SON DAKİKA
GÜNDEM Cuma 25 Mart 2022 06:25

AMBARGO SAVAŞI ŞİDDETİNİ ARTIRIYOR

Batının ekonomik artan yaptırımlarına karşılık Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, enerjiye bağımlı Avrupa ve dost olmayan ülkelere petrol ve doğalgazı ancak ruble ile satabileceğini açıkladı. Brüksel'de başlayan NATO – G7 zirvesi öncesi Rusya'nın aldığı bu karar enerji fiyatlarını rekor seviyede yükseltti.

Ambargo savaşı  şiddetini artırıyor

Sedat YILMAZ

Ukrayna’da 24 Şubat’ta başlayan sıcak savaş bir ayını tamamlarken Rusya’ya yönelik batı yaptırımları genişleme istidadı gösteriyor. Rusya ise batı ambargosuna karşılık elinde bulunan enerji ve gıda silahını kullanmaya çalışıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptırımlara karşılık ihraç ettiği petrolü dost olmayan ülkelere ‘Ruble’ ile satabileceğini duyurdu. Bunun üzerine petrol ve doğalgaz fiyatları uluslararası piyasalarda sert bir şekilde yükseldi. Brent petrol 122 dolara yükselirken Avrupa’da doğalgaz fiyatları yüzde 40’lara varan oranlarda arttı.

Brüksel’deki zirveden Rusya’ya yeni yatırımlar çıkması durumunda enerji ve emtia fiyatlarında sert artışların süreceği görüşü hakim. Enerji fiyatlarının artmasında gazı tedarik edecek piyasada rubleye bağlı yeterli nakdin olmaması da fiyatları yukarı çekiyor.

Enerjide alıcı ve satıcı arasında işlemlerin giderek azalmasına karşılık fiyatların yüksek kalması endişelerin zirvede olduğunu gösteriyor. Emtialarda yukarı yönlü fiyat baskısı artarken Hindistan’dan sonra Çin’in de Rusya’dan ucuz petrol alımına başlaması yaptırım olayını bölgesel çatışmaların merkezi haline getirmesinden korkuluyor. ABD ve Avrupa’nın başını çektiği ülkelerin yeni ambargo takvimi Brüksel’de başlayan NATO ve G7 zirvesinde netleşecek.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, zirveyi duyurduğu açıklamasında, “Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin sonuçlarını, Ukrayna'ya güçlü desteğimizi ve güvenliğimizdeki yeni gerçeklik karşısında NATO'nun caydırıcılık ve savunmasının daha da güçlendirilmesini ele alacağız” demişti.

Askeri destek öne mi çıkacak

Batı ittifakının ekonomik ambargolarına bu zamana kadar ayakta kalan ve çeşitli hamlelerle ittifakı sıkıştıran Rusya’ya karşı NATO – G7 zirvesinden farklı yaptırımların çıkabileceği üzerinde duruluyor. Göreve geldiğinden bu yana 3’üncü kez Avrupa’da olacak ve NATO – G7 zirvesine katılacak olan ABD Başkanı Joe Biden’ı Rusya’ya yeni ambargo uygulanması konusunda zor bir süreç bekliyor.

Bir ayı tamamlamasına karşılık savaşın nereye evrileceği yönünde belirsizliğin hakim olduğu ortamda ABD-Avrupa ittifakının alacağı yaptırımların da ne derece çözüm olacağı tartışılıyor. İttifakın ekonomik yaptırımlarla birlikte Ukrayna’ya askeri destek mi sağlayacak konusu öne çıkıyor.

Biden’ın Brüksel’deki toplantıdan sonra Polanya’ya giderek Devlet Başkanı Andrezej Duda ile görüşecek olması olayı farklı noktalara götürüyor. Diğer taraftan Polonya sınırına yığılan 3 milyona yakın Ukraynalı mültecilerin durumu da başka bir sorunu gündeme getiriyor.

Batı ittifakı bu arada Ukrayna ordusu ile gönüllü birliklere askeri yardım musluklarını ardına kadar açtı. Ancak Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin ifadesiyle askeri destekler Rusya’ya karşı yeterli olmuyor. Batı ittifakı Ukrayna’ya daha fazla askeri yardım yapmak istiyor ancak bu defa Rusya’nın daha sert hamlelere başvurmasından endişe ediyor.

Batı ittifakının diğer endişesi, askeri destek sağlansa da Ukrayna’ya nasıl ulaştırılacak ve ulaştırılsa bile bu silahları kim kullanacak konusu. NATO’da yer alan ve Rusya ile dost ilişkiler sürdüren Türkiye’nin durumu ise birliği en fazla düşündüren olay.

Avrupa gazda Rusya’ya bağımlı

Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamayı ve Rus doğalgazına bağımlılığı azaltmayı hedefleyen ortak bir eylem planının Brüksel zirvesinde ele alınacağı, ancak planın işletilmesinin şu aşamada zorluğunun olduğu batı ittifakı içinde en fazla konuşulan sorun şeklinde kendini gösteriyor.

Avrupa Birliği, başlayan Brüksel zirvesinde ABD’den başta LNG olmak üzere doğalgaz tedarikinde öncelik bekliyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula van der Leyen’in şu ana kadar Rusya’ya uygulanan yaptırımların başında Rus enerji kaynakları olduğunu ve bu kaynakları batı ittifakının tüketmeme konusunda hassas olması gerektiğini söylüyor. Avrupa’nın Rusya enerji sektörüne yatırımları durdurduklarını, bu vesileyle Rusya’ya karşı enerji bağımlılığını da sona erdirmek istediklerini belirtiyor.

