SON DAKİKA
GÜNCEL Pazartesi 11 Kasım 2024 16:43

"ASGARİ ÜCRET ZAMMI İKİ TARAFI DA MUTLU ETMEYECEK"

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, TCMB'nin enflasyonla mücadele için uyguladığı politikalara desteğini yineleyerek enflasyon hedeflerinin yükseltilmesiyle ilgili TCMB'nin gerçekçi davrandığını ifade etti ve gereğinden fazla yalnız bırakıldığının altını çizdi. Bahçıvan, asgari ücrete yapılacak zam konusunda hem işçi hem de işveren tarafı ile empati kurulması gerektiğini belirterek "İki kesimin de çok mutlu olacağı bir noktada olmayacağı kesin gibi gözüküyor" dedi. Bahçıvan işgücü ithalatı konusunda endişe duyduğunu belirterek, "Ölçüyü kaçırmamak gerekiyor" dedi.

"Asgari ücret zammı iki tarafı da mutlu etmeyecek"

2025 yılı asgari ücreti için gözler Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına çevrilirken hem işçi hem de işveren tarafından zam ile ilgili kritik açıklamalar gelmeye devam ediyor.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da asgari ücret tartışmaları ile ilgili dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu.

"Asgari ücrette iki tarafı da mutlu edecek tablo gözükmüyor"

İSO meclis üyeleriyle birlikte depremin vurduğu Antakya'daki İSO Yaşam Kenti ile Adana'ya ziyaretlerde bulundu. Burada basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İSO Başkanı Bahçıvan, "Asgari ücret zammında iki tarafı da mutlu edecek bir tablo gözükmüyor" dedi.

BloombergHT'nin haberine göre, asgari ücret zammı hakkında konuşan Bahçıvan, her iki taraf için mutsuzluğu en aza indirmenin başarı olacağını belirterek, "Asgari ücret konusunda iki taraf için de empatinin yüksek yapılması gereken bir süreçteyiz. Bir tarafta en önemli ortağımız olan ve sanayinin üretim gücünün temel tamamlayıcısı olan çalışanlarımızın yaşamları var. Diğer taraftan sanayicimizin özellikle belli iş kollarındaki en önemli maliyet faktörü olan işgücünün rekabette oluşturacağı değerler var. Hem iş gücünün istikrarlı ve kalıcı olması, hem de işgücü maliyeti ödeyen firmaların rekabet edebilmesi noktasında ortada buluşulması lazım. Bu yıl da asgari ücretin en az geçen yılki kadar üzerinde konuşulacağını tahmin diyorum. İki kesimin de çok mutlu olacağı bir noktada olmayacağı kesin gibi gözüküyor. Mutsuzluğu en aza indirmek bile bir başarı olacak" diye belirtti.

"Vergi dilimleri ile ilgili ümit verici bir durum olabilir"

Bahçıvan, ücretlerdeki vergi bandının yukarı çekilmesi gerektiğini ve bu konuda maliye bakanlığıyla iletişim halinde olduklarını, önümüzdeki 1-2 hafta içinde sonuçlanabileceğini söyledi.

Bahçıvan "Ücretlerdeki son 2-3 yıldır düzeltme, çalışanın enflasyon muhasebesi diye adlandırdığımız vergi bandının mutlaka yeni bir endeksle yukarı çekilmesi gerekiyor bu yıl. Brüt ücret nete dönerken eski dönemlerde 9'uncu 10'uncu aydan sonra başlayan o kesimler, yılın 2'inci 3'üncü ayında kesilmeye başlıyor. Gecikmeden o konuda maliye bakanlığının düzeltme yapması gerektiğini ısrarla söylüyoruz. Bandın biraz daha yukarı çekilmesi, hiç değilse çalışanlarımızın daha geç dönemlerde bir kesintiyle karşılaşmasına vesile olacak. Bunun çok önemli olduğunu ısrarla söylüyoruz. İnşallah bir iki haftaya kadar onunla ilgili ümit verici bir durum var. Tabi maliye kendi açısından baktığında o vergiyi kaynak olarak gördüğü için talebimize nasıl bir yanıt verecek göreceğiz" yorumunu yaptı.

