ASLANLI İMPARATOR'UN BAŞKENTİ ADDİS ABABA
Addis Ababa'nın başkent olma hikayesi Kral Menelik II'nin 1887 yılında bu bölgede sarayını inşa etmesiyle başlar. 1889 yılında ise ilk yabancı elçilikler bu bölgeye taşınır ve Addis Ababa kenti kraliyetin ve ülkenin merkezi haline gelir. Günümüzde Addis Ababa 2335 metre yükseklikte Afrika'nın en yüksek yani tepesinde bulunan başkentidir.
Etiyopya belki çok aşina olduğumuz bir ülke değil ama, Afrika Birliği içerisinde aslında çok önemli bir yere sahip olan bir ülke. Bu yazımda size hem bu ülkenin başkentini hem de bir zamanlar Etiyopya ve Afrika için çok etkin ve aynı zamanda eksantrik lideri ve kralı Haile Selassie’yi anlatmak isterim. Kuşkusuz tarih, coğrafya ve bu tarz tarihi kişiler bize ülkeleri ve yaşadıkları coğrafya hakkında çok şey anlatır. Onlarla ilgili bilgiler bizi aynı zamanda çok farklı dünyalara götürür.
İstanbul’dan hareketle beş buçuk saatlik bir uçuşun
ardından Afrika’nın boynuzu da denilen güney batısında bulunan Etiyopya’nın
başkenti Addis Ababa’ya varıyoruz.
Etiyopya’nın başkenti tarih boyunca ara ara değişmiştir. Önce
Axum Krallığı döneminde Aksum başkent olmuş. Ardından Lalibela Krallığı döneminde
Lalibela başkent olmuş. Daha sonraki yıllarda Gondar ve 19’uncu yüzyıldan bu
yana Addis Ababa ülkenin başkenti unvanını almış.
Çevre koşulları değiştikçe ve insanlar yaşamak için
zorlanıp dezavantajlı hale düştükçe bu başkentler değişmiş.
Addis Ababa’nın başkent olma hikayesi Kral Menelik II’‘nin
1887 yılında bu bölgede sarayını inşa etmesiyle başlar. 1889 yılında ise ilk yabancı
elçilikler bu bölgeye taşınır ve Addis Ababa kenti kraliyetin ve ülkenin
merkezi haline gelir.
Günümüzde Addis Ababa 2335 metre yükseklikte Afrika’nın
en yüksek yani tepesinde bulunan başkentidir. Dünya çapında da bu konuda
dördüncü sırada yer alır. Kent yaklaşık üç milyon nüfusa sahiptir ve yaklaşık
80 ayrı dil konuşulur. Hem Hıristiyan hem Müslüman hem de Yahudi dinine mensup
insanlar bu kentte dostça yaşar. Bu beşerî yapı ülkenin nasıl kompleks bir
kültür karmaşasına ve aynı zamanda zenginliğe sahip olduğunu gösteriyor.
Farklı iklim yapısı
Uçağımızdan indiğimizde çevredeki dağlar ve buradaki
farklı iklim hoşumuza gidiyor. Havaalanı şehrin içinde olduğu için, otelimize
çok kısa sürede ulaşıyoruz ve ertesi gün başkenti gezmeye başlıyoruz.
Gezimizin ilk gününde kent merkezindeki Addis Ababa’nın
aslan heykeline denk geliyoruz. Bahsetmiş olduğum tarihi anıt bugün tren
istasyonu meydanında ve kentin ana arterlerinden biri olan Winston Churchill
Bulvarın sonunda bulunuyor.
Karşımızda duran dev anıtta başında hem taç hem de pençesinde
gücü simgeleyen bir asa bulunan heybetli bir aslan figürü bulunuyor. Bu heykel
hem Etiyopya’yı hem de Etiyopya krallarını simgeliyor.
