"BÜYÜME PAHASINA ENFLASYON TÜRKİYE'NİN YARARINA DEĞİL"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Merkez Bankası'nın temel amacı olan fiyat istikrarından uzaklaşıldığına dikkat çekerek, bu durumun finansal istikrarı da risk altına aldığını söyledi.

Büyüme pahasına enflasyonun Türkiye’nin yararına olmadığını belirten Bahçıvan, sürekli değer kaybeden TL karşılığında oluşan ihracat artışının da uzun vadeli başarı getirmeyeceğini söyledi.
İSO'nun Ekim ayı olağan toplantısındaki konuşmasında, enflasyon-kur-faiz göstergelerindeki değişimler nedeniyle geleceğe yönelik öngörü yapmakta zorlandıklarını belirten Bahçıvan, "Sürekli fiyat istikrarı ve finansal istikrara vurgu yapmamızın nedeni, enflasyonist bir büyüme yapısının nitelikli ve sürdürülebilir olamayacağının farkında olmamızdır... Büyüme pahasına enflasyon görüşü ülkemizin yararına değil, asla kabul etmemeliyiz" dedi.
TCMB TEMEL AMACI OLAN FİYAT İSTİKRARINDAN UZAKLAŞIYOR
Güçlenen talebin, tedarik zincirlerindeki aksamaların, hammadde fiyatlarındaki artışın ve enerji fiyatlarının rekor seviyelere yükselmesinin enflasyonu körüklediğine işaret eden Bahçıvan, rekor kıran döviz kurları ile birlikte küresel enflasyonist baskıyı çarpan etkisiyle çok daha fazla hissettiklerini vurguladı.
Pek çok sorunun bir arada yaşandığı ve belirsizliklerin arttığı bu dönemde, normal dönemlerdeki Merkez Bankası anlayışından çok daha farklı ve dikkatli bir anlayışla hareket edilmesi gerekteğini belirten Bahçıvan, "Oysa tam tersine, Merkez Bankamızın temel amacı olan fiyat istikrarından uzaklaşıldığını görüyor ve bu durumun, bankanın destekleyici amacı olan finansal istikrarı da risk altına aldığına tanık oluyoruz" dedi ve ekledi:
"Bugün fiyat istikrarı ve finansal istikrar konusunda yaşadığımız sorunların çözümü keşke sadece Merkez Bankası’nın faizleri indirmesi veya artırmasıyla çözülebilecek kadar basit ve kolay olsaydı. Her ne kadar faizlerin düşmesini hepimiz arzu etsek de diğer tarafta serbest piyasa koşullarında gerçekleşen fiyatlamalar var. Belirsizliği ortadan kaldırmadığınız, güven ve öngörülebilirliği artıramadığınız sürece düşük faizlerin olumlu etkilerinin kısa süreli olacağını, orta vadede finansal istikrar risklerinin artacağını asla unutmamalıyız.
Finansal istikrardan uzaklaşıp devalüasyonlardan medet uman sanayici-ihracatçı olmak istemediklerini belirten Bahçıvan şöyle konştu:
"Sürekli yıpranan TL karşılığında oluşan ihracat artışının uzun vadeli bir başarı getireceğine inanmıyoruz. 2021 Türkiye’sinde eski dönemlerin ‘yap devalüasyonu, artır ihracatı!’ zihniyetiyle yaşayan, finansal istikrardan uzaklaşıp devalüasyonlardan medet uman sanayici-ihracatçı olmak istemiyoruz. Bu açıklamaları, sanayimizin bugününden ziyade geleceği adına yapıyoruz."
KUR VE ENFLASYONDAKİ YANILMALAR, HEDEFLERİ ALT ÜST EDİYOR
Bahçıvan, güven ve itibar kaybı ile adlandırdıkları bu sürecin sadece tek bir kurum ile sınırlı olmadığını; bu durumu “Orta Vadeli Program” veya “Yeni Ekonomi Programı” adlarıyla açıklanan ve gelecek 3 yıla ilişkin hedeflerin yer aldığı ekonomi programlarında da gördüklerini söyledi.
Kur ve enflasyon hedeflerindeki yanılmaların, planların tutarlılığını zayıflatarak uygulamaya bile geçmeden kamuoyu nezdindeki inandırıcılığını kaybettirdiğini belirten Bahçıvan, "2018’de açıklanan programda dolar bazlı milli gelir tahminlerinde baz alınan dolar/TL kur varsayımı 2021 için 6.20 TL idi. Bu tahmin 2019’da açıklanan programda 6.41; 2020'de açıklanan programda ise 7.68 olarak güncellenmiş. Henüz geçen Eylül'de açıklanan son programda bu yıl için 8.30; 2022 yılı içinse 9.27 olarak tahmin edilmiş. Bugün duruma baktığımızda kur şimdiden en son yapılan tahmin hedeflerini aşmış durumda" dedi ve ekledi:
"Enflasyona baktığımızda ise 2018 ve 2019’da açıklanan programlarda 2021 için TÜFE yıl sonu enflasyon hedefi %6 olarak belirlenmiş. 2020’de açıklanan programda bu hedef %8’e yükseltilmiş; geçen ay açıklanan son programda ise %16.2 olarak öngörülmüş. Eylül ayında %20’ye yaklaşan enflasyonun baz etkileri nedeniyle azalsa bile yıl sonunda %16.2’ye kadar gerilemesine pek ihtimal vermiyoruz.