BELİRSİZLİK KALKTI SIRA KALİTELİ BÜYÜMEDE
Faizi indirerek ekonomide genişleme yolunda kapıları ardına kadar aralayan Merkez Bankası (TCMB) pandemi ortamında gerçekçi ve kaliteli büyümeyi öne çekti. Banka 126 milyar dolar olan toplam rezervin içindeki 34 milyar dolarlık net kullanılabilir miktarı, artırarak pozitife taşımaya çalışıyor.

Sedat YILMAZ
Pandemi sürecinde oluşan ekonomik belirsizlikler normalleşmelerle birlikte ortadan kalkarken Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki Merkez Bankası (TCMB) konjonktüre dayalı yeni politikalarıyla ekonominin önünü açıyor. Bir müddet “enflasyon üstü faiz” sistemiyle yürütülen para politikası, bundan sonra hedef olarak “serbest kur, cari fazla, düşük faiz ve orta vadede tek haneli enflasyon” şeklinde kendini gösterdi.
Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’un (S&P) netleşmeyen politika sebebiyle notunu yükseltmeyip sabit bıraktığı Türkiye, önce para politikasında risk olarak görülen belirsizliği ortadan kaldırdı. Küresel merkez bankalarının genişleme politikalarına devam edeceği rüzgârını arkasına alarak faizlerin düşürülmesiyle negatif olarak görülen portföye dayalı döviz hareketi çerçevesinde ödemeler dengesi riskini dış talep, turizm ve yurtdışı müteahhitlik ile diğer hizmetlerin üzerine yönlendiren TCMB, yerli ve yabancı yatırımlar için güven ortamı oluşturdu. Salgın kaynaklı enerji, gıda ve emtia fiyatlarındaki artışta normalleşmeyi bekleyen TCMB, ağırlığı katma değerli büyümeye verdi.
Faizi indirerek ekonomide genişleme yolunda kapıları ardına kadar aralayan Merkez Bankası (TCMB) pandemi ortamında gerçekçi ve kaliteli büyümeyi öne çekti. Banka 126 milyar dolar olan toplam rezervin içindeki 34 milyar dolarlık net kullanılabilir miktarı, artırarak pozitife taşımaya çalışıyor.
Yurtiçi ve yurtdışı piyasaların en çok eleştirdiği konuların başında gelen belirsizlik böylece ortadan kalkmış oldu. Politikasını netleştiren TCMB üretim, istihdam ve ihracatın önünü açtı. Türkiye bundan sonra katma değerli üretimle kaliteli yüksek büyümede potansiyelini küresel alana daha fazla yaygın hale getirecek.
Türkiye hızlı toparlanıyor
22 Ekim’de Türkiye’nin kredini notunu teyit eden, görünümü durağan olarak sabit bırakan S&P, bu hafta yılın son enflasyon raporunu açıklayan ve 21 Ekim’de gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı notlarını kamuoyu ile paylaşan Merkez Bankası (TCMB) ve Türk özel sektörüne olumlu not verdi.
Türkiye’nin döviz cinsinden kredi notunu “B+/B”, yerel para birimi cinsinden kredi notunu “BB-/B” olarak teyit eden ve ülkenin kredi notu görünümünü “durağan” olarak değiştirmeyen uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, raporunda büyümeye dikkat çekti. İhracattaki güçlü toparlanma ve yurtiçi ekonomik aktivitenin pandemiye karşı dirençli kalmasıyla 2021 yılı için yüzde 8,6 oranında bir büyüme öngörüsünde bulundu.
Raporda, devam eden küresel risklere rağmen Türk özel sektörünün esnekliği ve GSYH’e oranının yüzde 34 olan yönetilebilir net genel kamu borcu doğrultusunda ekonomide dengenin korunduğu, para ve maliye politikaları eşgüdümünde sürdürülen uygulamalarla TCMB net döviz rezervlerinin tahminlerin ötesinde güçlenmesi halinde Türkiye’nin kredi notunun yükseltileceği bildirildi.
Aynı raporda Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerin ülkenin çeşitlendirilmiş ekonomisi ve geçmişte dış şoklar ile ülke içi ekonomik sıkıntıları atlatan özel sektörü tarafından desteklenmeye devam ettiği kaydedildi. Türkiye ekonomisinin diğer gelişen ülkelere kıyaslandığında yükselen piyasa ekonomisiyle güçlü kalmaya ve ülke kredi notunun yükselmesini desteklemeyi sürdürdüğü belirtilen S&P raporunda, Türkiye’nin küresel bazda daha hızlı toparlandığına dikkat çekildi.
