EKONOMİLERDE 'FAİZ' KORKUSU
FED Başkanı Powell'ın ekonomik canlanmada hedefin çok uzağında olduklarını, ekonomik aktiviteyi desteklemede kararlı durduklarını belirtmesi ABD'de enflasyon ve beraberinde tahvil faizlerinin yükseleceği beklentilerini artırdı. Devletlerin dış borçlanmasını yakından ilgilendiren 21 trilyon dolarlık hacme sahip ABD tahvil piyasası faizinin yüzde 2'lere çıkacağı öngörüleriyle gelişen ülke piyasalarından fon çıkışı hızlandı.
Sedat YILMAZ
Küresel koronavirüs salgını tedbirleri etkisiyle merkez bankaları ile devletlerin genişlemeci politikalarının devamı, aşılama, artan gıda ve emtia ithalatıyla başta ABD olmak üzere ekonomik aktivitenin hızlanması küresel enflasyonda artış beklentilerini yükseltti. Bu durum ABD tahvil getirisi oranlarını artırırken gelecekte yüksek faiz öngörülerini beraberinde taşıdı.
ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell hafta içindeki açıklamasında, FED’in enflasyon hedefine ulaşmak için tüm araçlarını kullanacağını, zira piyasalardaki düzensiz koşulların endişe duymak için bir sebep olduğunu söyledi. Powell, “Küresel düşük enflasyon ortamı yakın zamanda değişmeyecek. Varlık alımlarını azaltarak insanları şaşırtmak istemiyoruz. Dolayısıyla hedeflerimize ulaşmanın halen çok uzağındayız ama hedeflere ulaşma sözümüze güçlü şekilde bağlıyız. İstihdamda artış beklemek için gerekçelerimiz var. Ancak yine de 2021’de tam istihdama ulaşılması pek mümkün görünmüyor. Enflasyonda geçici bir artış görülmesi halinde sabırlı olacağız” dedi.
Piyasalar olumsuz algıladı
FED Başkanı Powell’ın “güvercin” sayılabilecek açıklamaları, piyasalar tarafından olumsuz algılandı. Powell’ın mevcut durumda enflasyonun artabileceğine dair sözleri ABD 10 yıllık tahvil faizlerini önce yüzde 1,5, daha sonra yüzde 1,61’in üzerine taşıdı.
Devletlerin dış borçlanmasındaki faiz oranlarını yakından ilgilendiren 21 trilyon dolarlık hacme sahip ABD tahvil piyasası faizinin yüzde 2’lere çıkacağı öngörüleriyle ABD tahvil getirilerindeki bu artış küresel piyasalarda moralleri bozarken borsalarda yüksek satışlar gündeme geldi. Gelişmekte olan ülke piyasalarından döviz çıkışları hızlandı. Küresel bazda birçok borsa 2021 yılında elde ettiği kazançlarını geri vermek zorunda kaldı.
Endeks olarak 92’ye dayanan ABD doları diğer ülke para birimleri ve emtia fiyatları karşısında değer kazanırken altının onsu kritik 1700 dolar sınırına indi. Gümüş fiyatları 29 dolar zirvesinden 25 dolara geriledi. Piyasaları bozan Powell’ın açıklamalarından Türk Lirası varlıkları da olumsuz etkilendi. Dolar/TL kuru 7,58 ile 28 Aralık’tan bu yana en yüksek seviyesini gördü. Türkiye CDS’leri hafta içinde 323’e çıktı. Gösterge tahvil faizi yüzde 16’yı geçti.
Faiz ve CDS’ler yükseldi
ABD 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 1,61’leri görmesi Türk Lirası varlıklarını da olumsuz etkiledi. 6,8’lere kadar dolar/TL kurunu bir anda 7,58’lere kadar taşıyan söz konusu faizlerdeki artış borsada da satışlara sebep oldu. 7,44 seviyesinde seyreden dolar kuru 28 Aralık 2020’den bu yana en yüksek seviyesini görmüş oldu. Söz konusu durum Türkiye’nin CDS’lerini de 300’ün altından 323 seviyelerine kadar yükseltti. CDS’ler şu anda 313,46 seviyesinde hareket ediyor.
ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin yükselişiyle birlikte 26 Şubat’ta Borsa İstanbul’un 1471 puanla son haftaların en düşük değerine inmesi ve dolar/TL kurunun 7,38’lere çıkmasıyla başlayan süreç, Powell’ın moral vermeyen açıklamalarıyla devam etti ve bu açıklamalardan Türkiye piyasası da olumsuz etkilendi.
Yeni ekonomi politikalarıyla yükselişe geçen borsa, yurt dışı piyasaların düşük hacimli işlemlerinden etkilense de Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal’ın ekonomiye dair açıklamaları ve iyi gelen ekonomik aktiviteler yatırımcıyı borsada tutmasını bildi. Tüm yurt dışı borsaların kayıpta olduğu haftada Borsa İstanbul yüzde 0,26 kazançla 1541 puandan haftayı tamamladı.
Türk piyasalarında en büyük olumsuzluk tahvil piyasasında gözlendi. 2 yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 3’ün üzerinde artış kaydederek yüzde 16,1’e kadar yükseldi. 5 yıllık tahvil faizi yüzde 14,66’dan, 10 yıllık tahvil faizi yüzde 13,86’dan işlem gördü.
FED’in faiz artırımı ve bilanço küçültme politikalarıyla ABD 10 yıllık tahvil faizi Ağustos 2018’de yüzde 3’e, 30 yıllık tahvil faizi yüzde 1,14’e ve 2 yıllık tahvil faizi yüzde 2,6’ya çıkmış, gelişmekte olan ülke ekonomileri oldukça zorlu dönemler yaşamıştı.
Politika faizi artar mı?
Piyasa analistleri Powell’ın açıklamalarını erken bulduklarını ve FED’i zor durumda bıraktığını belirtirken faizlerin yüzde 2’nin altında kalması ve piyasa dengesi için gereken her türlü tedbirin alınmasının gerekliliğine vurgu yaptılar. Powell’ın güvencin yaklaşımının; pandeminin ekonomik aktiviteyi hızlandırmaya yönelik olduğunu, ancak enflasyon artışını körüklediğini dile getiren analistler, enflasyonun beklentilerin üzerine çıkması durumunda faizleri toparlamanın zor olacağını ve sürecin bu şekilde sürmesi durumunda FED’in yakın gelecekte faiz artışlarına başlayabileceğini yorumladılar. Analistler, ABD’nin faiz artırması durumunda gelişen ülkelerden yüksek para çıkışlarının yaşanabileceğine dikkat çektiler.
Dünyada özellikle tahvil piyasalarının yüksek bir tedirginlik yaşadığını, pay piyasalarındaki zayıflığın artması durumunda ABD 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 2’leri görebileceğinin altını çizen analistler, uzun vadeli tahvillere olan ilginin arttığını, bu durumun ise piyasalar açısından olumsuz bir görüntü sergilediğini kaydettiler.
ABD 30 yıllık tahvil faizinin yüzde 2,3’e çıktığını ve 10 yıllık tahvilin de aynı yolda olduğuna dikkat çeken analistler, 30 yıl vadeli ABD tahvilinin ihale fiyatı ile teklif edilen fiyatın arasındaki farkın Mart 2020’den bu yana en yüksek seviyeye çıktığına vurgu yaptılar.
Analistler halen ABD 2 yıllık tahvil faizinin yüzde 0,13, beş yıllık tahvil faizinin yüzde 0,79 ve 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 1,56 seviyesinde hareket ettiğini hatırlattılar.
Tahvil faizi devreye giriyor
Bazı analistler ise FED’in artan enflasyona karşı pandeminin de etkisiyle düşük faiz politikası çerçevesinde politika faizine dokunmayacağını, faiz artışını tahvil üzerinden piyasaya bırakacağını tahmin ediyor. FED’in uzun vadeli tahvil faizlerinin artmasına müsaade edebileceğinin altını çizen analistler, bankanın daha güçlü bir ekonomik görünüm sağlamak için politika üreteceğini öngörüyor. 2021’de başta ABD olmak üzere tüm ülkelerde enflasyonların yükseleceğine işaret eden analistler, normal şartlarda FED’in faiz artırması gerektiğini, ancak koronavirüs salgını sebebiyle bunu yapmanın zor olduğunu, FED’in faiz artırma konusuna çok uzak olduğunu ve enflasyonu ekonomik aktivideki bir iyileşme olarak görmek istediğini kaydediyor.
