Dünya genelinde madencilik şirketleri yapay zeka teknolojilerini kullanarak, mineral
rezervlerini tanımlıyor. Ayrıca, büyük hacimlerdeki coğrafi veriler, uydu fotoğrafları ve
potansiyel mineral kaynaklarının tarihi kayıtları da bu teknolojiler kullanılarak işlenebiliyor.
Madencilik sektöründe faaliyet gösteren 17 birlik ve derneğin oluşturduğu Maden Platformu
Sözcüsü Mehmet Yılmaz, yapay zekanın (AI) tüm sektörlerde hızlı bir şekilde kullanıldığını
belirterek, "Bu teknoloji, Türkiye'de de birçok sektörde kendine yer buldu. Maden sektöründe
yapay zekanın en verimli kullanılacağı alan ise iş güvenliği olarak değerlendiriliyor." dedi.
Yılmaz, Türkiye'de bu tür teknolojileri kullanabilen kaliteli ve eğitimli insan gücü olduğunu,
madenciliğin böylelikle daha verimli olarak yapılabileceğini söyledi.
Verilerin işlenmeli önemli
Verilerin toplanması ve işlenmesinin madencilik sektörünün önemli bir aşaması olduğuna
işaret eden Yılmaz, yeni teknolojilerin bu süreçleri hızlandırdığını kaydetti.
Yılmaz, geçmişte bu verilerin işlenmesi konusunda teknolojik kabiliyetlerin yetersiz kaldığına
dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"Büyük boyutlu veriler artık ortak alanlarda depolanabiliyor. Bu verilerden yapay zeka ile
doğru yerde, doğru hedefleri oluşturabilmek amacıyla yararlanılabilir. Yapay zeka tüm
sektörlerde hızlı bir şekilde kullanılıyor. Ayrıca, bu teknoloji ile maden sahası içinde herhangi
bir bölümdeki olası aksamalar veya olası kırılmaları önceden tespit edebiliyoruz. Bu olası
kırılma noktalarını tespit ettiğimizde bazı iş kazalarının önüne geçiyoruz."
Konumlar dijital olarak takip edilebiliyor
Yılmaz, önceden yer altına inen ekiplerin bulunduğu konumun takibinin mekanik olarak
yapıldığına dikkati çekerek, artık yapay zekalı takip sistemi ile maden emekçilerinin
konumlarının dijital olarak takip edilebileceğini vurguladı.
Maden sektöründe yapay zekanın en iyi kullanacağı noktalardan birinin iş güvenliği olduğuna
dikkati çeken Yılmaz, şunları söyledi:
"Yer altında işçinin nerede çalıştığını takip eden teknolojiler kullanılabiliyor. Olası bir maden
ocağı boşaltma anında yine bu teknolojileri kullanarak işçilerimizi tahliye edebileceğimiz
yönünde teknolojileri kullanabiliyoruz. Bazı makine ve ekipmanlarımıza yerleştirdiğimiz dijital
teknolojilerle o makinelerin gerektiğinde insanların kullanımına yönelik veri tabanını
kullanarak teknoloji geliştirebiliyor. Mesela 'yer altı köpekleri' ile maden altına robot köpekleri
gönderiyoruz. Kaza ya da olası göçük alanlarında bu yer altı robot köpeklerinin içine
yerleştirilmiş olan materyallerle yeri tespit edip tıpkı canlı göz gibi görüntüler kayıt altına
alınıyor. Böylelikle ihtiyaç anında önlemler alınabiliyor. Bu veriler toplanırken insan hayatını
tehlikeye atmıyoruz. Çok çabuk aksiyon alabiliyorsunuz. Aynı zamanda riskli zamanların
dışındaki normal zamanlarda da bu teknolojilerle veriler toplanabiliyor."
Maden sektörü lokomotif bir sektördür
Dijital teknolojiyle, enerji tasarrufu sağlandığını ve sektörde karbon ayak izinin de
düşürüldüğünü ifade eden Yılmaz, bu alanda yapılan çalışmalara ilişkin şunları kaydetti:
"Dijital teknolojiyle, madende çalışmanın olduğu yerlerde havalandırma devreye giriyor.
Çalışma olmayan yerlerde, boşu boşuna havalandırma da çalışmıyor, böylelikle enerji tasarruf etmiş oluyorsunuz. Bu karbon ayak izinin azalmasına yardımcı oluyor. Ayrıca havalandırmaya
harcayacağınız enerjiyi başka bir noktada daha verimli kullanabiliyorsunuz."
Yapay zeka jeolojik katmanları taramak için de kullanılıyor
Yılmaz, jeolojik yapıların incelenmesinde de yapay zekadan önemli ölçüde faydalanıldığının
altını çizerek, "Bir alanda arama yaptıktan sonra oranın jeolojik yapısını, kaya katmanlarının
oluşması sırasında oluşan katmanlarla ilgili sondaj sırasında veri elde ediyoruz. Örneğin
üçüncü metrede, beşinci metrede, altı buçuk kilometrede bir şey buldunuz. O modellemeyi
yapay zekayla buna benzer nerelerde bu katmanlar varsa orada olası hedefleri
inceleyebiliyorsunuz. Bu eskiden uzaydan algılama metoduyla kısmen yapılıyordu. Ama artık
bu jeolojik veri tabanlarını, dijital alanda depolayıp topladığınız arama verilerini oraya yansıtıp
daha kolay hedef noktaları tespit etmeniz mümkün olabiliyor. Bu bizim için çok önemli. Bu
verileri eskiden depolamak zordu, şimdi kolaylaştı." diye konuştu.
Türkiye'nin cari açık üzerinde madencilikten dolayı oluşan açığın kapatılmasının önemine
işaret eden Yılmaz, "Türkiye'nin 60 milyar dolar gibi cari açık üzerinde madencilik ürünlerinin
ithalatının etkisi var. İnşallah bunu kapatmaya yönelik çok etkin adımlar atılıyor ülkemizde.
Ben çok mutluyum. Madencilik sektörünün Türkiye'nin geleceğinde diğer gelişmiş ülkelerde
olduğu gibi bir lokomotif sektör." değerlendirmesinde bulundu.