ENFLASYON TEHDİDİNE KARŞI ÇARE 'VERİMLİLİK'
Pandeminin yeni varyantlar ile evrildiği, merkez bankalarının genişleme politikaları, normalleşmenin beraberinde getirdiği aşırı talep ve küresel mal ticaretinde tedarik açısından oluşan sorunlar sebebiyle fiyatlardaki artışın süreklilik haline geldiği dünyada ülkeler yükselen enflasyona karşı çareler aramak için tüm kurumlarını seferber ediyor.

Kovid salgınının dünyadan kalkmadan enflasyonun yükselişini sürdüreceği ve bugün ekonomik sıkıntılar için söylenen “geçici” ifadesinin, ekonomi yönetimleri tarafından artık dillendirilmediği gözleniyor. Klasik para ve maliye politikalarının yükselen enflasyon karşısında yetersiz kaldığı görülürken gelişmiş ve gelişen ülkeler, ekonomilerinin birinci sorunu haline gelen yüksek enflasyona karşı yeni tedbirlere başvuruyor.
Üretim, tüketim ve enflasyonu destekleyen büyümeyi merkeze alan ülkeler, verimliliğin artırılması konusunda teknoloji ve dijitalleşmenin de desteğini alarak ekonominin ihtiyacı olan en iyi yolu bulmada çaba sarfediyor.
Geleneksel para ve maliye politikalarıyla yükselen enflasyonla mücadele edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine verimlilik ve üretim artışını öne çeken ülkeler, sorunu düşük maliyetli büyüme ile çözmek için çabalıyor. Ülkeler enerji, gıda ve emtiadaki fiyat artışlarındaki girdi maliyetlerini düşüren yeşil ekonomi modellerini devreye alarak da enflasyonun hızını kesmeye uğraşıyor. Gelişmiş ülkelerin aşırı yumuşak para politikaları sebebiyle yaşanan enflasyondaki artışın tedarik zinciri ve mal stoklama ile oluşan sıkıntılarla daha yükseldiği gözlenirken ülkelerde küresel sorun haline gelen enflasyonun uluslararası yardımlaşma ve dayanışmayla düşürülebileceğine yönelik öngörüler giderek artıyor.
Öncelik faiz değil verimlilik
Yükselen enflasyona karşı geleneksel ekonomi politikalarında faiz artırmayı birinci adım olarak gören ülkeler artık mevcut ekonomi uygulamalarını bir kenara koyup sektörel bazda dönüşümü öne çekiyor. Maliye politikaları desteğiyle yeni enstrümanlar ile para politikasını rahatlatmak isteyen devletler, fiyatları artan enerji ve emtia üzerindeki vergi ve tedarike yönelik yükleri hafifletmenin yollarını arıyor.
Büyümeyi ve hanehalkını desteklemeyi devam ettirmek isteyen devletler sıkılaştırmayı klasik yöntemlerin ötesinde alternatif arayışlarla gerçekleştirmek peşinde. Özellikle enflasyonları düşürebilecek en önemli adımın yenilenebilir enerjiyi gündemin birinci maddesi yapan ülkeler giderek pahalı hale gelen fosil yakıtlı enerjiyi ve buna bağlı emtiayı yeşil enerji modelleriyle ucuzlatma ve girdi maliyetlerini düşürmek istiyor. Ülkeler her alanda gerçekleştirilecek dönüşümle hammadde, işgücü ve enerji verimliliğini sağlayarak maliyet enflasyonunu ortadan kaldırmak için yeni uygulamaları sahaya indiriyor.
Salgın süreci devam ederken, kovid sonrasına da hazırlık yapan ülkelerin yatırım, istihdam, üretim ve tüketim alanlarında toparlanma mücadelesi gözlerden kaçmıyor. Faiz artırarak ekonomiyi soğutmak istemeyen ülkelerin özellikle tarım ve gıda endüstrisi alanında çalıştıkları, enflasyon oluşturmadan gerçekleştirilecek verimliliğin fiyat artışlarını durdurabilecek en iyi yöntem olduğunu gösteriyorlar.
Gıda endeksi zirvede
Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Teşkilatı (FAO) küresel gıda fiyatları endeksindeki artışa dikkat kesilen ülkeler rekolteleri yukarı çekecek uygulamalara önem veriyor.
2 Aralık 2021 FAO Gıda Fiyat Endeksi, geçen aylarda olduğu gibi Kasım’da da yükselişini sürdürdü. FAO Gıda Fiyatları, Ekim ayına oranla yüzde 1,2 (1,6 puan) artış göstererek 134,4 puan olarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27,3 (28,8 puan) artış gösterdi. Son 4 aydan bu yana gözlenen artış, endeksi Haziran 2011’den bu yana en yüksek seviyesine çıkardı. Kasım ayında; alt endeksler arasında tahıllar ve süt ürünleri en belirgin şekilde artış gösterirken, onu şeker takip etti. Et ve bitkisel yağlar endeksleri ise bir önceki aya göre hafif düştü.
