsilatlara bir ivme kazandırabilir"

"Faizde gerileme bekliyoruz"

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, enflasyondaki gerileme eğilimine paralel bu yılın ikinci yarısında Türk lirası (TL) faizlerde gerileme olacağını belirterek, "Bu da kredi genişlemesine imkan sağlarken, aynı zamanda takibe dönüşüm hızında bir yavaşlama ve takipteki kredilerden tahsilatlara bir ivme kazandırabilir." dedi.

Ateş, bankacılık sektörü, Türkiye ekonomisi, DenizBank'ın ilk yarı performansı ve gelecek dönem beklentilerine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk bankacılık sektöründe yılın ilk yarısında kredi büyümesinin, geçmiş dönem performanslarının gerisinde kaldığını, karlılık olarak ise kısmen yavaşladığı bir dönem geçirdiklerini söyledi.

Mevduat birikiminin yabancı para cinsinden mevduata kaymış olmasının TL cinsinden faiz oranlarının yüksek seyrine sebebiyet vererek TL likiditesinin daralmasına ve bunun bir sonucu olarak da kredi büyüme hızının yavaşlamasına neden olduğunu belirten Ateş, aktif kalitesinin ise geçen yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında bozularak takipteki kredi oranının yüzde 4,4 seviyesine yükseldiğini kaydetti.

Enflasyondaki gerileme eğilimine paralel yılın ikinci yarısında TL faizlerde gerileme olacağını tahmin ettiklerini dile getiren Ateş, "Bu da kredi genişlemesine imkan sağlarken, aynı zamanda takibe dönüşüm hızında bir yavaşlama ve takipteki kredilerden tahsilatlara bir ivme kazandırabilir. Sistemdeki kredi ve mevduatın durasyon farkından dolayı bankacılık sektörünün net faiz marjı, yılın ikinci yarısında beklediğimiz faiz düşüşü ortamında yılın ilk yarısına kıyasla daha iyi bir performans sergileyebilir." dedi.

Ateş, büyümedeki toparlanmayla birlikte değerlendirildiğinde, bankacılık sektörünün en önemli gelir kalemi olan net faiz gelirlerinin yılın ilk yarısına kıyasla daha yüksek olabileceğini vurguladı. 

Takipteki kredi portföyüne net girişlerin de azalmasıyla birlikte karşılık giderlerinin de ikinci yarıda ilk yarıya göre kısmen daha düşük kalarak karlılığa olumlu katkı sağlayacağını belirten Ateş, şunları kaydetti:

"Kredi genişlemesinin yavaşladığı bu süreçte TL likiditenin yavaş döngüsü nedeniyle reel sektörün iş hacimlerinde daralma, alacak vadelerinin uzaması ve finansman giderlerindeki artışlar neticesinde bankalardaki takipteki krediler oranında artış ve banka karlılıklarında da gerileme gördük. 2019'un ikinci yarısında beklediğimiz faizlerdeki olası gerileme ile bu sürecin kısmen telafi edilebileceğini düşünüyoruz."

"Takipteki kredi oranları sektörün baş edemeyeceği noktada değil"

Hakan Ateş, bankacılık sektöründe takipteki kredi oranının haziran sonu itibarıyla yüzde 4,4 seviyesinde olduğuna ve bu oranın 2009 yılında küresel kriz döneminde ulaşılan yüzde 5,5 seviyesinin halen oldukça altında bulunduğuna işaret etti. 

Ateş, "Yılın ikinci yarısında işsizlikteki artış kaynaklı bireysel kredilerde ve kredi kartı segmentlerinde kısmi takip artışları olsa da bu bankacılık sektörünün baş edemeyeceği bir noktada değildir." dedi.

Bu yıl yabancı para cinsinden bireysel borçlanmaların kaldırılmış olmasının, kur etkisi sebebiyle bireysel kredilerden kaynaklanabilecek takipleri sınırladığını vurgulayan Ateş, Mayıs 2018'de bunun bir benzerinin şirketlere de uygulanmaya başlandığını ve olumlu etkilerinin gelecek zamanlarda daha iyi anlaşılacağını söyledi. 