Aynı aslan, Etiyopya’da “Yehuda kabilesinin Fetih Aslanı”
diye de bilinir. Etiyopya’nın üç bin
yıllık monarşisini, onlarca kral hanedanını ve asırlar içinde Etiyopya’da taç giymiş
225 kralını temsil ediyor. İsminden de anlaşıldığı gibi bu Aslan figürü aslında
Etiyopya kralların Yahudi kökeninde olmasına işaret eder çünkü kendileri
İsrail’in Kral Süleyman’ın soyundan gelirler. Bunların içinde Haile Selassie
Etiyopya ve Afrika için kuşkusuz çok farklı ve renkli bir kişilikti.
Karşımızda duran heykel 1930 yılında İmparator Haile
Selassie’nin taç giyme töreni vasıtası ile hazırlanmış ve bu meydana
yerleştirilmiş. 1954 yılında ise, Haile Selassie Etiyopya Ulusal Bankası ve
Merkez Bankası’nın yakınında bulunan bir aslan heykeli daha yaptırır. Bu heykel
de halen turistlerin ilgisini çekiyor.
Peki kimdir bu Haile Selassie?
Asıl adı Lij Tafari Makonnen Woldemikael olan Haile
Selassie, 1892 de Harar’ın Ejersa Goro köyünde dünyaya gelir ve soyu Yahudi
olan Kral Süleyman ve Saba Melikesi Belkıs’a dayanır. 1916- 1930 yılları
arasında Selassie Etiyopya naibi unvanını alır. 1930- 1974 yılları arasında
Etiyopya İmparatoriçesi Zewditu sayesinde yükselerek Etiyopya Kralı mertebesine
kadar ulaşır. Krallık unvanını aldığı dönemde ismini değiştirir ve artık Haile
Selassie yani “Kralların kralı” anlamına
gelen unvanı ile anılmaya başlanır. Etiyopya halkı kralların her zaman ilahi
bir güç tarafından atandığına ve gücünü de bu olgudan aldığına inanır. Kral
daima bir tanrı kraldır.
Haile Selassie kamuoyunda canlı aslanları ile çok meşhurdu.
Resmi davetlere zaman zaman her bir yanında birer aslan ile gelirdi, sarayında
misafirlerini aslanları ile birlikte karşılardı. Toplam yedi aslana sahipti ve
bu canlı aslanları yanında besleyerek ve gezdirerek çevresine gücünü empoze ederdi.
Haile Selassie zaman içinde hem Etiyopya hem de Afrika
ülkeleri için çok önemli bir yer almaya başladı zira kendisi Etiyopya’da
köleliği bitirdi. Diğer yandan uluslararası perspektifi ile Afrikayı temsil
etti ve Birlemiş Milletlerle olan iletişimde önemli bir rol üstlendi.
16 Temmuz 1931 tarihinde Selassie döneminde Etiyopya'nın
ilk yazılı anayasası kabul edilmiştir. Krallık anayasal gücü elinde tutuyor
ancak bir takım demokratik temeller atmaya çalışıyordu.
Afrika Birliği’nin kurucularından
Etiyopya’da sosyal ve siyasi reformlar yaparak modernleşmesi
ve Afrika’nın dünyaya açılması için çok uğraş verdi. Afrika Birliği’nin kurucularındandır.
Etiyopya Afrika kıtasında sömürge olmamış tek ülkedir ve egemenliğini
koruyabilmiş bir ülke olarak 1945 yılında Birleşmiş Milletlere üye olan ilk
bağımsız Afrika ülkesi olmuştur.
Jamaikalı Afrika kökenli Rastacılar (Ras Tafari isminden
gelir ) ise Selassie’nin ilahi bir güç tarafından Afrika’ya atanan bir mesih olduğuna
inanır. 1930 yılın Kasım ayı Time Dergisi’ne Selassie kapak olmuştur, 1967
senesinde Türkiye’yi ziyaret etmiştir.
