Dolar $
32.95
%-0.01 -0
Euro €
35.9
%-0.21 -0.07
Sterlin £
42.46
%-0.28 -0.12
Çeyrek Altın
4144.88
%0.99 39.96
SON DAKİKA
Haber Merkezi | Kültür - Sanat - Magazin Cumartesi 27 Temmuz 2024 15:17

ASLANLI İMPARATOR'UN BAŞKENTİ ADDİS ABABA

Addis Ababa'nın başkent olma hikayesi Kral Menelik II'nin 1887 yılında bu bölgede sarayını inşa etmesiyle başlar. 1889 yılında ise ilk yabancı elçilikler bu bölgeye taşınır ve Addis Ababa kenti kraliyetin ve ülkenin merkezi haline gelir. Günümüzde Addis Ababa 2335 metre yükseklikte Afrika'nın en yüksek yani tepesinde bulunan başkentidir.

Aslanlı İmparator'un Başkenti Addis Ababa

Etiyopya belki çok aşina olduğumuz bir ülke değil ama, Afrika Birliği içerisinde aslında çok önemli bir yere sahip olan bir ülke. Bu yazımda size hem bu ülkenin başkentini hem de bir zamanlar Etiyopya ve Afrika için çok etkin ve aynı zamanda eksantrik lideri ve kralı Haile Selassie’yi anlatmak isterim. Kuşkusuz tarih, coğrafya ve bu tarz tarihi kişiler bize ülkeleri ve yaşadıkları coğrafya hakkında çok şey anlatır. Onlarla ilgili bilgiler bizi aynı zamanda çok farklı dünyalara götürür.

İstanbul’dan hareketle beş buçuk saatlik bir uçuşun ardından Afrika’nın boynuzu da denilen güney batısında bulunan Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’ya varıyoruz.

Etiyopya’nın başkenti tarih boyunca ara ara değişmiştir. Önce Axum Krallığı döneminde Aksum başkent olmuş. Ardından Lalibela Krallığı döneminde Lalibela başkent olmuş. Daha sonraki yıllarda Gondar ve 19’uncu yüzyıldan bu yana Addis Ababa ülkenin başkenti unvanını almış.

Çevre koşulları değiştikçe ve insanlar yaşamak için zorlanıp dezavantajlı hale düştükçe bu başkentler değişmiş.

Addis Ababa’nın başkent olma hikayesi Kral Menelik II’‘nin 1887 yılında bu bölgede sarayını inşa etmesiyle başlar. 1889 yılında ise ilk yabancı elçilikler bu bölgeye taşınır ve Addis Ababa kenti kraliyetin ve ülkenin merkezi haline gelir.

Günümüzde Addis Ababa 2335 metre yükseklikte Afrika’nın en yüksek yani tepesinde bulunan başkentidir. Dünya çapında da bu konuda dördüncü sırada yer alır. Kent yaklaşık üç milyon nüfusa sahiptir ve yaklaşık 80 ayrı dil konuşulur. Hem Hıristiyan hem Müslüman hem de Yahudi dinine mensup insanlar bu kentte dostça yaşar. Bu beşerî yapı ülkenin nasıl kompleks bir kültür karmaşasına ve aynı zamanda zenginliğe sahip olduğunu gösteriyor.

 

Farklı iklim yapısı

 

Uçağımızdan indiğimizde çevredeki dağlar ve buradaki farklı iklim hoşumuza gidiyor. Havaalanı şehrin içinde olduğu için, otelimize çok kısa sürede ulaşıyoruz ve ertesi gün başkenti gezmeye başlıyoruz.

Gezimizin ilk gününde kent merkezindeki Addis Ababa’nın aslan heykeline denk geliyoruz. Bahsetmiş olduğum tarihi anıt bugün tren istasyonu meydanında ve kentin ana arterlerinden biri olan Winston Churchill Bulvarın sonunda bulunuyor.

