AKKUYU SADECE SANTRAL DEĞİL TÜRKİYE'NİN STRATEJİK ATILIMI
Akkuyu Nükleer A.Ş. YKB Anton Dedusenko, Türkiye'nin ilk nükleer güç santralinin, ülkenin enerji ithalatına bağımlılığını azaltmada kilit rol oynayacağını belirterek, "Santral, ömrü boyunca Türkiye'nin en az 420 milyar metreküp doğalgaz ithalatından tasarruf etmesini sağlayacak" dedi.

Hakan ÖZBAY
Türkiye’nin enerji portföyünü kökten değiştirmeye hazırlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinde sona yaklaşılıyor. Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin de bünyesinde bulunduğu Rusatom Energy International (REIN) JSC Genel Müdürü ve Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Anton Dedusenko, projeye ilişkin gazetemize yaptığı özel açıklamada, sahadaki dört güç ünitesinde de çalışmaların devam ettiğini, ancak ana odaklarının 1. Güç Ünitesi’ndeki devreye alma çalışmalarını tamamlamak olduğunu belirtti.
Dedusenko, “Biz, esas olarak 1. Güç Ünitesi’ndeki devreye alma çalışmalarının tamamlanmasına odaklandık. Bu ünitenin tüm sistemleri kapsamlı kontrol operasyonlarından geçiyor” dedi. 1. Güç Ünitesi’nde ana genel inşaat işlerinin tamamlandığını ve çalışmaya başlama hazırlıklarının son aşamasına gelindiğini ifade eden Dedusenko, “Ünitenin tüm sistemleri ve bileşenleri işletmeye hazır hale getiriliyor, projede belirtilen kriterlere ve özelliklere uygunlukları kontrol ediliyor. Bu, nükleer güvenlik gerekliliklerine uyulması ve santralin uzun yıllar boyunca güvenilir bir şekilde çalışmasının sağlanması için gerekli” diye konuştu. Dedusenko, uzman ekibin, nükleer enerjiden elde edilecek ilk kilovat elektriğin Türkiye’nin enerji sistemine mümkün olan en kısa sürede girmesi için tüm çabayı gösterdiğini de sözlerine ekledi.
TEKNOLOJİK EGEMENLİK İÇİN STRATEJİK ADIM
Anton Dedusenko, Akkuyu NGS’nin “istikrarlı bir elektrik enerjisi kaynağından çok daha fazlası” olduğunu vurgulayarak, projenin Türkiye için taşıdığı stratejik öneme dikkat çekti. “Proje, enerji dengesinin çeşitlendirilmesi ve 'sıfır emisyon' hedefine ulaşılması açısından Türkiye için kesinlikle stratejik önem taşıyor” diyen Dedusenko, nükleer enerjinin doğrudan karbondioksit emisyonuna neden olmadığının altını çizdi.
Santralin çevresel katkısına değinen Dedusenko, “Örneğin, Akkuyu NGS’nin devreye alınması, diğer kaynaklardan elde edilen elektrik üretiminin yerini almasıyla birlikte, atmosfere salınan toplam sera gazı miktarının CO2 eşdeğeri olarak yılda ortalama 18 milyon ton azalmasına katkıda bulunacaktır” şeklinde konuştu.
Büyük ölçekli projelerin ülke ve bölge ekonomisi üzerinde “çarpan etkisi” yarattığını belirten Dedusenko, Türkiye’nin bu proje ile sadece bir nükleer santrale değil, aynı zamanda eğitilmiş personele, teknolojik egemenliğin temeline ve nükleer alanda paha biçilmez bir çalışma deneyimine sahip olacağını ifade etti. Dedusenko, “Nükleer sanayi için gerekli olan ekipman ve malzemeler, kalitelerine yönelik artırılmış gereksinimlerle karakterize edilir. Bu, Türk şirketlerinin üretim süreçlerini iyileştirdiği, yetkinliklerini geliştirdiği ve dünya pazarında daha rekabetçi hale geldiği anlamına geliyor” dedi.
DOĞALGAZ İTHALATINDA 420 MİLYAR METREKÜPLÜK TASARRUF
Projenin, Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan enerji ithalatına bağımlılığına nasıl bir çözüm getireceği sorusunu da yanıtlayan Anton Dedusenko, çarpıcı rakamlar paylaştı. Akkuyu NGS’nin Türkiye’ye kesintisiz ve güvenilir bir elektrik kaynağı sağlayacağını belirten Dedusenko, şu bilgileri verdi:
“NGS’nin doğal gaza dayalı üretimle karşılaştırılması durumunda, dört ünitenin işletmeye alınmasının ardından Akkuyu NGS’nin yıllık üretim hacmi (yılda 35 milyar kWh), yıllık 7 milyar metreküpün üzerinde doğal gaz kullanımına eş değer bir üretim anlamına geliyor. Santralin tüm işletme süresi boyunca hesaplandığında, Akkuyu NGS’nin işletilmesi, Türkiye’nin en az 420 milyar metreküp doğal gaz ithalatından tasarruf etmesini sağlayacak. Bu rakam, santralin işletme süresinin olası uzatılmasını içermiyor.”
7/24 KESİNTİSİZ GÜÇ
Akkuyu NGS, “baz yük santrali” olarak Türkiye’nin enerji arz güvenliğinde kritik bir rol üstlenecek. Güneş ve rüzgar gibi hava koşullarına bağlı kesintili kaynakların aksine 7 gün 24 saat kesintisiz üretim yapacak olan santralin, şebekeye büyük bir güvence sağlayacağını belirten Dedusenko, “İspanya ve Portekiz’deki yakın tarihli elektrik kesintisi örneği, enerji güvenliğini sağlamak için, istikrarlı baz yük sağlayan kaynakların enerji dengesinde yeterli bir paya sahip olması gerektiğini gösteriyor” dedi.
