SON DAKİKA
Kültür - Sanat - Magazin Çarşamba 06 Kasım 2024 02:56

AYRILIK BU BİT DEYİNCE BİTMEZ Kİ!

Önce Beşiktaş taraftarı, sonra aile hekimi, söz yazarı, bestekâr, solist, müzisyen ve amatör ressamım. 100'den fazla özgün eser ve türkü, 40'ın üzerinde de Beşiktaş Marşı besteleyip seslendirdim. Birol Can kendisini bu kelimelerle ifade ediyor

Ayrılık bu bit deyince bitmez ki!

Deniz ÖZEN BAŞARAN

Beşiktaş Marşlarının bestecisi ve söz yazarı Birol Can. Beşiktaşlıların çok yakınen tanıdıkları bir isim. O dillerden düşmeyen marşları yazıp besteleyen bir Beşiktaşlı.

"Beşiktaşlıyız Beşiktaşlı,

Anlayamaz kimse bu aşkı,

Bekçisiyiz kopsa kıyamet,

Siyah beyaz bize emanet."

Hangi Beşiktaşlı bu marşı bağıra bağıra söylememiştir ki?

Elbette sadece bir müzisyen değil Birol Can. Aynı zamanda da bir Hekim. Gelin biraz daha yakından tanıyalım kendisini...

Birol Can öncelikle müzisyen mi, hekim midir? 

Bize biraz kendinden bahseder misin?

Önce Beşiktaş Taraftarı, sonra Aile Hekimi, Söz yazarı, Bestekâr, Solist, Müzisyen ve amatör Ressamım.

100'den fazla özgün eser ve türkü, 40'ın üzerinde de Beşiktaş Marşı besteleyip seslendirdim.

Aslen Erzincanlıyım ve türküleri, sazı, curayı bu kadar çok seviyor olmamın sebebi de doğduğumdan beri ailemin ve yakın çevremde ki birçok kişinin türkü dostu olmasıdır.

Trakya Ünv. Tıp Fakültesi 1999 mezunuyum ve halen İstanbul'da Aile Hekimi olarak görev yapmaktayım.

Hayatında neler değişti?

Edirne'den 90'lı yıllarda öğrencilik yaparken öte yandan sanatla uğraşan birçok sahne insanı çıktı. Haluk Levent, Gece yolcuları, Birol Can...

Sen o yılların en popüler ismi olarak Kervan Saray'da sahne alırdın. Ve 90'larda öğrencilik yapan bizler de haftanın bir günü Birol Can dinlemeye gelirdik. Grupta solistliğin yanı sıra bağlama da çalardın. Ve masan da mutlaka bir şişede karanfilin olurdu. Öğrenci olup ta seni tanımayan yoktur sanırım. O yıllardan bugüne. Madalyonun ters yüzünü çevirelim. O dönem müzikal anlamda neler hissetmiştin? 90'lardan bu yana neler değişti hayatında?

90'lı yıllarda Edirne'de Trakya Ü.Tıp Fakültesi'nde öğrenciyken okul arkadaşlarım Dr. Vefa Gönenç ve Dr. Ergun Ökçün 'le kurduğumuz Grup Ser-Hoş Gül isimli müzik grubuyla sahneye ilk adımımı attım.

Zor Aşk isimli ilk eserimi 1992 yılında Edirne'de öğrencilik yıllarında yazıp besteledim.

Kervansaray Bar'da pazartesi perşembe günleri sahneye çıkardık ve her programda 500-600 dinleyicimiz olurdu. Cep telefonunun, internetin olmadığı o yıllarda ki programların, sosyal hayatın güzelliği ve insanların samimiyeti içtenliği çok başkaydı. İnternet ve cep telefonları artık olmazsa olmazımız ama sanki bunlar ortaya çıktıktan sonra her şey doğallığını sıcaklığını yitirdi gitti maalesef.

