DÜNYAYA GÖRE KRİZİ DAHA AZ HİSSEDİYORUZ
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) 2021'de kademe kademe gerçekleştirdiği tarihi yüksek tonajlı 3,8 milyon tonluk buğday ithalatı desteğiyle küresel gıda krizinin Türkiye'de hafif atlatıldığını belirten IAOM Avrasya Başkanı Ulusoy, bu duruma hasat döneminin yakın olmasının da katkı verdiğini söyledi.

Sedat YILMAZ
Türkiye’nin buğday üretimi ile tedarikinde jeopolitik ve iklim sorunları olsa da ciddi bir sıkıntı yaşamayacağı ve fiyatların dünyaya göre makul seviyelerde seyredeceği bildiriliyor.
GRO Intelligence raporunda dünya tüketimine 10 hafta yetecek kadar buğday kaldığına dair buğday kaldığı belirtiliyor. The Economist dergisinin son kapağında işlediği buğday konusu, dünya gündeminin gıda üzerine yoğunlaştığını gösteriyor.
Ekim alanı açısından bakıldığında; Hindistan yüzde 14,2 ile küresel lider. Rusya yüzde 12,4, Avrupa Birliği yüzde 10,8, Çin yüzde 10,6 ve ABD yüzde 6,7 ile Hindistan’ı takip ediyor. 2020 – 21 sezonu itibariyle üretimde Çin yüzde 17,3’lük pay ile ilk sırada. Çin’i yüzde 16,4 ile Avrupa Birliği, yüzde 13,9 ile Hindistan, yüzde 11 ile Rusya ve yüzde 6 ile ABD izliyor.
Aynı sezona göre ihracatta Rusya yüzde 19,1’le dünya şampiyonu. Avrupa Birliği’nin dünya buğday üretimindeki payı yüzde 14,7. ABD yüzde 13,4, Kanada yüzde 13,1, Avustralya yüzde 11,8 ve Ukrayna yüzde 8,4’lük küresel üretim paylarına sahip bulunuyor. Geriye kalan yüzde 16,9’luk pay ise diğer ülkelere göre dağılıyor. Dünya buğday üretimi ise son rakamlara göre 776 milyon ton civarında seyretti.
Türkiye için tehlike yok
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin buğday üretimi 2020 yılında 20,5 milyon ton ve 2021’de 17,7 milyon şeklinde gerçekleşti. Yani tüm dünyada toplam 779 milyon ton üretim sağlanırken Türkiye’de aynı dönemde (2020) 20,5 milyon ton buğday üretimi yapıldı.
Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü Müdürlüğü (TEPGE) tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye’nin buğdayda kendine yeterlilik oranı yüzde 89. Yıllık yaklaşık 20 milyon ton üretimi olan Türkiye’nin kendi tüketimi de yıllara göre değişim göstermekle beraber 19-20 milyon arasında değişiyor. Ancak Türkiye, 2015-2019 yılları arasında yıllık 4-6,5 milyon tonluk ithalat gerçekleştirirken bu 2020’de 10 milyon tonu aştı.
Yalnız dikkat edilmesi gereken Türkiye, ithal ettiği buğdayın büyük bir bölümünü işleyip katma değerli hale getirip ihracat yapıyor. Türkiye bugün dünya un ihracatı şampiyonu olarak 8 yıldır yerini koruyor. Üretim ve tüketim verilerine bakıldığında Türkiye için ufukta çok da ciddi bir tehlike görünmüyor.

Yumuşak geçiş yaşanıyor
Dünyadaki mevcut durumu Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Bölge Başkanı, Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy ile konuştuk.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) 2021 yılında kademe kademe gerçekleştirdiği tarihi yüksek tonajlı 3,8 milyon tonluk buğday ithalatı desteğiyle küresel gıda krizinin Türkiye’de hafif atlatıldığını belirten IAOM Avrasya Bölge Başkanı Dr. Ulusoy, bu duruma hasat döneminin yakın olmasının da katkı verdiğini söyledi. Dr. Ulusoy dünyaya göre Türkiye’nin tahıl, tahıl ürünleri üretimi ve fiyatlarıyla ilgili avantajlarının bulunduğunu bildirdi.
Dünyada 3 katına ulaşan buğday fiyatlarının, TMO’nun yerinde ve yeterli ithalat ve sübvansiyonlarıyla Türkiye’ye yansımasını önlediğini belirten IAOM Avrasya Bölge Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Fiyat politikasının tamamen serbest piyasaya bırakıldığı ülkelere göre buğday ve buğday mamullerine dair fiyat artışları kapsamında Türkiye’de yumuşak bir geçiş yaşıyoruz” diye konuştu.
Buğdayda ton fiyatın küresel bazda batıda 500 dolar, doğuda ise 500 doların biraz altında seyrettiğini hatırlatan Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Yurtiçinde 5 bin 800 liraları görmeye başladık. Bundan sonra ne olur, bilemiyoruz. Şimdi yeni hasada gidiliyor. Türkiye’nin şansı, eğer bu savaş 24 Şubat’ta değil de 24 Eylül’de çıksaydı, Türkiye açısından durum zorlu olurdu. İkincisi ise TMO’nun stratejik ithalatı” dedi.
