SON DAKİKA
DÜNYA Cumartesi 23 Kasım 2024 16:37

DENİZİN ALTINDA HİBRİT SAVAŞ MI BAŞLADI?

Baltık Denizi'ndeki iki iletişim kablosu art arda koptu. Uzmanlar sabotajdan şüpheleniyor. Peki, bu tür kritik altyapılara yönelik saldırılar ne kadar tehlikeli?

Denizin altında hibrit savaş mı başladı?

Sekiz adet yüksek performanslı çifte fiberglas ile donatılmış, çelik alaşımlı ve su geçirmez bir koruyucu tabaka ile kaplanmış olan "Cinia C-Lion 1" sualtı iletişim kablosu Finlandiya'nın başkenti Helsinki ile yaklaşık bin 200 kilometre uzaklıktaki Alman liman kenti Rostock'u birbirine bağlıyor. Kuzey ve Orta Avrupa'daki veri merkezleri arasında bir tür veri otoyolu işlevi görüyor. Kalınlığı ise ancak bir itfaiye hortumu kadar.

Kablo hattı Baltık Denizi boyunca döşenirken, ekstra koruma sağlamak amacıyla deniz tabanında bir metre derinliğinde bir hendek açmak için bir denizaltı kepçesi kullanıldı. Ancak kablo, geçtiğimiz Pazartesi gecesi Öland Adası açıklarında hasar gördü. Tıpkı kısa bir süre önce Gotland açıklarında İsveç ve Litvanya arasındaki bir başka veri kablosu gibi.

Sabotaj eyleminin, bir Çin yük gemisinin mürettebatı ve Rus kaptanı tarafından gerçekleştirildiğinden şüpheleniliyor. Ticari geminin söz konusu saatlerde hasarın meydana geldiği iki noktadan da geçtiği söyleniyor. İsveç televizyonu SVT'nin kamuya açık denizcilik verilerine dayandırdığı haberine göre, bir Rus limanından yola çıkan gemi, konumunu belirlemek için gerekli olan transponderini (cevap ileten verici) kapattı.

Baltık Denizi'nde yaşanan ilk olay değil

Bonn Üniversitesi İleri Güvenlik, Stratejik ve Entegrasyon Çalışmaları Merkezi (CASSIS) adlı kurumun deniz güvenliği uzmanı Moritz Brake, yaşananların 7 Ekim 2023 tarihinde Baltık Denizi'nde meydana gelen bir olayı hatırlattığını belirtiyor. Bu olayın merkezinde de yine bir Çin ticaret gemisi bulunuyordu: Hong Kong bandıralı konteyner yük gemisi, Finlandiya, Estonya ve İsveç arasındaki iki veri kablosuna ve Baltic Connector doğalgaz boru hattına, "kazara" çektiği bir çapayla zarar vermişti.

Ancak Brake, bunun bir kaza olduğuna inanmıyor: "Çapa, o sırada deniz tabanında yaklaşık 180 kilometre sürüklenmişti. Bunun farkına varmadığınız bir kaza olmasına imkan yok. Dahası, yük gemisine Rus araştırma gemileri eşlik ediyordu ve olay, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in doğum gününde meydana geldi. Yani tuhaf şekilde bir araya gelen çok fazla tesadüf var."

Batılı istihbarat servisleri, uzun zamandır Rus araştırma gemilerinin Kuzey Avrupa denizlerinde dolaştığından ve Batı altyapısını gözetlediğinden şüpheleniyor.

Dünya genelinde denizaltı kablolarının nerelere döşendiği internetteki açık kaynaklarda gösteriliyor. Finlandiyalı operatör Cinia, Baltık Denizi'nde tahrip olan C-Lion 1 kablosunun, Avrupa'ya Rus doğal gazı sağlayan Kuzey Akım (Nord Stream) boru hattına büyük ölçüde paralel olarak döşendiğini açıklamıştı. Kuzey Akım boru hattı, Eylül 2022'de bir patlayıcı saldırısının hedefi oldu. Bunun arka planı henüz tam olarak açıklığa kavuşturulamadı.