Dedusenko, nükleer enerjinin, baz yükü ve sistem istikrarını sağlayabilen “tek temiz, düşük karbonlu üretim türü” olduğunu vurguladı. Santralin kapasitesine ilişkin ise şu verileri paylaştı:
“Akkuyu NGS’nin 1. Güç Ünitesi işletmeye alındığında, tek başına yılda 8,7 milyar kWh’tan fazla elektrik enerjisi üretecek. Bu hacim, 3 ila 4 milyon insanın elektrik ihtiyacını karşılayabilir; bu da örneğin Mersin ili ve komşu Adana’nın bir kısmında yaşayan insan sayısına eşittir. NGS’nin dört güç ünitesinin tamamı ise (toplam 4800 MW kapasite) Türkiye Cumhuriyeti’nin toplam elektrik ihtiyacının yaklaşık %10’unu karşılayacak. Toplam elektrik üretim hacmi, yılda yaklaşık 35 milyar kWh olacak. Bu miktar, İstanbul gibi bir megakentin kesintisiz olarak elektrik ihtiyacını sağlamak için yeterlidir.”
9 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREME DAYANIKLI
Halkın en büyük endişelerinden biri olan güvenlik konusunda detaylı bilgi veren Dedusenko, Akkuyu’da kullanılan “3+ Nesil” VVER-1200 reaktörlerinin, benzersiz aktif ve pasif güvenlik sistemlerini bir araya getirdiğini ve santrali mümkün olan en güvenilir hale getirdiğini belirtti.
Akkuyu sahasının sismik olarak en güvenli bölgede yer almasına rağmen, santralin “çok büyük bir güvenlik payı ile tasarlandığını ve MSK−64 ölçeğine göre 9 büyüklüğünde bir depreme dayanabileceğini” açıklayan Dedusenko, “Akkuyu NGS inşaat sahasının, Türkiye’de Şubat 2023’te meydana gelen bir dizi depremden sonra hiçbir zarar görmediğini hatırlatmak isterim. Uzmanlar, inşaat yapılarında, vinçlerde veya ekipmanlarda herhangi bir hasar tespit etmedi. Bu, nükleer santralin yüksek sismik güvenlik seviyesini doğruluyor” dedi.
VVER-1200 teknolojisinin dünyada kendini kanıtladığını, halihazırda Novovoronej NGS-2, Leningrad NGS-2 ve Belarus NGS’de toplam 6 güç ünitesinin başarıyla işletildiğini ve Rosatom’un bu alanda Pazar lideri olduğunu belirten Dedusenko, atık yönetimine ilişkin ise, “Akkuyu NGS, dört güç ünitesinin tamamının kullanılmış yakıtını 60 yıl boyunca kendi sahasında depolama imkanına sahip. Kullanılmış yakıtın yönetimine ilişkin olarak, iki ülke arasında ayrı bir anlaşma imzalanacak” bilgisini verdi.
BÖLGEYE BÜYÜK İSTİHDAM
Türk-Rus ekonomik ilişkileri tarihindeki en büyük proje olan Akkuyu NGS, aynı zamanda dünyanın en büyük nükleer şantiyelerinden biri konumunda. Projenin bölgeye ekonomik katkılarına da değinen Dedusenko, inşaatın en yoğun dönemlerinde projede 30.000’den fazla kişinin çalıştığını ve bunların yaklaşık %80’inin Türk vatandaşı olduğunu söyledi.
Santral işletmeye alındıktan sonra ise yaklaşık 4.000 kişinin doğrudan istihdam edileceğini belirten Dedusenko, “Bunların arasında, Akkuyu NGS işletme personeli eğitim programını tamamlamış en az 600 nitelikli Türk mühendisi bulunacak” dedi. Gülnar ilçesi sakinlerinin istihdamına yönelik özel bir program geliştirdiklerini ve bir istihdam merkezi kurduklarını da ekledi.
Nükleer santrallerin bölge gelişimini teşvik ettiğini vurgulayan Dedusenko, “Modern bir nükleer santraldeki tek bir iş yeri, inşaat aşamasında bölgedeki ilgili altyapıda 5-6 iş yerinin, santralin işletmeye alınmasından sonra ise 10’a kadar istihdamın ortaya çıkması için koşullar yaratır” dedi. Bu etkinin Mersin’de şimdiden görüldüğünü belirten Dedusenko, sözlerini şöyle tamamladı:
“İnşaat süresi boyunca bölgede yeni okullar, mağazalar ve restoranlar açıldı. Bölgenin ulaşım ve lojistik sistemi gelişiyor ve iyileşiyor. NGS inşaat sahasının yakınından geçen ana Akdeniz otoyolunda yeni karayolu tünelleri inşa edildi.
2024 yılında, Mersin ilindeki Tarsus yakınlarında, Akkuyu NGS sahasına coğrafi olarak en yakın olan yeni Çukurova Havalimanı hizmete girdi. Akkuyu NGS’nin Birinci Güç Ünitesi’nin inşaatının başladığı 2018 yılından bu yana, Silifke Ticaret ve Sanayi Odası üyesi şirket sayısı 1600 arttı. Aynı dönemde, Silifke ilçesinde 20 binden fazla konut inşa edildi.”