SON DAKİKA
GÜNDEM Çarşamba 07 Nisan 2021 02:17

"DOĞU'YA YATIRIM GÖÇÜ TERSİNE ÇEVİRİR"

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, 2020'de işletmelerin hammadde bulmada işletmelerin zorluk yaşadığına dikkat çekti. "Yatırımcılarımız Doğu ve Güneydoğu'ya yatırımlarını yaparsa büyük şehirlere göçü de engellemiş oluruz" diyen Sadıkoğlu, "Kendi şehirlerinde iş imkanı bulabilirsek tersine göç de başlar" dedi

"Doğu'ya yatırım göçü tersine çevirir"

Neşe BERBER

2020 yılında siz hangi zorlukları yaşadınız?

Ciddi anlamda ihracatı olan fabrikalar üretim yapmakta zorlandı çünkü personel çalıştırmakla ilgili sınırlamalar vardı. Bunun haricinde lojistik anlamında, hammadde bulmada işletmeler çok zorluk yaşadı. Sokağa çıkma yasakları ile insanların evlerde kalmalarından dolayı perakende sektöründe satış gerçekleşmedi. Bununla birlikte bizler Malatya ve Elazığ bölgesinde depremle karşılaştık, bu anlamda yaşadığımız sıkıntıların bir kısmı bunlar. Biliyoruz ki, biz olarak güçlü, gelecekten umutlu ve vizyoner anlamda insan potansiyeli olarak Dünyayı tutabilecek nitelikte insan potansiyeli olan illeriz.

Bu süreçte size destek ya da sorunlarla gelen oldu mu?

Tabii ki bu süreç içerisinde insanlar planlamaları yaparken, böyle bir virüs yoktu ya da doğal felaketler yoktu dolayısıyla insanların kiraları, personel maaşları, stoklarında ürün maliyetleri var, sermaye darlığı yaşayan insanlar ticaretleri döndükçe ödemelerini gerçekleştiriyor, alacağını vereceğini yapabilme durumu söz konusu oluyor. Bir ticari döngünün olmadığı her aşamada insanların ödemelerini yapmakta zorlandığını gördük ve kiralarını ödemekten sıkıntı yaşayan şirketlerimizi gördük. Bu durumlarda üyelerimize, işverenlere teşekkür ediyorum, işçi çıkarmamaya gayret gösterdiler. Sayın cumhurbaşkanımıza da buradan teşekkür ediyoruz yapmış olduğu kısa çalışma ödeneği desteğiyle birlikte bu işletmelerdeki insan potansiyelinin kaybolmaması, yetişmiş insanların bir noktada çaresiz kalmaması için işçi çıkarmadan devam ettiler. Bunlar tabii ki bir çoğu yük işletmelerimiz bu konudaki sıkıntılarının bir çoğunu bize beyan ettiler. Yurt dışına ihracat ile uğraşan birçok firmalarımız özellikle hammaddeyi bazen yurt dışından tedarik ediyoruz, yarı mamüllü hammaddeyi oradan getirip burada hammaddeye dönüştürüyoruz, ihracat yapıyoruz ve buralarda ürün girişi olmadığından hammadde sıkıntısı yaşandı. Gümrük kapıları biliyorsunuz o dönemler giriş çıkışlar yasaklandı, lojistik anlamda bir çok sıkıntılar oldu bunlarla ilgili bir çok sıkıntıyı özellikle hükümet yetkililerine sayın bakanlarımıza, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'na buradan teşekkür ediyorum. Her daim Malatya'nın yanında problemleriyle yakından ilgileniyor. Sıkıntılarımızı çözmek için hükümetimiz de elinden gelen gayreti gösterdi tabii bu noktada sıkıntıların çözülmeyenleri de var, o sıkıntıların çözülmesi için çalışmalar içerisindeyiz, gerekli yetkili makamlarla görüşmeler halindeyiz.

Yerel esnaf daha fazla desteklenmeli

Bu süreçte en çok yarayı küçük esnaf aldı. Siz küçük esnaf için ne yaptınız ya da ne yapıyorsunuz?

