AROMATERAPİDE BİLGİ KİRLİLİĞİNE KARŞI BİLİMSEL DURUŞ
Gıda takviyeleri ve aromaterapi sektörünün önde gelen markası Talya, 2026'ya sayılı günler kala oluşturduğu Bilim Kurulunu tanıttı. Bilim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Pala ve Prof. Dr. İffet İrem Tatlı Çankaya'nın katılımıyla 17 Aralık 2025 tarihinde Antalya'da gerçekleştirilen toplantıda; gıda takviyeleri ve aromaterapinin bilimsel temelleri, doğru kullanım yaklaşımları ve bu alanlarda artan bilgi ihtiyacı ele alındı.

Gıda takviyeleri ve aromaterapi alanlarında doğru bilgiye ve bilimsel rehberliğe duyulan ihtiyaç her geçen gün artarken, sektörün bu dönüşümü nasıl yöneteceği de daha görünür hale geliyor. Bu çerçevede, bilimsel yaklaşımı merkeze alan markaların attığı adımlar; hem tüketici güveninin tesis edilmesi hem de sektörün sürdürülebilir gelişimi açısından belirleyici bir rol üstleniyor. Sektörün önde gelen markalarından Talya, Ar-Ge ve üretim süreçlerinde üniversitelerden aldığı bilimsel danışmanlığı bir adım ileri taşıyarak Bilim Kurulu’nu kurdu. Alanında uzman akademisyenlerden oluşan bu kurul ile Talya; ürün içeriklerinden formülasyon süreçlerine, bilimsel literatür takibinden tüketiciye doğru bilginin aktarılmasına kadar uzanan geniş bir çerçevede daha sağlıklı ve bilim temelli adımlar atmayı hedefliyor.
Talya Bilim Kurulu’nda; Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Pala, Lokman Hekim Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan, Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail TUFAN ve Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İffet İrem Tatlı Çankaya yer alıyor.
BİLİM KURULU, TALYA’NIN ÜRÜN GELİŞTİRME SÜREÇLERİNİN MERKEZİNDE
Düzenlenen basın toplantısında gıda takviyeleri ve aromaterapi gibi hassas alanlarda güvenilirliğin ancak bilimsel doğruluk ve şeffaflıkla sağlanabileceğine dikkat çeken Talya Bitkisel Kurucusu M. Halis Ertaş; “Talya olarak gıda takviyeleri ve aromaterapi gibi hassas alanlarda faaliyet gösterirken en büyük sorumluluğumuzun bilimsel doğruluk ve şeffaflık olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle Bilim Kurulumuz, içerik seçiminden formülasyonlara kadar tüm süreçlerde aktif rol üstleniyor. Bilimsel verilerle desteklenmeyen hiçbir yaklaşımı benimsemiyoruz. Amacımız, tüketiciye güvenilir, etkin ve doğru ürünler sunarken aynı zamanda doğru bilginin yaygınlaşmasına da katkı sağlamak. Bilim Kurulu rehberliğinde ilerleyen bu yaklaşımı sektörle ve kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşmayı önemsiyoruz” açıklamasında bulundu.