Yaptırımda tahıl olmaması şans
Dünyanın normal akışların değiştiği çok farklı bir dönemden geçtiğini, sektörün tam anlamıyla resmen bir by-pass yaşadığını vurgulayan Dr. Ulusoy, bu sürecin başlangıcını 24 Şubat’ta başlayan Rusya – Ukrayna savaşı olarak belirtti.
Değişimin etkisini hızlı bir şekilde küresel vadeli işlemler borsalarının gösterdiğini 300 dolar seviyelerinde olan buğday fiyatlarının 450 – 500 dolarlara kadar çıktığını hatırlatan Dr. Ulusoy, fiyatların daha yukarı çıkmamasında Rusya’nın yaptırımlarında tahılların olmamasının etkili olduğunu söyledi.
Hindistan’ın aşırı sıcaklar ve kuraklık sebebiyle ihracatını durdurmasının sektör açısından iyi bir haber olmadığının altını çizen Dr. Ulusoy, gıda maddelerinde denge oluşması için ülkelerin dış ticarete izin vermesi gerektiğini dile getirdi. Fiyatların hızlı yükselmesiyle ülkelerin korumacı politikalara sarıldığını ve olayın kısır döngüye dönüştüğü bilgisini verdi. Dr. Ulusoy, “Rusya ihracatı kapattım dese bambaşka bir atmosferle karşı karşıya kalabiliriz” dedi.
Buğday ihracatçılarından Ukrayna’da bu sene savaş sebebiyle yüzde 37’lik bir alanın ekilemediğini, yüzde 63 alanda ekimlerin olduğu yolunda haberlerin alındığını belirten Dr. Ulusoy, kriz bölgelerinden veri toplamanın mümkün olmadığı için bir belirsizliğin var olduğunun söylenebileceğini ifade etti.
Belirsizlik fiyatları etkiliyor
IAOM Avrasya Bölgesi Başkanı Dr. Ulusoy, 2023 ve 2024 yılları açısından sezonların olumsuz etkileyeceğinin tahmin edildiğini, ABD Tarım Dairesi raporlarına göre üretimin 12 milyon ton düşüşle 279 milyon tondan 267 milyon tona düşmesinin beklendiğini kaydetti.
Normal dönemlerde ürünlerde Eylül kontratlarının yüzde 10-15 daha ucuz olduğunu, ancak şu anda bu durumun tersine döndüğüne işaret eden Dr. Ulusoy, “Buraya gelen Ruslar ile konuşuyoruz. Uluslararası firmalarla konuşuyoruz. Navlunun ne olacağını bilemiyoruz, diyorlar. İhracatla ilgili Rusya tarafında kısıtlama olur, olmaz bilemiyoruz… Rusya ne yapar, satın alan ülkelerin sınırlamaları ne olur, bilemiyoruz. Bu aylarda Ağustos – Eylül yüklemeleriyle ilgili alım – satımlar yapılırdı. Halen 450 -460 dolarlı rakamlar piyasada. Bahsettiğim döneme yönelik teklif yok. Şu anda son teklif 15 Haziran” şeklinde konuştu.
Ukrayna savaşı başlarken 4 bin – 4 bin 300 lira bandında Türkiye’de ekmeklik buğday fiyatının olduğunu, savaşın başladığı 24 Şubat’tan sonra fiyatın 5 bin 500 liraya kadar yükseldiğini belirten Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Bölge Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, TMO’nun geçen yıl yaptığı büyük tonajlı buğday ithalatı ile Ukrayna savaşının yurtiçi hasada 2-3 ay kala başlamasının Türkiye’nin iki büyük kazancı olduğunu hatırlattı ve “Biz hiç ithalat yapmasak da yeni sezona kendimizi atardık. Adana’da ilk mahsul hasada az süre kalmıştı. Dolayısıyla Türkiye o günlerde krizi yumuşak atlattı” diye konuştu.
Fiyatlarda geçişgenlik olacak
Türkiye’nin bu yıl itibariyle yağışların da katkısıyla 17 milyon tonluk üretimin üzerine 1-2 milyon ton daha koyabileceğini dile getiren Dr. Ulusoy, üretimdeki artışa rağmen dünyada yaşananların fiyatlarda geçişgenlik oluşturacağını, burada önemli olanın TMO’nun açıklayacağı fiyatlar olacağını dile getirdi.
Türkiye’de kilo başı buğdayın 7 liraya geldiğini, çiftçinin maliyet fiyatının ise 5,75 – 6 lira arasında gerçekleştiğini belirten Dr. Ulusoy, “Bu yıl 6-7 lira bandında başlangıç fiyatları öngörülebilir. Ondan sonra TMO 6 lira derse 6,5 lira olur, 7 lira derse 7,5 olur. TMO’nun geçen seneki müdahale fiyatı 2,25 lira idi, 2,65 liradan tahsise başladı. Takip eden aylarda 5 bin liraya gelince TMO yarı yarıya tahsis yaptı. Eylül’de bu devam ederse 7 binin mi 8 binin mi yarısı olacak bilemiyoruz. Bu devletin vereceği bir karar” dedi.
