BATI'YA AÇILAN KAPI: TİFLİS
Kuzeyde Rusya, doğuda Azerbaycan, güneyde Ermenistan ve güneybatıda Türkiye ile sınırı olan Gürcistan, aynı zamanda İpek Yolu üzerinde bulunmasından dolayı kültürlerin ve doğal güzelliklerin eşsiz bir sentezi olmuştur ve adeta bizim Doğu Karadeniz'in ve Doğu illerimizin bir uzantısı gibidir

Deniz DİKMEN
Bazen insan burnunun dibindeki güzellikleri yeterince göremiyor, tanıyamıyor. Ancak, bazen de pek popüler olmayan, belki de size çok yakın şahane destinasyonlar var ama siz farkında değilsiniz. Anadolu’muzun toprakları dünya çapında çok güzel ve benim Türkiye içinde de her zaman çok yoğun gezilerim ve inanılmaz güzel keşiflerim oluyor. Ancak, bilmediğim ve aslında burnumun dibinde olan Gürcistan’ın güzelliklerinden ve değerlerinden haberdar değildim. Bir Doğu Karadeniz turumuzda Kars, Artvin ve Ardahan’ı ziyaret edip, buradan Batum’dan Gürcistan’a geçip Tiflis’e gitmiştik.
Doğu Karadeniz’in doğasına ne kadar hayran kaldığımı anlatamam. Burası zaten dağ çayırları, yaylaları, gölleri ve şelaleleri ile dünya çapında zengin endemik biyoçeşitliliği nedeniyle çok özel bir bölge.
Buradan Ardahan’dan Batum’a geçmek çok kolay oldu. Zira sınırdan yürüyerek elimizde kimliğimizle Gürcistan’a geçiş yaptık. Bu ülkeyi ziyaret etmek isteyenler için bu elbette çok büyük bir kolaylık.
Gürcistan bizim kuzeydoğu sınırımızda Doğu Avrupa ile Batı Asya'nın kesiştiği noktada küçük bir ülke ve tam anlamıyla keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cevher. Kuzeyde Rusya, doğuda Azerbaycan, güneyde Ermenistan ve güneybatıda Türkiye ile sınırı olan Gürcistan, aynı zamanda İpek Yolu üzerinde bulunmasından dolayı kültürlerin, tarihin ve doğal güzelliklerin eşsiz bir sentezi olmuştur ve adeta bizim Doğu Karadeniz’in ve Doğu illerimizin bir uzantısı gibidir.
Ülkenin kuzeyi boyunca uzanan Kafkas Dağları, 5 bin 033 metrede bulunan Kazbek Dağı da dahil olmak üzere 5 bin metreden yüksek birkaç zirveye sahiptir.
Bu nedenle Gürcistan kesinlikle muhteşem doğal manzaralarıyla nefes kesicidir. Kafkas Dağları boyunca kilometrelerce doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz. Bu bakir coğrafya aynı zamanda kayak ve dağ bisikleti etkinlikleri için de çok elverişlidir.
Ülkenin tarihi binlerce yıl eskilere kadar uzanıyor. Yüzyıllar boyunca ülke, Persler, Yunanlılar, Romalılar ve Moğollar da dahil olmak üzere çeşitli imparatorluklar tarafından işgal edilmiş ve yönetilmiş. 11. yüzyılda ise Bagrationi Hanedanı ülkeyi 500 yıldan fazla yöneten güçlü ve kalıcı bir krallık olmuştur.
Birçok tarihi mekana ev sahipliği yapıyor
Gürcistan aynı zamanda antik manastırlar ve kaleler ülkesidir adeta ve birçok tarihi mekana ev sahipliği yapmaktadır. Örneğin, Mtsheta kasabası yakınlarında bulunan Jvari Manastırı, 6. yüzyıla kadar uzanan bir UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır. Gori şehrinin yakınında bulunan Uplistsikhe Mağara Kasabası, bir zamanlar Pagan ibadetinin merkezi olan antik bir mağara şehridir.
Diğer görülmesi gereken şehirler arasında bir zamanlar antik Colchis'in başkenti olan Kutaisi yer alır. Kutaisi, UNESCO Dünya Mirası Alanı olan Gelati Manastırı da dahil olmak üzere birçok antik simge yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Beni özellikle Kutaisi kent merkezindeki at heykelleri çok etkilemişti. Buradaki manastırdaki tarihi simgeler, insanlar ve devam eden gelenekler çok enteresan ve etkileyiciydi.
Kültürlerin ve dinlerin kaynaştığı bir yer
Burada simsiyah kıyafeti ile diz çökmüş ve dua eden yaşlı bir hanımı hiç unutamayacağım. Sanki bir tabloya bakıyormuş gibi hissetmiştim kendimi.
Gürcistan’ın Doğu ve Batı'nın kavşağında bulunan stratejik konumu ülkeyi, tarihi boyunca kültürlerin ve dinlerin kaynaştığı bir pota haline getirmiştir. Sonuç olarak, Gürcistan'ın kültürü, misafirperverliği ve geleneksel aile yapısı Avrupa ve Asya etkileşimlerinin bir karışımıdır. Ülkenin başkenti Tiflis ise, Gürcistan'ın doğusunda Kura Nehri'nin iki yakasında kurulmuştur. Biz de Tiflis’e giriş yapar yapmaz tepeden Kura Nehiri’ni ve üstündeki köprüleri görüyoruz. Burası ambiyansı ve özgün yapısı ile çok farklı bir antik kent. Tiflis’i daha önce gittiğim başka hiç bir kente benzetememiştim. Hava yaz mevsimi nedeniyle sabah saatlerinde bile sıcak. Kentin kuzeyinde Saguramo Dağları'nın güney yamacı, doğusunda İgris Zageni Dağı'nın kuzeybatı bölümü ve güneyinde Trialeti Dağları uzanmaktadır.
Milattan sonra 458 yılında İberya Kralı Vahtang Gorgasali tarafından kurulan şehir, o zamandan bu yana çeşitli Gürcü krallıklarının ve cumhuriyetlerinin başkenti olarak hizmet etmiştir. Bu kültür çeşitliliği kentin mimarisine Orta Çağ mimarisi, neoklasik mimari, Beaux Arts, Art Nouveau, Stalinist ve Modern tarzda yapıların bir karışımı olarak yansımaktadır. Günümüzde Tiflis’te yaklaşık bir milyon insan yaşamaktadır.
Çoğunluk Doğu Ortodoks Hristiyan dinine mensup
Tiflis’e varır varmaz kendimizi bu eski kentin sokaklarında, tarihi kent merkezinde buluyoruz ve çevremizi keşfetmeye başlıyoruz. Hava gitgide daha da ısınıyor.
Şehrin Eski Kenti, asırlık binaları, kiliseleri ve camileri, hamamları, yeraltı çarşısı ile daracık sokakları ve geçitleri ile tam bir labirent gibi.
Tiflis sakinleri günümüzde çoğunlukla Doğu Ortodoks Hristiyan dinine mensuptur. Ancak, kentte çok sayıda farklı kültür, etnik ve dinlerin oluşturduğu mozaik bir kültürle her daim karşılaşabilirsiniz.
Biz de sırasıyla Sameba ve Sioni Katedralleri’ni, Özgürlük Meydanı’nı, Rustaveli Bulvarı’nı ve Ağmaşenebeli Bulvarı’nı, Narikala’yı ve Gürcistan Ulusal Opera Tiyatrosu ve Gürcistan Ulusal Müzesi’ni geziyoruz.
Aylardan Ağustos ve sanırım Tiflis’in coğrafi konumu itibarı ile özellikle tam öğle vakti dışarısı cayır cayır yanıyor. Bu nedenle, biz de bu sıcak havadaki yürüyüşümüzden sonra merkezde küçük ve serin bir bahçesi olan şirin bir restorana kendimizi atıyoruz. Gürcistan elbette muazzam Gürcü mutfağı ile de çok keyifli bir kültür. Bu nedenle yerel lezzetleri tabii ki tatmak lazım. Gürcü mutfağı, ülkenin hem Avrupa’nın hem Orta Doğu’nun yerel malzemeleriyle çeşitli kültürel etkilerini yansıtan bir mutfak.
Mutfağı, otlar, baharatlar ve meyveler gibi taze, yerel malzemelerin kullanılmasının yanı sıra benzersiz pişirme teknikleriyle tanınır. Gürcü mutfağının ayırt edici özelliklerinden biri, açık ateşte güveç ve çorba pişirmek için kullanılan kil kapların kullanılmasıdır.
Gürcistan çok eski bir şarap kültürüne sahip
Mutlaka denenmesi gereken Gürcü lezzetlerden arasında tereyağlı ve peynir dolgulu üstüne de yumurtanın kırıldığı bir ekmek olan Khachapuridir. Bu ekmek aslında bizim Karadeniz pidelerine benzemektedir.
Bir diğer mutlaka denenmesi gereken yemek, Çin mantısına benzeyen etli bir mantı olan Khinkali'dir. Ülkemizde Hıngal da derler. Khinkali, sığır eti veya kuzu eti ile doldurulabilir ve genellikle yanında ekşi krema ile servis edilir.
Gürcü mutfağı, kişniş, çemen otu ve dereotu gibi bitki ve baharatların kullanımıyla da bilinir. Pek çok yemek de ceviz ezmesi ile tatlandırılır.
Yemeğinin yanında Gürcistan ayrıca çok eski bir şarap kültürüne sahiptir ve yaklaşık 8 bin yılı aşkın bir geleneği ile dünyanın en eski bölgelerinden biridir. Ülkenin bağlarında bulunan imalathanelerinde veya restoranlarda yerel çeşit çeşit şarapları bulabilir ve tadabilirsiniz.
Biz de Tiflis’te oturup dostlarla hem keyifle sohbet ediyoruz, hem önümüze gelen özenle hazırlanmış çeşit çeşit lezzetleri tadıyoruz ve havanın dışarda serinlemesini bekliyoruz.
Gelenekler eski dönemlerdeki gibi yaşatılıyor
İnsanlar çok güler yüzlü ve bize en güzel şekilde hizmet etmek ve mutfaklarını sevdirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ülkemize coğrafi olarak bu kadar yakın, kültürü hem çok tanıdık hem çok farklı bir ülke görmek çok keyifli. Geleneklerin hala eski dönemlerdeki gibi yaşamaya devam etmesi ve insanların çok duru bir şekilde bu gelenekleri yaşatması çok ilginç ve etkileyici. Ben Gürcistan’ın her yerini ve başkent Tiflis’i çok sevdim. Bu ülkeye çok daha fazla vakit ayırmamız gerektiğine inandım. Gürcistan’a ve Tiflis’e bu tur sadece tadımlık gibiydi. İnşallah ilk fırsatta bu ülkeye hakkını verip baştan aşağıya gezip kültürünü, mutfağını ve insanlarını ve bizimle olan benzerliklerini çok daha yakından tanımayı hedefliyorum.
Çok keyif aldığım bu bölgeyi sizin de tanımanızı çok isterim. Zira ülkemizden sınırı bir kimlikle bu masal diyarına geçip, bütün bu anlattıklarımı kendiniz de keşfedebilirsiniz.