Yeni politikanın omurgası
Piyasanın politikada belirsizlik eleştirisi yaptığı TCMB de, S&P başta birçok ekonomik çevrenin değerlendirmelerini göz önünde bulundurarak cari dengeyi yeni politikanın merkezi yaptığını açıkladı. Türkiye’nin ödemeler dengesinde pozisyonunu zayıf gören kesimlere karşı cari açıktaki iyileşmeyi raporlayan TCMB, Türkiye’ye has enflasyonu yine Türk ekonomi yöntemiyle düşüreceğini tüm dünyaya bildirdi.
Yükselen enflasyona karşı yapılacak ilk adımın faizleri yükseltmek olduğunun belirtildiği ekonomik literatürde ezberleri bozarak faizleri düşürüp enflasyonu kontrol altına alma modelini uygulamaya başlayan Merkez Bankası (TCMB), üretim, tüketim ve ihracatı artırarak kaliteli büyümeyle faizi faizle, dövizi dövizle ve enflasyonu enflasyonla düşürme yolunda politika geliştirdi. Söz konusu politikada TCMB’nin en büyük destekçisi de artan turizm gelirleriyle yurtdışı müteahhitlik ve diğer hizmetler oldu.
Ekonomi çevreleri de, Türkiye’nin notunu artırma konusunda bankaların finansmana erişmesi olumsuzluğunu ve dolarizasyonu temel olarak almadığını raporunda belirten S&P’nin TCMB’nin net döviz rezervlerini artırarak güçlendirmesi durumunda geliştirilen politikayla iyi bir ekonomik patikaya girilebileceği yorumunu yaptığına dikkat çektiler. Aynı çevreler yeni para politikasında pivotun cari dengeye kaydırılmasının kaliteli büyümeye işaret ettiğine vurgu yaptılar.
Cari dengeye büyük görev
Raporunda, “Türkiye’nin ödemeler dengesi pozisyonunun, özellikle Merkez Bankası’nın net döviz rezervlerinin tahminlerin ötesinde güçlenmesi durumunda bir yükseltme düşünülebilir” ifadesini kullanılan Standard & Poor’s’un TCMB’nin yeni para politikasına destek verebileceği beklentisinin oluştuğunu dile getiren aynı çevreler, kamu politikasındaki sürdürülebilirlik, öngörülebilirlik ve para politikasındaki etkinliğin oluşması durumunda sadece S&P’nin değil diğer kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin notunu yükselteceğini, bunun da 437’lerde seyreden ülke risk primini (CDS) düşüreceğini ve dolayısıyla döviz ve faizde piyasa destekli sert gerilemelerin olabileceğini yorumladılar.
Pandemi sonrası Türkiye’nin güçlü bir toparlanma içine girdiğini ve yabancı yatırımlar için ortamın iyileştiğini belirten aynı çevreler, yüksek büyümede ivme yakalayan ülkenin birçok ülkeyi geride bıraktığını söylediler. Özellikle Türkiye ile serbest ticaret anlaşması (STA) yapan İngiltere iş dünyasının Türkiye’ye bakışını değerlendiren söz konusu çevreler, küresel anlamda uzun vadeli planlama yapılması gereken tek ülkenin Türkiye olduğunu belirten İngiliz Ticaret Odası (BCCT) Başkanı Chris Gaunt’ın halen Türkiye’ye yatırım için talep yağdığını, daha çok yatırım talebinin gerçekleşeceğini, Türkiye’nin kendileri tarafından Güneydoğu Asya’ya alternatif olarak görüldüğünü söylemesinin önemine işaret ettiler.
Ekonomi çevreleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine de atıf yaparak İngiltere’nin 12 milyar dolarla Türkiye’ye en çok uluslararası doğrudan yatırım yapan 3’üncü ülke konumunda yer aldığını, Türkiye’de halen 3 bin 227 İngiliz sermayeli şirketin faaliyet gösterdiğini, ayrıca Xiaomi, OPPO, Samsung, TECNO Mobile, Realme ve TCL gibi Türkiye küresel markaların yatırım merkezi haline gelmeye başladığını bildirdiler.