“TEDAVİDEN ZİYADE KORUYUCU HEKİMLİĞE ÖNEM VERMEMİZ GEREKİYOR”
Gıda takviyelerinin etkinliğinin; doğru içerik seçimi, kalite standartları ve bilinçli kullanım ile doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Pala; “Gıda ve beslenme, bireysel bir tercih olmanın ötesinde; toplum sağlığını, zihinsel ve fiziksel gelişimi doğrudan etkileyen stratejik bir alan. Günümüzde kronik hastalıkların hızla artması ve sağlık sistemleri üzerindeki maliyet baskısı, tedaviden ziyade koruyucu hekimliğe geçişi zorunlu kılıyor. Koruyucu beslenme yaklaşımıyla insanların yalnızca doyması değil, vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri yeterli düzeyde alması hedeflenmeli. Aksi halde, fark edilmeden ilerleyen ve “gizli açlık” olarak tanımlanan sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Özellikle Türkiye’de yaygın olarak görülen D vitamini ve B12 vitamini eksiklikleri, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebiliyor. Bu noktada, bilimsel temelli ve doğru şekilde kullanılan gıda takviyeleri, koruyucu hekimliğin tamamlayıcı ve önemli bir unsuru olarak öne çıkıyor. Fonksiyonel gıdalar; fizyolojik ihtiyaçları karşılarken aynı zamanda sağlığı koruyan, hastalıkları önleyici ve destekleyici etkiler sunan ürünlerdir. Bu alanda sanayinin daha bilinçli üretim yapması ve güçlü bir yasal altyapının oluşturulması büyük önem taşıyor. Vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve fitokimyasallar gibi bileşenlerin koruyucu etkileri bilimsel olarak biliniyor; ancak bu ürünlerin hekim ve bilimsel rehberlik eşliğinde, kontrollü ve mevzuata uygun şekilde kullanılması gerekiyor. Türkiye’de kronik hastalıkların oluşumunda beslenme ve yaşam biçiminin yüzde 40–60 oranında etkili olması, diyabet ve obezite oranlarının yüksek seyretmesi, gıdayı bütüncül bir yaklaşımla ele almamız gerektiğini ortaya koyuyor. Hedefimiz; insanları hasta eden değil, sağlığı koruyan gıdalar üretmek ve toplumu bilinçli beslenme konusunda güçlendirmek olmalı.” açıklamalarında bulundu.
BİLİMSEL ÜRETİM VE ANALİZ OLMADAN GÜVENLİ AROMATERAPİ MÜMKÜN DEĞİL
Basın toplantısında bitkisel ürünler ve aromaterapide kullanılan ürünlerin etiket okuryazarlığı ile standartlara uygun üretim süreçlerinin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İffet İrem Tatlı Çankaya; “Bu konuda en kritik başlıklardan birinin, halk arasında nesilden nesile aktarılan geleneksel bilginin bilimsel yöntemlerle doğrulanarak güvenli ürüne dönüştürülmesi ve tüketime sunulmasıdır. Uçucu yağlar, sabit yağlar ve bitkisel ekstrelerin fizyolojik fonksiyonları destekleyici potansiyel etkiler sunabilir; ancak bu etkilerin yalnızca doğru bitkisel materyallerin seçilmesi, uygun üretim tekniklerine göre üretilmesi ve kapsamlı analitik kontrollerin gerçekleştirilmesi ile mümkündür. Bitkilerin yaşayan biyolojik kaynaklar olması nedeniyle, fitokimyasal içeriklerinin çevresel koşullar, hasat zamanı ve coğrafi faktörlere bağlı olarak yıldan yıla değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle elde edilen bitkisel preparatların etkililik ve güvenliliği açısından standardizasyon standardizasyon büyük önem taşır. Bu çerçevede, hammaddeden nihai ürüne kadar tüm üretim zincirinin farmakopelere uygun, ölçülebilir, tekrarlanabilir ve denetlenebilir nitelikte olması gerekir. Yönetmeliklere uygun olarak uçucu yağların geleneksel distilasyon yöntemleriyle, sabit yağların ise soğuk sıkım tekniğiyle elde edilmesi; ardından ürünlerin bileşen profili, ağır metal, pestisit kalıntıları ve mikrobiyolojik kontaminasyon açısından analiz edilmesinin, ürün kalite ve güvenliliğini belirleyen temel unsurlar arasındadır. Ayrıca tüketicilerin, bitkisel ürünleri ve/veya aromaterapide kullanılan ürünleri kullanırken etiket bilgilerini ve analiz raporlarını inceleyerek, hangi ürünü hangi amaçla tükettiklerinin bilincinde olmalarının büyük önem taşır. Kalite, etkililik ve güvenliliğin bu ürün gruplarında halk sağlığını doğrudan etkileyen vazgeçilmez üç temel kriterdir.” açıklamalarını tamamladı.
Toplantıda, gıda takviyeleri ve aromaterapi ürünlerinin yalnızca tamamlayıcı unsurlar olarak değil; bilimsel rehberlik, doğru içerik seçimi ve bilinçli kullanım çerçevesinde değerlendirilmesi gereken alanlar olduğuna dikkat çekildi. Talya Bilim Kurulu’nun; ürün içeriklerinden formülasyon süreçlerine, bilimsel literatür takibinden tüketiciye doğru bilginin aktarılmasına kadar uzanan geniş bir çerçevede markaya rehberlik ettiği aktarıldı.