Ateş, şöyle devam etti:

"Bankacılık sektörü, gerek yüksek karşılıkları gerekse de kaliteli teminat yapısı ile zor geçen 1-1,5 yıllık dönemde belirgin bir sermaye güçlendirmesine ihtiyaç duymamıştır. Net borçluluğun azaldığı böyle bir dönemde bankacılık sektörü de net dış borç ödeyicisi konumunda olmuş, risk seviyesini aşağı çekmiştir. Kredi büyümesinin de yavaşlamış olduğu bu dönemde içsel sermaye oluşumundaki yavaşlama, risk ağırlıklı varlıkların büyüme hızındaki düşüş ile dengelenmeye çalışılmıştır. Bu sayede, geçen yılın aynı dönemine göre gerilemiş olsa da Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı yüzde 17,1 ve çekirdek sermaye yeterlilik oranı yüzde 12,9 seviyesinde, hala oldukça tatminkar düzeydedir."

"Faizlerin düşürülmesi için uygun ortam var"

DenizBank Genel Müdürü Ateş, çeşitli ekonomik dış sebeplerle dış finansmanın zorlaşması, içeride döviz talebinin hızla artması ve döviz kurlarının uzunca bir süre yükselmeye devam etmesinin, ithalatının yüzde 90'ı üretim faktörleri olan Türkiye'de maliyet enflasyonunun da hızla yükselmesine neden olduğunu söyledi.

Ekonominin durgun olmasına rağmen Merkez Bankası'nın bu sebepten dolayı TL faizlerini yükselterek özellikle bireylerin TL'den dövize geçişlerini yavaşlatmaya çalıştığını ifade eden Ateş, cari açığın sıfırlandığı, risk algılamasının azaldığı bugünlerde ise döviz talebinin azaldığını ve ekonomide de durgunluğun devam etmesi sebebiyle faizlerin düşürülebilmesi için uygun bir ortamın olduğunu kaydetti.

Ateş, "Geçmişe bakıldığında 300 baz puanlık bir risk priminin (kısa vadeli reel getirinin) makul olduğu ve enflasyon beklentisinin yüzde 12,5'e inebileceği bir süreçte, risk primini hızla yükseltecek başka faktörler devreye girmezse Merkez Bankası'ndan yıl sonuna kadar 800-900 baz puan faiz indiriminin gelmesini muhtemel görüyoruz." dedi.

"Mevduat faizlerinde aşağı yönlü değişim devam edecek"

Hakan Ateş, piyasadaki gelişmeleri oldukça yakından takip ettiklerini ve titizlikle stratejilerine yansıttıklarını, bu çerçevede, mevduat faiz oranlarında aşağı yönlü değişimin yıl sonuna kadar devam edeceğini öngördüklerini belirterek, "Diğer yandan, enflasyona endeksli vadeli mevduat ürününü hayata geçiren ilk özel bankayız. Birikim sahibi müşterilerimize yenilikçi ürünler sunarak birikimlerine değer katmak ve sürdürülebilir bir vadeli mevduat tabanı yaratabilmek bizim ana hedeflerimizden." ifadelerini kullandı.

Ateş, benzer şekilde, bireysel kredi faiz oranlarında da gelecek 6 ay boyunca kademeli olarak aşağı yönlü bir hareket beklediklerini söyledi.

DenizBank olarak bireysel kredilere uyguladıkları faiz oranlarını piyasadaki gelişmeleri takip ederek anlık olarak revize ettiklerini aktaran Ateş, "Müşterilerimizin tüketim taleplerini ertelemeksizin ihtiyaçlarını gidermelerine olanak sağlıyoruz. Hızlı ve esnek teknolojik altyapımız sayesinde şubelerimiz, dijital kanallar ve bayi kanallarımızdan, müşterilerimize kredi ihtiyaçları oluştuğu anda karşılayacak çözümler üretiyoruz." dedi.

"Bankacılık sisteminin dış finansman ihtiyacı azaldı"

DenizBank Genel Müdürü Ateş, 2018'in son çeyreğinden bu yana küresel bazda gözlenen yavaşlamaya ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi önemli kurumların, yaptıkları sözlü yönlendirmelerle tepki gösterdiğini söyledi.

Yılın ilk yarısı itibarıyla özellikle Fed'in bilanço normalleşme sürecini yavaşlatacağını açıklaması ve mayıs-haziran geçişinde politika faizinde aşağı yönde düzeltmeye gidebileceğini ima etmesi nedeniyle risk algısında toparlanma ve getirileri daha yüksek olan gelişmekte olan ülkelere fon akışlarında hızlanma gözlendiğini ifade eden Ateş, uzun vadeli proje finansmanı talebindeki düşüş nedeniyle Türk bankacılık sisteminin dış finansman ihtiyacının da azaldığını kaydetti.