FAO Tahıl Fiyatları, Kasım ayında, Ekim ayına göre yüzde 3,1 (4,3 puan) artış göstererek 141,5 puan oldu ve bir önceki yıl aynı dönemdeki seviyesinin yüzde 22,4 (25,1 puan) üzerinde gerçekleşti. Yüksek kaliteli buğday; önde gelen ihracatçılarda arzın sıkışık ve talebinde fazla olması nedeniyle, son beş aydan beri devam eden yükselişini sürdürdü ve Mayıs 2011’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Gıda özelinde tüm ekonomik faaliyetlerde üretim ve tüketimde fiyatları aşağı çekmenin yolu olarak verimliliği artırmak ve enerji maliyetlerini düşürmek olarak öne çıkıyor.
Enflasyona karşı rekabet
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, salgında etkinin azalmasıyla toparlanmaya başlayan ekonomilerde enerji talebinin hızla arttığını belirterek yüksek talep karşısında doğal gaz ve petrol arzında ciddi sorunlarla karşılaşıldığını söylüyor. Fatih Birol, gelecek dönemde iklim değişikliğiyle mücadelede teknolojik gelişmelerin önemli rol oynayacağının altını çizerek, “ABD-Çin, Çin-Avrupa ve Avrupa-ABD arasında üç alanda ciddi rekabet göreceğiz. Elektrikli araçlar, hidrojen ve mini modüler nükleer reaktörler alanında dünyanın bu üç büyük ekonomik gücü arasında rekabet göreceğiz. Zira Yüksek enflasyon riski dünya ekonomisinin kapısını çalıyor” diyor.
Temiz enerji teknolojilerine yatırımların çok ciddi şekilde artacağını vurgulayan Fatih Birol, “Eski enerji teknolojilerine yatırımların bugünden yarına duracağını söylemek gerçekçi değil ama iştahın azaldığını söylemek mümkün. Birçok ülkede kömür yatırımlarında azalma var. Dünya ekonomisinin yüzde 90’ı şu an itibarıyla sıfır emisyon taahhüdü yaptı ama bizim gördüğümüz ülkelerin taahhütleriyle yapılanlar arasında bir uçurum var. İklim değişikliğiyle mücadelede başarılı olmanın yolu sadece ülkelerin taahhütleri değil, teknolojik gelişmeler ve ülkeler arasındaki temiz enerji teknoloji rekabeti olacak” bilgisini veriyor. Birol, Türkiye’nin ise yenilenebilir enerji potansiyelinin çok yüksek olduğunu ve güçlü teşvik politikasının devam etmesiyle gelecek 5 yılda bu alanda 35 gigavat yeni kapasite oluşturulabileceğini kaydediyor.
Enflasyon niçin yükseliyor
Tedarik zincirinde salgınından kaynaklanan sıkıntılar, ekonomik normalleşmeyle artan tüketici talebini karşılayamayınca dünya genelinde fiyat artışlarını körükledi. Salgınının neden olduğu ekonomik şokun ardından ülkeler toparlanmalarını sürdürürken, yüksek enflasyon ekonomilerin en önemli konu başlıklarından biri haline geldi. Enerjiden gıdaya son dönemde hızlanan fiyat artışları, ülkelerde hayat pahalılığı zirve yaptı.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, büyük ekonomilerinin çoğunda yıllık enflasyon oranlarının tarihi seviyelere çıktığını, gelişmekte olan ekonomilerde de keskin enflasyon artışlarının yaşandığını küresel enflasyon şokunun son aylarda şiddetlendiğini bildiriyor.
Enflasyonu yükselen ülkelerin başında ABD geliyor. ABD Çalışma Bakanlığı’nın son verileri, tüketici fiyatlarının (TÜFE) yıllık bazda yüzde 6,8 ile 39 yılın en yüksek artışını gösterdiğini ortaya koydu.
Bu yılın son Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının ardından yayımladığı karar metninden enflasyonun “geçici” olduğu değerlendirmesini çıkaran ABD Merkez Bankası (FED) gelecek yıllar için enflasyon tahminlerini yukarı yönlü güncelledi.
Euro Bölgesi’nde de Kasım ayında yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle yüzde 4,9'a ulaşarak verilerin toplandığı son 25 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Avrupa Birliği’nde ise Ekim ayında yüzde 4,4 olan yıllık enflasyon, Kasım’da yüzde 5,2’ye ulaştı. İngiltere’de yıllık enflasyon Kasım’da yüzde 5,1 olarak ölçüldü.