Bizim küçük esnafımızın birçoğu belki de kepenk kapatacak duruma geldi onlara ufak bir dokunuşla önümüzdeki süreçlere onları taşıdığımızda gerçekten gelecek nesillere en azından burada bakkalların ya da küçük esnafların ya da normalde bizim üyelerimizin varlığını gösterdiğimizde önemli bir kavrama da ev sahipliği yapmış olacağımızı düşünüyorum çünkü, biz aynı zamanda o esnaflarla beraber bir kültürü, bir mirası da bırakmış oluyoruz. Buradan sizlerin aracılığınızla da tüm Türkiye'ye ve Malatya bazında insanlara yerelden alışveriş yaparak bu süreçte gerçekten perişan, sıkıntılı ve süreci atlatmak için çaba gösteren esnafımıza sahip çıkmalarını özellikle rica ediyorum.

Pandemi öncesi ve sonrası durum nasıl? Bir yıllık bir süreçte durağan bir yıl geçirdik, bu süreçler içerisinde hedefler koydunuz mu? Ne yapmayı planlıyorsunuz?

Malatya olarak 32 yıllık bir sanayi geçmişi olan bir organize sanayii 1. ve 2. organize sanayisi var. Buralarda toplam 340 tane fabrikamız bulunuyor dolayısıyla biz göreve geldiğimiz süre içerisinde toplam 22 bin çalışan vardı. Hedefimiz nitelikli sanayinin gelişmesinin önünü açmak burada depo olarak kullanılan ve bu noktada stok yeri haline gelen işletmeler bana göre fabrika sayılmaması gerekir. Biz burada istihdam yaratabilen, nitelikli üretim yapabilen, ihracata yönelik hedefleri olan, bu noktada katma değerli ürünler yani yurtdışından ithal ettiğimiz birçok ürünü burada üretilmesinin önünü açan firmalara yer tahsisi gerçekleştirdik ve kısa süre içerisinde toplamda 10 bin ekstra istihdam sağladık. Yani 32 yılda toplam 22 bin çalışan personel varken, bir kalemde iki yıl gibi kısa bir süre içerisinde 10 bin istihdam sağladık verdiğimiz yer tahsisleri ile beraber bu da bize göre olması gereken ve bu dört yıllık görev süremiz içerisinde aslında 32 yılda yapılanı biz dört yıla sığdırma arzusu içerisindeyiz ve bu gayretle çalışıyoruz. Fakat pandemi koşulları doğrultusunda tabii ki hedeflerimizde sapmalarımız oldu, birçok işletme bu noktada üretimle ilgili hedeflerini değiştirdi. Kredi destekleri ile ilgili sıkıntılarımız oldu, döviz hareketli insanların önünü kesti. İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe'yi heyeti ile beraber buraya davet ettik geldiler. Trikocular Derneği'ni buraya getirdik, ihracat yapan birçok iş insanımızı şehir dışından buraya davet ettik ve burada özellikle yer tahsisi gerçekleştirmek suretiyle toplamda 10 bin kişinin istihdamının önünü açmış olduk yani, inşallah bunun üç bini aktif halde işe başlamışken pandemi sürecinden sonra on bin istihdam olacağına inanıyoruz. Dolayısıyla 22 bin istihdamı 32 bine çıkartma hedefini gerçekleştirmiş olacağız.

ata-iTeşvikler uzatılsın

Şehriniz teşviklerden yararlanabiliyor değil mi?

Teşvikleri uzun zamana yaymak lazım. Bu da potansiyeli artıran ciddi anlamda sanayileşmenin önünü açan bir yapı varken bir anda kaldırılması bu teşviklerin mevcut yatırımla beraber buraları yine durağanlığa sokacaktır.  Teşviklerin devamı için özellikle sayın Cumhurbaşkanımıza ricada bulunuyoruz, bir yıl uzattı Allah razı olsun diyoruz ama bundan sonraki süreçte bir anda bu teşvikler kaldırıldığında Malatya'nın önünün kesilebileceğini ifade etmek istiyorum.

Yatırım Doğu’ya kaydırılsın

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan yatırımcıları yatırımlarını  doğuya taşımasını ve doğuda yatırım yapmaya davet etmişti, siz ne düşünüyorsunuz?