Karşımızda duran dev anıtta başında hem taç hem de pençesinde gücü simgeleyen bir asa bulunan heybetli bir aslan figürü bulunuyor. Bu heykel hem Etiyopya’yı hem de Etiyopya krallarını simgeliyor.

Aynı aslan, Etiyopya’da “Yehuda kabilesinin Fetih Aslanı” diye de bilinir.  Etiyopya’nın üç bin yıllık monarşisini, onlarca kral hanedanını ve asırlar içinde Etiyopya’da taç giymiş 225 kralını temsil ediyor. İsminden de anlaşıldığı gibi bu Aslan figürü aslında Etiyopya kralların Yahudi kökeninde olmasına işaret eder çünkü kendileri İsrail’in Kral Süleyman’ın soyundan gelirler. Bunların içinde Haile Selassie Etiyopya ve Afrika için kuşkusuz çok farklı ve renkli bir kişilikti.

Karşımızda duran heykel 1930 yılında İmparator Haile Selassie’nin taç giyme töreni vasıtası ile hazırlanmış ve bu meydana yerleştirilmiş. 1954 yılında ise, Haile Selassie Etiyopya Ulusal Bankası ve Merkez Bankası’nın yakınında bulunan bir aslan heykeli daha yaptırır. Bu heykel de halen turistlerin ilgisini çekiyor.

 

Peki kimdir bu Haile Selassie?

 

Asıl adı Lij Tafari Makonnen Woldemikael olan Haile Selassie, 1892 de Harar’ın Ejersa Goro köyünde dünyaya gelir ve soyu Yahudi olan Kral Süleyman ve Saba Melikesi Belkıs’a dayanır. 1916- 1930 yılları arasında Selassie Etiyopya naibi unvanını alır. 1930- 1974 yılları arasında Etiyopya İmparatoriçesi Zewditu sayesinde yükselerek Etiyopya Kralı mertebesine kadar ulaşır. Krallık unvanını aldığı dönemde ismini değiştirir ve artık Haile Selassie yani “Kralların kralı”  anlamına gelen unvanı ile anılmaya başlanır. Etiyopya halkı kralların her zaman ilahi bir güç tarafından atandığına ve gücünü de bu olgudan aldığına inanır. Kral daima bir tanrı kraldır.

Haile Selassie kamuoyunda canlı aslanları ile çok meşhurdu. Resmi davetlere zaman zaman her bir yanında birer aslan ile gelirdi, sarayında misafirlerini aslanları ile birlikte karşılardı. Toplam yedi aslana sahipti ve bu canlı aslanları yanında besleyerek ve gezdirerek çevresine gücünü empoze ederdi.

Haile Selassie zaman içinde hem Etiyopya hem de Afrika ülkeleri için çok önemli bir yer almaya başladı zira kendisi Etiyopya’da köleliği bitirdi. Diğer yandan uluslararası perspektifi ile Afrikayı temsil etti ve Birlemiş Milletlerle olan iletişimde önemli bir rol üstlendi.

16 Temmuz 1931 tarihinde Selassie döneminde Etiyopya'nın ilk yazılı anayasası kabul edilmiştir. Krallık anayasal gücü elinde tutuyor ancak bir takım demokratik temeller atmaya çalışıyordu.

 

Afrika Birliği’nin kurucularından

 

Etiyopya’da sosyal ve siyasi reformlar yaparak modernleşmesi ve Afrika’nın dünyaya açılması için çok uğraş verdi. Afrika Birliği’nin kurucularındandır. Etiyopya Afrika kıtasında sömürge olmamış tek ülkedir ve egemenliğini koruyabilmiş bir ülke olarak 1945 yılında Birleşmiş Milletlere üye olan ilk bağımsız Afrika ülkesi olmuştur.

Jamaikalı Afrika kökenli Rastacılar (Ras Tafari isminden gelir ) ise Selassie’nin ilahi bir güç tarafından Afrika’ya atanan bir mesih olduğuna inanır. 1930 yılın Kasım ayı Time Dergisi’ne Selassie kapak olmuştur, 1967 senesinde Türkiye’yi ziyaret etmiştir.

