ENFLASYON RİSKLERİNE KARŞI ARAÇLAR NETLEŞTİ
Doların 20 Aralık'ta 18 liraya dayanmasından sonra harekete geçen Merkez Bankası (TCMB), kur korumalı mevduatla dövizin ateşini aldı. Swapları yeniden sahaya süren banka, gerekirse faiz silahını kullanabileceğini gösterdi. Banka, oluşacak dış risklere karşı rezervlerini pozitife çevirmeye kararlı.

Sedat YILMAZ
2020 yılı sonundan bu yana dünya yüksek enflasyonla mücadele ediyor. Kovidin ilk yılında evlere kapanma sürecinde harcamaların asgari seviyeye inmesiyle durağan hal alan fiyat artışları bir yıl sonra ekonomilerin açılması, normalleşmenin başlamasıyla zirve yaptı. Merkez bankaları salgın sürecinde yüksek enflasyona karşı sıkılaştırma politikalarını terkederken faiz silahını geri planda tuttular. Ancak son 30 – 40 yılın enflasyonunu gören ülkeler bir yandan tedarik sorunlarıyla enerji, gıda ve emtia fiyatlarındaki artışlara çare ararken diğer taraftan faizi artırarak enflasyon ateşini söndürmeye çalışıyor.
Birçok merkez bankasının faiz artışına geçtiği bu dönemde ABD Merkez Bankası (FED) ile diğer majör bankaların bilanço daraltma ve parasal sıkılaştırma aşamasında gelişen ülkelerin mevcut gelişmelere karşı nasıl politika geliştireceği henüz bugünden belli değil. FED gelecek hafta Çarşamba günü faiz kararını ve parasal sıkılaştırma uygulamalarını açıklayacak. FED, Aralık ayı toplantısında yakın gelecekte enflasyon ve kovid kaynaklı gelişmelerle faiz artırım hızının yeniden düzenleneceğini ve bilanço daraltacağına yönelik mesajlar vermişti. Küresel piyasalar bu faiz artırım mesajını Mart ayı olarak algılamıştı.
Küresel ekonomide enflasyonları yüksek tutan tedarik zinciri ile enerji fiyatları. Petrol Rusya, Ukrayna ve İran ile ilgili gelişmelerle son 8 yılın rekor seviyelerine yükseldi. 90 dolar bandına kadar çıkan petrolün varili halen 88 dolardan işlem görürken dış risklerin artmasıyla fiyat skalasının daha yukarı görebileceğine dair yorumlar yapılıyor.
Petroldeki fiyat artışını, küresel ve bölgesel risklerle beraber fiziki talebin yükselmesi ve OPEC’in talebi karşılayacak yeterli üretimi gerçekleştirmemesi olarak görülüyor. ABD’deki petrol stokları fiyatları dengelerken artan küresel talep fiyatların kısa vadede 86 - 90 dolar seviyesinde hareket edeceğini gösteriyor.
ABD’den konjonktürel adım
FED para politikasında karar aşamasındayken FED eski başkanı ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Dünya Ekonomik Forumu çerçevesinde düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, konjonktürel bir yaklaşım sergileyerek arz ve üretime dönük bir ekonomi modeli benimsediklerini söyledi.
Kovid salgınının tedarik zinciri, enerji, gıda ve emtia fiyatlarında beklenmedik artışları beraberinde getirdiğine vurgu yapan Yellen, birçok ekonomide yer alan zorlukların pandemiyle birlikte daha da zorlaştığını kaydetti.
Ülkede geçen yıl ekonominin yüzde 5’in üzerinde büyüyeceğini gözlemlediklerini, işsizliğin yüzde 4’ün altına gerilemesine karşılık sosyal güvenlik mes’eleleri sebebiyle iş gücü arzının henüz toparlanmış olmadığını belirtti.
Koviddeki belirsizlik ortadan kalkmadan toparlanmanın zor olacağını dile getiren Janet Yellen, “Enflasyon belki geçerli bir politika endişesi. Zira enflasyon 1980’lerden beri görülmeyen rakamlara ulaştı. Zorluklar var ancak enflasyonda gelecek yıl bir azalma bekliyoruz. Fakat bunun için limanlardaki tıkanıklığın hafifletilmesi, iş gücü arzının artırılması gibi adımlarla fiyat baskılarının kırılması gerekiyor” dedi.