Hasar sınırlı seviyede

Geçen haftaki son sabotaj eyleminin neden olduğu hasar sınırlı seviyede. DW'ye konuşan Brake, "Kabloların bir noktada kazalar nedeniyle hasar görmesi zaten dünya genelinde 100-150 kez oluyor. Bu nedenle altyapı, bu hasarın diğer kablolar tarafından absorbe edileceği şekilde tasarlanmıştır. Kullanıcılar herhangi bir arıza fark etmiyor."

Güvenlik uzmanı, yine de bunun kritik bir altyapı olduğunu hatırlatıyor: "Küresel veri trafiğinin yüzde 90'ından fazlası deniz altı kabloları üzerinden gerçekleşiyor. Eğer kasıtlı olarak düğümleri hedef alırsanız, burada olduğu gibi, iki kablo kısa bir süre içinde zarar görebilir. Bir sonraki seferde daha fazla kablonun zarar görmesi de mümkün. Ancak o zaman daha büyük ve aşikâr sorunlarla karşılaşırız."

Brake'e göre, bu tür sabotajların piyasa ekonomileri üzerinde de etkisi söz konusu. Güvenlikleri garanti altına alınamazsa yatırımcılar, paralarını deniz altyapılarına yatırmaktan vazgeçebilir.

Buna ek olarak, bu tür eylemlerin verdiği etkili mesaj da önemli: "Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore arasındaki giderek artan bir iş birliği gözlemleniyor. Uzun zamandır Batı'nın çıkarlarına karşı küresel olarak birlikte hareket eden bu ülkeler, bazen sert yöntemler de kullanıyor. Bunların farkına, ancak son sabotaj eylemi gibi olaylardan sonra varıyoruz. Batı, bu tür eylemlerle sınanıyor. Asıl soru şu: Böyle bir durumda nasıl tepki vereceğiz? Söz konusu eylemi yapan geminin alıkonulması, NATO'nun devreye girmesi, bilgi alışverişi gibi prosedürlerimiz, karşı tarafça adeta test ediliyor."

Yüzde yüz koruma mümkün değil

Peki ama bu tür sabotaj eylemlerine karşı nasıl daha iyi koruma sağlanabilir? Brake'e kulak veriyoruz: "Dünyanın dörtte üçü okyanuslarla kaplı. Bu okyanuslar hâlihazırda dünyanın etrafını 30 kez saracak uzunlukta 500'den fazla veri kablosu içeriyor. İster veri ağları, ister deniz ticareti ya da petrol ve doğal gaz boru hatları olsun, tüm bunları her zaman izlemek ve güvenliğini sağlamak imkânsız. Düşman sadece bir yerde başarılı olmak zorunda, biz ise küresel sistemi bir bütün olarak sürekli korumak mecburiyetindeyiz."

Dolayısıyla Batı toplumları, bu tür sabotaj eylemleriyle yaşamaya devam etmek zorunda kalacak. Bununla birlikte Brake, çaresizce karşı cenahın insaf ve merhamete gelmesini beklemeye gerek olmadığını da belirtiyor: "En azından gözetim kabiliyetlerimizi güçlendirebiliriz. Yani diğer aktörlerin altyapımıza zarar verdiğini fark edecek ve belgeleyecek, kanıtlayacak ve görünür kılacak bir konumda olabiliriz. Bu da caydırıcılık oluşturmayı mümkün kılacaktır. Bu şekilde şunu da gösterebiliriz: Eğer bizi burada herhangi bir noktada tehdit ederseniz, o zaman karşı önlemler almaya muktediriz!"

Brake'e göre, mevcut durum şunu açıkça gösteriyor: "Denizde iz bırakmadan eylem yapabileceğini uman saldırganlar var. Buna karşı artık harekete geçip bir şeyler yapmamız gerekiyor."