SON DAKİKA
Enerji Pazar 25 Haziran 2023 09:39

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE SON DURUM

Bain & Company tarafından enerji geçişi konusunda yıllık olarak gerçekleştirilen anketlerden üçüncüsüyle ilgili sonuçlar açıklandı. Anket, yöneticilerin düşük karbon salınımlı iş modellerine yaptıkları yatırımları artırdığını, tüketicilerin ise daha fazla harcama yapmaya gönüllü olacaklarına ise kuşkuyla yaklaştıklarını gösteriyor.

Enerji Dönüşümünde Son Durum

Ankete katılan petrol, gaz, kamu hizmetleri, kimyasallar, madencilik ve endüstriyel tarım sektörlerinden yöneticiler, enerji ve doğal kaynaklar alanındaki dönüşümde ön saflarda yer alıyor. İklim değişikliği ve şiddetli hava şartları konusunda kaygılar artarken söz konusu yöneticiler, global ölçekte enerjinin, besinlerin ve diğer birçok önemli materyalin üretimini ve tüketimini değiştirmenin yanı sıra, işletmelerini ayakta tutabilme görevini üstleniyor.

Bain’in 2022 raporu, yöneticilerin karbon azaltım çalışmaları ile işletmelerinin ekonomik gerçekliklerini dengede tutarken gitgide artan bir karmaşıklık ve düzensiz geçiş ile baş ettiğini ortaya koymuştu. Yeni çalışma, aradan geçen bir yılda, jeopolitik konjonktürün söz konusu karmaşıklığı daha da artırdığını, enerji ekosisteminde dengesizliklere yol açtığını, bunun da yöneticilerin kısa vadeli bir ekonomik durgunluğun kapıda olduğu inancına katkıda bulunduğunu gösteriyor. Yöneticiler söz konusu karmaşıklığı daha düşük karbonlu bir geleceğe yönelik yönetme kabiliyetlerine hâlâ güvenmekle birlikte, küresel durumla ilgili endişe duyuyorlar.

“Türkiye sürdürülebilirlik maratonunda önemli bir rol üstlenebilir”

Sürdürülebilirliğin önemine dikkat çeken Bain & Company Türkiye Ortağı Armando Guastella konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle dile getirdi: “İşin temelindeki etik faktörlerin yanı sıra iş dünyası liderleri tarafından geniş çapta değer yaratmak için stratejik bir kaldıraç olarak kabul edilen sürdürülebilirliğin, artık yalnızca bir yasalarla uyumluluk meselesi veya bir itibar faktörü olarak görülmesi söz konusu değil. Aslında, karşılaşılan bazı engellere karşın Türkiye, sürdürülebilirlik dönüşümünün fırsatlarını değerlendirmek açısından oldukça iyi bir konumda. ESG tek kişilik bir oyun değil ve bu ülke, değişimi kucaklamaya hazır genç bir iş gücünün yanı sıra yüksek düzeyde dijital olgunluk ve ilgili bazı sektörlerde kilit konumdaki şampiyonların varlığından da yararlanarak bu maratonun kazanılmasında önemli bir rol üstlenebilir.”

Rapordaki en dikkat çekici bulgulardan bazıları ise şöyle:

Yöneticilerin çoğu, dünyanın tamamına kıyasla sıfır emisyon yolunda daha iyi ilerlediklerine inanmaya devam ediyor; yaklaşık üçte biri ise benzer kurumlara kıyasla daha iyi ilerlediklerine inanıyor.

Şirketler 2023’te sermayelerinin %24’ünü yeni büyüyen iş modellerine ayıracaklarını öngörüyor. Kuzey Amerika bu konuda Avrupa’ya yetişiyor.

Yeni düşük karbonlu yatırımlar için sermayeye erişimde büyük bir engel bulunmazken yatırımlardan getiri sağlamak zorlaşıyor. Müşterilerin çoğu, söz konusu yeni iş modellerinin yeterince desteklenmesi için çok daha fazla ödeme yapmaya gönüllü değil, bu durumda şirketler yatırımları teşvik etmek için devlet politikalarına ihtiyaç duyacak.