Para ve maliye politikalarının artan fiyatları engellemeye yönelik tedbirlerine rağmen salgın geçene kadar ekonomik toparlanma önünde ciddi riskler olduğunu anlatan Hazine Bakanı Janet Yellen, üretime yönelik yeni bir stareji benimsediklerini, yeni yaklaşımın başta vergi indirimlerini ve bürokratik safhaları azaltmadan geçtiğini sözlerine ekledi.
Dört koldan mücadele
Dünya gerçeğinde enflasyonların geçici olmadığı artık iyice belirginleşti. Açıklanan her enflasyon datası son yılların en yüksek fiyat artışı olarak tablolara yansıyor. ABD, İngiltere, Almanya ve diğer gelişmiş ülkelerde dahi açıklanan enflasyon rakamları ekonomilerde oluşan risklerin başını çekiyor. Türkiye’nin de son 20 yılın en yüksek enflasyonuyla karşı karşıya gelmesi de küresel döngünün açık bir göstergesi olarak fiyatları yukarı baskılıyor.
Salgın sürecindeki başarılı sağlık tedbirleri ve kendi kovid aşısını devreye alan Türkiye’de küresel riskler paralelinde, döviz fiyatlarının agresif artışıyla yükselen enflasyonuna karşı kısa vadede geliştirdiği piyasa araçları önce döviz yangınını nispeten söndürmeyi başardı. Şimdi dövizdeki aşağı yönlü seyrin enflasyona nasıl etki edeceği, ekonomi gündemlerinin baş konusu olarak tartışılıyor.
Doların 20 Aralık 2021’de 18 liraya dayanmasından sonra harekete geçen Merkez Bankası (TCMB), kur korumalı mevduatla döviz fiyatlarının yükselişini önledi. Swapları yeniden sahaya süren banka, Ocak ayı PPK toplantısında politika faizini sabit bırakarak gerekirse faiz silahını kullanabileceğini gösterdi. Banka, oluşacak dış risklere karşı da rezervlerini pozitife çevirmede kararlı bir duruş sergiledi.
Halen 13 lirada sabit bir seyre giren dolar kurunun ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırma veya sıkılaştırmaya yönelik adımlarını takibe alan TCMB, enflasyonun birinci sebebi döviz artışlarını karşılamak için savunma hattı oluşturdu. Para politikasında yerine göre sıkılaştırma veya yerine göre gevşeme uygulamalarını sürdüren banka, en kötü şartlarda dahi dolar/TL kurunu 14 lirada tutmak istiyor.
Bankalardaki “kur korumalı Türk Lirası mevduatı”nın giderek arttığını gözlemleyen banka, diğer taraftan ülkeler arası swap uygulamalarını Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile devam ettirdi. Bankanın swap uygulamalarını bölge ve küresel anlamda yoğunlaştıracağı gözleniyor. Ocak ayı PPK toplantısında politika faizini yüzde 14’te sabit bırakan banka, faiz enstrümanlarını sahaya sürebileceğinin işaretini verdi.
Eşgüdümlü politikalar
Türkiye’de her ne kadar döviz fiyatlarının agresif yükselişiyle artan enflasyonda Ocak ayında herhangi bir düşüş olması beklenmiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ifadesiyle, enflasyon Ocak’ta pik yapacak. Bugünden Ocak ayını tahmin etmenin zor olduğu gerçeği doğrultusunda fiyatların aşağı çekilme periyodunun Şubat olmasa da Mart’tan itibaren devreye gireceği gözleniyor.
Enflasyondaki köpüğün Mart ayından önce devreye girmeyeceği yorumlanırken TCMB’nin 20 Ocak’taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında “dezenflasyon” vurgusu yapması aslında ilerisi için umut veren bir söylem. Piyasa iletişimini korumak isteyen TCMB, gerekenin yapılacağına dair yaptığı açıklamalarla ekonomiye yönelik güven tazelemeye çalışıyor.
