EVRENSEL BİLGİNİN KAPILARINI ARALIYOR
Yazar Cenk Yüksel ile ilahi bilgiye açılan kapıyı nasıl aralayabileceğimizi ve evrenle bütün olmak için yapılması gerekenleri de kitabında yazmış. Yüksel, Analiz gazetesine kitapla ilgili bilgileri paylaştı

Hakan DİKMEN
Mucizevi araçları doğru kullanarak yaşamımızı nasıl değiştirebileceğimizi düşündünüz mü?
Bedenin yakıtı ve spiritüel dönüşüm için vazgeçilmez bir araç olan nefes, ruhsal titreşimimize etki ederek bir titreşimler denizi olan dünyayla uyumlanmamızı sağlayan ses ve hem dolaşım, hem sağlık, hem de trans halinde olabilme açısından mucizelere neden olan hareket gündelik yaşamın kaygıları içinde önemini fark edemediğimiz mucizeler.
“Cenk Yüksel”, bu yolla İlahi bilgiye açılan kapıyı nasıl aralayabileceğimizi ve evrenle bütün olmak için yapılması gerekenleri de kitabında yazmış. Biz de onunla bir röportaj yaptık.
Nasıl bir süreç geçirdiniz?
Ses, Nefes, Hareket ve Kutsal Dönüşüm... Kitabınızın adı bile insana huzur veriyor umut aşılıyor... Kitap yazma fikrinden okuyucuyla buluşma noktasına gelinceye kadar nasıl bir süreç geçirdiniz?
Kitabımın adıyla alakalı çok benzer yorumlar alıyorum ve salt adıyla bile insanların içine huzur zerk etmiş olması bile beni öylesine mutlu ediyor ki… Konservatuar dönemlerimde tanıştığım nefesin kadim boyutuyla da ilgilenmeye başladığım zaman hayatımda enteresan bir farkındalık aşamasına geçtim diyebilirim. Ses sanatçısı olmam sebebiyle de nefes ve sesin aslında tanrısallığın ne denli tezahürü olduğunu keşfettiğimden dolayı süreç içerisinde yaşadığım deneyimleri ve bu argümanları kullanarak insanların aslında kutsal dönüşüm olarak nitelendirdiğim sürecin herkesin içinde hasıl olan bir durum olduğunu yazarak paylaşmak istedim. Çok şükür ki, çok ilgi gördü konu ve kitap ilk haftasında çok satanlar listesine girmeyi başardı.
Ne zaman nefes almaya başladınız?
Nefes almak... Her şey onunla başlıyor. Siz ne zaman nefes almaya başladınız? Kimler etkili oldu?
Açıkcası konservatuara girdiğim dönemlerde salt şarkı söylemek üzerine eğitim aldığım nefes dersleri, sonrasında spritüel alanda da ilgimin olması sebebiyle beni bu konuya dair daha detaylı araştırma ve uyulmama süreçlerine itti. Bu süreç içerisinde bu konuda çok deneyim sahibi olan, yurtiçi ve yurtdışı çalışma deneyimleri olan eğitmenlerle bir yolculuğum oldu ve süreç sonunda benim en büyük avantajım olan ses sanatçısı oluşumun ise, olayı çok farklı bir boyuta taşıyarak, ses, nefes ve hareketle alakalı sürecin doğrul kullandığı ve yönetildiği anda nasıl bir mucizeye dönüştüğüne tanık olmamla nihaytlendi. Ve hala kendi üstümde de çalışmalarıma devam ediyorum ve her geçen gün yeni bir şeyler keşfediyorum.
Geçmişinize dönüp baktığımda çok başarılı bir kariyer grafiğiniz var. Hayatınızda nasıl bir yol izlediniz?
Açıkçası müzik benim tam anlamıyla varoluşumu en net hissettiğim alan. Aşığım şarkı söylemeye ve sesimin titreşimi ile hem kendi ruhumun hem de insanların ruh titreşimlerinin yükselmesine. Ve aslında şarkıcılık dediğiniz şey günümüzde algılandığı gibi basit bir konu değil. Şarkıcıların toplumları titreşimsel anlamda yukarı çekmek için çok büyük bit sorumluluğu var. Mesela su moleküllerine belli frekansta titreşimlerin dinletildiğinde şekilsel olarak aldığı sonuçları sosyal medyada hemen hemen herkes görmüştür. Çok basit bir mantıkla, vücudumuzun da 4/3’nün sudan ibaret olduğunu düşünürsek, maruz kaldığımız titreşimlerin ruhsal sürecimizi ne denli etkilediğini çok rahat algılayalabiliriz. Bu sebeple müziğe bir müzisyen olarak bakış açım çok net ve sorumluluğumuzun da çok fazla olduğu bilincindeyim. Ama gelin görün ki, salt sıradan bir şarkı söylemenin sektörel anlamda yaygınlaştığı ve titreşimsel anlamda çok doğru frekansların sergilenmediği bir dünya düzeninde yaşamaktayız.Oysa doğru entonasyon ve fonasyonla şarkı söylemek kişin hem kendisine hem de dinleyenlerine dair özel bir duygu. Genel anlamda ise şarkı söylemek bir meditasyon hali, bir trans hali. Sahne ise ibadethane gibi adeta.
