Resmi açıklamaya göre, doğudaki Şandong eyaleti açıklarında tespit edilen rezerv, Asya kıtasında bugüne kadar belirlenen en büyük deniz altı altın yatağı olma özelliği taşıyor. Keşif, Çin’in uzun vadeli kaynak güvenliği stratejisinde kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Jiaodong Yarımadası çevresinde bulunan rezervin net büyüklüğüne ilişkin ayrıntılı veriler paylaşılmasa da, yeni yatağın eklenmesiyle birlikte Şandong bölgesindeki toplam altın varlığının 3 bin 900 tonun üzerine çıktığı belirtiliyor. Bu miktar, Çin’in bilinen toplam altın rezervlerinin yaklaşık dörtte birine karşılık geliyor. Böylece Şandong, ülkenin altın üretimi ve rezervleri açısından stratejik önemini daha da artırmış oldu.

Uzmanlara göre deniz altındaki bu keşif, Çin’in sadece madencilik kapasitesini değil, aynı zamanda hammadde arz güvenliğini de güçlendirecek nitelikte. Pekin yönetimi, son yıllarda kara ve deniz altı kaynaklarının tespiti için arama faaliyetlerini hızlandırırken, 2021’den bu yana bu alana yapılan toplam yatırımın yaklaşık 450 milyar yuan seviyesine ulaştığı ifade ediliyor.

Şandong açıklarındaki yeni bulgu, Çin’de son dönemde art arda gelen büyük altın keşiflerinin devamı olarak görülüyor. Daha önce ülkenin kuzeydoğusunda, 1.400 tonun üzerinde altın içerdiği açıklanan dev bir kara yatağı bulunmuş ve bu keşif, 1949’dan bu yana tek seferde tespit edilen en büyük altın rezervi olarak kayıtlara geçmişti.

Analistler, deniz altı altın yatağının devreye alınmasının Çin’in küresel altın piyasalarındaki etkisini artırabileceğine ve uzun vadede ithalat bağımlılığını azaltabileceğine dikkat çekiyor. Keşif, aynı zamanda Çin’in madencilik teknolojileri ve deniz altı arama kabiliyetlerinde ulaştığı seviyeyi gözler önüne seren stratejik bir gelişme olarak değerlendiriliyor.