Gelecek Mart ayında faiz artırma ihtimali kuvvetlenen FED politikaları ve güçlenen dolara karşı planlama yapan TCMB, döviz rezervlerini artırmada tüm para politikası araçlarını devreye aldı. İhracat ve turizm gelirlerinin yanı sıra swap anlaşmalarını başta Ortadoğu ve Çin dahil Orta Asya’ya yaymaya çalışan bankanın maliye politikaları eşgüdümüyle oluşacak ithalatın daraltılmasıyla da döviz rezervlerinin korunacağına dair uygulamaları gündemine aldı.
Banka enflasyonu tetikleyen enerji, gıda ve emtia fiyatlarındaki uluslararası yükselişleri dış ticaretle karşılamayı düşünüyor. Bankanın son gelişmelerle ilgili politikası 27 Ocak Perşembe günü açıklanacak enflasyon raporuyla netleşecek. TCMB haftaya halen TÜFE’de yüzde 36,08, ÜFE’de yüzde 79,89 ve on iki aylık ortalamalara göre TÜFE’de yüzde 43,86 olan enflasyona dair beklentilerini açıklayacak.
Bu arada dün ekonomist ve akademisyenlerle İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde biraraya gelen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TCMB’nin enflasyon raporunu açıklamasından önce ekonomiyle ilgili geniş bir değerlendirme yaptığı gözleniyor.
Ülkeler fiyat artışları endişesini politikalarına yansıtıyor
Küresel bazda enflasyonların zirve yaptığı süreçte merkez bankaları para politikalarında yeni düzenlemeleri gündemlere taşıyor. Hükümetler de maliye politikalarıyla merkez bankalarına destek oluyor.
26 Ocak Çarşamba günü faiz kararını açıklayacak FED’in bilanço küçültme veya parasal sıkılaştırmayla alakalı adımlar ülkedeki tüm FED başkanlıklarına yansımış durumda. FED’in sıkılaştırmaya ne zaman başlayacağı ve hangi oranda sıkılaştırma yapacağı en çok izlenen konular.
Piyasalarda şahinleşen merkez bankaları ve artan jeopolitik risklerle oynaklık artarken, FED’in yıl sonuna kadar en az 4 faiz artışına gideceğini fiyatladı. Rusya ile Ukrayna arasında artan tansiyon ise ayrı bir risk oluşturuyor ve yatırım iştahını azaltıyor.
Yurtdışında ayrıca Çin’in yüzde 8,1’lik büyümesi, yine Çin’de perakende fiyatların yüzde 1,7 olarak belirlenmesi, Kanada yüzde 4,8 ve İngiltere’de yüzde 5,4’lük gözlenen son 30 yılın en yüksek enflasyonu, Euro Bölgesi’nde Ukrayna tedirginliği ve enerji fiyatlarındaki yükselişler en fazla konuşulan konular arasına girdi. Ayrıca Rusya’nın kripto parayı yasaklama adımı dikkat çekti.
Analistler, Rusya ile Ukrayna arasında artan gerilimin küresel ölçekte risk algısını yükselttiğini ve pay piyasalarında satış baskısına neden olduğunu, bölgedeki askeri hareketliliğin de yakından takip edildiğini kaydetti.
Yurtiçinde Merkez Bankası’nın (TCMB) yüzde 14 olan politika faizini sabit tutması, yine bankanın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile 5 milyar dolar tutarında swap anlaşması yapması ve her şeyden önemlisi bankanın TL’yi öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesinin gözden geçirme sürecine girildiğini ifade etmesi, diğer taraftan konut fiyat artışlarının yıllık yüzde 50,5 ile rekor seviyeye çıkması ekonomi açısından önemli bir gelişme oldu. Konutta Kasım ayına göre metrekare fiyatı ortalama 9 bin lira seviyesinde gerçekleşmişti.
Söz konusu gelişmeler doğrultusunda Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 2,98, dolar/TL yüzde 1,00, euro/TL yüzde 1,79 değer kaybederken, altının gram satış fiyatı yüzde 0,13 değer kazandı. Yurtiçi piyasalarda 1000 TL’lik yatırım; borsada 1029,8 lira, dolarda 990 lira, euroda 982,1 lira, altında 1001,3 lira oldu.
