KROMDER Başkanı Bülent Aksu, Türkiye'nin maden varlığına dikkat çekerek, cari açığın
madencilik faaliyetleriyle kapatılabileceğini belirtti. Aksu, madencilik sektörünün önemine
vurgu yaparak, izin süreçlerinin kolaylaştırılması ve teşviklerin artırılması gerektiğini ifade etti. Aksu, yazılı açıklamasında, dünyada ticareti yapılan 90 madenin 70'inin Türkiye'de
bulunduğunu belirterek, üretilen madenlerin çeşitliliği bakımından Türkiye'nin dünyada 8'inci,
miktarı bakımından 22'nci, değeri bazında ise 28'inci sırada olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 12 Kalkınma Planı ve Orta Vadeli
Program'da (OVP) madencilik sektörüne geniş şekilde yer verildiğini anımsatan Aksu, şunları
kaydetti:
"Bu durum, madencilik sektörünün ülke ekonomimiz için öneminin ve değerinin bir
göstergesidir. Ekonomimizin en büyük problemlerinden biri olan cari açık, madencilik
faaliyetleriyle kapatılabilir. Ülkemizin, bilenen toplam 3,5 trilyon dolar değerindeki maden
varlığı bu konudaki potansiyelimizin en net göstergesidir. Sektörün gelişimi ve ülkemize
katkısının artması amacıyla madencilik politikaları ve stratejileri, siyaset üstü bir anlayışla ülke
menfaati göz önünde bulundurularak oluşturulmalıdır."
İzinler tek bir duraktan yürütülmeli
Aksu, maden faaliyetlerinde izin ve onay süreçlerinin yatırımcıları zorladığını, bürokratik
süreçlerin uzun zaman aldığını ifade ederek, "Ülkemizde madenciliği düzenleyen 9 bakanlık,
21 kurum, 7 kanun, 87 yönetmelik, 8 tüzük ve 16 uluslararası sözleşme mevcut. Bu kadar çok
kurumun olması ve mevzuat çeşitliliği, madencilik yatırımlarının faaliyete geçirilmesinde
zorluklar ortaya çıkarıyor. Bu nedenle bakanlıklar arası koordinasyonun geliştirilerek Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün (MAPEG) etkin rol
oynayacağı, izinlerin tek bir duraktan yürütülebileceği düzenleme yapılmalıdır."
değerlendirmesinde bulundu.
Sektörün Türkiye Yüzyılı vizyonundaki hedeflere ulaşılması için ilave teşvik ve desteklerle
motivasyonunun artırılması gerektiğini vurgulayan Aksu, ruhsat güvencesinin sağlanması, izin
süreçlerinin öngörülebilirliği ve orman izinlerinin sadeleştirilmesi gibi taleplerinin dikkate
alınması gerektiğini belirtti.
Aksu, Türkiye'de madencilik faaliyetlerinde kamu yararının esas olduğunu, madenlerin
devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu kaydetti.
Çevre duyarlılığı ön plana alınmalı
Teknolojik gelişmelere bağlı olarak üretim metotlarının değişmesiyle madencilik
faaliyetlerinin en doğru şekilde insan sağlığı ve çevre duyarlılığı ön plana alınarak
yapılabileceğini aktaran Aksu, "Türkiye'de maden çıkarılmak için kazılan alanlar ülkemizin yüz
ölçümünün 1000'de 1'ine karşılık gelmektedir ve ülkemizdeki orman alanlarının yalnızca
1000'de 3'ü tüm madencilik faaliyetleri için (tesisler ve enerji nakil hatları dahil) geçici olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda meclis tutanaklarında da yer aldığı üzere kesilen 100 bin
ağaçtan sadece 1 tanesi madencilik faaliyetleri için kesilmektedir." bilgisini paylaştı.
Aksu, 2023'te Türkiye'de krom madenciliği ve ferrokrom ihracatının tüm madencilik
ihracatının yaklaşık yüzde 10'unu oluşturduğunu dile getirdi.
Krom cevherinin çelik sanayisinin ham maddesi olduğunu belirten Aksu, Türkiye'nin krom
rezervinin ferrokrom üretiminde mineraloji açısından en ideal özelliklere sahip olduğunu
vurguladı.
Aksu, Anadolu'da yaklaşık 150 yıldır yürütülen krom madenciliğinde yeterince arama
yapılamadığı için yüzeye yakın cevherlerin tükenme noktasına geldiğine dikkati çekerek,
"Krom madenciliği arama faaliyetlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Krom madenciliğinde arama
maliyetleri ve yatırım riskleri çok yüksek olup, sektörün gelişip yeniden eski üretim
seviyelerine ulaşabilmesi için MAPEG bünyesinde oluşturulacak bir fon ile cevher
üretildiğinde ödenmesi koşuluyla desteklenecek bir sistem kurulmalıdır." ifadelerini kullandı.
Metalik madencilik, diğer madencilikten ayrıştırılmalı
Türk madencilerinin sektörde önemli bir birikime sahip olduğunu ifade eden Aksu, yurt içinde
ve yurt dışında örnek madencilik projelerini hayata geçirip, başarılı işlere imza attıklarının
altını çizdi.
Madencilik sektörünün günün koşulları ve gelişmeler dikkate alınarak gözden geçirilmesi
gerektiğini belirten Aksu, şöyle devam etti:
"Metalik madenler, kıymetli mineraller, taş ocakları, doğal taş, mermer ve kömür madenleri
birbirinden çok farklı metotlarla üretilmesine rağmen aynı mevzuatta değerlendiriliyor.
Özellikle metalik madencilik en azından yönetmelik bazında diğerlerinden ayrıştırılmalıdır.
Maden ruhsat ve mülkiyet güvencesi çok önemli olup, yatırımcının ruhsat alındığı tarihteki
kazandığı hakları korunmalı, mevzuatlarda yapılan değişikliklerden olumsuz etkilenmemesi
sağlanmalıdır. Madencilik sektörüne yönelik ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır."