ÇİN SEDDİ'NDE BİR GEZİNTİ...
İşim gereği bir dönem çok fazla Uzak Doğu'ya seyahat ederdim. Her bir seyahatimden inanılmaz keyif alırdım ama bazı destinasyonlar gerçekten çok özel olurdu. Çin Halk Cumhuriyeti'nde Pekin'e seyahat etmek örneğin benim için çok ayrı bir keyifti

Deniz DİKMEN
Bazen çok uzaklara gitmek insana o kadar iyi gelir ki. Var olan düzeninizden, alışkanlıklarınızdan, kalıplarınızdan uzaklaşırsınız ve ruhunuz ve zihniniz nefes alır, yenilenir.
Başka bir gezegene gitmiş gibi olursunuz. Yeni kültürler, insanlar, coğrafyalar, yaşam tarzları ile karşılaşırsınız. İnsan ve kültürlerin hem ne kadar farklı hem de ne kadar benzer olduğunu gözlemlersiniz.
İşim gereği bir dönem çok fazla Uzak Doğu’ya seyahat ederdim. Her bir seyahatimden inanılmaz keyif alırdım ama bazı destinasyonlar gerçekten çok özel olurdu. Çin Halk Cumhuriyeti’nde Pekin’e seyahat etmek örneğin benim için çok ayrı bir keyifti. Belki bu dünyanın en büyük imparatorlukların başkenti olduğundan mıdır bilemiyorum ama Pekin kesinlikle Asya kıtasında benim için favori bir destinasyondu.
Hava buz gibi soğuk
Ocak ayındayız ve iş sebebiyle Pekin’deyim. Hava buz gibi soğuk ama kış güneşi bana göz kırpıyor.
Kış aylarında iklim burada çok kuru ve çok sert. Bu mevsim şehir dışındaki yollarda ağaçlarda tek bir yaprak bile yok. Pekin’in bir banliyösündeyim. Yollar ıssız ve koskoca bir hiçliğin ortasında ziyaret edeceğim fabrikaya gidiyorum. Gökyüzü masmavi. Fabrikanın ön kapısında Çin’e has kıpkırmızı mutluluk balonları kapının girişini süslüyor ve bereketin yolunu açmaya çalışıyor.
Fabrikanın sahibi Çinli uzun boylu, yapılı, sempatik bir hanım. Buradaki gerçekten hiçliğin ortasında üretilen ürünler Avrupa’nın kalbine büyük markaların merkezine gönderiliyor.
Pekin’in bu banliyölerinde yaşayan insanlar çok saygılı ve çok naif. Öğle yemeğimizi yakındaki bir kayak merkezinde yiyoruz. Pekinli aileler çocuklarıyla eğlenmeye gelmişler ve herkes yavaş yavaş yaklaşan Çin Yeni Yılı’na hazırlanıyor.
İlk destinasyon Çin Seddi
Buralara kadar gelmişken cumartesi günü şehri gezmek istiyorum. Görülecek çok şey var.
Fabrikanın sahibesinin bir ricası var. “Seni biz gezdirelim ama bir şartımız var” diyor.
“İki delikanlı oğlumuz var, onlarda sana eşlik edebilir mi?” diye soruyor. Amaç gençlerin İngilizce pratik yapması ve biraz Batı kültüründeki iş insanlarını tanımaları.
Ben de severek kabul ediyorum ve cumartesi sabahı erkenden iki delikanlı Çinli gençle yola çıkıyoruz. Yaşları muhtemelen 20 ya da 21. İngilizceyi konuşurken biraz zorlanıyorlar. Ama gayretliler ve çok güleryüzlüler. Biraz da utanıyorlar.
Sabahın ilk destinasyonu çok uzun zamandan beri merak ettiğim Çin Seddi olacak. Pekin’de buluşup özel aracımızla yaklaşık 70 kilometre şehrin kuzeybatısında bulunan Badaling’ e gidiyoruz. Burası Çin Seddi’nin en meşhur ve kalabalık seyir noktalarından bir tanesi.
