Altın ithalatına dikkat çeken Dönmez, Türkiye’nin yıllık altın üretiminin 35–40 ton seviyesinde kaldığını, buna karşın her yıl yaklaşık 130 ton altın ithal edildiğini ifade etti.

Dönmez, bu tablonun cari açık üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu belirterek, altın madenciliğinin hızlandırılmasının stratejik bir gereklilik olduğunu vurguladı. Türkiye’nin madencilikte geniş bir çeşitliliğe sahip olduğunu dile getiren Dönmez, dünyada yapılan 90 çeşit madenciliğin 70’inin Türkiye’de gerçekleştirilebildiğini kaydetti.

Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bulunan nadir toprak elementleri rezervine de değinen Dönmez, söz konusu sahada yaklaşık 694 milyon tonluk bir kaynağın bulunduğunu ve bunun Çin’den sonra dünyadaki en büyük tek saha olduğunu söyledi. Yaklaşık 18 farklı nadir elementin yarısının bu bölgede yer aldığını belirten Dönmez, pilot tesislerde cevherin zenginleştirilmesine yönelik AR-GE çalışmalarının sürdüğünü aktardı.

Mevcut pilot tesiste yüzde 90 seviyesinde zenginleştirme sağlandığını ancak teknolojik kullanım için yüzde 99’un üzerinde saflık gerektiğini ifade eden Dönmez, bu doğrultuda üniversiteler ve bilim insanlarıyla ortak çalışmalar yürütüldüğünü söyledi. Bakanlık bünyesinde 8–10 kişilik bir uzman ekip oluşturulduğunu belirten Dönmez, elde edilecek sonuçlara göre endüstriyel ölçekte tesis yatırımı planlandığını kaydetti.

Beylikova’da üretilecek ürünlerin tasarruf hakkına ilişkin tartışmalara da değinen Dönmez, kurulacak tesislerde üretilecek tüm ürünlerin tasarruf hakkının Eti Maden’e, dolayısıyla Türkiye’ye ait olacağını vurguladı. Bu konuda kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan endişelere karşı net olunması gerektiğini belirten Dönmez, söz konusu sahanın hem Eskişehir hem de Türkiye için stratejik öneme sahip olduğunu söyledi.

ALTIN MADENCİLİĞİNDE YENİ SAHALAR 

Kaymaz bölgesindeki altın madenciliğine de değinen Dönmez, mevcut rezervlerin tükenmesi sonrası işletmelerin farklı sahalardan beslenerek faaliyetlerini sürdürdüğünü ifade etti. Türkiye genelinde işletme aşamasına gelmesi beklenen en az 8–10 altın madeni bulunduğunu belirten Dönmez, bu yatırımların hayata geçirilmemesi halinde ham madde ithalatının daha da artacağına dikkat çekti.

Altın dışında Türkiye’nin yıllık 8–10 milyar dolarlık ham madde ithalatı yaptığını hatırlatan Dönmez, madencilik faaliyetlerinin doğru planlama ve çevresel hassasiyetle yürütülmesinin ekonomik açıdan zorunlu olduğunu dile getirdi.

Dönmez, “Her şeye rağmen madencilik değil, çevreye ve insana saygılı madencilik anlayışıyla yerin altındaki ekonomik değerleri ülke ekonomisine kazandırmamız gerekiyor” diyerek, Eskişehir’in maden çeşitliliği ve potansiyeli açısından şanslı bir şehir olduğunu sözlerine ekledi.