Haftaya yurt içinde TCMB’nin enflasyon raporu, TCMB Para Politikası Kurulu toplantı tutanakları, reel kesim güven endeksi ve kapasite kullanım oranı, ekonomik güven endeksi, yurtdışında ise; FED faiz kararı, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) açıklayacağı Global Ekonomik Görünüm Raporu, ABD’de büyüme, dünya genelinde açıklanacak Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) başta olmak üzere yoğun veri gündeminin takip edilecek.
Piyasalarda gelişmeler çerçevesinde performans şöyle oluştu:
BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi en düşük 1.959,40, en yüksek 2.102,97 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 2,98 azalarak 2.011,16 puandan tamamladı. Endeksin 2070 ile 1950 arasında bir seyir izleyeceği tahminleri yapılıyor. Yurtdışı merkez bankaları kararlarıyla hareket edecek küresel piyasalarla hareket edeceği tahmin edilen BIST’in 2000 puan direncinin devamı için yurtiçi gelişmelerin de etkili olabileceği ifade edildi.
DOLAR/TL… Kurun 13,5 bandına oturduğu ortamda 100 günlük ortalamalara bakıldığında euro/dolar paritesi kanalında yükseliş trendi olabileceği yorumlanıyor. Kura yön verecek en önemli gelişme FED’in Çarşamba günü vereceği faiz kararında olacak. Bu hafta TL karşısında yüzde 1 değer kaybederek 13,3970 liraya gerileyen kurda güçlü destek 12,90, güçlü direnç ise 13,70’lerde olduğu görülüyor. 13,50’lerin kuvvetli şekilde aşılması kuru 14’lere yaklaştırabilir.
EURO/TL… Euro bölgesi ve İngiltere’de PMI verilerinin euro/dolar paritesine etki edebileceği düşünülse de Avrupa’da Rusya – Ukrayna arasında yaşanan kriz giderek gündemlerde ilk sıraya doğru tırmanıyor. Enflasyon artışlarına bağlı olarak dolar karşısında gücünü kaybeden euronun toparlanması için iyi bir dataya ihtiyacı var. Euro, TL’ye karşı haftalık bazda yüzde 1,79 değer kaybetti ve haftayı 15,2050’den tamamladı. Kur korumalı TL mevduatının euro üzerinde daha fazla etkisi olduğu gözleniyor. 14,50’de güçlü desteği olan kurun 15,70’de güçlü direnci bulunuyor.
ALTIN… Krizleri seven altın son iki haftadır yükseliş eğilimini korudu. 1855 dolara çıkma ihtimali bulunan ons altının 1830’larda kuvvetli desteği bulunuyor. Rusya – Ukranya krizinin yumuşaması altında bir düzeltmeyi getirebilir. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 0,13 kazançla 795,00 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı yüzde 1,28 artışla 5.320,00 liraya yükseldi. Geçen hafta sonu 1.284,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.302,00 liraya çıktı. Dolar kurunun sabit seyri sebebiyle spot piyasada gram altın stabil. Altında 805 lira direnç, 785 lira destek konumunda olduğu tahminleri yapılıyor.
PETROL… Yeni yılda gelen yüksek talep karşısında arzda sıkıntılar yaşayan petrolde fiyat artışları geri çekilmeler olsa da devam ediyor. ABD’de petrol stoklarındaki yükseliş fiyatları dizginlerken brentte varil 88,5, WTI’da 85 dolardan işlem görüyor. Dünya enflasyon yükselişinde önemli rol oynayan petrol fiyatlarının kısa vadede brentte 86 – 90 dolar arasında seyredeceği tahminleri yapılıyor. Fiyatlara Rusya-Ukrayna krizinin etki edebileceğine dair görüş bildirenler de bulunuyor.
KRİPTO PARA… Haftanın en çarpıcı haberi Rusya’nın kripto parayı yasaklama hazırlığında olmasıydı. ABD’de tahvil faizlerinin artışı da kripto parada sert değer kayıplarına sebep oldu. Pazarın lider parası Bitcoin haftalık bazda yüzde 16,9, Ethereum yüzde 25,3, BNB yüzde 25, Solana yüzde 31, Polkadot yüzde 31,7 oranında değer kaybetti. 40 bin doların altına düşer mi, diye düşünülen Bitcoin 35.491 dolara, Ethereum 2.462 dolara kadar geriledi.