BAKIR MADENCİLİĞİ YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN ANAHTARI
Enerji dönüşümü, dijitalleşme ve sanayinin yeşil altyapıya entegrasyonu, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yeni nesil maden kaynaklarına olan ilgiyi artırdı.

Bu kaynaklardan biri de bakır. Elektrik iletkenliği, dayanıklılığı ve geri dönüştürülebilirliği sayesinde endüstrinin pek çok alanında vazgeçilmez olan bakır, Türkiye’nin madencilik gündeminde önemli bir yere sahip.
Bakır, elektrikli araçlardan yenilenebilir enerji sistemlerine, inşaattan iletişim altyapılarına kadar birçok kritik alanda kullanılan bir metal. Özellikle rüzgar türbinleri, güneş panelleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan kablo sistemlerinde bakıra olan talep her geçen yıl artıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2030’a kadar küresel bakır talebinin %40’a yakın oranda artacağını öngörüyor.
Bu öngörüler, bakırı yalnızca geleneksel bir sanayi hammaddesi olmaktan çıkarıp, yeşil dönüşümün ve dijital altyapının stratejik bir bileşeni haline getiriyor. Dolayısıyla, bu alandaki üretim kapasitesi ve kaynak kontrolü, ülkeler arası rekabetin de belirleyicilerinden biri oluyor.
Türkiye, dünya bakır rezervleri içinde sınırlı bir paya sahip olsa da üretim açısından ciddi potansiyel barındırıyor. Ülke genelinde Erzincan, Artvin, Siirt ve Kastamonu gibi bölgelerde önemli bakır yatakları bulunuyor. Türkiye’de faaliyet gösteren en büyük bakır üreticilerinden biri Eti Bakır, hem üretim hem de işleme faaliyetleriyle sektöre öncülük ediyor.
MTA’nın yaptığı araştırmalara göre, Türkiye'de bilinen bakır rezervi yaklaşık 2 milyon ton civarında. Ancak bu rezervlerin daha verimli kullanılabilmesi için yeni arama teknolojileri, derin saha sondajları ve modern işleme tesisleri büyük önem taşıyor.