Dolayısıyla izlediği yolun müzikle başlamış olması beni bugün böylesine, insanların çok faydalandıklarını şükranla dile getirdikleri mesajları almama neden oldu kitabıma dair.
Türkiye nefes almayı biliyor mu?
Türkiye nefes almayı biliyor mu? Neler önerirsiniz?
Aslında Türkiye değil, dünya nefes almayı çok bilmiyor diyebiliriz. Dünya doğru nefes alıyor olsaydı aslında bugün negatif anlamda yaşadığımız olayların hiçbiri vuku bulmazdı diye düşünüyorum. Verdiğim kurumsal ya da bireysel eğitimlerde katılımcılara sorduğum ilk şey:
‘’Diyafram nefesi kullanıyor musunuz?’’ oluyor. Aldığım cevap ise hiç yanıltmadan hayır almıyoruz oluyor. Lakin bilmiyoruz ki doğduğumuz andan itibaren diyafram nefesi alıyoruz fakat daha sonradan aile,sosyal çevre gibi faktörlerle bu nefes alışkanlığını terk ediyor ve göğüs nefesine dönüyoruz.
Özellikle salgınla birlikte mutsuzluklarımız neredeyse ikiye katlandı. Hayat ve gelecek kaygısı çoğaldı. Nasıl bir yol izlemeliyiz?
Ben açıkçası pandemi döneminin insanların büyük çoğunluğunun kişisel gelişim ve dönüşüm süreçleri ile alakalı çok faydalı olacağına inanan iyimser azınlık bir kitlenin tarafındaydım fakat süreç pek de öyle olmadı. Bazı kesimler için bu bahsettiğim kişisel gelişim-dönüşüm süreci çok olumlu da oldu ama büyük çoğunluk için aslında bir felaket söz konusu olduğunda, kadim dinlerde de bahsedilen insanın ne denli bencilleşebileceği ve kontrolü kaybedebileceğinin örneğini de görmüşte olduk. Bu sebeple tavsiyem doğamızda var olan şeylere yani başta nefese, kendi iç sesimizi dinlemeye, kendimizi tanımaya ve kişisel dönüşümle alakalı daha çok kafa yormaya adamanın en etkili yol olacağını düşünmekteyim. Ve nefes nefes ses hareket diyorum.
Müzik kariyeri
Müzik kariyerinize de bir yandan devam ediyor musunuz? Yeni çalışmalarınız olacak mı?
Evet tabii ki. Onu asla ötelemem ya da bırakmam gibi bir durumum söz konusu olamaz. Eylül ayında bir maksi single ile tekrardan sevenlerimle buluşmaya hazırlanıyorum.
Mutlu olacağınız işi yapın
Yeditepe Üniversite GSF öğretim görevlisi olarak öğrencilerinize nasıl bir yol izlemelerini öneriyorsunuz?
Açıkçası her daim mutlu olacakları işi yapmalarını tavsiye ediyorum. Hayata hepimizin bir geliş amacı olduğunu düşüncesine olan inancımdan ötürü, her ne kadar ailelerin altın bilezik tamlamasıyla geçer akçe olduğuna inandıkları meslekleri çocuklarına dayatmaları gibi bir gerçek söz konusu olsa da, asıl olan şey değişimin çok hızlı ve durdurulmasın imkansız bir şekilde süregeliyor olması ve bu değişimin meslek türlerine ve tercihlere de yansıması. Bu sebeple elbette tecrübelerden faydalanmak esas olmakla beraber, yine de hayatı kendi el göz ve beyinleriyle deneyimlemeleri ve ait olmadıklarını hissettikleri yerde bulunmamaları gerektiğine inanıyorum ve bunu öğütlüyorum genelde.
10 senedir kitap yazıyor
Kitabınızın devamı gelecek mi?
25-35 yaş arasında 10 senedir yazmaya devam ettiğim ve yakında nihayeteneceğine inandığım bir kitabım daha var. Adı Yaşam kitabı ve hayata dair spritüel, kadim bilgilerle alakalı doyurucu bir kitap olacağına inanıyorum onun da. Nefes, Ses, Hareket ve Kutsal Dönüşüm sonrasında ikinci kitap olarak onun çıkmasını çok arzulamaktayım.