Proaktif yaklaşımlar şart
İklim değişikliği, salgındaki belirsizlik ve diğer küresel riskler sebebiyle devletlerde sorumlu yönetimler ve yüksek müdahale kapasitesine ihtiyaç duyulduğunu belirten uzmanlar, artık küresel bazda inisiyatif yüklenecek proaktif yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyorlar.
Dolayısıyla enflasyon, gelişmiş ülkeler gibi Çin, Rusya, Türkiye, Brezilya, Meksika ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelerin de gündeminde.
Çin’de tüketici fiyatları Kasım’da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,3, üretici fiyat endeksinin ise aynı dönemde yüzde 12,9 arttı. Rusya’da da 2020'nin sonlarında başlayan enflasyon artışı devam ederken, son veriler ülkede yıllık enflasyonun 29 Kasım itibarıyla bir önceki haftaya kıyasla yıllık yüzde 8,05’ten yüzde 8,38’e yükseldi.
Brezilya’da enflasyon yüzde 10,7, Meksika’da yüzde 7,4, Güney Afrika’da yüzde 5,5 ve Türkiye’de yüzde 21,3 seviyelerinde.
ABD ve Avrupa’daki yükselen enflasyona karşı ortalama yüzde 5’in altında kalan Asya ülkeleri yüksek arz sorunu yaşamadığı için enflasyonda daha makul seviyede. Bu durumun sebebi, Asya’da tüketici talebimde ani bir artış getirecek uzun vadeli karantinaların olmamasına bağlanıyor.
Uzmanlar, proaktif yaklaşımları herhangi bir hatalı durum için sorumluluğu almak değil, yaşanan olası durumların eksiklerini görerek buna göre mevcut durumu daha iyi hale getirmek olarak tarif ediyor. Aynı uzmanlar söz konusunu yaklaşımların Asya ülkelerinde daha fazla olduğunu ifade ediyor.
Üretimde ESG kuralları
Bir yatırımın performansı üzerinde önemli etkileri bulunabilecek çevresel, sosyal ve yönetimsel uygulamaları ifade eden ESG kriterleri de enflasyonları düşürmede önemli bir etki yapabileceği üzerinde duruluyor.
Yükselen enflasyonlara karşı ekonomide çevresel dönüşüm ve yenilenebilir enerjinin öne çıktığını belirten Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, “Enerji geçişi için zorluklar oluşturabilecek tedarik zincirlerinde bozulma, enflasyonist baskılar, yükselen metal ve mineral fiyatları bileşeninde küresel arz sıkışıklığı konseptini izliyoruz. Fosil yakıt ve mineral kullanımına ilişkin olarak, kıt kaynaklar ve çevresel bozulmanın da etkisiyle yenilenebilir enerji kapsamında ileriye dönük teknolojilerin geliştirilmesi kaçınılmaz” diyor.
Bu yıl ESG fonlarına girişin önemli bir trend kazandığını hatırlatan Erkan, “Elektrikli araç teknolojisi, güneş panelleri, emisyon azaltma gibi yeşil ekonomiye dönüşümde kritik alan yatırımlarının önemli bir yer tutacak olması, artık çevresel teknolojiye adaptasyon noktasında şirketlerin ESG skorlarının çok daha ciddi bir değerlendirmeye tabi olmasını beraberinde getirecek. Yeni çevre ve sağlık krizlerinin önüne geçmek, kovid benzeri kitleleri etkileyecek salgınlardan korunmak için bazı alışkanlıklarda değişim gerekebilir. Bu kapsamda, iklim riskini önleme çabalarının sistemsel düzeyde başarılı olması için yeşil dönüşüm temasına ağırlık verilmesi gerekiyor” bilgisini veriyor.
Yeni finansal model ekonomiye hayat verdi
Pandemi kaynaklı küresel enflasyon Türkiye’yi de yakından etkiliyor. Enerji, gıda ve emtia fiyatlarındaki global artışlar tüketici fiyatlarını Kasım itibariyle daha şimdiden yüzde 21’lerin üzerine atmış durumda. Üretici fiyatları da yüzde 55’e dayandı. Artan küresel enflasyon ve döviz spekülasyonlarıyla tüketici ve üretici fiyatlarındaki yükselişler gözden kaçmıyor. Enflasyon paralelinde döviz fiyatlarında Kasım ayı başından bu yana süren artışlar, ekonomi yönetiminin aldığı acil kararlarla nispeten durduruldu. Doların 18 lira, euronun 20 liradan aşağı döndüğü bir ortamda bundan sonra fiyat istikrarına yönelik davranışlar daha ön plana çıkacak.