12 Eylül 1974 tarihinde Derg adındaki bir örgüt
tarafından tahtından indirilir ve kendi sarayında ev hapsinde tutulur. 1975
yılında ise esrarengiz bir şekilde sarayda ölü olarak bulunur. Kamu kendisinin
bir cinayete kurban gittiğini tahmin eder. Ancak, resmi kaynaklar doğal bir
ölüm şekliyle hayatını kaybettiğini açıklar. 1991 yılında Etiyopya’da güç
dengeleri değişince kralın aslında boğularak öldürüldüğü resmi makamlarca teyit
edildi.
1992 yılında ise kralın naaşı saray bahçesindeki gizli mezarından
çıkarıldı ve Kral Menelik II’nin mezarının bulunduğu kilisede muhafaza edildi
ve 23 Temmuz 1992 de yüzüncü doğum gününde törenle toprağa verildi. 05 Kasım
2000 yılında ise Haile Selassie’nin naaşı bu sefer Addis Ababa’daki Holy
Trinity Katedrali’nde küçük bir tabutun içinde son istirahatgahına yerleştirildi.
Dev aslan heykeli
İşte bu önünde durduğumuz dev aslan heykeli aslında
düşündüğümüzden çok daha fazlasını sembolize ediyor. Aslan figürü Afrika’nın bu
bölgesinde üç bin yıl aralıksız devam eden bir monarşiyi, 225 kralın Kral
Süleyman’a dayanan soyunu ve 1975 yılında Haile Selassie ve aslanları ile sona
eren binlerce yıllık bir hükümdarlığı ve geleneği anlatıyor.
1975 yılında öldürülmesiyle birlikte Haile Selassie
Süleyman soyundan gelen Etiyopya kralların 225 incisi ve son kralı olmuştur. Kuşkusuz
günümüzde Afrika için önemli birliklerin, örgütlerin Addis Ababa’da toplanması,
merkezlerinin bu şehirde bulunması ve mühim kararların burada alınması bir
tesadüf değil. Etiyopya ayrıca hem toplumsal yapısı hem coğrafi konumu ve
tarihi itibarı ile Afrika ülkeleri arasında önemli bir yer alıyor.
Etiyopya Aslanı 1936 yılında Etiyopya- İtalya Savaşı
sırasında yerinden sökülmüş ve Roma kentine götürülmüştür. 1937 yılında İtalya,
İtalyan Doğu Afrika İmparatorluğu’nu ilan etmişti. Yıllar süren savaşın
neticesinde İtalyanlar 1941yılında İngilizler sayesinde Etiyopya’yı terk etmek
durumunda kalmıştır. 1960lı yıllarda
Haile Selassie, kendilerine ait olan Roma’daki aslan heykelinin Etiyopya’ya
Addis Ababa’ya iade edilmesini ve tekrar eski yerine yerleştirilmesini
sağlamıştır.
Haile Selassie tüm aldığı eleştirilere karşı Afrika
halkları için önemli katkıları olan ve kıta için mühim kazanımlara imza atmış,
hatta kıtanın geleceği için önemli bir dönüm noktasına vesile olmuş özel ve
renkli bir kişilik ve tarihi şahıs olarak hatırlanacaktır.
Aklımızda Etiyopya’nın bu tarihi olayları ile aslan
heykelin önünden ayrılıyoruz ve Addis Ababa sokaklarında mutlu bir şekilde
adeta kayboluyoruz.
Gezimize Ulusal Müze’den, Afrika’nın en büyük açık
pazarlarından bir tanesi sayılan Mercado’da devam ediyoruz. Daha keşfedilecek
çok yer var. Biz de kenti ve ülkeyi keşfediyoruz.
Addis Ababa’ya gün olur da gelirseniz burdaki
toprakların, insanların ve yaşananların başka ülkelere pek benzemediğine ve
kendine çok özgü olduğunu göreceksiniz.