"EN ÇOK VERGİ VEREN SEKTÖR"
Odak Otomotiv Genel Müdürü Seda İçin Taymez, Çin'den batıya kayacak olan üretimde otomotiv ve tekstil başta olmak üzere birçok sektöre önemli fırsatlar geldiğini söyledi.
Röportaj Neşe BERBER
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
1999 yılında otomotiv sektöründe çalışmaya başladım.
Tam 21 yıldır bu sektördeyim. Bugüne kadar üç büyük markada, satış, şube yönetimi, satış sonrası iş tanımları ve genel yönetim alanlarında görev aldım.
Şu an Haldız Grub’a bağlı Opel Odak ve Hyundai Odak olarak, toplam 3 tesiste hizmet veren iki şirketin Genel Müdürlüğünü yapmaktayım.
Grubumuza bağlı 12 acenteden oluşan sigorta işimiz de bu iş tanımı kapsamında bulunuyor.
Otomobil dünyasını bize değerlendirir misiniz?
Odak Otomotiv olarak otomobil dünyasının, otomotiv üretimi ve yan sanayii gibi üretici değil; satış ve satış sonrası hizmet ve yan ürün ve hizmetlerinin satışını gerçekleştiren bir grubuz.
O nedenle, mağazacılık, kurumsal satış, sigorta, satış sonrası hizmetler bölümlerinden oluşan bir iş akış modelinin içerisindeyiz.
Otomotiv dünyasında, markalar esasen, pazarlama ve satış modellerinin Everest Zirvesini temsil ederler. Otomotiv sektörü tüm dinamikleri ile iş hayatının bir anlamda en sert rekabetinin ve en dinamik çalışma koşullarının bulunduğu bir sektör.
FMCG sektörüyle beraber tüm lisansüstü eğitim programlarında da işlendiği üzere, senelerdir her tür fikir ve açılımla denenmiş binlerce tecrübe ile her sektöre benchmark olacak bir sahada görev alıyoruz.
Sektör bu anlamda her zaman dinamikti her zaman ekonominin en önemli kaldıracıydı. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada da, yarattığı iş gücü, vergi politikalarının merkezinde oluşu, alırken de satın aldıktan sonra da vergi sisteminin içinde yer alan, akaryakıt, bankacılık ve finans sektörlerinin vazgeçilmezi konumundadır.
Ülkemizde yerleşik üreticileri ve tüm markaların çok büyük bir ölçekte bayi ağını da düşündüğümüzde, istihdama etkisi de ekonominin çimento unsurlarından biri kılıyor sektörümüzü...
Şirket politikalarınız nelerdir neler yapıyorsunuz? ** Sektördeki durumunuz ve 2020 ekonomik hedefleriniz nedir?
Haldız Grubun temsil ettiği markalar segmentlerinde çok güçlüler.
Odak Opel olarak senelerdir markanın birincisiyiz.
Odak Hyundai’da İstanbul birinciliğimiz önemli bir değer. Ülke çapında da aynı seviyeye çıkmak meşakkatli bir hedef olarak önümüzde...
Bu nedenle biz, temsil ettiğimiz markalarımızın ülke pazarındaki artışı için de kendimizi sorumlu görüyoruz. Odak ailesi olarak giderlerimiz ve verimlilik anlamında, çok daha karlı bir şirket yapmak ise kurumsal olarak kendimize karşı sorumluluğumuz. Şirket politikalarımızın merkezinde finansal verilerden önce, insana verilen emek öne çıkar. Bu anlamda, hem şirket çalışanlarımız hem de hizmet verdiğimiz müşterilerimiz arasında sağlam, güven veren bir köprü kurmamız gerekliliği en önemli manifestolarımızdandır.
Satıştan geldiğim için; onbinlerce satışın içerisinde her bir satışın, o aracı alan kişi için ne kadar önemli bir gündem ve öncelik olduğunu hiçbir zaman unutmamamız gerektiği de önemli bir ayraçtır.
Sizin için 1/27.000 oranında bir rakam sıradanlık arzeder ise, o ailenin belki de senelerdir hayalini kurduğu aracın öneminden uzaklaşırsınız. Biz, şirket politikamızı, tam da bu finansal gereklilikler ve bu tip manevi dokunuşların, maddi-manevi değerlerine yakın tutmaya çalışıyoruz.
Türkiye’ye ne kadar katma değer sağlıyorsunuz?
Ülkeye katmadeğerin en önemli konusu aslında sadece grubumuzun değil belki de tüm sektörün katkısı ile de ifade edilebilir.
Kendi satış bedelinden çok daha yüksek tutarda vergi üreten bir ürün satıyoruz. Bu ürün, sisteme girdiği andan itibaren, yıllık MTV, trafik sigortası, kasko gibi, satış sonrası hizmet satışı gibi, aksesuar ve akaryakıt satışı gibi bir çok kaldıracın sebebinin doğumudur arabanın satışı.
Hele ülkede üretilen bir markadan bahsediyorsak, yan sanayi ve outsource edilmiş ürünlerle birlikte bir çok sektörün temel dayanağı durumundayız.
Ancak bunların ötesinde yüzbinlerle ifade edilecek bir istihdamın da nedeni durumundayız.
Kurumsal olarak bu büyük ölçekte nasıl ayrılıyoruz diyecek olursanız, katma değeri korumak misyonumuzdan bahsedebilirim.
Daha önce hiçbirimizin tecrübe etmediği büyük bir krizle sınanıyor olmamıza rağmen, istihdamda ve atılımda küçülmeyerek, devamlılığımızla, kolay dönemde herkesin sağlayabileceği katma değeri, azalan işe rağmen koruyarak, katma değere de bir katma değer getirdiğimizi söyleyebilirim.
Dünya ekonomisinin gidişatı hakkında neler söylemek istersiniz?
Dünya ekonomisinde çok büyük bir güç savaşı gözlemliyorum. Doların egemenliği, kripto paraların yeni dünya düzenindeki yeri, üretimin Çin ekseninden batıya kayma sonuçları gibi gelişmeler göreceğiz.
Yeni medeniyet düzenine bizim neslin alışması elbette çok zor olacak. Ekonomik anlamda da, sektörel anlamda pandemi krizini fırsata çevirecek iş kolları da olduğu bir gerçek.
Ülkemizde, Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyib Erdoğan’ın işaret ettiği konuları iyi analiz etmemiz lazım. Çin’den batıya kayacak üretim işlerinde, otomotiv ve tekstil başta olmak üzere bir çok sektöre de müthiş fırsatlar geliyor olacak.
Bu dönemde, birçok markanın ülkemizde üretime başlayacağını ya da ülkemizdeki mevcut üretimlerini arttıracağını söyleyebiliriz. Pandemi kötü bir rüya ise, uyandığımız anda da göreceğimiz gerçek bu olacak. Ben bu anlamda bardağın dolu tarafına bakmamız gerektiğine inanıyorum.
İstihdama ne kadar katkı sağlıyorsunuz?
Odak Pazarlama olarak toplam 255 kişi istihdam ediyoruz.
Krizde personel sayısı anlamında küçülmedik, devletimizin KSÇİ desteği ile yaralarımızı sardık. Bu destek gerçekten çok önemliydi.
Sektörün beklentileri, sorunları ve amacınız nelerdir?
Sektörümüzün dinamizmi aslında inanın sorunları düşünecek zaman bırakmayacak bir tempo yaşatıyor bize...
Tüketici 250.000 liralık bir araç aldığında bizim ciddi bir miktar kazanç elde ettiğimizi zannediyor.
Halbuki bu aracın fatura fiyatına baktığınızda, kimseyi bizim 500 lira karla araç sattığımıza inandıramıyoruz. Sert rekabet koşulları olması gereken karlılıklara ulaşmamızı engelliyor.
Tüketici eskisi gibi bir hafta sonunu 3 plaza gezip; araç alacak düzenden, internetten alımı yapmak ister düzeneğe geçmek istiyor.
Yeni dünya düzeninde, gelenekselleşmiş mağazacılığın, toplam satışlardaki porsiyonunun düşeceğini öngörüyorum.
Perakendecilik de yüzdesel olarak online satışa gitmek sınavını vereceğinden, hepimiz pozisyonumuzu buna göre ayarlamaya başlamalıyız.
Bu arada, şirketlerin kiralık araçlarla hatta mülk araçlarla ilgili giderlerini mahsup ediş şekillerinin 2020 yılından itibaren değişmesi ile birlikte, alışverişlerin yüksek segmentten orta segmente doğru kayacağını öngörüyorum.
Devlet büyüklerimiz en iyisini bilirler; ancak, araçlardaki vergi yükünün oran olarak azaltılması, tüm yan unsurlarıyla bakıldığında daha dinamik daha çok satış olacak bir kültüre bizi götürür diye düşünmekteyim.