12 Eylül 1974 tarihinde Derg adındaki bir örgüt tarafından tahtından indirilir ve kendi sarayında ev hapsinde tutulur. 1975 yılında ise esrarengiz bir şekilde sarayda ölü olarak bulunur. Kamu kendisinin bir cinayete kurban gittiğini tahmin eder. Ancak, resmi kaynaklar doğal bir ölüm şekliyle hayatını kaybettiğini açıklar. 1991 yılında Etiyopya’da güç dengeleri değişince kralın aslında boğularak öldürüldüğü resmi makamlarca teyit edildi.

1992 yılında ise kralın naaşı saray bahçesindeki gizli mezarından çıkarıldı ve Kral Menelik II’nin mezarının bulunduğu kilisede muhafaza edildi ve 23 Temmuz 1992 de yüzüncü doğum gününde törenle toprağa verildi. 05 Kasım 2000 yılında ise Haile Selassie’nin naaşı bu sefer Addis Ababa’daki Holy Trinity Katedrali’nde küçük bir tabutun içinde son istirahatgahına yerleştirildi.

 

Dev aslan heykeli

 

İşte bu önünde durduğumuz dev aslan heykeli aslında düşündüğümüzden çok daha fazlasını sembolize ediyor. Aslan figürü Afrika’nın bu bölgesinde üç bin yıl aralıksız devam eden bir monarşiyi, 225 kralın Kral Süleyman’a dayanan soyunu ve 1975 yılında Haile Selassie ve aslanları ile sona eren binlerce yıllık bir hükümdarlığı ve geleneği anlatıyor.

1975 yılında öldürülmesiyle birlikte Haile Selassie Süleyman soyundan gelen Etiyopya kralların 225 incisi ve son kralı olmuştur. Kuşkusuz günümüzde Afrika için önemli birliklerin, örgütlerin Addis Ababa’da toplanması, merkezlerinin bu şehirde bulunması ve mühim kararların burada alınması bir tesadüf değil. Etiyopya ayrıca hem toplumsal yapısı hem coğrafi konumu ve tarihi itibarı ile Afrika ülkeleri arasında önemli bir yer alıyor.

Etiyopya Aslanı 1936 yılında Etiyopya- İtalya Savaşı sırasında yerinden sökülmüş ve Roma kentine götürülmüştür. 1937 yılında İtalya, İtalyan Doğu Afrika İmparatorluğu’nu ilan etmişti. Yıllar süren savaşın neticesinde İtalyanlar 1941yılında İngilizler sayesinde Etiyopya’yı terk etmek durumunda kalmıştır.  1960lı yıllarda Haile Selassie, kendilerine ait olan Roma’daki aslan heykelinin Etiyopya’ya Addis Ababa’ya iade edilmesini ve tekrar eski yerine yerleştirilmesini sağlamıştır.

Haile Selassie tüm aldığı eleştirilere karşı Afrika halkları için önemli katkıları olan ve kıta için mühim kazanımlara imza atmış, hatta kıtanın geleceği için önemli bir dönüm noktasına vesile olmuş özel ve renkli bir kişilik ve tarihi şahıs olarak hatırlanacaktır.

Aklımızda Etiyopya’nın bu tarihi olayları ile aslan heykelin önünden ayrılıyoruz ve Addis Ababa sokaklarında mutlu bir şekilde adeta kayboluyoruz.

Gezimize Ulusal Müze’den, Afrika’nın en büyük açık pazarlarından bir tanesi sayılan Mercado’da devam ediyoruz. Daha keşfedilecek çok yer var. Biz de kenti ve ülkeyi keşfediyoruz.

Addis Ababa’ya gün olur da gelirseniz burdaki toprakların, insanların ve yaşananların başka ülkelere pek benzemediğine ve kendine çok özgü olduğunu göreceksiniz.

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR