Dolar $
32.34
%-0.09 -0.03
Euro €
34.83
%0.3 0.1
Sterlin £
40.59
%-0.32 -0.13
Çeyrek Altın
3898.55
%-0.48 -18.47
SON DAKİKA
Turizm Pazar 29 Ekim 2023 02:27

EBEDİ BAHARIN ADASI TENERİFE...

Bu hafta sizinle birlikte, dünyadan ve dertlerinden uzak, doğanın dinginliğini ve güzelliğini yaşayabileceğimiz huzurlu bir destinasyona gitmek istiyorum.

Ebedi Baharın Adası Tenerife...

Deniz DİKMEN

Aylardan Ekim ve kuzey kürede hava soğuk ve sonbahar rüzgarları başlamış ancak biz sımsıcak ve pırıl pırıl bir havaya sahip Kanarya Adaları’na, Tenerife Adası’na gidiyoruz.

Kanarya Adaları Tenerife, Fuerteventura, Gran Kanarya, Lanzarote, La Palma, La Gomera, El Hierro ve La Graciosa olmak üzere sekiz volkanik adadan oluşuyor. Bu adalar topluluğu Afrika kıtasının yaklaşık üç yüz kilometre batısında Atlantik Okyanus’un açıklarında bulunur.  İspanya topraklarına bağlıdır ancak adalılar kendilerini her zaman ayrı bir topluluk olarak gördüklerinden, 1982 senesinde Kanarya Adaları İspanya’nın özerk bir bölgesi olarak kabul edilmiş ve yönetilmeye başlanmıştır. 

Kanarya Adaları, Cape Verde Adaları ile birlikte aynı zamanda önemli stratejik bir konumdadır zira, Kuzey veya Güney Amerika kıtasına geçişlerde burası Avrupa’nın en batı noktasındaki limandır ve Atlantik geçişlerinde son ikmal noktası olarak kullanılır.

Tenerife Adası iki bin kilometre kare yüzölçümü ve dokuz yüz bin nüfusu ile Kanarya Adaları’nın en büyüğü ve dünyaca en çok bilinenidir.

Santa Cruz de Tenerife, Gran Canaria ile birlikte Kanarya Adaları’nın iki başkentinden bir tanesidir.

‘Tenerife’ ismi bu ara İspanyollardan evvel on beşinci yüzyılda burada yaşamış ‘Guanche’ adındaki yerel halkın dilinden geliyor. Tenerife bu eski dilde ‘beyaz dağ ‘ anlamını taşıyor ve adadaki Teide Yanardağı’na atıfta bulunuyor.

Guançelerin inancına göre Achamanu ve Gauyota adında iki tanrı varmış. Achamanu iyiliğin, Gauyota ise kötülüğün tanrısı olduğuna inanılırmış. Gauyota’nın siyah bir köpek biçiminde  yanardağının içinde yaşadığına inanılır, yanardağ da inanışa göre cehennemin giriş kapısını sembolize ederdi.

tenerife-1

Yerel mitolojiye göre karanlıkların tanrısı Gauyota güneşi Teide Yanardağı’na hapseder ve insanlığı karanlığa gömer fakat Achamanu güneşi kurtararak insanlığı tekrar aydınlığa kavuşturur.

Santa Cruz de Tenerife’den sabah saatlerinde aracımıza biniyoruz ve adayı keşfetmeye çıkıyoruz. Hava muhteşem. Hedefimiz yaklaşık kırk kilometre uzaklıktaki Teide Yanardağı’ nın eteklerinde bulunan beş yüz yıllık Orotava köyünü ziyaret etmek.

Yolda aracımızla ilerlerken Teide Yanardağı tüm ihtişamıyla kendini gösteriyor. Bugün çok şanslıyız çünkü hava açık. Böylece Teide Yanardağı’ nı ve tepesini görebiliyoruz. Bulutların olduğu günlerde yanardağını görmek ne yazık ki mümkün olmuyor çünkü Teide bulutların arasında kaybolmuş oluyor.

Teide Yanardağı 3718 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek volkanik dağlarından. Böylece de Atlantik Okyanus’un en yüksek noktası olarak kayıtlara geçmiş durumda. 

Olağanüstü konumu, manzarası, jeolojik yapısı ve çevresindeki fauna ve flora ile Teide muhteşem bir destinasyon. Volkanik yapı su üstünde 3700 metre olsa da yapının tamamı sualtındaki uzantısı ile birlikte yaklaşık 7500 metreyi buluyor.

