SON DAKİKA
Tarım ve hayvancılık Salı 27 Temmuz 2021 02:51

BUĞDAYDA POZİTİF AYRIMCILIK YAPILMALI

Güneydoğu Un Sanayicileri Derneği Onursal Başkanı Erhan Özmen, buğdayda pozitif ayrımcılığın şat olduğunu söyledi. Özmen, "Buğday ekiminde çiftçiye doğrudan gelir desteği var, doğrudan gelir desteğini mutlaka buğdayda arttırıyor olmamız lazım" dedi. Özmen ayrıca, tarımda devrimin yapılmasının gerekli olduğuna vurgu yaptı.

Buğdayda pozitif ayrımcılık yapılmalı

Neşe BERBER

Nasıl bakıyorsunuz sektöre?

Bu yıl yağışların en az olduğu bölge Mardin, en az yağışları aldı, hem buradaki kuraklığın kamuoyunun devleti, özel sektörü, girişimcisiyle kuraklığa dikkatini çekmekti. Tabii Türkiye'yi masaya yatırdık burada, toplantının birinci bölümünde un sanayisinin ihracatını konuştuk, burada Türkiye çok fazla un üretebilecek kapasiteye ulaştı ama planlı bir büyüme gerçekleştiremedik. Bizim dünya ticaretinden almamız gereken pay belli çünkü sınır komşuları yoğun olmak üzere ya da mevcut pazarda değişen trendleri takip ediyor olmamız lazım, pazarımızı kaybetmememiz için çünkü gıdada beslenmede her gün yeni bir şeyle uyanıyoruz, yeni bir trendle uyanıyoruz.

Ekmek yeme şeklimiz değişti

Bizler daha düne kadar ekmeği sadece buğdaydan yiyorduk. Bugün artık ekmeği, mercimek gibi protein anlamında yüksek, bağışıklık sistemini güçlendiren güçlü bir bakliyattır besin değeri çok yüksek, nohut, fasulye v.b. Diğer tarafta lif çok önemli bakla gibi, yulaf gibi, çavdar gibi insan sağlığına yararlı bitkiler var artık bunlardan bir kombin yapılıyor.

Talepler değişmeye başladı değil mi dünyada?

Tabii tabii proteinin en yüksek olduğu ettir, et fiyatları yüksek ama yine proteinin yüksek olduğu bakliyat grubu, fiyatları onun onda biri kadar, proteini oradan alabilirsiniz aynı zamanda karbonhidrat da alabilirsiniz ve bunlarla lif değerlerinizi de yükseltebilirsiniz beslenme değerlerinizde.

Pandeminin olması da biraz yeme şeklini değiştirdi gıdada değişimi getirdi değil mi?

Kesinlikle tabii yani şimdi pandemide de ayrı bir dünya yaşanıyor. İnsanların hareket yeteneği azalınca, home ofis çalışmaya başlayınca, insanların enerji sarfiyatları düştü dolayısıyla insanlar yemekten de kısmaya başladılar. Biz ihracatta dünya birincisiyiz, Türkiye Un Sanayicileri olarak dünya un ticaretinin miktar anlamında en yükseğini yapıyoruz. Ancak dün kilogram değeri anlamında yükseltmemiz gerektiğini konuştuk. Artık bizim un üretirken sadece buğday kırıp un üretme şansımızın artık daraldığını gördük dolayısıyla artık biz bunun içerisine ne katacağız?

Biz bunlara bakacağız unumuzu zenginleştireceğiz. Yani sadece unu karbonhidrat içeren bir besin maddesi değil de aynı zamanda protein ve lifle zenginleşmiş belki de ihracat yaptığımız coğrafyalara göre vitaminler mineraller ile zenginleştirilmiş, daha butik atık dünyada üretim çok ancak artık niteliğe yer vermek gerekiyor, dün bunu konuştuk, üye arkadaşlarımızı da bu konuda bilinçlendirdik.

