SON DAKİKA
GÜNDEM Perşembe 08 Ekim 2020 02:56

EKONOMİK SAVAŞTAN TÜRKİYE KARLI ÇIKACAK

ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşlarından Türkiye karlı çıkacak. Tabii ki Türk üreticileri süreci iyi kullanmalı. Devlet üreticilere destek vermeli. Çünkü dünya pazarının üçte biri Amerika kıtasından yönetiliyor. 80 trilyon dolarlık dünya ekonomisinde ABD'nin payı yüzde 25, Amerika kıtasının da yüzde 34 ve bu çok büyük bir rakam. Amerika ve Avrupa Birliği dahil birçok alt üretimi Çin'de yapılıyor. Virüsün çıkış kaynağının Çin'de olması Türkiye'nin lehine.

Ekonomik savaştan  Türkiye karlı çıkacak

Neşe BERBER

Türk Amerikan İşadamları Derneği Ankara Şube Başkana sanayici Nuray Karalar, ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşlarından Türkiye’nin karlı çıkacağını söyledi. Karalar, bunun gerçekleşebilmesi için Türk üreticilerinin bu süreci çok iyi kullanması gerektiğini altını çizdi. Devletin üreticileri gerek teknoloji gerekse teşviklerle desteklemesi gerektiğini vurgulayan Karalar, test kiti örneği verdi. Dünya kıtasının üçte birinin Amerika kıtasından yönetildiğini ifade eden Karalar, 80 trilyon dolarlık dünya ekonomisinde ABD’nin payının yüzde 25 Amerika kıtasının ise yüzde 34 civarında olduğunu belirtti. Karalar, “Türkiye'den Amerika'ya ihracat dediğimizde bu binde beşlerde bu çok ciddi bir açığımız var” dedi.

isil-1

+ Savunma sanayi daha çok erkeklerin alanında bir iş sahası gibi. Kadın olarak neden bu sektörü seçtiniz?

Savunma Sanayinde katma değeri yüksek ürünler var, ben de mühendislik eğitimi aldığım için, bu eğitimi de üzerine koyarak katma değeri yüksek ürünlerin hem üretimi hem de bunların Türkiye piyasasında kullanımı, milliyetçilik duygusu yerli üretim olsun inancıyla böyle teknolojik işlere başladık. Arkasından da tabii müşterilerin istekleri doğrultusunda ihtiyaçları doğrultusunda portföyümüzü geliştirdik.

Havacılık sektöründe tabii ki her şey çok pahalı, bir uçağın yapımında. Uçağı satın alıyoruz bakımı için de çok büyük paralar ödüyoruz yurt dışına, bizler bunlarla ilgili bakım onarım konusunda değişik konseptler geliştirdik. Bir carterı 100 bin dolara yurt dışından alıp değiştirmek yerine onun parça bazında arızasını bularak diyelim ki 1000 dolarlık parçayı değiştirip 99,000 doların Türkiye'de kalmasını sağlamak. Savunma Sanayii ile ilgili insansız hava aracından tutun bunlara yönelik çalışmalarımızı geliştirdik.

+ Türkiye'nin neye ihtiyacı vardı?