Teide Yanardağı yapısal olarak Hawaii Adaları ile benzerlik taşıyor ve dünyanın jeolojik süreçlerini tanımlamak adına önemli kanıtlar sağlıyor. Bu nedenle bu yanardağ bilim dünyası için evrensel olarak büyük bir öneme sahip. Günümüzde Teide Yanardağ Milli Parkı bu özel doğal yapısı nedeniyle 2007 senesinden bu yana bir UNESCO Dünya Mirası olarak kabul ediliyor.

Tenerife Adası’na bir gün yolunuz düşerse mutlaka Teide Yanardağı’ nda hiking yapmanızı şiddetle tavsiye ederim zira dağda onlarca yürüyüş rotası var ve bir doğa severseniz buradaki volkanın yamaçlarındaki çok farklı olan manzaraya doyamayacaksınız.

Yolumuzun üstünde muhteşem villaların, bahçelerin ve tarlaların yanından geçiyoruz. Sonbahar olmasına rağmen her yerde çiçekler açmaya devam ediyor. Evlerin teraslarından begonviller rengarenk sarkıyor.

tenerife-3

Bazı seyir noktalarında dayanamayıp aracımızdan inerek karşımızdaki muazzam manzaraları seyre dalıyoruz. Bir yandan yanardağın yamaçları bir diğer yandan okyanusun kıyıları ve masmavi suları muhteşem görünüyor. Lacivert denizin küçük dalgaları, beyaz köpükleriyle siyah volkanik taşlı kumsal ile buluşuyor.

Yol boyunca değişik bitkiler de dikkatimizi çekiyor.

Tenerife Adası’nda yaklaşık bin yedi yüz çeşit bitki var ve bunların yaklaşık yüz kırk tanesi bu adaya has endemik bitkiler. Dragon. ‘Dragon Tree’ yani Ejderha ağacı, mor papatyalar, sarı gelincikler, adaya has çam ağaçları ve palmiyeler her yeri süslüyor ve ilgimizi çekiyor.

Adanın değişik mikro iklim ve toprak yapısı nedeniyle bölgedeki topraklar çok bereketli ve fauna çok çeşitli. Her yerde muz ağaçları, badem ağaçları ve üzüm bağları görüyoruz. 

Yerel çiftçiler ayrıca kiwi, avocado, mango, papaya ve ananas yetiştiriyor.

Adanın faunası gelince burada altı bin çeşit omurgasız ve yüz on çeşit omurgalı hayvan yaşıyor. Siyah domuzlar ve mavi kuyruklu kertenkele buraya has hayvanlar. El Teide Azur mavi serçesi nadir bir kuş türü olarak adanın sembolü olarak kabul ediliyor.

Yarım saatlik bir yolculuğun ardından adanın kuzeyinde bulunan La Orotava köyüne varıyoruz. Burası Kanarya Adaları’nın en eski yerleşimlerinden bir tanesi ve on altıncı  yüzyılda İspanyolların fethinden sonra kurulmuş bir kasaba.

Bu bölge eski yerel dilde Taoro veya Tahoro diye geçiyor ve adanın en verimli ve zengin topraklarını temsil ediyor.

On beşinci yüzyılda İspanyolların adayı istila etmesi ile birlikte burada hüküm sürmüş dokuz yerel krallık ve onlara bağlı halk neredeyse tamamen yok ediliyor ve topraklar İspanyol kralına yakınlığı ile bilinen zengin İspanyol ailelerine tahsis ediliyor. Sadece La Orotava değil aynı zamanda Puerto de la Cruz, Los Realejos, La Victoria de Acentejo, La Matanza de Acentejo ve Santa Ursula’ya ait topraklarda da bu şekilde İspanyol ailelerine dağıtılıyor. 

tenerife-2

Daha sonra bu topraklarda Berberi ve Guançe köleleri kullanılarak şeker kamışı üretimi yapılıyor ve tarımı destekleyen bu İspanyol aileler kraliyet tarafından daha çok toprak hediye edilerek ödüllendiriliyor.

Eski dokuz Guançe kralının anısına, günümüzde Tenerife Adası’nın Candelaria kentinde dokuz tane kral heykeli bulunuyor.