Bir toplantı yaptık dediniz un sanayicileri ile ne söylüyorlar? En büyük sorunları ne mesela? Size neyi aktarıyorlar?

Burada yaptığımız toplantıda çıkan sonucu TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal Bey'e bu sabah ben konuşmamda ben teslim ettim. Burada tabii güncel sorunlarımız çok olduğu için yapısaldan çok büyümeden ziyade resme günlük bakmaya çalışıyoruz artık çünkü çok kurak bir yıl, 5-6 milyon ton gibi bir buğday rekoltesi eksikliğimiz var, yani bu 5-6 milyon ton 17 milyon ton buğdayda bir eksiklik var. yani 11 milyon belki 12 milyon ton buğday üretmişiz bu sene, bu 5-6 milyon tonun da mutlaka ithal edilmesi lazım ama bu ithal edilirken o 11-12 milyon tonun varlığının, darlığının, azlığının piyasalarda psikolojik etkisi var. Buğdayı elinde tutan, stokta tutan veya sektörle ilgisi olmayanların devreye girip, buğdaya yatırım yapıyor rant anlamında yani spekülatörlerin devreye girmesi dolayısıyla bu buğday topu devlete gitmeli. Sahayı regüle eden, ekmeği regül eden bir tane kurum var TMO, onun için diğerlerine bırakırsan regüle etme görevini o zaman anormal şekilde bir fiyat artışıyla karşılaşırsın.

bugday-i

Yüksek fiyat beklentisi var

Dolayısıyla bu az olan miktar TMO'ya gitmeli bu sene neden? Beklenti yüksek, yüksek fiyat beklentisi var, ancak burada TMO erken davrandı, alımlara başladı ve bugün Ahmet Güldal'ın burada beyan ettiği gibi buğday üç lira olur mu? Beklentisi içinde olanlara cevap verdi; çok beklersiniz dedi. Dolayısıyla bizim arkadaşlarımızın, sanayicilerimizin biraz sorusu buydu, biz buğdaya erişimde güçlük yaşayacak mıyız? Çünkü bir tarafta un fiyatları yükseldi diye, ekmekçi arkadaşlarımız ekmeğe zam gelecek diyor ama bir taraftan buğday bulabilecek miyiz?

Sizin de böyle bir endişeniz var. Un sanayicilerinin böyle bir endişesi var, buğday bulabilecek miyiz? Çünkü üretim az diyorsunuz?

Üretim az 5-6 milyon ton eksiklik var, gelir stoklarımız çok değil, gerek kamuda gerek özel sektörde dolayısıyla böyle bir endişe ya da Toprak Mahsulleri Ofisi'nin regülasyonu sağlıklı yapması, miktar olarak, bol miktarda bunu TMO Genel Müdürü'nden bugün dinlediğimiz şey hepimizin yüreğine su serpti. Şimdi biraz pahalı almak, biraz fiyatının yükselmesi başka bir şey, ürün arzını oluşturmazsan, ürüne erişmekte güçlük çekiyorsan bu daha kötü bir şey. Dolayısıyla Devlet dedi ki bugün, kardeşim ben size miktar anlamında da yıl boyu bu ülkeyi buğdaysız koymayacağım, bu yüksek fiyat beklentileri de hayal kırıklığı yaşayacak.

Bir nevi Devlet burada TMO yani eksik olan kısmını ithal ederek, sağlamış olacak bu durumda.

Aynen öyle

Aslında üretimi artırmaya yönelik, üretimi çoğaltmaya yönelik bir çalışmayı önerseniz kendilerine mesela

Şimdi bugünkü benim sunumumda bu vardı. Türkiye'nin tarım alanı 23-24 milyon hektar, Türkiye bu kadar alanda tarım yapıyor. 1980-1990'larda 9,5 milyon hektarına buğday ekiyormuş Türkiye, ancak nüfusumuz 53 milyon. Bakın 9,5 milyon hektarda buğday ekerken, 53 milyon nüfusu besliyormuş, fazlasıyla da un sanayiisini dünya lideri yapmış. Ancak bugün öyle bir kısır döngüye girdi ki, nüfus 83 milyon oldu, buğday ekilen alan 9,5 milyon hektardan 7 milyon hektara düştü sorun bu.

Bunun nedeni size göre ne? Ne yapılmalı?

Üretimin yapılmamasının sebebi ekmek fiyatlarının enflasyona etkisi yüksek dönüyor, bunun için çiftçinin mazotu, gübresi, bütün alımları her şeyi sonuçta aldığı domatesten aldığı bilmem nereye kadar, her şeyin bugün hele şu pandemi yılında anormal yükseldi. Şimdi çiftçinin bunların hepsi dövizle endeksli gibi neredeyse birçok şeyi ithal ediyoruz.

Ancak çiftçinin ürün fiyatı TL ile o zaman siz en az döviz farkı kadar ya da en az enflasyon kadar bunu güncelleştirmezseniz, fiyat hareketi o zaman çiftçi buğday ekmekten kaçtı. 9,5 milyon hektardan 7 milyon hektara düştü dolayısıyla Türkiye'nin de 20-21 milyon diye tahmin edilen buğday, bizlere göre 16-17 milyon ton.

Hektar olarak baktığımızda 80 milyonluk bir nüfus için, ne kadara ihtiyacımız var bizim?

Şöyle bir milyon hektar buğdayın ekimini arttırdığında,  2,5 milyon ton buğday yapar. Biz tekrar 7 milyon hektarı sekize çıktığımızda 2,5 milyon ton, dokuza çıktığımızda 5 milyon ton arttırmış oluruz.

Peki, dokuza çıktığında 80 milyon için yeterli olacak mıdır?

Bizim 2 yada 3 milyon ton normal girdi eksiğimiz var. Bu sene kurak olduğu için 5-6 milyon ton eksiğimiz normale döndüğünde 2 yada 3 milyon ton gibi olacak. Bu da bir milyon ton buğdayın ekimini arttırdığımızda Türkiye kendine yeterli hale gelecek, 2 milyon ton arttırdığımızda Türkiye gerek buğdayı ihraç eden ya da un, makarna, bulgur ihracatçısını destekleyecek konuma gelecek durum bu.

Gelir desteği artırılmalı

Bundan sonra ne yapılması gerekiyor? Ne öngörüyorsunuz? Çiftçinin daha çok üretim yapabilmesi için acil destekler yapılmalı mı çiftçiye?