Asıl Türkiye’de neye ihtiyacın olduğunun keşfini yaptık. Yurt dışına gittik fuarlara katıldık. Dünyanın çok büyük üreticileriyle de çalıştım. 2005 yılı itibarıyla çok büyük bir helikopter markasının Türkiye'de satışını da gerçekleştirdim. Zor ve güzel deneyimlerdi, çünkü bizler teknik cihazlar satmayı biliyorduk ama bir helikopter nasıl satılır onu bilmiyorduk. Bunu yaparken öncelikle müşteri ihtiyaçları oluşturuyorsunuz. İş amaçlı alacaksanız taşıma amaçlı alacaksanız, herkesin zevkine göre oluşturuluyor. Mesela deniz üzerinde uçuracaksanız mutlaka çift motorlu olması gerekiyor. Vip isteniyorsa o helikopterin bir ağırlığı var buna göre kişi sayısını hesaplıyorsunuz. Çok detaylı ama son derece keyifli bir işti. Hatta Sağlık Bakanlığı hava ambulansı işine çıktığında bu benim Türkiye'de en fazla görmek istediğim bir projeydi. Bu Türkiye için çok gurur verici çünkü Güneydoğu'da binlerce bebek kalp rahatsızlığıyla doğuyor ve bu bebekler karla kaplı yollarda hastanelere yetiştirilemediği takdirde hayatlar yok oluyor, bu nedenle helikopterlerin uçakların çok fazla önemi var. Türkiye'nin böyle bir sisteme geçmesi ve buna tanık olmak çok gurur verici. 2006 yılıydı Avusturya'ya gittim helikopterleri tanıtıyorlar sarı kırmızı renk renk helikopterler uçuyorlar nedir diye sordum ambulans helikopter dediler. Kaç tane var diye sordum 24 tane dediler, ülkenin nüfusunu sordum 9 milyon, ilk aklıma gelen bu ülke vatandaşına ne kadar değer veriyor. Ben dedim bunun fizibilitesini yapacağım 6 ay boyunca ekibimizle fizibilitesini yaptık.

+Nerelerde bulunuyor? Nerelerde ihtiyaç var?

Biliyorsunuz trafik kazalarında ölümlerin en büyük sebebi acil yardım. Gittiğimiz yerlerde ülkenin neye ihtiyacı var? Bizler gözlemleyen kişileriz bunları. Girişimci olmanın temel noktası bu bence. Bu ülkemde uygulandığı takdirde vatandaş bundan nasıl faydalanabilsin, hem sadece bu sistemi kurmakla iş bitmiyor hastaneye de hastaları taşımamız gerekiyor. Burada Devletimiz o dönemdeki bakanlarımız çok hassas davrandılar ve Türkiye'de bu sistemin kurulmasına ön ayak oldular. Ben de 2013-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığı'na böyle bir hizmeti bizzat verdim 4800 ün üzerinde hasta taşıdık 81 ülkeden.

+ Fizibilite yaptık dediniz. Bunun sonucunda nasıl bir şey çıktı? Nerelerde daha çok ihtiyaç varmış mesela?

Şimdi tabii orada ihtiyaç olunan helikopter modeli önemli, Türkiye dağlık bir ülke, içine hasta bindiğinde ağırlaştığında helikopterin bir kere o irtifaya çıkabilecek gücü olması lazım bunu da ancak çift motorlu helikopter karşılayabiliyordu. O dönemde Afyon başta olmak üzere Çanakkale, İzmir, Antalya kuzeydeki birçok şehir tabii bunları Bakanlığımız belirlediler. Orada ihtiyaç olan yerler nedir? En çok kaza nerelerde oluyor? Bunların hepsi değerlendirilerek, oradaki hastalar uzmanlaşmış hastanelere nasıl götürülecek? Bunların da koordinasyonu yapılarak helikopter yapılarak hepsi çok sistematik bir hale geldi. Türk vatandaşlarına ücretsiz bu hizmet. Diyelim ki yurt dışında kaza geçirdiğinizde Dışişleri Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığımız'dan ücretsiz talep edebilirsiniz.

+ Türk Amerikan İş Adamları Derneği olarak Siz neler yapıyorsunuz? Amerika'da yatırım yapmaya yönelik kişilere nasıl bir çalışma içindesiniz?

Türk Amerikan İşadamları Derneği 1986 yılında kurulmuş olan ve kamu yararına çalışan bir dernek, Amerikan Ticaret Odası Türkiye'de temsilcisi olan bir dernek. Bizler Türkiye'deki Türk firmalarımızı Amerika piyasasında nasıl ihracat ürünlerini satabilir, Amerika'dan Türkiye'ye gelmek isteyen yatırım yapmak isteyen firmaların da Türkiye piyasasında nasıl yatırım yapacakları konusunda çalışıyoruz. Türkiye'de yerleşik olan uluslararası firmalar da üyelerimiz arasında.

+ Bir projeniz var. Amerika'da bir Türk Organize Sanayi Bölgesi kurmak, bununla ilgili çalışmalarınız ne aşamada? Tam olarak nerede kurulacağı belli mi?

Amerika çok büyük bir ülke öyle ki, bazı eyaletlerin ticaret hacmi, bazı ülkelerin ticaret hacmi kadar. Dünya pazarının üçte biri Amerika kıtasından yönetiliyor. Yaklaşık 80 trilyon dolarlık dünya ekonomisinde Amerika'nın payı yaklaşık yüzde 25, Amerika kıtasının da yüzde 34 civarında bu çok büyük bir rakam. Türkiye'den Amerika'ya ihracat dediğimizde bu binde beşlerde bu çok ciddi bir açığımız var.

+ Bu açık nasıl kapatılır?

Amerika pazarına gidilerek kapatılır, burada birçok kaliteli ürün üreten dünya pazarına açılması gereken üreticilerimiz var fakat Amerika çok uzak bir kıta.

+ Oraya gittik ne yapacağız? Nasıl yapacağız?

Talepler toplanıyor şu anda yaklaşık 500 yatırımcıyı, Amerika'daki bir sanayi bölgesinde ürünlerini üretecek bir sanayi bölgesi kurmayı hedefledik yaklaşık 40 bin kişilik bir istihdam da sağlayacak. Amerikan hükümeti için de önemli bir proje. Bizler yaklaşık bir bir buçuk yıl içerisinde talepleri tamamlayarak ya Teksas bölgesi veya Newyork gibi belli yerler var şu anda. Demir yolu, hava yolu ve deniz yoluna yakınlığı sebebiyle ağırlıkla Teksas olabilir. Bu projede kurulacak sanayi bölgesinin içinde her şey olacak. Otel, okul ve yaşam alanları gibi. Ürününüzü oraya götürüp Amerikan piyasasına bunu nasıl dağıtacağınız konusunda danışmanlık size danışmanlık yapacak bir yönetim olacağı gibi orada bir yer de kiralanabilecek. Bu projemizin adı İZSUZ.

isil-i

+ Amerika'da gerçekleşecek bu projeye talep nasıl? Başvuru yapmak için üye olmak gerekiyor mu?

Önceliğimiz üyelerimiz tabii ki. Şahıs olarak üye olabilirler, firma olarak olarak üye olduğunda daha farklı mesela bir toplantıya o firmadan on kişi katılabilir. Yurt dışında bu OSB'de yer edinmenin şartı da Türkiye'de hangi konuyla uğraşıyorsanız o konuya devam etmeniz. Mesela makine üreticisi ise orada tekstil üreticisi olarak yer alamıyor. Buradaki amaç belli bir standartta ürünün, Amerikan marketinde de aynı standartta verilmesi. Yaklaşık 250 ye yakın talep topladık, bu talebin 500 olması gerekiyor.

+ Bir kadın girişimci olarak kadınlara da örnek teşkil ediyorsunuz. Kadın girişimcilerin daha çok iş dünyasına katılması konusunda ne düşünüyorsunuz?