Orotava köyün tarihi merkezinde aracımızdan iniyoruz ve o meşhur balkonlu evlerin sokaklarında gezmeye başlıyoruz. Harika iki katlı, renkli ve ahşap cumbalı, balkonlu ve damlarında açık hava teraslı evleriyle Orotava çok şirin ve meşhur bir kasaba. Bazı evlerin cennet bahçesi denilen serin avlularıyla güzel bahçeleri bulunuyor. Bir çok sokaktan Teide Yanardağı’ nın yamaçları görünüyor. Bahçelerde yöresel ağaçlar ve renkli çiçekler kasabaya inanılmaz bir güzellik katıyor. Sokak sokak gezip tarihi binaları keşfediyoruz.

Onyedinci yüzyıldan kalma Palacio Lercaro yapısı bir dünya kültür mirası olarak kabul ediliyor.

Eladia Machado binası da on altıncı yüzyılda inşa edilmiş önemli bir yapı. Burada her türlü yerel kaliteli elişi hediyelikler, takılar, seramikler alabilirsiniz.

Ada’nın kolonyal tarihi aklımızda Church of Our Lady of Conception Kilisesi, Ajuntamiento Meydanı, Aziz Augustus Kilisesi, Orotava Belediye Binası, Halı Müzesi, Calle San Franscisco, Consitucion Meydanı, Benitez Lugo Vina Evi, Zerolo Evi, Llarena Evi, Mendez Fonseca Evi, Salazar Evi, Eski Çamaşırhane gibi bir çok tarihi binanın önünden geçiyoruz. Her bir sokakta yeni güzellikler, manzaralar karşımıza çıkıyor. Orotava’ nın bu eski kent yapısı gerçekten çok hoş ve gezmesi çok keyifli.

Orotava bana bir şekilde Küba’daki beş yüz yıllık Trinidad kentini hatırlatıyor. Aynı kültür, aynı dönem ve aynı tarihi kent yapısı.

Gezdiğimiz ara sokakların bir tanesinde harika, eski bir kafe olan “ Confiteria y Cafe Taoro”ya denk geliyoruz. Kafenin arka bahçesi teraslardan oluşuyor ve çok güzel Peyzaj mimarlığı örneği olarak karşımızda. Yan tarafında ise küçük bir botanik bahçe var. Espresso kahvelerimizi ve bölgeye has Maracujalı ve Naranjalı pastalarımızı ısmarlıyor ve kafenin bahçesinde bu güzel mekanın keyfine varıyoruz. Burada zaman duruyor sanki. Sadece doğanın sesini dinliyorsunuz, güneş ılık ılık teninizi okşuyor ve ruhunuz nefes alıyor.

Öğleden sonra Orotava’dan aşağıya Puerto de la Cruz Limanı’na iniyoruz. Sahil siyah volkanik taş ve kumlardan oluşuyor ve denizin mavi suları, beyaz dalgalarıyla buluşuyor. Onlarca Sörf öğrencileri ve sörf yapanlar var. Tüm koy arka plandaki ihtişamlı villalarıyla ve yanardağ manzarasıyla olağanüstü bir görüntü sunuyor.

Adanın tamamı sanki bir cennet bahçesi. Boşuna Tenerife Adası’nın lakabını ‘the island of eternal spring’ yani ‘ebedi baharın adası’ olarak koymamışlar. İklim her daim ister denizde ister karada burada mükemmel. Her sene yaklaşık beş milyon turist adayı ziyarete geliyor. Zengin İspanyol ailelilerin eskiden de olduğu gibi burada yazlıkları bulunuyor ve kış mevsimini adada geçirmeye geliyorlar.

Bir dönem korsanların gemilerini sakladıkları, daha sonra yerel ada halkın, Guançelerin, yaşadığı ve ardından İspanyol kralların kolonisi haline gelen muazzam güzellikteki Tenerife Adası günümüzde Avrupa Birliği’nin bir parçası olmuş. Sene boyunca Avrupalı turistlerin gözde tatil merkezlerinden bir tanesi olarak hizmet veriyor.

Umarım bir gün siz de Kanarya Adaları’nda Tenerife Adası ve Teide Yanardağı’ nın doğası ve tarihi ile kucaklaşır ve bu olağanüstü ambiyansta benim gibi çok tatlı bir huzura kavuşursunuz. Buralardan hiç ayrılmak istemeyeceğinize eminim.


ABONE OL