"İşgücü ithalatı konusunda endişe duyuyorum"

İş gücünün dışarından temin edilmesiyle ilgili çalışmalara da değinen Bahçıvan "Kısa vadede telaşlı bir şekilde sektör değerlendirilmesi yapılmadan işgücü ithalatının yapılmasının, ileride çok daha büyük boyutlu sorunlara yol açabileceğinin endişesini taşıyorum. İşgücü ithalatı kontrolsüz bir şeye dönüşürse, farklı boyutlarda riskler ve sıkıntılar getirebilir. Öte yandan yurt dışına giden gençlerimizle konuşmak lazım. Tabi ki yurt dışını tercih edenler için ücretler bir faktör ama ücret dışında gençlerimizin neden ayrıldıklarını çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bu iş artık şansa bırakılacak bir noktada değil. İşgücü göçü konusunda telaşa girilmesinden endişe duyuyorum. Ölçüyü kaçırmamak gerekiyor" yorumunda bulundu.

"Konkordatolar sadece finans ve kamu alacaklarını kapsamalı"

Bahçıvan, "Konkordatonun geçmiş yıllarda oluşturmuş olduğu istismarlara dönük bakış açısı değiştirilmeli. Konkordatolar şu anda çok rahatsız edici boyutta değil ama işaretler artacağını gösteriyor ve artmadan da bazı önlemleri almak lazım. Bugünkü halimizle konkordato uyguladığımız firmaya yaşama şansı avantajı verirken, maalesef o firmanın alacaklısına adeta bir ceza uyguluyoruz. Konkordatonun sadece kamu ve finans alacakları boyutunda uygulanmasını, reel sektör alacaklarının kapsamın dışında kalmasını öneriyoruz. Türkiye'de maalesef bazı doğru adımlar çok gecikiyor. Bunun geciktirilmesi ile ileride hiçbir günahı yokken sadece konkordato imkanı almış olan firmalardan dolayı, tıkanan damarlar artmaya başlayacak ve yeni konkordato ihtiyaçları doğuracak. Konkordato sadece ve sadece finans alacaklarını ve kamu alacaklarını kapsamalıdır" dedi.

"TCMB enflasyon konusunda gerçekçi davranma noktasında"

İstanbul Sanayi Odası'nın Kasım ayı toplantısına TCMB Başkanı Fatih Karahan'ın katılacağını söyleyen Bahçıvan, "Enflasyon konusunda sebebi ve nedeni kendimiz olmayan bir sorunun çözülmesi noktasında en büyük fedakarlığı sanayici ödüyor. Tahribatın kendini en net gösteren tarafı sosyolojik. Enflasyon vücudun tüm hücrelerinde kendini çok ağır gösteriyor. Enflasyon konusunda en güçü uyarıyı zamanında biz yaptık, keşke toplumdaki tüm kesimler enflasyon ışığı görülmeye başladığında ve rasyonel ekonomiden uzaklaşıldığında çok daha güçlü çıkışlar yapabilseydi." diye konuştu. 

OVP hedeflerine atıfta bulunan Bahçıvan "Tedavi süreci başladığında ortaya konan bir OVP planı vardı. OVP'deki hedeflerin bazılarına yakınken bazılarından uzaktayız. Hedeflerin en uzağında ise enflasyon tahmini yer alıyor. Enflasyon maalesef direniyor. TCMB enflasyonla mücadele noktasında yapması gerekenleri yapıyor. Enflasyonda yıl sonu hedef aralığı açıldı. Onlar da gerçekçi davranma noktasındalar." dedi.

"Faiz politikasını çok zorlamamak gerekiyor"

TCMB'nin politikalarına ilişkin değerlendirmede bulunan Bahçıvan şu ifadeleri kullandı; "TCMB'nin faiz politikasını çok fazla zorlamamak gerekiyor çünkü şu anda cephedeki en büyük silah. Güven ve kredi kaybı kadar yüksek ki TCMB Türkiye'nin ekonomik anlamda yitirmiş olduğu itibarı düzeltmeye çalışıyor. Bunun nedeni de ekonomi biliminden uzaklaşmamız. Enflasyonla ilgili sürecin gecikmesi hiç hoş değil ama bunu hızlandıracağız derken bugüne kadar uygulanan politikalardan U dönüşü yaparsak bu bizi çok daha büyük açmaza götürebilir. Acımasız bir sabır gerektiriyor bu süreç.

İlk açıklanan OVP'dekiyle şu anki arasındaki makasın açıldığını da görüyoruz. Bu hastalığın yoğun bakımdaki tedavi sürecine baktığımızda yoğun bakımdan rahatlıkla çıkılabilecek zamanı hasta yakınlarına henüz net söyleme noktasında işaret yok. Tedavi sürecinin uzuyor olması sabır stresini artırıyor. Enflasyonla mücadelede kararlılık varsa bu sürecin bir müddet daha sabır isteyen süreç olacağına dair durum var." 

"Çözüm politikaları geliştirilmeli"

Şu anda uygulanan politikayı savunduklarına ancak sürecin giderek uzamasının sanayi ve reel sektör üzerindeki yükü artırdığına dikkat çeken Bahçıvan "Bu konuda reel sektöre dönük, özellikle sektör analizlerin, tespitlerin çok güçlü yapılması gereken bir döneme giriyoruz. Reel sektörün içinde bulunduğu ve 2025 yılının nasıl değerlendirileceği noktasında tespitler ve çözüm politikaları geliştirilmeli. Eğer bunu yapmazsak 2025, 2024'ten en azından ilk 6 ay çok daha zorlu olacak.

Buna karşı müdahale gücünün ne kadar yeterli olacağını iyi hesaplamak lazım. Bu ay TCMB Başkanı Kasım toplantımıza katılacak. TCMB gereğinden fazla yalnız bırakılıyor. Cepheye çıkması gereken diğer birimlerin kendini göstermesi gerekiyor. O tarafta yeteri kadar bir mücadele henüz göremiyoruz. Daha temel konularda acil çözümlerin oluşturulması gerekiyor. 2025 meşakkati yüksek bir sene olacak gibi gözüküyor. Böylesi dönemlerin en büyük şansızlığı da sizin dışınızdaki gelişmeleri ıskalamak. İçimize kapanıp kendi iç gündemlerimizle son 3-4 yıldır çok boğulmaya başladık. Avrupa'daki şartlar, Çin, yeni ABD dönemi gibi gündemi çok da istediğimiz gibi değerlendiremiyoruz. Şirketlerimiz içinde bulunduğumuz zorlu dönemi kriz politikalarıyla çözmeye çalışıyor. Geleceğimizle ilgili dünyadaki gelişmeleri şartları çok iyi değerlendiremiyoruz. Özellikle Avrupa'yı çok iyi takip etmemiz gerekiyor. Avrupa'da işler maalesef çok iyi gitmiyor, iyi gidecek gibi de gözükmüyor bir süre daha" değerlendirmesinde bulundu.

"2025 için en büyük risk enflasyon"

Sanayicinin önünde kısa vadede en büyük riskin enflasyon olduğunu ifade eden Bahçıvan, "Bizim özellikle Asya ve ABD tarafında fırsatları daha iyi takip etmemiz gerekiyor. Artık yabancı sermayenin biraz daha Asya ülkeleri üzerinden olması gerekiyor. Çin ile yapılan çalışmalar son derece önemli ve değerli. Belli sektörlerdeki Çin işbirliklerinin daha fazla atmasını ve artırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu gibi ülkelerde belli iş ortaklıkları geliştirmeden o ülkelere stratejik boyutlu bir pazar olarak bakmak kolay olmayacak.

ABD pazarında umuyoruz ki Trump dönemi bizim açımızdan biraz daha işlerin olumlu olacağı bir dönem olacak ama tabi burayı da iyi okumak lazım. Trump iyimserlik yaratmakla birlikte, ABD'nin ne kadar içine kapanacağı önemli bir konu. Daha korumacı bir dünyaya doğru refleksin artacağını görüyoruz. Liberal dünyadan daha kapalı bir dünyaya gidiyoruz. Bunun için kendi iç sorunlarımızdan çıkıp bunları iyi analiz etmemiz gerekiyor. Muhakkak yüksek teknoloji ve katma değerli konulara çok daha fazla odaklanmamız gerekiyor. İleriki günlerde ihracatın çok daha zorlayacağı olacağını düşünerek ithalatını yaptığımız ürünleri içeride üretmenin yolunu açmamız gerekiyor. 2025'te sanayinin sırtından indirilmesi gereken en büyük yük enflasyon. Enflasyonu çözemezsek şartlar sağlıklı olmayacak. Enflasyon hedefinden saparsak sırtımıza başka yükler binecek. Kısa vadede en büyük risk enflasyon, bununla mücadeleden vazgeçersek bambaşka şeyler konuşuruz" ifadelerine yer verdi.

ABONE OL