ABD’de şu anda ekonomideki nakit para, vadesiz mevduat ve çeklerin toplamı olarak bilinen M1 para arzının yüzde 70, M1 ile birlikte tasarruf ve kısa dönem vadeli mevduatları ihtiva eden M2 para arzının yüzde 25 arttığına dikkat çeken analistler, söz konusu artışın enflasyon patlaması yapacağını, mecburen faizlerin de bu ortamda yükseleceğini dile getiriyorlar. Halen söz konusu durumla ilgili fiyatlamaların oluştuğunu ve yakın gelecekte ABD’de enflasyonist bir ortamın ortaya çıkacağına vurgu yapan analistler, FED’in ne pahasına olursa olsun politika faizini yükseltmek istemediğini faiz işini piyasa ile halletme yoluna gideceğini sözlerine ekliyor.
ABD tahvili niçin önemli
ABD tahvilleri dünyada devletlerin dış borçlanmalarıyla ilgili faiz oranlarının belirlenmesinde önemli rol oynuyor. Ülkelerin dış borçlanmasında ABD 2 yıllık, 10 yıllık ve 30 yıllık tahvil faizleri gösterge olarak alınıyor. Bir ülke dış borç almak istediğinde ABD tahvil faizleri ile birlikte kendi risk primi olan CDS’lerine göre faiz ödemek zorunda kalıyor. ABD’de faizlerin yükselmesi birçok gelişmekte olan ülkenin borçlarını ödeme konusunda zorluklar yaşatabiliyor. Bu durum ise yerel para birimi dolar karşısında değer kaybediyor ve CDS’leri daha da yükseltebiliyor.
Geçen 26 Şubat’ta ABD 10 yıllık tahvil getirisinin 2016 yılından bu yana enflasyon endişeleriyle yüzde 1,6’ya çıkmasıyla dolar/TL kuru 6,8’den 7,47’ye kadar çıkmış, Türk tahvil piyasası da yukarı yönlü hareketlenmişti.
Diğer taraftan ABD tahvilleri dünyada güvenli, düşük riskli ve likit varlıklar olarak kabul ediliyor. Bu durum diğer birçok finansal varlık için önemli bir gösterge niteliği taşıyor. ABD tahvilleri nakit paraya ihtiyaç duyulması durumunda hızlı bir şekilde düşük maliyetle satılabiliyor. Ayrıca bu tahviller kara gün dostu olarak gecelik kredilerde teminat olarak da kullanılabiliyor. Böylece ABD tahvil piyasasında faizlerin artması veya dengenin bozulması durumunda küresel piyasaların işleyişinde de ciddi olumsuzluklar yaşanacağı ortaya çıkıyor.
ABD tahvil faizleri piyasada yine yön belirleyecek
ABD tahvil faizlerindeki hareketlilik gelecek hafta da ekonomi gündeminin başında geliyor. ABD’de henüz Senato’da bekleyen 1,9 trilyon dolarlık pandemiye karşı ekonomik destek paketi ile Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), ABD’deki artan tahvil faizlerine karşı alacağı faiz kararı piyasalar açısından önemli olacak.
ABD tahvil faizlerinin artışıyla birlikte gelişen ülkelerden fon çıkışları doları diğer para birimleri karşısında değerlendirdi. Bu hafta Türk Lirası dolar karşısında Güney Afrika randı, Brezilya reali ile birlikte yüzde 1 değer kaybetti. Rusya rublesi ise 69 dolara yükselen petrol fiyatlarındaki yüzde 7’lik artış sebebiyle diğer gelişen ülke para birimlerinden pozitif ayrıştı.
Yurt içinde ise 2020 büyüme (GSYH) ve Şubat ayı enflasyonu takip edilirken TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın yazılı olarak yaptığı para politikasıyla ilgili açıklamaları ekonomi gündemine damgasını vurdu.
BIST 100 endeksi hafta genelinde dünya borsalarından pozitif ayrışırken, döviz kurlarındaki yükselişe rağmen ulaştırma ve turizm hisselerindeki toparlanma, endeksin yükselişinde etkili oldu.
Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 4,80, Dolar/TL yüzde 1,19 değer kazandı, altının gram satış fiyatı yüzde 1,74, Euro/TL yüzde 0,31 değer kaybetti. Bu hafta Türkiye piyasalarında 1000 TL’lik yatırım Borsa İstanbul’da 1048 lira, dolarda 1011,9 lira, euroda 996,9, altında 982,6 lira oldu.