Yatırımcılarımızın buraya gelmesinin önünü açabilmek adına, cazip olabilecek teşviklerin tamamını almak üzere onlara altıncı bölge teşvikleri ile ilgili bilgiler vermeye çalışıyoruz.  Yoğun emek ile ilgili olan sektörlerin tamamında yatırım maliyetlerini çok kısa bir süre içerisinde Malatya'da yaptıkları yatırım maliyetlerini çıkarabileceklerini anlattık. Dolayısıyla burada Malatya'nın şu andaki potansiyelini, yetişmiş insan potansiyeli dolayısıyla buradaki insanların iş yapabilme kültürünün oluşması, eskiden bu yana bir saray kültürünün oluşması bizim için bir avantaj, onu çok iyi bir şekilde ifade ettik dışarıdan yatırımcıları buraya davet etmek suretiyle onlara anlattık. Ben İstanbul'da, Kocaeli'ndeki sanayicilerimize de seslenmek istiyorum; oralarda artık insanların yaşam alanlarının daraldığı lokasyonlarda yatırımı doğuya, Anadolu'ya kaydırmalarını ve Anadolu şehirlerinde yatırım yapmalarını öneriyorum. Anadolu yatırım için daha avantajlı.

Tersine göçe destek

Doğu’ya yapılacak yatırımların insanların kendi memleketlerinde iş bulma imkanı doğuracaktır, bu yatımlar insan göçünün önlenmesine sosyolojik olarak kendi şehrinin kültürünün dışına çıkıp yaşamlarında zorlanmasına da neden olabilir mi?

Evet yatırımcılarımız Doğu ve Güneydoğu'ya yatırımlarını yaparsa büyük şehirlere göçü de engellemiş oluruz hemde; büyük illeri sıkıştırıp oralarda insanların yaşam alanlarını tamamen yok etmek yerine burada arazilerimiz büyük geniş, organize sanayilerimiz, nitelikli yetişmiş eleman potansiyelimiz var. Buradan göçün önünü kesmek adına da bu çok önemli, buradan bütün insanların tamamı doğudan, Güneydoğu'dan ya da bizim illerimizden büyük şehirlere gitmek yerine buralarda çalışabileceği ailesiyle birlikte bildikleri kendi şehirlerinde yaşamalarını da sağlamış oluruz.  Eğer kendi şehirlerinde iş imkanı bulabileceği bir atmosfer olursa göçün de önünü kesmiş oluruz tersine göç de başlar. Sosyolojik olarak insanları da kendi şehirlerinde yaşama imkanı vererek mutlu olmalarını da sağlamış oluruz.

Teşvikler doğru şehirlere veriliyor mu?

Bürokratlarımız bu konuda oturdukları yerde yasa çıkarmaya çalışıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda çok hassas olduğunu biliyoruz.  Malatya'da potansiyel almış sanayi büyümek üzere hamleler gelişirken birden buradaki teşviği kesip Türkiye'nin en ücra köşesindeki bir yere aktarmak mantıklı değil. Çünkü yatırım için hazır olmadığı için, insan potansiyeli olmadığı için yatırımcı oraya yatırım yapmak istemiyor ve teşvik ziyan oluyor. Ama buranında önünü kesmiş oluyorlar. Batıdaki sanayinin oraya gitmeyince bu sefer yatırımın da önü kesilmiş oluyor. Öncelikle bizim bir potansiyel hedef kitlesi iller bazında oraları sanayileştirmek lazım. Teşvikleri doğru bölgelere vermek hayati önem taşıyor

E-ticarete yoğunlaşmalıyız

Pandemi işletmeleri nasıl bir değişime zorluyor?

Ülkemizde bir yıldır etkisi süren korona virüs salgını halen en önemli gündemimiz olmaya devam ediyor. Salgınla mücadele kapsamında uygulanan tedbirlerle kapanan veya kısmi hizmet veren, yüksek ciro kayıpları yaşayan işletmelerimizin sorunlarını ve taleplerini her platformda dile getiriyoruz. Ancak, küçük işletmeler artık devamlı olarak yapısal nedenlerle zorluk yaşamaktadırlar. Bu durum salgınla daha da ortaya çıktı. Çünkü vatandaşın alışveriş kültürü değişiyor. Geleneksel ticaretin yerini e-ticaret modeli almaya başladı. Artık her işletme bu değişime hızlı bir şekilde uyum sağlayabilmelidir. Dünya bu değişime ayak uydurmaya başladı. Dünya değişiyor, biz de bu değişimin karşısında duramayız. Ülkemizde geçtiğimiz yıl e-ticaret hacmi 250 milyar liraya ulaştı. E-ticaret hacmi toplam ticaretin ülkemizde neredeyse yüzde 10’unu buldu. Bunu görmezden gelemeyiz. Değişime, dönüşüme ayak uydurmalıyız. AR-GE’ye, inovasyona, markalaşmaya özel önem vermeliyiz. Salgın sonrasında oluşacak yeni ekonomik ve ticari düzende var olmak istiyorsak teknolojik dönüşümü sağlayarak, e-ticarete yoğunlaşmalıyız.