16 yıl önce Amerika'ya bu vesile ile gitmiştim orada ilk firmamızı kurmuştuk. O dönemde kadın girişimci ortak varsa firmalara çok büyük teşvikler veriliyordu bakın 16 yıl önce, şimdi Türkiye'de de bu teşvikler 2005 li yıllarda başladı. Esasında şunu söylemek isterim 2005 yılından beri dünyanın birçok üreticileriyle Türkiye'de projeler yaptım, helikopter sattım. Kadınların nereye kadar yükseleceğini orada tabii gözlemliyorsunuz. Kadın olarak zaten bunu istiyorsunuz, şunu çok rahat söyleyebilirim Türkiye bu açıdan gördüğüm en iyi ülkelerden biri. Yurt dışında gözlemledim o kadınların çok fazla da yükselemediğini de gördüm, gözümüzde de büyütmeyelim bu kadar. Türkiye bence kadına yol açma açısından çok iyi durumda. Ben de bunu desteklemek için bir rol model olarak özellikle üniversitelerin davetlerine mutlaka katılıyorum. Konuşmalarımda söylediğim bir şey vardır: “kapıdan giremezsiniz, bacadan gireceksiniz” girişimcilik budur. Burada eğitim de çok önemli.  Kadın girişimcilerimizin ben giderek artacağı inancındayım artıyor da çünkü iş hayatında kadının rolü çok önemli, kadının altıncı hissi daha kuvvetlidir bu da iş hayatında büyük bir avantajdır. Ben iş hayatında altıncı hissim konusunda hiç yanılmadım.

+ Pandemi sürecini nasıl geçirdiniz?

Zor bir süreç yaşadık. Bir virüs herkesi eve kapatarak bize bazı şeylerin önemini çok iyi anlattı esasında, gerek iş hayatında gerek özel hayatımızda. İnsanlar kendilerini gözden geçirdiler bu süreç içerisinde. Tabii bu ekonmiye de şöyle yansıdı. Artık ürettiğimiz bir ürünün fiyatından ziyade kalitesi ve güvenilirliğinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı.Bu süreçte Avrupa ve birçok ülkenin kapıları kapandı. Biz iş insanları seyahat edip karşılıklı görüşme sonunda bazı şeyleri noktalandıran kişileriz.Bizler de oturduğumuz yerden artık online olarak gerek telefonda görüşmelerimizi uzaktan yaparak bazı şeylerin önemini de anlamış olduk.Bizler geleneklerimizden gelen insanlar olarak daha sıcak insanlarız. Bayramlarda el öpmeyi, sarılarak bir şeyleri ifade etmeyi hep çocukluğumuzdan, atlardan alışkanlık haline gelmiş. Bunu bırakmak tabii ki zor olacak ama insanlar da buna alıştılar. Evlerde geçirdiğimiz dönemden dolayı, insanlar fiziki olarak artık ulaşamadıklarından e-ticaret te çok ciddi bir gelişme yaşandı. İlerleyen dönemlerde de bu sektörün daha da gelişeceğine inanıyorum. Tabi ki bu sektörel olarak iş insanlarının sektörünü de gözden geçirmesine neden oldu. Bir yıl ya da belki iki yıl bu virüsle yaşamayı öğreneceğiz. Bu virüse karşı mücadele etmeyi öğreneceğiz. Her zorluk bir çözüm bulmayı öğretiyor. Birçok zengin ülkenin bu süreçte virüs karşısında ne kadar aciz kaldığını da gördük. Türkiye bu süreci gerçekten çok başarıyla yönetti. Cumhurbaşkanlığımız ve Sağlık Bakanımız gerçekten, biz yurt dışında uluslararası çalıştığımız için yurt dışında da bunu takdirle karşılıyorlar özellikle İngiltere'de bulunan tanıdıklarım bunu doğruluyor. Hükümetimiz önlemleri doğru zamanda aldı ve daha az can kaybımız oldu.

+ Bu süreçte işyerlerinizi kapattınız, online iletişime geçtiniz. O süreçte neler yaşadınız?

Bu süreçten Türkiye'nin daha da büyüyerek çıkacağı inancındayım. Bu süreç içinde tabii ki devletin yapmış olduğu kısa çalışma ödeneği, küçük ölçekli işletmelere verilen krediler bunların gerçekten de çok faydalı oldu çünkü sektör açısından bir küçülme yaşandı, paranın dönmediği zamanlar oldu, döviz aynı şekilde ithalat yapan bir ülkeyiz, bir şekilde ihracatımızı ne kadar arttırmamız gerektiği bunun önemini hepimiz çok iyi anladık. Özellik şu anda virüsle mücadele de sağlık sektöründe sağlık ekipmanları, tarımın doğal tarımın ne kadar önemli olduğunu anladık ve bizi virüsten koruyacak koruyucu ekipmanların ne kadar önemli olduğunu anladık. Türkiye'de de bununla ilgili bir çok üreticinin birçok adımlar attığını görüyorum. Bizzat da fabrikaları kendim gezip görüyorum çünkü yurt dışından da birçok talepler geliyor bizim bunlara ihtiyacımız var diye. Düşünün ileri teknoloji ülkelerin bile kendi vatandaşlarına koruma malzemelerinde yetemediğini gördüm. O yüzden ben Türkiye'nin bu süreci çok başarılı atlattığı inancındayım. Bir çok tekstil üreticisi mesela gerçekten çok kıvrak bir zeka ile üretim hattını acil ürünlere çevirdi dolayısıyla Türkiye'de kaliteli üretim yapan üreticinin artmasına sebep oldu.

+ Pandemi sürecinde savunma sanayiinde değişiklikler var mı? Yapılması gereken nedir?

Savunma sektörü ile beraber birçok sektörde çeşitli projeler askıya alındı, doğal olarak alındı çünkü bir sipariş aldığınızda bunu yetiştirecek insan gücünüz kısıtlı kısıtlı bir zamanda çalışılıyor. Fabrikalara gidemediğiniz zamanlar oluyor. Devletin kaynaklarını vatandaşına sunması ve yönlendirmesi de çok normal bu süreçte tabii ki savunma sektörü de etkilendi. Projelerin ilerleyen dönemlerde açılacağı inancındayım. Bu arada benim gözlemlediğim bir çok savunma firması da özellikle elektrik üretimi yapan firmalar bu süreçte sağlık ekipmanları üretimine kaydılar mesela. Türkiye'de onbeş günde solunum cihazı geliştirildi, bu bize şunu öğretti yurt dışına bağımlılığı nasıl azaltabiliriz? Belki belli kümelenmeler yaparak bundan sonra belki devletimizin politikası da burada çok önemli dış ticaretteki açığın kapatılması ancak ihracatı arttırmakla mümkün olacak. Belki kümelenmeler daha fazla önem kazanacak, biz dernek olarak görüşemedik bile genel kurullar ertelendi yani ço olağanüstü bir süreç geçirdik.

+ Sizce bu pandemi sonrası Çin ne olur? Sanayisinde nasıl değişikler olur?

Amerika ve Avrupa Birliği dahil birçok alt üretimi Çin'de yapılıyor. Birçok Amerikalı üretici Avrupalı üreticinin Çin'de fabrikaları var. Virüsün çıkış kaynağının Çin'de olması hem Amerika'da hem de Avrupa'da birçok soru işareti yarattı bu durum Türkiye'nin lehine olacaktır.

+ Amerikan Çin ilişkilerini nasıl yorumluyorsunuz? Ne olabilir bundan sonra?

Bence iki taraf savaşırken Türkiye bundan karlı çıkacaktır diye düşünüyorum tabiki Türk üreticileri bu süreci iyi kullanabilirler ise Devlet de bu konuda destek verebilirse üreticilere gerek teşviklerle gerek teknolojik desteklerle. Bir test kiti mesela Türkiye'de yaklaşık 5 milyona yakın test yapıldı.

+ Bu süreçte fırsatlardan bahsettik siz kendi alanınızda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Türkiye neler yapabilir?

Öncelikle ihtiyaçlar doğrultusunda üretim hattını yönlendirmek, bir kere her bir hedefi üretim yaptınız, hattı kurdunuz bir de ürettiğinizi satabilmek var. Koruyucu sağlık ekipmanları önlük, maske, test kiti. Türkiye'nin artık kendi test kitini üretebilmesi lazım üreten bazı üreticilere de şahit oldum. Yerli solunum cihazı bir başlangıçtı hepimize bunun yapılabileceğini gösterdi. İnşallah ekonomimiz de çok daha iyi olacak.