Kamu maliyesi güçlü
Aynı çevreler, ödemeler dengesi ve döviz gelirleri klasmanında turizmin ve diğer yurtdışı hizmetlerin ekonomiye önemli destek verdiğini ifade ederek, alınan üst seviye salgın tedbirleriyle Türkiye’nin AB, İngiltere, Almanya ve Rusya gibi ülkeler tarafından kovid kırmızı bölgesinden çıkarılmasının da önemine vurgu yaptılar.
Yurtiçi yerleşiklerin tasarruflarını yabancı para birimleri ve altına kaydırmalarına karşılık büyük miktarda mevduat çekmeden finansal sisteme olan güvenlerini koruduklarını dile getiren söz konusu ekonomi çevreleri, OECD’ye bağlı Küresel Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) Türkiye’yi kara para aklama konusunda gri listeye almasının finansal dengeye herhangi bir zarar veremeyeceğini ifade ettiler.
Kamu maliyesinin diğer gelişen ülkelerle karşılaştırıldığında güçlülüğünün görüldüğü ve bunun da kredi notunu yükselte noktasında önemli bir faktör olduğunu belirten aynı çevreler, bütçe ve cari denge açığının yılsonunda beklentilerin altında kalacağını gözlemlediklerini dile getirdiler.
TCMB’nin geçen yıl döviz rezervlerinin 93 milyar dolar olduğunu, bu yılın Ekim itibariyle 126 milyar dolara yükseldiğine dikkat çeken söz konusu çevreler, yurtiçi swaplar ve ticari bankaların bankadaki zorunlu döviz rezervleri netleştirildiğinde, net kullanılabilir döviz rezervinin 34 milyar dolara çıkacağına atıf yaptılar ve Türkiye’nin Çin ve Güney Kore merkez bankalarıyla ek swap anlaşmalarını imzalaması, IMF’nin 6,3 milyar dolarlık özel çekme tahsisi ile ihracatçılara verilen reeskont kredisinin döviz cinsinden geri ödenmesiyle TCMB rezervlerinin daha da iyileşeceğine dikkat çektiler.
TCMB cari denge ile haftaya damgasını vurdu
Merkez Bankası’nın (TCMB) 21 Ekim’de politika faizini 200 baz puan indirerek yüzde 16’ya çekmesiyle başlayan gelişmeler bu hafta da devam etti. Yoğun gündemli haftada yılın son enflasyon raporunu kamuoyu ile paylaşan ve yılsonu enflasyon tahminini yüzde 18,4’e çıkaran TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun para politikasında cari dengeye atıf yapan konuşmasından sonra bankanın 21 Ekim’deki Para Piyasası Kurulu (PPK) toplantı notlarının açıklanması Cumhuriyet Bayramı sebebiyle hafta içinde 3,5 günlük işlem yapan piyasalara yön verdi.
Söz konusu süreçte Türkiye’nin FATF tarafından para aklamada gri listeye alınması, buna karşılık S&P’nin Türkiye’nin kredini notunu teyit etmesi, takiben ABD başta 10 ülke büyükelçisinin Türkiye’ye yaptığı Osman Kavala’nın serbest bırakılmasıyla ilgili baskısı ve ardından Türkiye’nin 10 ülke büyükelçisini ‘istenmeyen adam’ ilan etmesi, yine Türkiye’de faaliyet gösteren zincir marketlere Rekabet Kurumu tarafından yaklaşık 3,7 milyar liralık para cezası kesilmesi piyasaların takibinde oldu.
Yurtdışında ise Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz kararı toplantısında faiz sabit tutulmasına karşılık salgın sebebiyle 1,85 trilyon euroluk pandemi alım kararı aynen devam etti. ECB Başkanı Christine Lagarde toplantıda yüksek enflasyon sürecinin beklenenden uzun süreceğini söyledi.
Söz konusu gelişmeler paralelinde Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 2,85, dolar/TL yüzde 0,06 değer kazanırken, altının gram satış fiyatı yüzde 0,63, euro/TL yüzde 0,38 değer kaybetti. Piyasada 1000 TL’lik yatırım borsada 1028,5 lira, dolarda 1000 TL, euroda 996,2 lira ve altında 993,7 lira oldu.
Gelecek hafta (1 – 5 Kasım) piyasalar yurtiçinde Ekim ayı enflasyonu ve İSO PMI, ayrıca Yapı Kredi, TSKB, Türk Telekom, THY, Tüpraş, Sabancı Holding, Vakıf Bank, Migros ve Koç Holding’in üçüncü çeyrek finansal sonuçları takip edilecek. Yurtdışında ABD’de ISM PMI imalat ve imalat dışı, ADP istihdam raporu, FED faiz kararı toplantısı, tarım dışı istihdam, Euro Bölgesi’nde PMI imalat e imalat dışı ve ÜFE verisi, İngiltere’de merkez bankasının faiz kararı toplantısı, Çin’de PMI imalat ve imalat dışı veriler izlenecek.
Bu haftaki gelişmeler ve gelecek haftaki öngörüler çerçevesinde yatırım araçlarında tablo şöyle oluştu:
BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi, en düşük 1.470,59, en yüksek 1.524,65 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 2,85 artarak 1.522,04 puandan tamamladı. TCMB politikalarının izleneceği haftada dövizin gidişatı takip edilecek. 1470 desteğini güçlendiren borsanın 1550’de kuvvetli direnci bulunuyor.
DOLAR/TL… TCMB’nin faiz indirmesinden sonra 9,66 lirayı geçen kur, daha sonra açıklanan ekonomik verilerle 9,50’ye kadar geriledi. Hafta sonu itibariyle yükselişini sürdüren kur 9,6080 liradan kapanarak haftalık bazda yüzde 0,06 oranında değer kazandı. Gelecek hafta dolar/TL kurunun 9,45 – 9,65 arasında dalgalanacağı öngörülüyor.
EURO/TL… Euro/dolar paritesinin 1,15’i test etmesiyle dolar karşısında gerileyen euro, TL karşısında da değer kaybetti. Euro yüzde 0,38 değer kaybıyla haftayı 11,1360 liradan kapattı. Euro kurunun gelecek hafta euro/dolar paritesiyle hareket edeceği tahmin ediliyor. Hafta sonu gün içi en yüksek 11,21’i gören kurun gelecek hafta 11,13 – 11,20 arasında seyredeceği tahminleri yapılıyor.
ALTIN… Hafta başı enflasyonun yükselişine dair etkenlerle 1807 dolara kadar yükselen ons altın hafta sonu gelen satışlarla 1773 dolara kadar geriledi ve ardından toparlanarak 1783 dolardan haftayı kapattı. ABD 10 yıllık tahvil faizindeki gerilemeye karşılık 2 ve 5 yıllık tahvil faizlerindeki yukarı yönlü hareket altın fiyatlarının dalgalanmasına sebep oluyor. Ons altının gelecek hafta 1770 – 1790 arası hareket edeceği sanılıyor. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 0,63 kayıpla 554,70 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 0,62 azalışla 3.675,00 liraya geriledi. Geçen hafta sonu 903,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 898 liraya indi. Yurtiçinde dolara endeksi olan gram altında 550 lira destek, 560 lira ise direnç konumunda.
PETROL… Suudi Arabistan petrol şirketi Aramco’nun dünya genelinde petrol üretim kapasitesinin hızla düştüğünü açıklaması, ABD yatırım bankası Goldman Sachs’ın brent petrolde yılsonu tahminini 90 dolar, piyasada öne çıkan şirketlerin de yılsonu tahminlerini 100 dolar olarak revize etmeleri petrol fiyatlarında yukarı yönlü seyri tetikledi. Brent petrol haftayı 83,73’ten kapatırken Batı Teksas Tipi petrol (WTI) da 81,5 dolardan işlem gördü. Brente destek 81,5, direnç ise 84 olarak veriliyor. WTI’da da destek 79, direnç 82 olarak öngörülüyor.
KRİPTO PARA… ABD sermaye piyasası kurulu SEC’in dijital paralara yönelik piyasa düzenleme yapmasına kesin gözle bakılıyor. SEC’in yanı sıra bir başka düzenleyici CFTC de kripto paraların yüzde 60’ı emtiadır diyerek bahsin içine dahil oldu ve regülasyon söylemlerine katıldı. Söz konusu olumsuz gelişmelere rağmen Bitcoin haftalık yüzde 0,69 kazançla 61 bin dolar seviyesinin üstünde kaldı. Ethereum ise haftalık yüzde 7,44, Binance Coin yüzde 8,81 kazançla dikkat çekti. Piyasada en fazla kazanan yüzde 153 ile Shıba Inu ve yüzde 13,4 ile Dogecoin, en fazla kaybeden ise yüzde 7,67 ile Cardano olarak listeye girdi.