8-12 Mart haftasında Türkiye’de işsizlik oranı, cari denge, TCMB beklenti anketi ve sanayi üretimi ekonomi gündeminde öne çıkıyor. Ayrıca gelecek hafta Bizim Toptan, Bimaş ve Vestel finansal sonuçları açıklanacak. ABD’de enflasyon, hazine bütçe dengesi, Michigan tüketici güven endeksi, Euro Bölgesi’nde ECB faiz kararı, GSYH ve Çin’de enflasyon verileri takip edilecek.
BIST 100… BIST 100 endeksi, en düşük 1.491,13, en yüksek 1.553,96 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 4,80 artarak 1.541,98 puandan tamamladı. 1560 direncini takip edecek borsanın 1450 desteğinde hareket etmesi bekleniyor. 1500 puan altında satış baskısı gündeme gelebilir.
DOLAR/TL… ABD doları haftalık bazda yüzde 1,19 değer kazanarak 7,4940 liradan tamamlandı. Kur şu anda 7,53 seviyesinden işlem görüyor. ABD tahvil faizlerindeki hareketliliğe göre kur 7,60’ı direnç, 7,30’u destek olarak çalıştırabilir.
EURO/TL… Avrupa Birliği parası euro haftalık yüzde 0,31 azalarak 8,9550 liraya geriledi. FED Başkanı Powell’ın açıklamalarıyla birlikte yükselen ABD tahvil faizleri ve ECB’nin hafta içi faiz kararı euronun seyrinde etkili olacak. Halen 8,9 seviyesinde hareket eden euro/TL kurunda 9,30 direnç, 8,75 destek olarak takip edilebilir.
ALTIN… Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 1,74 kayıpla 411,20 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 1,73 azalışla 2.729,00 liraya geriledi. Geçen hafta 678,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı ise 667,00 liraya düştü. ABD tahvil faizlerinin yükselişiyle 1700 dolar desteğini test eden ons altının, faizlerdeki harekete göre 1670 destek 1730 direnç bölgesinde hareket etmesi bekleniyor. Gram altın ise dolarla yukarı yönlü hareket etse de onstaki düşüş yükselişi frenliyor. Altın 411 liranın üzerinde kalabilirse 424 lira ve üzerine deneme ihtimali var. 411 liranın altına gelirse 393 lira güçlü destek olarak aşağıda bekliyor.
PETROL… OPEC toplantısından gelen kesinti kararının 1 ay daha uzatılacağına dair açıklamalar, aşılama, ABD’nin yeni 1,9 trilyon dolarlık paketi, ABD işsizlik verilerinin iyi gelmesi, küresel ekonominin yeniden normale dönme beklentileri petrolde fiyatları yükseltti. Haftanın son günü yüzde 4 artışla 69 dolar bandını yukarı kıran brent petrolde yükseliş beklentisi hakim. Teksas tipi petrol (WTI) 65 doları aşarken brentte de yukarı yönlü hareket süreceğe benziyor. WTI’de direnç 66 dolar, destek 63 dolar, brente ise destek 67 dolar, direnç 72 dolar olarak gözleniyor.
KRİPTO PARA… Kripto para konusunda Türkiye’de din otoritelerinin dinen caiz olmadığına dair açıklamaların etkisi iç piyasada devam ediyor. Piyasayı en fazla olumsuz etkileyen ise ABD tahvil faizlerinin artışı oldu. Piyasanın öncü parası Bitcoin haftanın son gününe göre yüzde 1,6 kayıpla 42 bin 345 dolar bandında işlem yaparken para haftalık yüzde 4,5, aylık 23,5 değer kazandı. Piyasanın ikinci parası Ethereum yüzde 2,38 artışla 1530 dolarda alınıp satılıyor. ETH haftalık yüzde 7,6 değer kazanırken aylık yüzde 11 değer kaybetti. Ripple da yüzde 1,8 değer kaybıyla 0,45 dolardan satılıyor. Paranın haftalık kazancı yüzde 8,9, aylık yüzde 0,31. Elon Musk’un desteklediği Degocoin ise haftanın son günü yüzde 1 değer kaybı yaşadı ve 0,04 dolara indi. Degocoin’in haftalık kazancı yüzde 3, aylık kazancı ise 6.