Avrupa’nın Rusya’dan doğalgaz tedarikinde yüzde 40’la ilk sırayı aldığına vurgu yapan Leyen, “Biz bu bağımlılığımızı hızla azaltmak istiyoruz. Ancak burada ABD’den destek görmemiz gerekiyor. Önümüzdeki iki kış için ABD Başkanı Jeo Biden’dan ek gaz tedariki taahhüdünde bulunuyoruz” diyor. Avrupa geçen yıl Rusya’dan 155 milyar metreküp doğalgaz ithal etmişti.

Almanya yaptırıma karşı

AB Komisyonu Başkanı Yellen ile ABD Başkanı Biden’in Rusya’ya enerji yaptırımı getirmesine Almanya karşı çıkıyor. Alman Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, Rusya’ya enerjide ambargo uygulamaya hazır olmadıklarını belirtiyor.

Bakan Habeck bugünkü meclis konuşmasında, “Bundan sonra bu kadar Rusya’ya asla enerji bağımlısı olmayacağız. Her alanda çalışmalarımız devam ediyor. Enerji kaynaklarını çeşitlendiriyoruz. Terminalimiz olmadığı için Katar’dan LNG sevkiyatı yapamıyoruz. Bağımlılığı azaltmak için Brunsbüttel ve Wilhelmshaven’de iki LNG terminalini iki yıl içinde faaliyete geçireceğiz.  Rusya’dan yıllık enerji ithalatımız 170 milyar euro. Dolayısıyla Rusya’dan gaz ve enerji almak zorundayız” diyor.

Almanya’nın Rusya’dan kömür, petrol ve doğalgaza ambargo uygulayacak durumda olmadığının altını çizen Habeck, ülke olarak doğalgaz ihtiyacının yüzde 55’inin, petrolün yüzde 25’inin ve kömürün yüzde 45’inin Rusya’dan sağlandığını, Rus enerjisine ambargo uygulanması durumunda Almanya’nın enerji güvenliğinin tehlikeye gireceğini vurguluyor.

İttifakın yaptırım endişesi

Diğer taraftan batı ittifakı, yaptırımların bu zamana kadar etkisinin olmamasını Çin ve Rusya’nın yanında olan ülkelerin desteklere bağlıyor. Çin’in Rusya’ya askeri ve ekonomik yardımının tüm yaptırımları boşa çıkardığı yolunda fikir birliğinde olan batı ittifakının Brüksel’deki NATO – G7 zirvesi büyük önem taşıyor. ABD’nin daha önce Çin’i ekonomide korumacılık yaparak sıkıştırması ve büyümesini önlemesine yönelik çabaların Brüksel zirvesinde daha bariz ortaya çıkacağı öngörülüyor.

Rusya’nın G20’den çıkarılması yaptırımına karşı çıkan Çin’in Rusya’ya direkt destek sağlaması, ayrıca Avrupa’da Çin ürünlerinin kilit seviyede önemli olması, yine Çin’in ABD’ye yönelik herhangi bir ekonomik ambargo içine girmesi ve Çin’in resmi olarak da Rusya’nın yanında yer alması batı ittifakını düşündüren önemli konular arasında bulunuyor.

Batı ittifakı bu zamana kadar gerçekleştirdiği yaptırımlarla, bankalardaki Rusya varlıklarını dondurdu. Rusya Merkez Bankası, Rusya Varlık Fonu ve Rusya Maliye Bakanlığı ile ilişkileri tamamen kesti. Rusya batı para transfer sistemi olan SWIFT’ten çıkarıldı. Rusya’ya batıdan teknoloji ihracatı durdurulurken Rus oligarklar ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakın isimlere yaptırım kararı alındı.

Brüksel zirvesi sonrası Rusya’nın finans, enerji ve ulaştırma sektörlerini vuracak, dış ticaretini engelleyecek ve ticaret finansmanını tamamen yasaklayacak tedbirlerin gündeme geleceği belirtiliyor. Ayrıca yeni yaptırımlarla Rusya’nın hassas teknoloji, uçak bileşenleri ve ekipmanlarına erişimini engellenmesi planlanıyor.

Barış için hâlâ umut var

Rusya – Ukrayna savaşında Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın tarafsız ve silahsız olması ve NATO’ya katılmamasını net bir şekilde ifade ediyor. Putin , Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin devrilmesini de artık gündeme getirmiyor ve batı hegemonyasının Ukrayna topraklarında olmasını kesinlikle reddediyor.

Batı ittifakı ise 45 milyon nüfuslu Ukrayna’nın Rusya’nın eline geçmesi durumunda NATO’ya karşı bir tampon ülke olarak öne çıkabilir, endişesini yaşıyor. Putin’in Ukrayna’dan siyasi tavizler alarak savaşı bitirebileceği dış kaynaklar tarafından dile getiriliyor ve Putin için anahtar kelimenin güç ve zafer olduğu, Putin’in Ukrayna’dan kazanımlar elde etmeden çıkmayacağını, Kırım, Luhansk ve Donetsk’te Kremlin yanlısı adımların atılmasını istediği kaydediliyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski de Rus askerlerinin geri çekilmesi, ateşkes sağlanması ve Ukrayna'nın güvenliğinin garanti edilmesi koşuluyla ülkesinin NATO üyeliğinden vazgeçmeye hazır olduğunu bildiriyor. Kaynaklar Zelenski’nin açıklamasını Brüksel zirvesi öncesi barış için önemli bir adım olabileceğini belirtiyor. Zelenski ayrıca, Rusya’nın savaşa son vermek isteyip istemediğini anlamak için Putin ile görüşmenin gerekliliğine vurgu yapıyor.