Çalıştayımızdan çıkan sonuç raporunu TMO genel müdürümüz Ahmet Güldal’a verdik. Çıkan sonucu bir buğdayda pozitif ayrımcılık, buğday ekiminde çiftçiye doğrudan gelir desteği var, doğrudan gelir desteğini mutlaka buğdayda arttırıyor olmamız lazım. 9,5 milyon hektardan 7 milyon hektara gerilediyse Türkiye bunu tekrar 7 milyon hektarı 8 milyon hektara çıkarttığımızda muhtemelen kendimize yeterli hale geleceğiz, 9 milyon hektara çıkarttığımızda da net ihracatçı konumuna hem kendimizi doyuracağız hem de buğday ihraç edeceğiz bu işin bir boyutu. Diğer boyutu dünya ortalaması hektarda 3,5 ton, bizde 2,3 ciddi gerideyiz. Tarıma ağırlık veren ülkeler Karadeniz ülkeleri Kazakistan, Rusya, Ukrayna Avrupa'da Fransa, Almanya, Litvanya, Romanya, Amerika, Kanada, Avustralya bu ülkelerde tarım alanları büyütülüyor, nasıl Hollanda denizleri doldurarak tarım alanı elde ettiyse bu ülkeler de arazileri büyüterek kooperatifleştiler. Kooperatif çatısı altında herkesin bir sertifikası, herkes metrekaresini bildi ama ortak ettiler, kooperatifleşmenin amacı bu. O zaman ne oldu? Çitlerle çevirmedik, gücümüzü bölmedik, arazi Ukrayna'da 1300 dönümde yapılıyor ortalama tarım arazisi, Türkiye'de şu anda 40 dekarda yapılıyor. Uçaktan baktığınız zaman görürsünüz arazi yapısını böyle miras yoluyla tamamen Türkiye'yi parçalamış ve verimsizleştirmişiz. Bunu bir bedel olarak göreceksiniz öğrenme bedeli. Bunları tekrar dönüştürmek, devrimlere filan ihtiyaç yok yani bunu tekrar dönüştürmek bizim inancımızla alakalı. Bu miras yoluyla bölünen şeyleri büyük bir proje yapabiliriz ya da tarımı kooperatifleştirin. Her ili buraya bağlayıp Türkiye haritasını önümüze koyup iller ve ilçeler bazında büyükten küçük ölçeğe kadar bunları indirgeyip, arkadaş tarım arazileri kaldırıyorsun, senin tarım arazilerinin sınırlarını kaldırdın bunu kooperatife dahil ettiğin takdirde sana şu teşvikleri veriyorum dediğinde insanlara, tabii bu projeksiyonla sen 200 dekara 230 kg ortalamayı Rusya, Amerika, Kanada'nın 600-700 seviyesine getirebilirsin. Dekarı 600-700 kg dan bahsediyorum, senin 240-250 kg, bunu yaparsan arazileri toplulaştırırsan 250-300, 350-400 dediğinde; bir müddet sonra burada 7 milyon hektar alan da büyütmene gerek kalmaz. Yani bu kadar aşırı buğdaya gerek yok, 7 milyon hektar bir süre sonra 25 milyon tonlara çıkar buğday üretimi dersin ki arkadaş 7 milyon hektarı azaltıyoruz, 5 milyon hektara düşürürsün.

Burada esas şey şu mu doğru mu anlıyorum? Tarım ve Orman Bakanlığı'nın aynı zamanda üretim politikasının da olması gerekir yani acil bölünmüş toprakları kooperatifleştirip teşviklerle üretimi çoğaltmak, hızlandırmak bu değil mİ?

Ama sadece devlet değil. Devlet, sivil toplum kuruluşları, özel sektör hepsi birlikte. Bir tane doğru var; en doğru yol arazileri büyütmek, sınırları kaldırmak, tek doğru yol sınırları kaldırmak. Romanya örneği vereyim.

Son bir ayda Mısır devlet kurumu buğday.  Bunlar yıllardır Ruslardan alıyorlar zaman zaman Avrupa'dan alıyorlardı. Şimdi son iki ayda Romanya mal satıyor mesela, Romanya'nın nüfusu 20 milyon kullandığı buğday 150 kg yıllık kişi başı buğday kullandığını düşün, 3-4 milyon buğday kullanır, 20 milyon sen 83 milyonun üretim ne biliyor musunuz? 10 milyon ton. Biz kuraklık var 12 diyoruz, kuraklık yok 17 milyon ton diyoruz, 83 milyon nüfustan bahsediyoruz. Onun nüfusu 20 milyon, bu yıl ürettiği rekolte 10 milyon ton, 6 milyon ton ihracat yapıyor. Turizmde de ekonomide de nasıl dört sıfırları konuşuyoruz, nasıl orada yenilikleri, farklı olmayı, dünyaya açılmanın bir takım yollarını konuşuyoruz, tarımda da bu devrim yapılmalı. Sadece bugün sorun devletimizde değil, sorun hepimizin yani hepimizin üzerimize düşen görevi yapıp burada tarımda bölünmüş arazileri kaldırıp, arazileri verimli hale getirip, ondan sonra kendine yetebilen, dünyada net ihracatçılar sınıfına girmemiz mümkün. Bunu yapabiliriz, konuşabiliriz, projelendirilebilir, bunu gerçekleştirebiliriz.