Finansal İstikrar Komitesi adı altında Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat sistemini piyasaya süren ekonomi yönetimi hedefine ulaştı. Komite bundan böyle TL’nin değerinin korunması ve tasarrufların güçlendirilmesi için yeni araçlar geliştirecek. Türkiye’de yükselen enflasyona karşı en önemli uygulama olarak öne çıkan Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat sistemi yatırım, üretim, ihracat ve istihdam öncelikli ekonomi modeline de destek verecek.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu iş dünyasının önemli isimleri gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilan ettiği ekonomik önlem paketine ilişkin, “Döviz kurlarındaki aşırıya kaçan, olağan dışı yükselişlerin önüne geçilmiştir. Mali piyasalarda istikrar artmıştır. Türk Lirası’na güveni tesis eden ve istikrarı güçlendiren adımları gayet olumlu buluyor ve destekliyoruz” demişti.
Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat sisteminin devreye girmesi yatırım araçlarını da yakından etkiledi. Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 9,27, dolar/TL yüzde 29,00, euro/TL yüzde 29,89 ve altının gram satış fiyatı yüzde 28,87 değer kaybetti.
Haftaya yurt içinde ekonomik güven endeksi, sektörel güven endeksleri, reel kesim güven endeksi, imalat sanayi ve kapasite kullanım oranı verilerinin takip edilecek.
Söz konusu gelişmelerle piyasalarda durum şöyle oluştu:
BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi, en düşük 1.726,32, en yüksek 2.149,40 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 9,27 azalarak 1.891,28 puandan tamamladı. Gelecek hafta yılsonu olması dolayısıyla yurtiçi ve yurtdışı borsalarda düşük işlem hacimli dalgalı seyir izleneceği tahmin ediliyor. Öngörülere göre borsada 1920 puan seviyesi direnç, 1790 puanlar ise destek konumunda bulunuyor.
DOLAR/TL… Türk Lirası karşısında oransal olarak tarihinin en yüksek kaybını veren dolarda düşüş devam ediyor. Dolar/TL kuru Cuma kapanışına göre TL lehine yüzde 29 değer kaybederek 11,6980 liraya indi. Gece işlemlerinde 10,63 liraya kadar düşen dolarda, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat sisteminin çalışmaya devam etmesiyle 9 liralar gündeme gelebilir. Kurda direnç 11 lira, destek ise 10 lirada. 10 liranın aşağı kırılması dolar/TL’nin tek haneli rakamlara yönelebileceği tahminleri yapılıyor.
EURO/TL… Dövizdeki çözülme diğer yabancı para birimlerinde olduğu gibi euroyu da olumsuz etkiledi. Kur TL’ye karşı yüzde 29,89 değer kaybetti ve hafta sonu kapanışını 13,0370 liradan yaptı. Ancak gece işlemlerinde kur 12,22 liraya indi. Dolarda olduğu gibi euro fiyatlarında iniş devam ederken kurda direnç 13 lira, destek ise 11,5 seviyelerinde olduğu öngörülüyor.
ALTIN… Doların hareketiyle yön bulan altın da döviz fiyatları gibi sert düşüş gösterdi. Haftalık bazda Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 28,87 kayıpla 676,90 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 28,78 azalışla 4.481,00 liraya geriledi. Geçen hafta sonu 1.537,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.095,00 liraya düştü. Uluslararası piyasalarda altın fiyatları ABD ekonomisinin resesyona girebileceğine dair endişelerle yükseldi. Altının onsu ise 1817 dolardan işlem görüyor.
PETROL… Uluslararası piyasalarda 76 doların üzerinde seyreden brent petrolde yeniden geri çekilme başladı. Petrol küresel petrol stoklarının azalmasıyla fiyatlar yukarı yönlü hareket etmişti. Omicron varyantına karşı ülkelerin kapanma isteğinin olmaması da petrol fiyatlarını yukarıda tutuyor. Brentte direnç 78, destek ise 73 dolar seviyesinde. Batı Teksas petrolü (WTI) de 73 – 74 dolar arasında işlem görüyor. Brent ve WTI da ana destek 70 dolar.
KRİPTO PARA… Piyasa omicron virüsü, ABD Başkanı Joe Biden’ın olumlu mesajlarıyla endişelerinden bir miktar rahatladı ve yükselişe geçti. Pazarın iki büyük parası Bitcoin – Ethereum aylık getiri makası yüzde 11,5’e ulaştı. Halen 50 bin 900’lerde işlem gören Bitcoin’in 51 bin doları kırması yeniden 54 bin dolarlı kanalı ortaya çıkarabilir. Ethereum da 4 bin doların üzerinde seyrediyor. Bitcoin haftalık bazda yüzde 9,44, Ethereum ise yüzde 4,14 prim yaptı. Piyasada yüzde 49,5 ile en yüksek prim yapan Terra’nın yanında Polkadot, Ripple ve Cardano’nun yüzde 13’lük haftalık kazançları dikkat çekti. Piyasada haftalık bazda Tether yüzde 0,14, USD Coin yüzde 0,11 oranında değer kaybetti.