Birçok ülkeye uçuşlar koronavirüs nedeniyle iptal edildi. Yurt dışındaki işlerinizi nasıl yönetiyorsunuz? Türkiye ihracatı tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle nasıl etkilenecek? Koronavirüsüne karşı tedbirleriniz var mı
Mart ayında satış artışlarına rağmen, genel süreçte geçtiğimiz yıla kıyasla düşüş sözkonusu. Covid19 krizi bizi olumsuz etkilecek; bu net.
Biz, Opel’de marka olarak, alokasyon ve Pazar payı pozisyonumuzu iyi ayarladığımızdan, geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla 2 misli büyüme sağladık.
Ancak bu kurumsal başarımız, sektör ortalamasının tersine bir harekettir. Sektörel anlamda, aksine, bir küçülüş sözkonusudur.
Ülkemizde Covid sonrası fırsatların doğacağını; düşünüyorum.
Çin’den haklı, haksız her tür kaçışın adreslerinden biri Pakistan, Türkiye gibi ülkeler olacak.
Türkiye, otomotivde senelerdir üretim yapan, ihracat yapan bir ülkedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ paketini nasıl değerlendiriyorsunuz?
KSÇİ ve kamu bankalarının düşük finansman sağlaması gibi birinci dereceden faydalandığımız enstrümanlar söz konusu oldu. Müteşekkiriz.
Devletin geliri doğal olarak vergiden geliyor. Bu anlamda çok zor bir yükün altında olmalarına rağmen önemli bir destek sağladılar. Bunun kıymetini bilerek daha da çok çalışacağız.
Otomotiv alımını kolaylaştıracak düşük finansman desteği de direkt sektörümüzün inkişafını hedef almış bir hamleydi. Bunun da olumlu etkilerini göreceğiz.
Kadın yönetici olarak çalışanlarınızla iletişiminizi değerlendirir misiniz?
Öncelikle şunu söyleyeyim, sektörümüzde, kadın genel müdür yok denecek kadar az. Herhangi bir yöneticinin çalışanlarla ilişkisinde ana unsur empati yeteneğidir diye düşünüyorum. Empatide aşırı iyimser bir yaklaşımdan bahsettiğim anlamı çıkmaması lazım.
Empati “karşı tarafı anlamaktır” diye özetlenecek olursa, cevabım “önce, karşı tarafın ne iş yaptığını bilmeniz lazım” olur.
Farklı konumlarda çalıştıysanız, çalışmaktan zevk alıyorsanız; empati yeteneğiniz sadece duygusal bir kayırıcılıkla değil, o iş nasıl yapılır analitiği ve pratiği ile de gelişiyor. İşte bu hybrid empati anlayışı, hem karşınızdakini anlamayı, hem de o işin esasen nasıl yapılması gerektiğine dair “didaktik” söylemlerde bulunamabilmenizi sağlıyor.
Aldığınız reaksiyon ve sonuç da bu nedenle pozitif oluyor. İletişimimin merkezinde bu anlayış yatmaktadır.
Kadınların iş hayatındaki yeri nedir size göre
Her şeyden önce, “Kadının iş hayatındaki rolü” diye bir cümle kurmadığımız bir dünya istiyorum. Bu cümlede bile çok ince bir ayrım var maalesef.
Ancak farkındalığı anlatmak adına bazı verilerden bahsetmem lazım.
Sektörümüz erkek egemen bir sektör olmasına rağmen, şirketlerimizde %39 oranda kadın istihdamı sözkonusu. İstihdamda fırsat eşitliği anlamında harika bir oran bu. Daha iyisi için de İK politikalarımızı güncelledik; çalışıyoruz.
PWN (Profesyonel İş Kadınları) Derneğinin aktif üyesiyim. Kadınların iş hayatında sürdürebilir bir şekilde var olmaları ve liderler olarak yükselmelerini desteklemek misyonumuz.
Çalışan kadın, ışık veren kadındır, kendi çocuğuna, ailesine, etrafına, iş arkadaşlarına ve en önemlisi “kendine”.
Devletimizin kadın istihdamı oranını arttırma politikalarını çok değerli buluyorum. Belki, işletmelere, kadın çalışanlara daha düşük SSK ödetilmesi ve hatta, engelli çalışan çalışma oranlarında uygulandığı gibi, zorunlu kadın istihdam oranı dayatılması, kadının iş hayatında yer alma oranında çok daha hızlı artışlar gösterecektir.