Dolar $
34.08
%0.07 0.02
Euro €
37.74
%-0.9 -0.34
Sterlin £
44.86
%-0.68 -0.31
Çeyrek Altın
4517.68
%0.45 19.85
SON DAKİKA
iş bankası web
iş bankası mobil
İnşaat ve emlak Çarşamba 28 Ağustos 2024 02:10

AFETLERE DİRENÇLİ KENTLER İÇİN DOĞAL YAPI MALZEMELERİ

WWF-Türkiye ve Doğal Yapı Malzeme ve Yöntemleri Derneği "Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri" başlıklı bir rapor hazırladı.

Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri

Akdeniz Çanağı içerisinde bulunan ülkelerden biri olan Türkiye, iklim değişikliği karşısındaki kırılganlığı dolayısıyla her yıl çok sayıda afetin yanı sıra; Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunması, karmaşık jeolojik yapısı ve jeodinamik konumu ile çok sayıda depreme de maruz kalıyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Doğal Yapı Malzeme ve Yöntemleri Derneği (DMYD) ortaklığıyla hazırlanan “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” başlıklı rapor ise, afetler karşısında direnç geliştirebilmenin en önemli gereklerinden birinin yaşam ve üretim alanlarında kullanılan yapıların niteliği olduğunu vurguluyor.

 

Gaziantep ve çevresini kapsayan geniş saha araştırması sonrasında hazırlanan raporda, çeşitli doğal yapı malzemeleri kullanım alanları uygulama biçimleriyle birlikte tanıtılıyor ve başta karbon ayak izi olmak üzere çevresel performans yönünden değerlendiriliyor. DMYD Yönetim Kurulu Başkanı Merve Titiz Akman, özellikle 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra ayakta kalmış olan örneklerin incelendiği raporun  amacını “Gaziantep başta olmak üzere afet riskiyle karşı karşıya bulunan yaşam alanlarının sürdürülebilir biçimde yeniden yapılandırılması sürecinde, doğal yapı uygulamalarının artması ve doğal yapı malzeme üretiminin yaygınlaşması için rehberlik etmek” sözleriyle özetledi.

 

Yapılı çevreyi doğa dostu ve dirençli planlayarak tasarlamak yaşamsal gereklilik

 

AFAD verilerine göre, 2022 yılında Türkiye'de 21 binin üzerinde deprem kaydedildi. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremleri sonrası, dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı tarafından yapılan açıklamada, incelenen 1 milyon 728 bin binanın içinden 227 bin 27'sinin acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespitine yer verildi. Öte yandan Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayınlanan değerlendirme raporunda söz konusu binaların büyük çoğunluğunun ortak noktasının niteliksiz malzeme kullanımı, teknik yetersizlikler ve/veya zemin tipi olduğu ortaya konmuş durumda.

 

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) İklim Ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu, “Hepimizi derinden sarsan depremlerin ardından bir kez daha en acı şekilde anlamış olduk ki yaşamımızı doğanın yasalarını inkar ederek sürdüremeyiz. Birçok yerleşim bölgesinin yerle bir olduğu yıkıcı 2023 depremlerinde hayatını kaybeden binlerce insanın yanı sıra 2.273.551 kişi doğrudan barınma sorunuyla karşı karşıya kaldı. Yeniden inşa sürecinde sadece bina inşa etmek değil, aynı zamanda sürdürülebilir sistemleri ile yaşanılabilir şehirler kurmak zorundayız. Bu bağlamda deprem ve afetlere dirençli bir gelecek için Yeşil İyileşme  prensiplerini tüm yönleriyle ele aldık. “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” raporu da yapılı çevreyi daha doğa dostu ve dirençli planlayarak tasarlamanın ne kadar yaşamsal bir gereklilik olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

  

Rapora göre doğasındaki özellikleri koruyan, insana ve doğaya zarar vermeyen, atık oluşturmayan, üretimi, ulaştırması ve kullanımında düşük enerji gerektiren bitkisel veya mineral kaynaklı doğal yapı malzemelerinin, yerel iklim (mikro-klima) ve coğrafyaya uygun olarak seçilip doğru sistem özellikleri ile uygulandığında, yapıların dayanıklılığını ve afetlere karşı direncini artırmak mümkün. Bununla birlikte rapor, 6 Şubat 2023 depremleri sonrası yeniden inşa sürecinin gerekleri göz önünde bulundurularak odak alan olarak seçilen Gaziantep yerelinde doğal hammadde çeşitliliği ve üretim potansiyellerinin, çağdaş mimariye eklemlendiğinde kültürel devamlılığı sağlayabileceğini ve deprem sonrası koşullara hızlı yanıt verebilen doğal yapı çözümlerinin yaygınlaşmasına verebileceği katkıyı ortaya koyuyor. Yereldeki hammaddelerin ve işçiliğin kullanılması, insan ve çevre sağlığına uygun yapılaşmaya imkân tanıyan doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin bu çerçevede ele alınması ise hem sosyo-ekonomik gelişim hem de iyi yaşam halini tesis eden dirençli yerleşimler için zemin oluşturuyor.

 

Merkezi ve yerel idareler ile işbirliği büyük önem taşıyor

 

Doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin hem endüstriyel üretiminin hem de yönetmeliklerde ve imar plan notlarında yer almasının önemine de işaret eden rapor, bu bağlamda merkezi ve yerel idareler ile işbirliğinin önemine dikkat çekiyor. Gaziantep örneği üzerine odaklanan bu çalışmada olduğu gibi yerelde doğal yapı malzemelerinin potansiyelinin araştırılması ve kullanımının yaygınlaşması; yapılı çevre ve yapı sektörünün sürdürülebilir dönüşümünü hızlandıracak ve afetlere dirençli yaşam ve üretim alanlarının inşasını mümkün kılacak.

 

Afetlere Dirençli Kentler için Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemlerine Bakış 

Daha kapsamlı ve ülke geneline yayılan bir yerel planlama için ise bu odaktaki araştırmaların uzun süreli, ilgili paydaşları çeşitlendirerek ve dahiliyetlerini artırarak yapılması gerekiyor. WWF-Türkiye ve Doğal Yapı Malzeme ve Yöntemleri Derneği, şehirlerin dönüşümünde doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin yaygınlaşmasına yönelik “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” başlıklı raporunu tanıtmak amacıyla 4 Eylül Çarşamba günü saat 10:00'da bir webinar düzenleyecek.