Çin Seddi aslında düşünüldüğü gibi tek bir sur değil ancak Çin’de doğudan batıya doğru yol alan bir kaç surdan meydana gelen bir yapı. Toplam uzunluğu yaklaşık 21.000 kilometre ve en uzun parçası 8.800 kilometre ile Po Hay Körfezi’nde başlayıp, Pekin’in kuzeyinden geçip Gobi Çölü’nden batıya doğru uzanıyor. Çin Seddi’nin öncelikle Moğol ve Türk boylarına karşı bir savunma sistemi olarak kullanıldığı biliniyor. Yapının ikinci fonksiyonu ise, İpek Yolu’nda taşınan ticari ürünlerin bir nevi gümrük ve sınır kontrollerinin yapıldığı bir mecra.
Surlar ayrıca bir yol gibi kullanılıp üstünde mühimmat da taşınmış. Diğer yandan surlarda ateş veya duman yoluyla uzaktan uzağa haberleşmenin de yapıldığı tahmin ediliyor.
Dağların sırtında bulunan Çin Seddi’ni ise Çin halkı daima bir ejderhaya benzetir ve bu ejderhanın kuşaklar boyu dünyanın merkezi olarak kabul ettikleri başkent Pekin’i, imparatorluğu ve imparatorlarının anıt mezarlarını koruduğuna inanırlar.
Çinli yerli turist kaynıyor
Badaling’e vardığımızda ziyaretçiler için sonradan yapılmış olan teleferik karşımıza çıkıyor.
Yabancı turist nispeten az ama her yer Çinli yerli turist kaynıyor.
Teleferikle yukarı çıkıyoruz ve indiğimiz yerde Çin Seddi’ne ayak basıyoruz. Aman yarabbim bu nasıl bir dik yapı! Burada yürümek neredeyse imkansız! Üçümüz birlikte kısa bir yürüyüş yapmaya çalışıyoruz ve bir yandan sohbet ediyoruz fakat 50 metre, 100 metreden fazla tırmanmak neredeyse mümkün değil. Sağlı sollu Çin Seddi’nin üzerindeki gözetleme kulelerini görüyoruz.
Muhteşem bir manzara var karşımızda. Çin Seddi’nin eşsiz mimari yapısı ve çevredeki doğa ile bütünleşmesi olağanüstü güzellikte.
Bu coğrafyada muhteşem surları nasıl inşa etmişler, nasıl korumuşlar ve surların üzerinde nasıl hareket edebilmişler diye insan düşünmeden edemiyor. Bu surların üstünde yürümek imkansızken kilometrelerce nasıl silahlar taşınmış? Nasıl bu yapı yüzlerce yıl önce Çin’in bir ucundan diğer ucuna kadar binlerce kilometre uzanabilmiş? İnanılacak gibi değil.
Çin Seddi’nin yapımı yaklaşık milattan önce 3’üncü yüzyılda başlayıp 17’nci yüzyılda sona ermiş yani yapımı 2000 yıl sürmüş. Ming Hanedanı döneminde 14’üncü ile 17’inci yüzyılları arasında yapılan duvarlar en iyi korunmuş olarak günümüze kalmış. Bu zorlu yapım sırasında ne yazık ki çok fazla insan hayatını kaybetmiş. Hatta buradaki kayıplar nedeniyle bu coğrafyada çok hüzünlü efsaneler asırlar içinde hayat bulmuş.
Çin Seddi dünyanın en büyük askeri yapısıdır. Bugün Çin Seddi 7 Yeni Dünya Harikaları’ndan biridir ve 1987 senesinde mükemmel mimari yapısı ve stratejik önemi nedeniyle bir UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilmiştir.
Avrupalı kaşifler habersizmiş
Çin Seddi dünyanın insan eliyle yapılmış uzaydan görünen tek yapısıdır derler. Bende bu iki genç delikanlı ile surların üstünde duruyorum. Buz gibi bir rüzgar esiyor burnumuza ama burada olmak o kadar şahane ki. Ne büyük bir mutluluk ki dünyada görmek istediğim bu özel tarihi ve kültürel değere gitmek mümkün oldu. Kendinizi dünyanın çatısında oturuyormuş gibi hissediyorsunuz, coğrafyaya hakim hissediyorsunuz. Gözünüzün alabildiği kadar çevrede her yeri görebiliyorsunuz.