Üretim politikalarında kendi kendine yeterliliğin ön plana alınması gereğine vurgu yapan Dr. Ulusoy, üretimin fazlalığını çözmenin, yokluğu çözmekten daha kolay olduğunu, üretimin fazlalığının pazarlama sorunuyken üretimin yokluğunun krize dönüşebileceğini söyledi.
Dr. Ulusoy, dünyada tahıl fiyatlarının uçtuğu dönemde TMO’nun 2,65 liradan başlayan Mart’ta 3,30 lira, Mayıs’ta 3,65 lira olan kademe kademe müdahalelerinin fiyatlarda yumuşama sağladığını, fiyatlar kilogram başı 7 lira olsa bile TMO’nun geçişi sürdürmek için bu fiyat altından hamlelerine devam edeceğini bildirdi.
Bizde tedarik azalmadı, arttı
Türkiye’nin izlediği politikalara da değinen Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Ülkemiz Rusya – Ukrayna savaşında barış elçisi ve arabulucu. Her iki ülkeye eşit mesafede. Dolayısıyla bizde tedarik azalmadı, bilakis arttı. Novorossisk ve Azov’un güneyindeki sevkiyatlar tam hız devam etti. Rusya geçen ayı Nisan ayından daha fazla buğday ihracatı gerçekleştirdi. Hem Türkiye’ye, hem dünyaya 2,8 milyon ton çıkış yaptılar. Geçen yıl bu rakam 2,2 milyon tondu” bilgilerini verdi.
Un ihracatçıları açısından belirsiz ortama rağmen hammadde teminiyle ilgili bir sorun yaşanmadığını dile getiren IAOM Avrasya Bölge Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Hatta “Hatta sezondan sezona bakıldığında yüzde 8 daha yukarıdayız” dedi.
Yakın gelecekte gıda emtiasının kıymetli olacağını, bu durumun tüketici fiyatlarına yansıyacağına işaret eden Dr. Eren Günhan Ulusoy, Türkiye’de TÜİK’in gıdada son verisi yüzde 23,4. Bunun da 2,6’sı doğrudan ekmek. Diğer unlu mamülleriyle yüzde 4’e denk geliyor. Gıdanın yüzde 15’i buğday mamullerden oluşuyor. Bu trend ABD, Avrupa enflasyonla mücadele için faiz artırım süreçlerine girdi. FED Başkanı Jerome Powell bile ‘Faiz artışlarında geç kaldık’ demesi, faiz artışlarının telafi edileceği anlamına geliyor. Bizde bu trent fiyat artışlarını gösteriyor. Ukrayna’nın aynı zamanda büyük bir mısır ihracatçısı olduğunu unutmamak lazım” şeklinde konuştu.
Ukrayna’daki üretim gösterge
Ukrayna’nın bu sezon ne kadar alana tahıl ektiği, ne kadar dünyaya sevk edeceği netleşmeden dünya piyasasının rahatlamayacağının altını çizen Dr. Ulusoy, “Çünkü bu sene ekilecek ürün 2023’te biçilecek. Seneye ekilecek ürün de 2024’te biçilecek. Bu sene ekilmezse 2024 Temmuz’una kadar üretimde bir açık oluşur. Bu da iki yıllık periyotta üretimin rahatlamayacağı anlamı taşır ki, o zaman FAO’nun tahıl endeksi 170,1’di. Bu yüksek rekor seviyelerini koruyacağını tahmin edebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Jeopolitik risklerin sürdüğü dünyada navlun piyasasını da hesaba katmak gerektiğini belirten Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Pandeminin başlarında yani 2020 Mart’ında Baltık Kuru Yük Endeksi 700 – 800’lere kadar düşmüştü. Oradan 7000 – 8000’lere kadar çıktı. Şimdi gemi armatörleri 3000 seviyelerinde gezinen endeks için çok uygun diyorlar” hatırlatmasını yaptı.
Türkiye’nin üründe sıkıntılar yaşamama konusunda ithalat için Bulgaristan ve Romanya’ya ve bazı Avrupa ülkelerine talepte bulunduğunu, hatta aynı teklifin Arjantin’e yapıldığını dile getiren Dr. Ulusoy, “FOB artı navlun en avantajlı Arjantin’di. Son dönemde de Hindistan’dı. Şu anda bir gemi Hindistan’dan geliyor. Yasaktan önce özel sektör için yüklenmiş gemi, ama bir ikincisi olmayacak. Onun dışındaki yerler hâlâ çok pahalı. Rusya ile tedarik devam ettiği için diğer yerler kullanılmıyor. Rusya’dan gelen tedarikte sorun olursa büyük ihracatçıları saydık, hepsinden mal alabiliriz. Ama sorun fiyat. Kaça alabilirsiniz, orası belli değil” ifadelerini kullandı.