Gayrimenkul ve turizm sektörlerinde faaliyet gösteren Kumova ve Mandalinci ailelerinin Dedeman kalite ve tecrübesini 3 yıl önce Bodrum’a taşıdığı ‘Rammos Managed by Dedeman’ın Genel Müdürü ve Bodrum Otelciler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Beste Küçük, Bodrum’da beklenen yaz sezonunu değerlendirdi.

2025 turizm sezonuna Bodrum’da güçlü bir hazırlık ve motivasyonla girdiklerini kaydeden Küçük, Bodrum’un Ramazan Bayramı öncesinde yurt içi tatilcilerin yüksek talebiyle karşılaştığını ve yurt dışı uçuşların başlamasıyla uluslararası rezervasyonlarda da gözle görülür bir artış yaşandığını belirtti.

Bodrum'un turizm potansiyeli ve cazibesi artarak sürüyor

Küçük, “Yeni sezon rezervasyon verilerive iş ortaklarımızla yürüttüğümüz görüşmeler doğrultusunda; Bodrum’da geçen yıla oranla özellikle İngiltere, Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinden gelen turist sayısında artış gözlemliyoruz. Bu yıl ise aralarında Rusya, Belarus, Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan gibi ülkelerin bulunduğu Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT-CIS) bölgesinden de ciddi bir talep bekliyoruz” dedi. 

2025 yaz sezonu için Bodrum'u tercih eden turist sayısında geçen yıla göre yüzde 10'luk bir artışla yaklaşık 1 milyon 110 bincivarında turist ağırlamayı öngördüklerini kaydeden Küçük, “Bu öngörü, etkin tanıtım çalışmaları, direkt uçuş imkanlarının artması ve Bodrum'un marka değerinin korunmasıyla birlikte gerçekleşirse, geçen yıllara kıyasla Bodrum'u ziyaret eden turist sayısında önemli bir yükselme olacaktır. Bodrum'un turizm potansiyeli ve cazibesi artarak sürüyor” diye konuştu.

“Rammos olarak dolulukta geçen yılın yüzde 15 üzerine çıkacağız”

Bodrum’un Turgutreis ilçesinde yer alan, 6 süit, 8 aile odası ve 106 deluxe oda olmak üzere 120 odası bulunan, 300 yataklı Rammos Managed by Dedeman’da 12 ay boyunca hizmet verdiklerini hatırlatan Küçük, otelin sunduğu konforlu tatil deneyimiyle 9 günlük Ramazan Bayramı tatili boyunca sağlanan doluluğun yüzde 90’ının iç pazardan geldiğini belirtti.Özellikle iç pazardan ve Körfez ülkeleri ile Batı Avrupa’dan turist ağırladıklarını, önümüzdeki süreçte yeni pazarlara da hitap edeceklerini kaydeden Küçük, “Bugüne kadar benimsediğimiz kaliteli, samimi ve misafir odaklı yaklaşım sayesinde rakiplerimizden ayrılarak butik bir tatil deneyimi sunmayı başardık. Bu sayede aynı yaz sezonu içinde dahi tekrar konaklama talebinde bulunan çok sayıda misafirimiz var. Rammos Managed by Dedeman olarak 2025 yazında, geçen yılki doluluk oranımızın yüzde 15 üzerine çıkmayı hedefliyoruz. 2022 yılından bugüne kadar tesisimizde konaklamış olan misafirlerimizin2025 yazında da bizi yeniden tercih etmesi, yani müşteri sadakatini sağlamak, önceliklerimiz arasında” diye konuştu. 

“Bodrum’da agresif tanıtım stratejileri yürütmeliyiz”

Yurt dışında ülkemizin ve özellikle Bodrum'un yoğun ve etkili bir şekilde tanıtılmasınınönemine değinen Küçük, 2025 yaz sezonu öncesinde Bodrum'un sanatı, kültürü, tarihi, doğal güzellikleri ve ayrıcalıklı tatil olanaklarını vurgulayan kapsamlı tanıtım kampanyalarınınyürütülmesinin gerekliliğine dikkat çekti. Süreklilik kazanması gereken bu çalışmaların geleneksel medya kanallarının yanı sıra dijital platformlar ve uluslararası turizm fuarları aracılığıyla da desteklenmesi gerektiğini belirten Küçük, “Yunan adalarında gördüğümüz başarılı tanıtım örneklerinden ders çıkararakyenilikçi yaklaşımları, kendi tanıtım stratejilerimize entegre etmeliyiz. Bölgemizin butik, ayrıcalıklı ve kaliteli tatil imkanı sunan bir destinasyon olma algısının güçlendirilmesi için hizmet kalitesinin sürekli iyileştirilmesi, fiyat-performans dengesinin korunması ve konaklama tesislerinden yeme-içme mekanlarına, tur operatörlerinden yerel esnafa kadar tüm paydaşların, misafirlerin tatil beklentilerini anlayarak onları en iyi şekilde karşılayacak aksiyonları alması gerekmektedir. Bu ortak hedef doğrultusunda iş birliği ve koordinasyonun güçlendirilmesi, Bodrum turizminin 2025 yazında beklenen canlanmayı gerçekleştirmesine önemli katkı sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı. 

“Kos-Bodrum arasında deniz taksi gibi ulaşım imkanları getirilebilir”

Dünya turizminde köklü bir marka değeri olan Bodrum'un potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirebilmek için yurt dışından direkt uçuş sayılarının artırılmasının da kritik olduğunu kaydeden Küçük, şöyle devam etti: “Direkt uçuş imkanlarının sezon geneline yayılarak daha dengeli bir hale getirilmesi ve uçuş takviminin uzatılması, Bodrum turizminin canlanmasında ve sezonun uzamasında hayati bir rol oynayacaktır. Bodrum'un coğrafi avantajlarını değerlendirerek komşu destinasyonlarla iş birliği geliştirmek, bölgemizin turizm çeşitliliğini ve çekiciliğini artıracaktır. Bodrum'dan Kos Adası'na olan yoğun turist trafiği göz önüne alındığında, Kos Adası'na gelen turistlerin Bodrum'u günübirlik veya kısa süreli ziyaret etmelerini sağlayacak mekanizmaların oluşturulması büyük bir potansiyel sunmaktadır. Kos-Bodrum arasında deniz taksi gibi ulaşım imkanlarının hayata geçirilmesi ve Kos Adası’nda Bodrum'un etkin bir şekilde tanıtımının yapılması, bölgemize ek turist akışı sağlayacaktır. Bu amaçla, Bodrum ve Kos yerel yöneticileri arasında karşılıklı iş birliği anlaşmalarının imzalanması son derece faydalı olacaktır.”

“Turizmde rekabetçilik sorunu aşılarak kur-maliyet dengesi kurulmalı”

Küresel turizm arenasında Türkiye turizminin hak ettiği payı alabilmesi için rekabetçilik sorunununaşılarak kur-maliyet dengesinin korunması gerektiğine dikkat çeken Küçük, şu değerlendirmede bulundu: “Son dönemde TL’de yaşanan değer kaybına rağmen, turizm sektöründe ortalama maliyetlerde oransal olarak çok daha yüksek artış olması, ülkemizin uluslararası turizm pazarındaki fiyat avantajını ciddi şekilde erozyona uğratıyor. Son 1 yılda gerçekleşen yaklaşık yüzde15-16'lık kur artışına karşılık, maliyetlerdeki yüzde 50'ye varan yükseliş; Türkiye'nin dünya genelinde pahalı bir tatil alternatifi olduğu algısına neden oluyor. Bu nedenle, mevcut kur seviyesiyle dahi yerli tatilciler için yurt dışı seyahatler daha cazip bir seçenek olarak öne çıkıyor. 2025 yaz sezonu öncesinde karşı karşıya olduğumuz bu kritik durum, rekabet gücümüzü yeniden tesis edebilmek adına kur-maliyet dengesinin sağlanması ve fiyatlandırma politikalarımızın uluslararası piyasa koşullarıyla uyumlu hale getirilmesinin elzem olduğunu açıkça gösteriyor.”