Badaling’te üstünde durduğumuz surlar 18’inci yüzyıla ait, 8 m yüksekliğinde ve 1950 yıllarında hal için ziyarete açılmış.
Asırlar boyunca Avrupalı kaşifler Çin Seddi’nden habersizmiş. Ancak, 17’inci yüzyılda Portekizli bir kaşif olan Bento de Gois’ın anlatımlarından Avrupa Çin Seddi’nin varlığından haberdar olmuş.
Beni gezdiren iki delikanlı Çin’li gençle sohbet ediyoruz. Onlar İngilizceyi ve batı kültürünü öğrenmeye çalışıyorlar, ben ise onları ve kültürlerini tanımaya çalışıyorum ve birlikte burada olmaktan çok büyük mutluluk duyuyoruz. Öğleye doğru ise tekrar Pekin’e dönme kararı alıyoruz. Tiananmen Meydanı’na varıyoruz. Burası Pekin’in kalbi ve dünyanın en büyük meydanı. Yaklaşık 440.000 metrekarelik alanı ile yaklaşık 1 milyon insan aynı anda bu alanda toplanabiliyor. Çin Halk Cumhuriyet’in resmi törenlerin ve çok fazla tarihi olayların yaşandığı bir yer burası. Bir yanımızda dünyanın en büyük Saray kompleksi olan Yasak Şehir, diğer yanda Mao Tse Tung’un mozolesi, Çin Ulusal Müzesi ( burası dünyanın en büyük müze binalarından biri olarak kabul ediliyor), Çin Ulusal Tiyatrosu ve Zhongnanhai Halk Sarayı bulunuyor. Zhongnanhai Halk Sarayı Çin Halk Konseyin karargahı ve Çin Devlet Başkanı’nın resmi konutu olarak da halen kullanılıyor.
Biz ise, meydanda Çinli yerli turistlerden ve polislerden oluşan kalabalığın arasından Yasak Şehrin yanında bulunan eski geleneksel tek katlı, gri Çin evlerinin bulunduğu sakin Hutong Bölgesi’nin sokaklarında kayboluyoruz.
Pekin ördeği
Pekin’de en güzel yapacağınız şeylerden bir tanesi ise hakiki bir Pekin ördeği yemek. Dünyanın başka hiç bir yerinde bu tadı yakalamanız mümkün değil çünkü bu ördeğin yaşadıkları coğrafyada yetişmesi ve buradaki geleneksel yöntemlerle hazırlanması gerekiyor.
Çok lüks restoranlarda yiyeceğiniz gibi çok sade ve basit, halk tipi minik restoranlarda da çok leziz Pekin ördeğini yemeniz mümkün.
Ben öğle yemeğinde ne kadar Pekin ördeğinin lezzetine doyamadıysam, yanımdaki iki genç yol arkadaşım da Mc Donalds’a gitmenin hayalini ve heyecanını yaşıyordu. İnanılmaz değil mi?
Öğleden sonra gençlere teşekkür ediyorum ayırılıyoruz. Yoluma yeni devam ediyorum. Enerjisinin benim için çok özel olduğu Yasak Şehir ’in duvarlarının arkasında kaybolup oradaki eski Çin Hanedanlarının sarayını ve kültürünü keşfetmeye gidiyorum. İki tatlı genç arkadaşım ise önce beni yalnız bırakmak istemeseler de onları fazla meşgul etmemek için, ısrarım sonucunda benimle vedalaşıp, Pekin sokaklarında kaybolup günün muhasebesini yapıp güzel sohbetlerine devam ediyorlar.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin birçok yeri hem doğa hem kültür açısından inanılmaz zengin ve keyifli. Pekin ise çok özel. Günümüzde Çin’e gitmek biraz daha zorlaşmış da olsa umarım yakın zamanda gene turistik amaçla gitmek kolaylaşır. Fırsatınız olursa mutlaka Pekin’e gidip tüm tarihi yapıları ve muhakkak Çin Seddi’ni de ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim.