SON DAKİKA
Tarım ve hayvancılık Pazartesi 18 Kasım 2024 14:55

AYURFEST'TE BİLİNÇLİ TÜKETİM VE YEREL TOHUM VURGUSU

Hindistan Başkonsolosluğu'nun da desteğiyle Bodrium Hotel & Spa'da ikincisi düzenlenen Uluslararası Ayurveda Festivali (AYURFEST) geniş katılıma sahne oldu.

Ayurfest'te Bilinçli Tüketim ve Yerel Tohum Vurgusu
İpek Yılmaz, Şaduman Karaca, Nazım Tanrıkulu ve Ezgi Erkan (soldan sağa)

Bu yıl 'sürdürülebilirlik' temasını işleyen ve 2 gün süren festival kapsamında düzenlenen panellerde sağlıklı ruh ve beden için yapılması gerekenler hakkında ayrıntılı sunumlar ve atölye çalışmaları gerçekleştirildi.

Ayurveda Danışmanı İpek Yılmaz'ın moderatörlüğünde yapılan Ayurveda, Bitkiler ve Beslenme, Bilinçli Tüketim ve Kaynakların Korunması başlıklı panelde, Anatabder Başkanı ve Baçem Müdürü Nazım Tanrıkulu, Doğal Tıp Uzmanı Şaduman Karaca ve Sage Botanics Aromaterapi Kurucusu Ezgi Erkan, şifalı bitkilerin kullanılması konusunda ipuçları paylaştı.

Türkiye'de birçok endemik bitki türü olduğunu belirten Anatabder Başkanı ve Baçem Müdürü Nazım Tanrıkulu, bazı bitki türlerinin 'vahşi toplama' yöntemi nedeniyle yok olmaya başladığını söyledi.

YEREL TOHUMLARIN KULLANIMI YAYGINLAŞMALI

Bu topraklarda yaşayan bitkilerin ülkemizin zenginliği olduğunu dile getiren Tanrıkulu, “Ülkemizde yetişen her dört türün bir tanesi endemik (sadece o bölgede yetişen) özellikte. Ülkede sadece gözle görülen bitkilere önem veriliyor. Oysa, gözlerin görmediği küçük bazı bitki türleri de var. Bunlar çorak arazilerde yetişiyor. İnsanlar da bu araziler boş diyerek tarıma açıyor, fabrika ve madencilik faaliyetleri yapıyor. Bu nedenle bazı bitkilerin nesli tükeniyor. Bunların korunması ve vahşi toplamaya karşı yasal düzenlemeler de bulunuyor. Fakat bu yasaklara tamamen uyulmuyor. Özellikle orkide gibi soğanlı bitki türleri yok olma tehlikesi taşıyor. Bitkilerin de bir canı var. Onları malzeme olarak görmemek lazım. Bu bitkiler bizim ülkemizin zenginliğidir. Yerel tohumların kullanılması da önemlidir. Şu anda sosyal medya üzerinden ve bazı belediyeler tarafından yerli tohum kullanımı yaygınlaştırılıyor. Yerel tohum merkezleri de kuruluyor. İnsanlarımız kendi tohumlarımızın öneminin farkında olmalı” diye konuştu.

YÖRESEL BİTKİLERİN KULLANIMI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN ÖNEMLİ

Şifalı bitkilerin kullanımında tazeliğin önemli olduğuna dikkat çeken Sage Botanics Aromaterapi Kurucusu Ezgi Erkan da, en taze bitkilerin etrafımızda yetişenler olduğunu vurguladı.

Ezgi Erkan, şunları söyledi: “Yerel bitkiler hem taze oluyor; hem de mevsimine göre ulaşmak daha kolay. Ayurveda'nın temel prensiplerinden dengeli ve temel beslenmeyle de örtüşüyor. Bazı Hint bitkileri Türkiye'de yetişmiyor. Bununla birlikte onların muadili olacak nane, kekik, biberiye, mersin yaprağı gibi yerel bitkilerin kullanılması da aynı sonuçları veriyor. Temel Ayurveda prensiplerinin lokal karşılıklarını kullanıyoruz. Yöresel bitkilerin kullanılması yerel üreticileri de destekliyor, sürdürülebilirlik açısından önem taşıyor. Öte yandan bir litre gül yağı elde etmek için bir ton gül yaprağının işlenmesi gerekiyor. Bu yağ aslında temel tüketim malzemesi olmayan parfümlerde kullanılıyor. Bunun için dönümlerce tarım arazisi işleniyor. Bu üretimler dengeli olmalı. Parfümlerde aynı etkiyi yaratacak sentetik gül kokusu kullanmak daha makul olabilir”

BİTKİLERİ İYİ TANIMALIYIZ

Bitkilerden doğru şekilde faydalanabilmek için onları iyi tanımak gerektiğini vurgulayan Doğal Tıp Uzmanı Şaduman Karaca ise şu bilgileri verdi: “Şifalı bitkilerden faydalanmak için sağlıklı bitkilere ihtiyaç var. Hem şifa bulmak, hem de baharat olarak veya tüketmek için bitkilerin mutlaka sağlıklı toprakta sağlıklı şekilde yetiştirilmesi gerekiyor. Bunu için bitkilerin doğru zamanda hasat edilerek doğru şekilde kurutulması ve saklanması da çok önemli. Her bitkinin kullandığımız bölümü farklıdır. Bunlar olgunlaşmalı. Gül, uçucu bir yağa sahip olduğu için sabah ezanında toplanmalı. Bitkilerden optimum faydayı sağlayabilmek ve onların hasatını yapmak için bitkilerin fizyolojik özelliklerini bilmek şarttır. Üreticiler, bitkiyle havayla toprakla bir bütün olarak etkileşim içinde olmalı”