25 yıl sahneye çıkıp şarkılarımı ve türkülerimi söyledim, sonra aktif sahne hayatımı bırakıp beste yapmaya, yaptığım eserleri de çağa uyup, internette, sosyal medyada paylaşmaya başladım.

"Zor Aşk" demişken bu daha sonra albümüne de isim oldu öyle değil mi? Ardarda gelen albümler...Biraz o döneme gitsek? 

90'lı yıllarda Seyhan Müzik'le ilk albümüm "Çiğ Tanesi"ni, sonra Prestij Müzik'le "Zor Aşk" albümünü ve 2006 yılında da Cepmaster 'la "Sevmek Yalnızlıkmış" albümlerimi yaptık.

90'lı yılların teknolojisi, benim müzikal yeterliliğim, bestelerimin seviyesi bugünlerle kıyaslandığında çok farklıydı elbette. 

Üzülerek hatırlıyorum hep ama gerçek olan şu ki; o yıllarda özellikle aranjorlere fikrimizi söyleyebilmek, derdimizi anlatabilmek, şurası söyle olsaydı diyebilmek mümkün değildi maalesef. Albümümüz bitsin de çıksın, bir klibimiz çekilip de yayınlansın diye aylarca beklerdik bir köşede.

O yıllarda sadece Tv ve radyolar vardı, albüm yapabilmek ne kadar zor ise, sesimizi duyurabilmek, geniş kitlelere ulaşabilmek de o kadar zordu.

Şimdi öyle değil, yapımcılarla, aranjörlerle oturup her şeyi konuşabiliyoruz, istediğimiz soundu, enstrümanları, eserin trafiğini, her şeyini en ince detayına dek anlatabiliyoruz, eserlerimizi dinleyicilerimize daha kolay ulaştırabiliyoruz.

Keşke bugün ki o şartlar, o günlerde de olabilseydi ama hayat devam ediyor ve hep ileriye bakmak gerekiyor.

Hekimlik ve müzisyenlik aynı anda

Şimdilerde hem hekimlik devam ediyor hem de müzisyenlik. Teknoloji hayatımıza girdiğinden beri kaset, cd'nin yerini youtube spotify aldı. Senin de bir youtube kanalın var. Ve orada eski, yeni birçok şarkını, marşlarını dinleyebiliyoruz. Teknoloji ile aran nasıl? Orayı yöneten sensin değil mi? 

Teknolojiyi kullanma konusunda çok yeterli olduğumu düşünmüyorum.

BirolCanOfficial isminde bir youtube kanalım ve instagram hesabım var, twitter kullanmıyorum. Her iki hesabımı da ben yönetiyorum. Bu iki kanal ve dijital platformlar yoluyla eserlerimi sevenlerime, dinleyicilerime ulaştırmaya gayret ediyorum.

*5-Uzun yıllardan beri elinden düşmeyen bağlamanla Türkü albümü yapmakta bu yılın sonlarına yaklaştığımız bu döneme kısmet oldu. 25 Ekim de çıkan "Bitmez ki" yi klip olarak da izledik. Bu türkünün sözü ve müziği de sana ait. Nasıl ortaya çıktı? Hikayesi var mı? Albümünden biraz bahseder misin? 

Ne mutlu bana ki, Ali Ekber Çiçek, Arif Sağ, Güler Duman aile dostlarımızdı. Çocukluğumda babam Kemal Can sayesinde evimizde onlarla tanışıp, onları dinleyip, Güler Duman'la da birlikte saz çalıp, türkü söylemenin mutluluğunu sıkça yaşamıştım.

O günlerden beri hayalim olanı, daha önce yapmış olduğum albümlerde yapamadığımı, besteleyip arşivimde beklettiğim türkülerimi ortaya çıkarabilmek, bugünlere kısmetmiş.

1 yıl önce, Cumhuriyetimizin 100. Yıl'ı için bestelediğim "Cumhuriyet Marşı"nın stüdyo çalışmaları sırasında değerli aranjörüm Erhan Doğancıoğlu ve değerli yapımcım Eren Çıralar'ın bana bir türkü albümü yapmak istediklerini söylemeleri neticesinde, bu projeye başladık.

İlk eserim, kendi bestem olan "Bitmez ki" onların da çok sevdiği bir türkü. Bu türküyü, sevdiklerini kaybedenlere, ayrı kalanlara, özleyenlere ve benim de bu dünyadan ayrılan kıymetlilerime yazdım aslında.

Saz, cura, klasik gitar ve ıslığımdan oluşan, yormayan, sade bir soundu olsun istedik.

İlk etapta 3 eseri çalışıp bitirdik. Sevildikçe de 10 eserden oluşan bir albüm tamamlanana dek, devam edeceğiz.

Bir yanda marş bir yanda türkü

Bir yanda dillerden düşmeyen "Gururlan, burası Beşiktaş, gururlan" dediğin marşların, diğer yandan " Her şeye gücüm yeter de sevdiğim, Ayrılık bu, bit deyince bitmez ki " dediğin türkün. Hangisi senin için daha kolay? Her iki tarz da sürecek mi? 

Yoksa türkülerle mi yola devam edeceksin? 

Beşiktaş'a aşığım. Beşiktaş, benim hayatım, yaşam kaynağım, vazgeçilmezim. Beşiktaş'a ve "Büyük Beşiktaş Taraftarı"na layık olabiliyorsam, onların sesi olabiliyorsam ne mutlu bana.

Türkü söylemek, bestelemek, saz ve cura çalmak da beni hayata bağlayan, kendimi ifade edebildiğim yegâne unsurlar.

İnsan, âşık olduğuna şiirler yazmaktan, beste yapmaktan, ona sesini duyurabilmek için şarkı söylemekten vazgeçebilir mi?

Türkü ve marş söylemek, bestelemek, saz ve cura çalmak da beni hayata bağlayan, kendimi ifade edebildiğim yegâne unsurlar. Hiçbirini diğerinden ayıramam ki! İnşallah, son nefesime kadarda, böyle devam edeceğim yaşamaya.

Annesinin karnında bile taraftarı dinledi

Kartal isminde bir oğlun var. Onun müzikle arası nasıl? Birlikte ürettiğiniz ya da çalıştığınız oluyor mu?  

Kartal 11 yaşında, Beşiktaş Kabataş Vakfı Okulları'nda 6. sınıf öğrencisi. Doğduğunda isminin ne olacağı konusunda eşim İlknur'la hiç konuşmadık çünkü Kartal'dan başka bir isim aklımıza gelmedi bile.

Annesinin karnındayken bile stadımızda Büyük Beşiktaş Taraftarı'nı dinliyordu Kartal, müzik kulağının kötü olma şansı yoktu. Sesi çok güzel ve güçlü, o da benim gibi sürekli ıslık çalıyor, umarım onun da bestelerini marşlarını dinleriz bir gün stadımızda.

Sergi hayali var

Yeni projelerin var mı? 

Camiamıza moral vermesi, motivasyon sağlaması ümidi ve dileğiyle hazırlamakta olduğum, aranjelerini Sedat Dobranyalı ve Özhan Unakıtan'ın yaptıkları 2 yeni Beşiktaş marşı projemiz var. Onun dışında arşivimde bekleyen özgün eserlerimi ve türkülerimi de sıraları geldiğinde stüdyoda seslendirip paylaşmak istiyorum müzikseverlerle.

Amatörce de olsa yağlıboya tablolar yapmaya devam ediyorum, aslında Siyahbeyaz Düşlerim isminde bir sergim de oldu. Resim yapmaya da devam ediyorum vakit buldukça. Siyahbeyaz Düşlerim-2 isimli yeni bir sergi hayalim de var. Gerçekleşirse haberini sosyal medyamdan paylaşacağım, takipte kalın derim.

ABONE OL
sinpas 300x250