Yenilenebilir kaynaklar, yapay zeka (AI) ile diğer dijital teknolojiler ve enerji depolama, 2030'a kadar sektör için en kritik teknolojiler olacak. Orta Doğu'daki yöneticiler hidrojen ve karbon yakalama konusunda iyimser, ancak diğer birçok bölgedeki yöneticiler bu teknolojilerin 2030'dan sonra daha önemli ve yaygın hale gelmeye başlayacağını düşünüyor.

Özellikle Kuzey Amerika’da ve Orta Doğu’da ön hat çalışanları bakımından ve bütün sektörlerde mühendislik ve dijital uzmanlık alanlarında işgücü eksikliği önemli bir engel oluşturuyor.

Küresel Perspektifler

Yöneticiler önümüzdeki birkaç yılda karbonsuzlaşma hızında bir azalma bekliyor. Ancak bu yavaşlamanın ılımlı bir seyirle gerçekleşmesi bekleniyor. Karbonsuzlaşma çabaları ilerlemekle birlikte, enerji pazarlarındaki karışıklıklar nedeniyle Rusya menşeili doğal gaz eksiğini karşılamak için daha fazla kömür tüketildi. Katılımcılardan birkaçı, 2022’de yaşanan olaylar nedeniyle yatırımların tekrar kıtlığa çare bulmaya ve kısa vadede enerji maliyetlerini düşürmeye odaklanabileceğini söylüyor. Bununla birlikte, jeopolitik konjonktür dolayısıyla ülke ve şirketler daha kendine yetebilir hale gelmek istedikleri için yenilenebilir enerjiye sermaye aktarımı hızlandı.

Ankete katılanların yanıtlarının ortalaması alındığında, dünyanın sıfır karbon emisyonuna ulaşabileceği yıl olarak 2057 belirtilmeye devam ediyor. Katılımcılar emisyon azaltımlarının 2030’a kadar güncel vaatlere ulaşabilmesini, daha sonra 2057'ye kadar net sıfıra ulaşacak şekilde hızlanmasını bekliyor. Bunun olabilmesi için 2030'dan sonra birçok değişikliğin gerçekleşmesi gerekiyor. Örneğin Uluslararası Enerji Ajansının tahminlerine göre, dünyada 2050'ye kadar net sıfıra erişilebilmesi için temiz enerji yatırımlarının 2030’a kadar güncel 1 trilyon dolarlık seviyeden 4 trilyon dolara ulaşması gerekiyor. Bununla birlikte, söz konusu yatırımları yapan şirketler, bu projelerin ekonomik olarak uygulanabilir olduklarını ve fiziksel engellere (örneğin, materyallerin, işgücünün, tedarik zincirinin mevcudiyeti) rağmen gerçekleştirilebileceklerini garanti altına almak durumundalar.

Yöneticilerin yaklaşık üçte biri, diğer kuruluşlara kıyasla net sıfır hedefi yolunda daha ileride olduğuna inanıyor, üçte ikisi ise bütün dünyaya kıyasla daha hızlı ilerlediklerine inanıyor.

Beş yöneticiden dördü, projelerde kabul edilebilir getiri yaratma kabiliyetinin enerji sisteminin karbonsuzlaşması önündeki esas engeli oluşturduğunu düşünüyor. Yöneticilerin endişeleri, müşterilerin (genel geçer olmamakla birlikte, düşük karbon emisyonlu iş modellerinin ölçeklendirilmesini zorlaştıracak ölçüde) fazladan ödeme yapmaya gönülsüz yaklaşmalarından ileri geliyor. Böyle olunca yöneticiler, açığı kapatmalarına yardımcı olacak devlet politikaları ve mevzuata ilişkin destek bekliyor.