Özellikle dolar libor ve risk primi artışı ile maliyetlerin yükseldiği dönemde sektörün uzun vadeli kredi borç çevirme rasyosunun yüzde 70'li rakamlara gerilediğini bildiren Ateş, Fed ve ECB'nin para politikasında gevşeme eğilimi göstermesinin, uygun maliyetli dış kaynak yaratma açısından Türkiye'ye de fayda sağlayacağını, içeride döviz mevduat faizlerinin gerileyebilmesine imkan tanıyacağını söyledi.

"Kaynaklar zombi şirketlere değil, katma değer yaratacak firmalara yönelmeli"

Hakan Ateş, iç tüketime dayanıp bunu dış finansmanla fonlayan ekonominin dengelenme sürecine girdiğini ve cari denge açığının neredeyse sıfırlandığını belirtti. Bu dengelenme sürecinde yavaşlayan ekonominin büyük bir tahribat yaşamasının ise özel sektörün yerine kamu sektörünün devreye girmesi ve bütçe politikasının gevşetilmesiyle kamu borcuna büyük bir yük getirmeden başarıyla önlendiğini ifade eden Ateş, şöyle devam etti: 

"Böyle bir ortamda eğer risk algısını yükseltecek başka faktörler devreye girmezse enflasyonun ve faizlerin hızla düşmesini beklemek gerekir ve öyle de oluyor. Bu sürecin bir süre devam edeceğini öngörüyoruz. Ama bundan sonra özel sektörün yeniden devreye girebilmesi için sadece finansal açıdan değil, tamamen yeniden yapılanması ve bankacılık sektöründeki limitli finansman kaynaklarının zombi şirketlere değil, katma değer yaratacak firmalara yönelebilmesi gerekecek. Bu ne kadar çabuk olabilirse ekonomi de o kadar hızlı durgunluktan çıkarak dış açıklarını ve enflasyonunu yeniden çok yükseltmeden yüzde 3-5 aralığında makul ama istikrarlı bir büyüme hızına kavuşabilecek."

"Yılın geri kalanında hedeflerimizi yakalayacağız"

Hakan Ateş, DenizBank'ın yılın ilk yarısında karlılıkta hedeflenenin üzerinde performans gösterdiğini kaydetti.

Fonlama maliyetlerinin beklentinin altında seyretmesinin net faiz marjını yukarı taşıdığını, faiz dışı gelirlerin de bütçenin üzerinde olduğunu belirten Ateş, "Diğer yandan faaliyet giderlerimiz, ihtiyatlı gider yönetimi politikalarımız neticesinde hedeflenenin altında kalmıştır. Makroekonomik göstergelerin beklentilerimize uygun gerçekleşeceği varsayımında yılın geri kalanında da hedeflerimizi yakalayacağımızı düşünüyoruz." şeklinde konuştu. 

Şube sayısının hedefledikleri gibi 2018'le aynı seyrettiğini, buradaki önceliklerinin şube ağı ve lokasyonlarda optimizasyonu sağlamak olacağını vurgulayan Ateş, kredi ve mevduat ürünlerinde ilk yarıda sektör paylarını koruduklarını, yılın ikinci yarısında da sektörden kopmadan ihtiyatlı bir şekilde büyümeye devam edeceklerini söyledi.

"Günümüzün finansal kuruluşlarının en büyük rakibi fintech'ler olarak görülüyor"

DenizBank Genel Müdürü Ateş, DenizBank'ın dijital alanda öncü kimliğini devam ettirmek için çalıştıklarını, bu amaçla dijitalde amiral gemileri olan MobilDeniz'in 2018'de hem tasarım hem de performans açısından yenilendiğini ve iyileştirildiğini anlattı.

Bu yıl içerisinde de tüzel müşterilerin işlemlerini MobilDeniz üzerinden yapmalarını sağlayan geliştirmeleri tamamladıklarını aktaran Ateş, dijitalleşme ve yeni ürünlere ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:  

"Mobil cüzdanımız fastPay'i ayrı bir fintech haline getirerek devam ettirmeyi planlıyoruz. Geleceğimizin 'Açık Bankacılık' dünyasında, günümüzün finansal kuruluşlarının en büyük rakibi fintech'ler olarak görülüyor. Ancak biz bu alanda bir ekosistemin varlığının gerçek bir rekabet ortamı oluşturmak için en uygun strateji olduğuna inanıyoruz ve bu bağlamda hem 3. parti fintech'ler ile çalışarak hem de kendi fintech'imizi kurarak gerçek bir ekosistem yaratacağımıza inanıyoruz."

Ateş, kendi iç operasyonel süreçlerini daha verimli bir şekilde yürütmek için Robotik Süreç Otomasyonu üzerinde çalıştıklarını da bildirdi.