Serhat DURMUŞ

Yapı stoğunu incelediğimde;

*1980 öncesi yapılmış, 11,813 binası toplam yapı stoğunun %40’ı

*1980-2000 arasında yapılmış 11,877 binası toplam yapı stoğunun %41’ini

*2000 yılı sonrası yapılmış 5413 binası toplam yapı stoğunun %19’unu oluşturur.

Bu verilerden toplam yapı stoğunun %81’inin depremden önce yapılmış eski tip binalardan oluştuğunu söyleyebiliriz. 

Toplam yapı stoğunun,%48’i,1-4 katlı olan bu binaların %87’si betonarme olarak inşa edilmiştir.

Vs30 kayma dalgası hızlarına göre ilçenin tamamını incelediğimde, 

%65’i Vs30: 500-1000 m/sn. arasında yani orta üstü iyi bir zemin

%35’i Vs30: 150-500 m/sn. arasında yani orta ve altı zayıf zemin

*PGA (En yüksek yer ivmesi) - 0,12 g -0,28 g arasında, 

*PGV (En yüksek yer hızı) - 5,3 cm/s - 25 cm/s arasındadır.

Yapı stoğunun %81’i eski binalardan oluşan ayrıca zeminin %35’i  orta ve altı zayıf olan 448,025 vatandaşımızın ikamet ettiği bir ilçede beklenen büyük İstanbul depremi olursa sonuç ne olacaktı?

İBB ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinin hazırlamış olduğu en son rapor olan haziran 2020 verilerine göre;

*Çok ağır hasarlı yıkılabilecek 94 bina,

*Ağır hasarlı en kötü deprem sonrası yıkılacak 275 binaya göre,

*Olası minimum can kaybı 84 kişi,

*Ağır yaralı 44 kişi olacağı öngörülmüş.

Bu sonuçlara göre oluşabilecek geçici barınma ihtiyacı ise 9908 hane.

Bu sonuçtan sonra Kağıthane’de ikamet eden vatandaşlarımızın aklından geçen soru ise sanırım, en çok can kaybı olabilecek mahalleler hangileridir ? 

-Talatpaşa

-Merkez

-Mehmet Akif Ersoy

-Nurtepe mahallelerinde muhtemel can kaybı diğer 15  mahalleye göre daha fazla olacaktır.

Bu mahallelerde oturan vatandaşlarımızın binalarını detaylı analiz ettirmelerini tavsiye ederim.

Kağıthane ilçesinin toplam yapı stoğu maalesef çok sağlıklı gözükmüyor. Depremden sonra ise sadece %19’luk bir dönüşüm yapılabilmiş. Oysa 448,025 vatandaşımızın ikamet ettiği Kağıthane’de şuana kadar dönüşüm konusunda daha fazla yol alınması gerektiğini düşünüyorum.

Yeni yapılacak binalarda ise farklı yöntemler uygulanabilir.

Örneğin; Japonya’da 1995 Kobe depreminden sonra kullanımı yaygınlaşan sismik izolatör sistemi tercih edilebilir. Bu sistem şuan 100 yataklı ve daha büyük hastanelerde zorunlu olarak bakanlık literatürüne girmiş durumda ancak 5 katlı binalarda ayrıca yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Sismik izolatör sisteminden kısaca bahsetmek istiyorum. Binanın temelinden kolon bağlantı noktalarına uygulanan kurşun plaka ve kauçuk karışımı elastik bir sistemle deprem enerjisini karşılayıp temelde sönümleyerek kolonlar vasıtasıyla binanın üst katlarına çıkmasını azaltan harika bir yöntem. Üstelikte toplam bina maliyetine maksimum %12 civarında ek bir ilave ile binanızın depremde hasar almamasını sağlayabilirsiniz.

Şimdi anlı şanlı müteahhitlerin kendilerine şu soruyu sormaları gerekir:

Maksimum %12 ilave maliyetle binanın depremde güvenli olması mı önemlidir yoksa bu parayı ben binanın dış cephesine harcarım sonrada daireleri daha hızlı ve pahalı satarım, ölen ölür kalan sağlar bizimdir düşüncesi mi?

Kararı lütfen elinizi vicdanınıza koyarak verin…

İstanbul’da beklediğimiz deprem , Mw = 7,2 – 7,6 aralığında olduğu için bu çalışmada senaryo depremimiz Mw = 7,5 kabul edilerek gerekli çalışmalar yapılmıştır