Döviz kurunun değişimi sektörleri nasıl etkiliyor?

Son bir yıldır küresel pandeminin etkisiyle tüm dünyada yaşanan üretim düşüşleri ve lojistik aksamalara bir de artan döviz kuru eklenince, hammadde ve ara malı tedariki konusunda sıkıntılar yaşanmaya başladı. Bu sıkıntılar, imalat sanayini tehdit edecek boyuta ulaştı. Önlem alınmadığı takdirde önümüzdeki dönemde üretimde ciddi aksamalar olacağını düşünüyoruz. Baktığımız zaman; hammaddede son 6 ayda dolar bazında yüzde 100’den fazla astronomik fiyat artışları yaşandı. Sanayicimiz iç piyasada ara mal bulamıyor. Kurdaki artışla birlikte hammadde üreticilerinin bir bölümü iç piyasaya ürün vermek yerine ihraç ediyor. Buna mutlaka dur denilmesi gerekiyor. Aksi halde makine ve otomotiv sanayinde, mobilyada, cam, plastik, kimya ve inşaat gibi çok çeşitli sektörlerde giderek artan hammadde sıkıntısı yaz aylarında üretimde ciddi aksamalara yol açacak. Hammadde ithalatındaki ilave vergiler, gözetim ve referans fiyat gibi ekstra yüklerin gevşetilmesi çok önemli. Elindeki parayla dün 100 kilo hammadde alabilen firmanın parası şimdi 50 kiloya yetmiyor. Özellikle plastik sektöründe yaşanan ham madde sorunu ciddi bir şekilde ele alınmalı. Bugün, çarşı pazardan aldığımız her şey plastik hammaddesi ile ilişkili. Örneğin, Makarna maliyetinin yüzde 16’sı plastik ambalajı, dolayısıyla ambalajın fiyatı yüzde 100 arttığında; makarnaya da aynı oranda zam geliyor. Plastik kaptaki yağlarda, deterjanlarda, içeceklerde de durum böyle. Bu sebeple; öncelikli yapılması gereken hammadde üretimi için ülkemizde büyük yatırımlara destek verilmesi. Hammadde üretimine ağırlık verecek bu tür yatırımların, üreticilerin maliyetlerini de uzun vadede indireceğini ve ihracat hızını artıracağını düşünüyorum.

266 milyon değerinde bir para girdisi sağladı.

Ekonomimize yön veren sektörleriniz nelerdir?

Malatya kayısının gerçekten dünya ölçeğinde çok önemli bir değer olduğunu ve bu değerinden Malatya'dan birçoğunun üretilmesi bizi gururlandırıyor. 2019 da toplamda bizim 99 bin kayısı rekoltemiz var ve 99 bin kuru kayısı ihracatımız oldu. 231 milyon değerinde bir rakam Türkiye Cumhuriyeti'nin kasasına girmiş oldu. Buraya 2020'de 100 ülkeye ihracat yapılırken 90 binin üzerinde bir kayısı rekoltemiz vardı ve bu rekoltemizin tamamı da toplamda 266 milyon değerinde bir para girdisi sağladı. Ülkeye döviz girdisi sağlanması adına, ülkede iller bazında orta ölçekli gelir düzeyinin artırılması adına gerçekten burada insanların potansiyel olarak geçimini sağlamak adına önemli diye düşünüyoruz. Bununla birlikte biz geldiğimiz bu yana kayısıyı önemsiyoruz üretimin artırılmasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz, çiftçinin ve bizim ihracatçılarımızın hakkını bir noktada korumaya gayret gösterirken, buradaki nitelikli sanayinin olmasını da arzu ediyoruz. Tekstil başta olmak üzere makine üretimi, su ürünleri ile ilgili organize sanayi bölgemizde sektörlerin konuşlanmasını hedefliyoruz. Tekstilde özellikle çok ciddi bir potansiyel oluştuk. Bu noktada konfeksiyon, iplik ve kumaş üretimiyle ilgili tekstilde çok ciddi altyapı oluşturduğumuz bir yapı var bu noktada da bizim sanayicilerimiz buraya geldiği andan itibaren her türlü katkıyı da sağlamaya çalışıyoruz. Kayısı ile ilgili coğrafi işaret belgemiz var, Antep'in baklavası, Aydın'ın inciri, Malatya'nın kayısısı Avrupa Birliği'nden coğrafi almış.