SON DAKİKA
Turizm Pazar 30 Ekim 2022 02:00

BUENOS AİRES'TE TANGO

Günümüzde Buenos Aires'te banliyöleri dahil yaklaşık oniki milyon insan yaşıyor. Burası böylelikle Güney Amerika kıtasının en büyük kentlerinden bir tanesi ve kültür ve sanat hayatı nedeniyle Güney Amerika'nın 'Paris'i olarak tanımlanıyor

Buenos Aires'te tango

Deniz DİKMEN

Gelin bu sefer çok uzak diyarlara, bambaşka kültürlere dokunalım. Rotamız bu sefer Güney Amerika olsun. Hala çok keşfetmeyi düşündüğüm ve benim için henüz bakir olan müthiş bir kıta burası. Güney Amerika herhalde en hızlı gitmeye karar aldığım destinasyonlardan biri olmuştur. Çok sinirlendiğim ve içimin çok daraldığı bir gün 1-2 saat içinde Güney Amerika’ya bilet almıştım. Gitmem lazımdı hem de çok uzaklara. Başka türlü içimdeki o sıkıntıyı atamayacaktım sanki. İstanbul’da lapa lapa kar yağarken kısa süre sonra bir Şubat ayında kendimi havalimanında Paris aktarmalı Güney Amerika’ya giden bir uçakta buldum. İlk defa Güney Amerika’ya gidiyordum. Kıtayı, özellikle tarihini, kültürünü, insanlarını, müthiş doğasını ve dillere destan mutfağını çok merak ediyordum. Güney Amerika’da müthiş güzel bir hava karşılıyordu bizi. Burası elbette daha yazı yaşıyordu. Güneş sıcacık tenimizi ve yüreğimizi ısıtıyordu. Şu güneş bile ruhuma çok iyi gelmişti. İnanılmaz güzellikteki yemyeşil yağmur ormanlarından, nehir ve akarsuların üzerinden dünyanın ta öbür ucundaki Buenos Aires kentine gelmiştik. Mekan değiştirmek ne iyi gelmişti anlatamam. Şehirin tam merkezinde bir otele yerleşmiştik ve rengarenk, sanat dolu, tarih dolu kendi şahsına münhasır bu kenti ertesi gün gezmeye başlamıştık.

12 milyon insan yaşıyor

Buenos Aires şehri Atlantik Okyanus’un kıyısında Rio de La Plata Boğazı’nda Güney Amerika kıtasının doğusunda bulunur. İspanyolların 16’ıncı yüzyılda Güney Amerika kıtasını keşfetmesi ve bu bölgeye de ayak basması ile birlikte Buenos Aires şehri kurulur. Kent asırlarca Avrupa’nın bu koloniyal düzenin etkisinde kalmıştır. Afrika’dan getirilen binlerce köle bir dönem şehrin üçte bir nüfusu haline gelmiştir. Günümüzde Buenos Aires’te banliyöleri dahil yaklaşık oniki milyon insan yaşıyor. Burası böylelikle Güney Amerika kıtasının en büyük kentlerinden bir tanesi ve kültür ve sanat hayatı nedeniyle Güney Amerika‘nın  ‘Paris’i olarak tanımlanıyor.

Buenos Aires’te sokakları gezmeye başladığımızda ilk karşımıza kentin sembolü haline gelmiş beyaz Obelisk’i görüyoruz. Obelisk şehir merkezinde bulunup 1936 yapımıdır ve Buenos Aires kentinin kuruluşunun 400’üncü yılını simgelemektedir.

buenos-3

İhtişamlı Pembe Saray

Plaza de Mayo’ya yani Mayıs Meydanı’na devam ediyoruz. Burası kentin en önemli meydanı. Plaza de Mayo’da  17’inci yüzyıldan kalma tarihi Cabildo Binası, Metropolitan Katedrali, Buenos Aires Belediye Meclisi Binası ve Arjantin Merkez Bankası binaları ve meydanın tam ortasında 1811 yapımı Mayo Özgürlük Piramidi bulunuyor. Tam karşımızda ise Casa Rosada yani Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak kullanılan Pembe Saray tüm ihtişamı ile duruyor.

Çatısında mavi, beyaz ve sarı rengindeki Arjantin bayrağı dalgalanıyor. Arjantinlilerin meşhur ‘Evita’sının yani Eva Peron’un kalabalıklara siyasi konuşmalar yapıp Arjantin halkını peşinden sürüklediği pembe balkonu fark ediyoruz. Ölümünün üstüne yetmiş yıl geçmesine rağmen Eva Peron’un ruhunun hala halkın ve şehirin içinde yaşadığını hissediyorsunuz. 

buenos-2

‘Küçük Eva’nın hikâyesi

Eva Duarte aslında beş çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak 1919 yılında Buenos Aires’in pampasında Los Toldos köyünde dünyaya geliyor ve bu sebeple kendisine ‘Evita’ yani ‘Küçük Eva’ lakabı takılıyor.

Annesi çok fakir şartlarda çocuklarını yetiştirmeye çalışıyor ve babası ile evli değil. 15 yaşında Eva yaşadıkları köydeki evini terk edip meşhur olma hayali ile Buenos Aires’ e geliyor ve buradaki radyoda spiker olarak çalışmaya başlayıp gün geçtikçe ünlenmeye başlıyor. Fakir geçmişi nedeniyle özellikle işçi sınıfındaki insanlar kendisini çok seviyorlar. İlerleyen yıllarda tesadüfen Juan Peron ile radyoda tanışıp kendisine başkanlık mücadelesinde destek vermeye karar veriyor. Hükümet, Juan Peron’un seçimleri kazanacağından endişe ettiğinden kendisini bir vesile ile hapise atıyor fakat Eva Peron buna karşılık Mayo Meydanı’nda binlerce insana hitaben konuşmalar yapıp Arjantin halkın kalbini ve desteğini kazanıyor ve Juan Peron’un ilerleyen dönemde başkan olmasına önemli bir vesile oluyor. Daha sonra Eva Juan Peron ile evlenir ve Arjantin’in first ladysi olur. Kendisi daima iki yüzü ile Arjantin’de hatırlanır. Bir tarafta daima fakir halkın yanında olup kendilerine maddi manevi büyük destek sağlar, şahsen insanların sorunlarına çözüm bulmaya çalışır ve güzelliği ile halkı büyüler. Diğer yandan zenginlerden büyük bir hırs ile maddi destek almaya çalışır, kendilerine çok kaba ve sert davranır. Ironik olan kendisi de bu ara büyük bir lüks ve şatafat içinde yaşamaya başlamıştır. Arjantin sokaklarında da Eva Peron’un iki yüzünü örneğin çalışmış olduğu radyonun çatısındaki panoda görebilirsiniz. Buenos Aires sokaklarında her yerde Eva Peron karşınıza çıkabilir. Kendisi 33 yaşında kanser hastası olup erken yaşta vefat eder. Kısa ömrüne inanılmaz bir kariyer sığdırmış ve 20inci yüzyılın en etkin kadınlarından ve en güçlü siyasi liderlerden biri haline gelmiştir. Konuşmalarıyla büyük insan kitlelerini etkilemeyi başarmıştır. Peron döneminde Arjantin’de işçi ve kadın hakları konusunda büyük kazanımlar sağlanmıştır.

buenos-1

Buenos Aires’e dönüş

Kendisinin vefatından sonra Peron için Buenos Aires sokaklarında muazzam bir cenaze töreni düzenlenir fakat ardından hükümet Eva Peron’un bir efsane haline gelmemesi için cenazesini ortadan yok eder ve Milano’ya kaçırıp takma bir isimle katedralde saklar. Seneler sonra cenaze önce İspanya’ya gönderilir ve 1970’lerde ise nihayet anavatanı olan Arjantin, Buenos Aires’e geri döner ve dünyaca meşhur Recoleta Mezarlığı’nda son huzurunu bulur. Bugün Recoleta Mezarlığı’na gittiğinizde bu kadar çalkantılı hayatın ardından bakımlı ama aslında mütevazı sayılacak, çok dikkati çekmeyen her gün taze çiçeklerle bezenmiş mezarını göreceksiniz.

Karşımızda Casa Rosada’daki o küçük ama çok önemli balkonu görünce Eva Peron’un bu hayatının mühim mihenk taşları gözümün önünden geçiyor. Adına yazılmış olan şarkılar ve filmler hafızamı yokluyor.

Diğer yandan Mayo Meydanı 1976 - 1983 tarihleri arasında kaybolan ve dönemin hükümeti tarafından öldürüldüğü kabul edilen yaklaşık 10 bin ile 30 bin arasında gencin her cumartesi düzenli olarak çocuklarının kayboluşunu sorgulayan ve protesto eden annelerin meydanı olarak anılıyor. Beyaz başörtüsü bu annelerin simgesi haline gelmiştir ve bu nedenle Mayo Meydanı’n kaldırım taşlarında her yerde beyaz başörtüsünü bir sembol olarak göreceksiniz.

Kenttin ambiyansı

Kentin her yeri, tüm sokakları buram buram tarih kokuyor. Her yerde Neoklasik, Art Noveau ve Art Deco binaları  karşınıza çıkıyor ve kente harika bir ambiyans sağlıyor. Tiyatrolar, sinemalar, sanat galerileri, yollardaki sanat  eserleri, yemyeşil kocaman parklar ve yeşil bulvarlar ve bit pazarları çok sempatik. Yolumuzun üstünde her yerde tarihi kafeler, pastahaneler ve restoranlara denk geliyoruz.

En başta Mayo Meydanı’na çok yakın 1858 yılında yapılmış Café Tortoni’ye girmek için sıraya giriyoruz.Içerde birer yerel kahve içerek mutlaka Café Tortoni’nin ambiyansını yaşamak istiyoruz.İçerisi gerçekten çok şık.

Aynı şekilde San Telmo’daki La Flor de Baraccas ve El Federal, Café Margot, Café Olimpo, Flores’deki La Farmacia, El Faro ve El Sibolo gibi nostaljik tarihi kafe ve barları deneyimlemek lazım.Hepsi bizim eski Beyoğlu’ndaki tarihi mekanlar gibi şehirin önemli hafızaları.

Yol kenarında gördüğünüz Empanada Pastahaneleri’ne girip bizim de yaptığımız gibi o muhteşem lezzetteki içi patatesli, peynirli, sığır etli, tavuklu küçük hamur işlerini mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

buenos-4

Eşsiz lezzetler

Eğer tam teşekküllü bir yemek yemek isterseniz elbette Arjantin biftekleri eşsiz lezzette. Birçok yerde açık büfelerde de bu etler gayet uygun fiyatlara servis ediliyor. Ağzınızın tadıyla mutlaka böyle bir et lokantasını ziyaret etmenizi  öneririm.

Akşamları ise mutlaka o muhteşem tango gösterilerini kaçırmamanızı tavsiye ederim. Bu gösterilerin yapıldığı yerde arzu eden ziyaretçilere akşam yemeği de servis ediliyor.

Akşam yemeğini bir yandan yiyip bir yandan o kıvrak ve sert Latin Amerika danslarını, tango yapan çiftleri izlemenin ve harikulade müziğe kulak vermenin inanılmaz güzel, eşsiz bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. Biz Buenos Aires’teki ünlü Piazzola’daki tango gösterilerini izlemiştik ama bu büyük mekanın haricinde çok dar, iç içe oturduğunuz mekanlarda da belki daha otantik haliyle bu harikulade dans gösterilerini de izleyebilirsiniz.

Umarım size biraz olsun bu gezi notlarımla keyif katabilmişimdir ve, imkanınız varsa, bu harikulade kıtaya uçmanızı, Arjantin’in Milonga Geceleri’ne akmanızı ve hayatın gerçek tadına varmanızı şiddetle tavsiye ederim. 


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR