Çin ve ABD dışındaki ülkelerde şebeke ölçekli batarya depolama maliyetlerinde yaşanan hızlı düşüş, güneş enerjisinden üretilen elektriğin ihtiyaç duyulan her an kullanılabilmesini ekonomik olarak mümkün hale getirdi. Uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember tarafından hazırlanan araştırma, özellikle 2024 yılında batarya ekipman maliyetlerinde kaydedilen yüzde 40’lık gerilemenin küresel enerji dönüşümünde kritik bir eşiğe işaret ettiğini ortaya koyuyor.

Ekim 2025 itibarıyla Çin ve ABD dışı pazarlarda elektrik depolama maliyeti megavatsaat başına 65 dolara kadar düşerek son yılların en düşük seviyesine geriledi. Araştırmaya göre depolama maliyetlerindeki bu kayda değer düşüş, güneş enerjisinin şebekeye entegrasyon biçimini doğrudan etkiliyor. Güneşten elektrik üretiminin günün büyük bölümünde gerçekleşmesi nedeniyle, üretimin yalnızca belirli bir kısmının depolanması dahi kesintisiz elektrik ihtiyacını karşılamaya yetiyor.

Analiz, gündüz üretilen elektriğin yarısının gece saatlerine aktarılması halinde, megavatsaat başına 65 dolar seviyesindeki depolama maliyetinin güneş elektriğinin toplam maliyetine 33 dolarlık ek yük getirdiğini gösteriyor. Bu oran, güneşin 24 saat boyunca ekonomik ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasının önünü açıyor. Böylece güneş enerjisi artık yalnızca “gündüzün ucuz elektriği” olmaktan çıkarak şebeke açısından daha güvenilir, sürekli ve planlanabilir bir üretim kaynağına dönüşüyor.

Ember Küresel Elektrik Analisti Kostantsa Rangelova, batarya maliyetlerindeki bu hızlı düşüşün enerji sektörünün temel dengelerini değiştirdiğine dikkat çekti. Rangelova, 2024’te yaşanan dramatik maliyet düşüşünün ardından 2025 yılında da benzer şekilde yeni bir keskin gerilemeye doğru gidildiğini belirterek şunları ifade etti:

“Bataryalar için ekonomik denklemler tamamen değişti ve sektör bu yeni paradigmayı ancak kavramaya başlıyor. Güneş artık sadece ucuz gündüz elektriği değil, her an kullanılabilir kesintisiz elektrik. Bu durum, özellikle talebi hızla büyüyen ve güçlü güneş potansiyeline sahip ülkelerde oyunun kurallarını değiştiriyor.”

Rangelova, uygun maliyetli depolamanın yalnızca güneşten elektrik üretimini tamamlamakla kalmadığını, aynı zamanda güneşin teknik ve ekonomik potansiyelini de görünür hale getirdiğini vurguladı. Bu gelişmenin ülkelerin temiz elektrik stratejilerini çeşitlendirme imkânı sunduğunu kaydeden Rangelova, depolama yatırımlarının şebeke güvenilirliğini, arz esnekliğini ve yenilenebilir enerjiye geçiş hızını belirleyici şekilde artırdığını ifade etti.

Düşen maliyetler, özellikle güneşin yoğun olduğu coğrafyalarda enerji planlamasında depolamayı artık zorunlu değil, ekonomik açıdan avantajlı bir seçenek haline getirirken, güneş enerjisinin küresel elektrik sisteminde ana kaynaklardan biri olma yolculuğunu hızlandırıyor.